20 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

20 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Türkiye Gaflet etmiyor —CYazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 1 inci sayfada) üstünden bugünkü Fransa selhi geçip git- tiğ zaman, Türkiye ile Suriye, kum ola- rak değil, tatihin iki büyü parçası olarak yanyana kalacaklardır. Adı man- da olsun, himaye olsun, itiifok olsun, her ne olursa olsun, Fransa, Suriyenin Üstün- m bir seldir. En i teşkil eden bir zaman b. bugün işgal et-| opraklar üzerinde yanyana ya- | e aynı suretle Türklerin Bundan böyle şayıp gidecekler. Geç Arablardan, Arabların Türklerden belki de şikâyet edecekleri ufak tefek bazı hal- ler bulunabilir. Fakat, Türklerle Arablar arasında tarihin kaydettiği hiçbir bü. mesele yoktur. Bunun için, Suriye Baş- n Türkiyeyi ziyareti, eğer Suriye kiye arasındaki 'münasebetlere ye- r şekil ve b ofursa her tarafın da bundan 4 icab odel mk- tir. şir n senelerde, Suriye işlerinin Cemil Beyi çok yormuş olduğunu bilmez deği- liz. Onun bu yorgunluğuna istemiyerek biraz da Türkiyenin sebeb olmuş bulun- masından dolayı da müteessifiz. Fakat, ne yapalım? Büyük «ekseriyeti Türk olan ve içinde pek az Arab bulunan bir top- Fransa elinde müstemleke olarak ya terketmek bizim için kabil de- “Bundan dolayı Suriye ile değil, müstemlekeci Fransızlarla karşı karşıya geldik' ve mücadeleye giriştik. Bu müca- delenin birinci sa da muvaffak ol- Guk; fakat, bunun daha çok safhaları var ve hiçbir vakit kolaylıkla silâh teslim et- miyeceği malüra ve muhakkak olan müs- | temlekeci ruh ile aramı: kâh nazik bir münakaşa, kâh sıkı bir cida! şeklinde bu kavga devam edecektir. Suriyeye istiklâl verilmesi fikrini, ta- | rihten tam yirmi bir sene evvel, Cemal | paşaya karşı kuvvetle müdafaa etmiş -bugün hayatta olan © zamanki erkânı- harbiye reisi General Ali Fuad buna şa- hiddir- bir insan sam” yi temin ederim ki, bundar yirmi bir se- ne evvel tarafdarları zayıf olan bu fikir, bugün Türk milleti için umumf ve müş- terek bir siyaset akidesinden başka bir şey değildir. Halife ve sultanın muhiti yirminci asrın milliyetci bünyesini | derecede anlıyamazdı. Fakat, bugünkü | milli Türkiye, dünyada sulhun, milletler arasında dostluğun ve kamşular arasında iyi ve düzgün münasebetlerin ancak mil- H varlıkların haklarını tam tanımak su- retile mümkün olabileceğini çok güzel aniar, Bundan dolayı, Türkiye, komşusu ve tarih kardeşi olan Suriyenin tam, kâ- mil ve milli bir istiklâle sahib olmasını, Kattâ kendi istiklâlinin emniyeti bakı- mından, en esaslı bir şart olarak tanır, Maalesef, bugün daha iyi anlaşılıyor ki tam bir istiklâle nail olabilmek için, Su. riye henüz daha pek çok uğraşmıya mec- burdür. Önun mücadelesin! candanı bir #lâka ile takib edecek olan Türkler, bu mücsdelede Suriyeye bir hizmet ifa ede- bilirlerse kendilerini ba lardır. ar sayacak- * Kendisinde büyük bir devlet adamı vasıfları bulunduğundan şübhe etmedi. ğimiz Cemil Bey, pekâlâ anlar ki, müs- temlekeciler Suriye ile 'Türkiye arasma nifak sokmak için elerinden gelen her 'şeyi yapıyorlar. Türkiye, bu oyuna mağ- lüb olacak değildir; eğer Suriye de aynı mukavemeti gösterebilirse, iki komşu ve kardeş memleket arasındaki münasebet ler pek az zamanda