2 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

2 Ocak 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« ı me gelmişti.. -— Seninle şöyle bir çıkıp çalgılı — yere gitsek. x ;Dedi. Kırmadım.. — Pekâlâ gidelim! labalık arasına girmiştik. Pis bir masa - ya oturduk. Bozuk bir müzik sesi kulak- < harımızı tirmaladı: — Buraya da neye geldik ,dedim, kötü bir yer.. — Dostüm güldü: — — Hele iki kadeh âtalım, dedi, bak — © zaman her şey sana ne güzel görünür. Hakikaten dediği gibi de oldu. O tad- #ız, tuzsuz kalabalığı yavaş yavaş hoş bulmağa başladık. Pis masa gözümüze te. —>miz göründü, bozuk müzik düzeldi. Yılbaşı geçti, 'çkinin tesiri geçti, şimdi düşünüyorum: — Bir iki kadeh! İyi bir şey diyorum. Meselâ terzi yap- fağı biçimsiz kostümü, müşterisinin sır - — tana giydirmeden: — Lütfen bir iki kadet içer misiniz? Dese.. ve müşterisine içirse.. her halde Müşteri kostümün kusurunu görmiye - cektir, i_ Mimar, yaptığı binayı teslim edeceği gün; binanın sahibine, fazla değil; ikı ka- dehcik ikram etse, Bina sahibi.. , — ©h ne âlâ, bir bina yapmışaım.. — Hayatında hiçbir maçında — mağlüb olmiyan tek boksör B Dünyada hiç btr maçta, bir tek de. fa dahi yenilme - den ünvanını mu- hafaza ederek çe « kilmiş tek adam, bir Amerikalı .bok sördür. Adı Maca “Anliffe'dir. 1885 den 1896 ya kadar hafif giklet boks şampiyonu idi, ve bir kaç bafta evvel vefat etti. Bu adam gerek yaptığı maçlarda, gerek kendi namına — tutulan müşterek bahislerden, şahsı he - — dabina 300 bin dolar kazanmıştır. * g Kolonya nasıl yapıldı ? , Fransızların iddiasına göre kolon - — yyayı ilk icad edenler kendileri olmüş- lar.. Bunun için anlatılan fıkra olduk - — Ça garibdir. — İlk kolonyayı, baygınlık ve sinir buh- — Fanları için bir lâç olmak üzere Pol Fa- — Fina adında birisi yapmış, Bütün imalâtı