karşılıklı bir emni- yet şeklini alır ve salim bir möcraya gi- ver. Hatay davasında Suriyenin sinirleri- ni okşıyarak onu, hakkı olmiyan bir hâ- Tim'yete sevketmeğe çalışan ve bu mem- seketin birliğini müdafaa eder görünen müstemleke politikası Cezire meselesin- tutmuş olduğu siyasetle, hakiki mahi yetini göstermiş oluyor. Suriyeyi pPâarça- lamak *steyen, dün olduğu gibi, bugün de Türkiye değil, müstemieke politika sıdır. Haleb'de, ın Mezalimini tem- vi tertib ettiler. Halbuk! rilen şey, ka mlâk etmek Geçenlerde, zannedertem gençler, Cemal silen bir nevi ri Comal an mezali: tolikli Sur Yöyi İsteyen barici bir ku mücade- | Teden bas b P 4..mm. Şekilde ve tatbikatla kusuru 6 bil mi de lile en RedmüUMEkah Hiç bir zaman şekilde, söyle niç bir 3yice SON POSTA düşünmeden Ihtiyatsız bir söz bımır W Sö: kurşundur.. 36 duvara çarparak — geri gelen kurşuna —— -— Öz AHASIN A Csoz ar Biz daha kar görmeden|»——-——— — Avrupada kış spor Ve oyunları başladı Biz daha kar yüzü görmediğimiz halde Avrupa, hemen hemen tamamen | kar altında bulunmaktadır. Her tarafta | kar spor ve oyunlarının envar — yapil - maktadır. |* Yukarıdaki resimde, Paritde bir sa- londa buz üzerinde danslar yapan ar - tisileri görüyor: sunuz. Bir hırsızın görülmemiş açıkgözlülüğü Bir açıkgöz hırsız Kopenbagın büyük | bakkaliye mağazalarından gayet tuhaf bir usulle pek çok şeyler aşırmağa mü - vaffak olmuştur. Hırsız, mağaza müstahdemlerinin ay- ni beyaz bir mıntan giyer: t etmeğe başlamış, büyü etle müşterilere mal çıkarıp be - ni ceplerine indirmiş ve bu arada | bazı müşterilerin para Çantalarını da a - şırmağa muvaffak olduktan sonra — hiç kimse tarafından rahatsız edilmeden sa: vuşup gilmiştir. Bü açıkgöz hırsızın aşırdığı o günkü satış ve çantaların muhteviyatı Jirayı bulmuştur. Hırsızdan hiç bi ele. geçmemiştir aa a ipucu paşa hem Osmanlı imparatorluğunu, de Suriyeyi müstemlekecilere ka net etmek istemiştir. O taril bilen ve bugün muahedenin tasdikı me- selesindeki müşkülâtı ve bu müşkülâtın içyüzünü adım adım takib eden Cemil Bey, pekâlâ anlar ki bugün gene vaziyet Cemal paşanın bıraktığı yerde dürüyor: Halk cebhesinin müfrit ik hükümet devrinde bile müstemlekeciler, Suriyey parçalamak ve Cezireyi dalmi bir asker işgali altında tutmak istiyor. Bünun ne demek olduğunu ise izaha bile yoktur. - Dava o davadır ve bunda gaflet büyük bir höta olur. Türkiye gaflet etmiyor; e- ğer Suriye de gözü ik ribin iki kardeş milleti «rasında her ih- V1Ğf ortadan kalkar ve bunlar, tam ma: nasile dost olurlar. hacet M Ox mazmne —— F —— —— İSTER İpe Fusandım. Hakiki hayatı y sünlbirgen İtevsi İNAN, HERGÜN BİR FIKRA | Keleplr Adamın birinin bir devesi varmış. Bir gün devesini pazara satmıya gö - türmüş. Deveyi mezada koymuşlar, deve ancak tiz kuruşa çıkmış.. Adam deveye bakmaş, kendi kendine -- Bu deve yüz kuruşa bedava! Demiş, tellâla dönmüş: — Yüz bir kuruş! Diye bağırmış.. Deve yüz bir kuru- şa üzerinde kalmıt.. Evine gelmiş, ka- risı sorrtaş: — Deveyi satmadın mı? —- Satfım ama, demiş, sonradan yüz bir kuruşa gene ben aldım.. Bu kele- pir kolay koluy ele çeçer mi? —| Çarliston dansını icad | Eden Amerikalı hız Issız bir adaya çekildi Simi», Blak botom» ve Çarliston o- |yunlarımı hayalile icad edip ve kend anlara bu haya Çilda Grey oyun - bugünleri eit larını öğretel bütün At mektedir. Bu oyu yüzünden az zaman içinde büyük bir |kazanan Çilda dünyanın — gürü: |bırakarak ıssız bir adayaâ çekilip »yrada ziraat ve hayvan yetiştirmekle ömrü - nü geçirecektir. Amerikan kızının bu kararını na - ber alan gazeteciler ken di bulup fikrini anlamışlardır. Çilda lere: — Hakiki Çilda Grey'i diyorum. Bu yalancı tanta! a servet itüsünü | bulmağa gi- hayattan yorum» demiştir. Çilda bütün dostlarına ve arkadaş- larına veda ederek Kolorando'da .ıldı -| İğı büyük bir araziye çekilmiştir. Lindberg'in Amerikaya varınca aldığı telgraf Amerikaya mu - yasalatını mütı et etmekte ol - kaynanasının köşklüne bir telgraf ip bırakmıştır. ndberg b Tayyareci duğu müvezzli bir telgraf ge Telgraf Nevyezk hemşerilerini himaye cemiyeti reisi Kourt imzasını du. Merting bu teigrafile oğlunun k vakslanıp idam edilen Ha- n. bigünah clduğunu Lindberge, bugün ekmek pi bulunan a bir mikdar ye edi in taşı k Hauy göndermesini ISTER İ gazeteci -| ; mağa gidi- | Fransadaki ihtilâl Teşebbüsü mizah Mevzuu oldu Parisde geçenlerde meydana çıkarı-| lan gizli ihtilâl cemiyeti, mizah ve eğlence mevzuu olmuştur. Ev velâ bunların maskelerine benzeyen şe- kiülerde kadın şapkaları çıkmış, —daha sonra tiyatrolarda komediler temsil e- dilmeğe başlanmıştır. Yukarıdaki te - sim, bü nevi tiyatro temsillerinden bi- rinden bir sahneyi göstermektedir. Amerikada çıplak kızların dans ettikleri bir bar basıldı Amerikanın Florida eyaletinin Mai- ami şehrinde ekızlarih» Havva kıyafe tle dans ettikleri bir bar, bir gece mas- keli bir grup tarafından basılarak dan- sözler pek hoyrat bir şekilde bardan ko vulmuş ve oynadıkları sahne harab e - dilmişti. Zabıta ilkönce bu hareketin a - Klux - Klan mensubları taralın - iğı kanaatini taşımıştı. Fa - k,t *—ıpılan stintak neticesinde bu mas keli grubun barda ekızlari» seyreder - ) karıları tarafından dışarıya çık- davet edilen seyircilerden mürek- B anâ çıkarmıştır. Bu ciler çıplak ekızları» seyretmek - man olduklarını ve bir daha bu- yak basmayacaklarını karılarına Bnlatmak için yüzlerine maskkeleri ta - kıp bu harekete İf*lesııî | etmişlerdir. İngiliz liralarile sigara yakan adam Hâdise bir hakikattir Ve İngilterede 6öi reyan etmiştir. Elli yaşlarında bir & - dam, adım başında durarak cebinden çı- kardığı birer İngiliz Hrahik banknotlarla sigarasını yakmış ve banknotlar yanıp kü! halinde yere düşünce gülümsiyerek yoluna devam etmeğe başlamıştır. Bunu gören meraklı bir halk kütlesi adamı takib etmişler ve cebi banknot ile dolu olan yabancının aklından zdru olup n'vnımeuıd.xn şüphelenmişler. ve neden böyle yaptığını sormuşlardır. Yabancı âdam mchE — Para beni rahatsız ediyor, diyerek uzaklaşmıştır. NANMA! Dün Kadıköyüne geçiyorduk. Alt kat salonda gazete ©- | cü zata ilişti, hepsinde de tpek kadın çorabı vardı ve görün- kurken bir aralık yanımızda duran pokelt yere düştü, onu I almak için eğildiğimiz zaman gözümüze Biymiş bir erkek (lişti, biz hayretle evvı ken gözümüz o erkeğin yanında oturan İSTER *ir ikinci, bir üçün. ipek kadın çorabı | Titi. ona baktık, der- okuyucu sen: İNAN, İSTER » Fuhta, Cemal | L_—_——— | mesi için olacak par onlar da birer karış yukarı çekil - Biz kendi gözümüzte gördüğümüz ıçin İstanbulda ipek kadın çorabı giyen erkekler bulunduğuna nandık, fakat ey İNANMAI! şimdi artık | Sözün Kısası Elden çıkan"—— Baba mirası E. Talu K oleksiyon meraklısı bir dostum! var. Çoktan, ve genç denecek bir yaşta tekaüd olmuş. Kimi, kimsesi yok. O da bir zamanlar evlenmiş, bir yuva kurmak hevesine düşmüş. beş yıllık mes'ud birçarkadaşliktan sonra, çok se diği karısı âni bir tal müteakib ha- yata gözlerini yummuş; kocasını yapayal- nız bırakmış. O gü adetinin matemile başbaşa kalan dostu tesellisini eski, antika Türk eserlerin kiki bir müzedir. Bundan epey evvel ziyaret dirip, nefaisini gösterdi. FEn ye sırlık ve h(-r biri bı' Mlı'r ka çinileri K' Ü çatmaları, oyma k: tibülbül l kluklar ve hüc- alar, yaldızlı Tophane üksel tentenesi rler, bağa ka- elikleri birer Br enmiş işkembe fer |e şıklar, mercan, fildişi saplı kalemtraşlar, oyma maktalar, altin savatlı kâğiıd ma- kasları, divitler, fincan zarfları, gelin ke- merleri, anavata, süzeni yorganlar, boh« çalar, makramalar, peşkirler, - çevr hâsılı, her hangi bi medeniyetten kalmıyan ve hattâ belki de ü Türk medeniyet gnzlırı'mn önünde bir gi tı. Nihayet, birer fincan çiçeksulu kahve- nin zevkini tada teda, karşı karşıya geçip de oturduğumuz zaman, sordum: — Hâlâ topluyor musun? —- Evet! dodi; fakat artık eskisi gibi güzel ve kıymetli parçalar bulamaz ole dum. kalmım ÇİĞ resmi yap- Acı âcı guldJ - Hayır! dedi. Millet, bir düşüncesi mirasyedi tehalükile, ecdaddan münteklâ ne var, ne yok, hepsini elden çıkardı. Şu- rada gördüğün beş, on parça şey, o de“ ğerli mirasın yüz binde, milyonda biri döe ğildir. gibi birkaç meraklı ak eşyayı yan- gırdan Ve bizden nra bu ısanların gözleri ünde harae, mezad, * z yabancılar rırı ellerine geçecek, diğerlerinin yanımık yani Avrupa müzelerinin csmekânlarını boyiyacaktır. Bu, yüzde aoksan muhak- âkıbeti düşündükce, bazan a dan ne geçiriyorum, bilir misin? Aşkla, heyecanla birer er topladığım bu eser- leat bir çırpıda imha edivereyim.. tek, ü- , sevilen bir ın, tapılan biz TiİMİN şarıya çıkmasın, TİN nevazişi şte bu devede kul, 4 topraktan & rinde yabanı gezinmesin. Eskiden, her evde, her Türk evinde, babadan oğula, anadan kıza intikal eden böyle birçok yadigârlar vardı. Aile oca- ğından dışarıya çıkarılmaz, çeyiz sandık- larının, konsol üzerlerinin, hücrelerilk duvarların daimi ziynetini teşkil eder- di Baba ocağına merbutiyet gevşedikca bu canım eşya da pazara çıktı. Bari, sâ- tın alanlar biz olsaydık. Fakat, afledir mez bir kayıdsızlıkla, biz bu milli mira- sa iltifat etmedik. Bilâkis, cinayeti dahâ ileriye götürerek, Frenk müşterilere sim« sarlık eden biz olduk. Nihayet, gitgide bu koskoca milli S0f vetin en önemli kısmı buradan uçtu. N© . ne kıymetli kitablar, n6 1,ne çiniler.. hepsi hepsi, bus Rgün bizden gayri, dünyanın yedi iklim dört köşesinde meraklhıların medarı iltl- harı olmaktadır. Bunları satıyorken, düşünmedik ki, €& den çıkan şey sade bir çini kumaş değirmisi, bir kitab değil.. zamanda koca bir tarihin, bir medeniyet ve san'at tarihİnin de koparılmış bir say“ fasıdır. Bari bundan sonra aklımız başımıfif gelse.. mevcudu kurtarsak. Halkevlerinini yapacağı propagandalardan biri de, bel* ce bu olmalıdır! A — ———

Bu sayıdan diğer sayfalar: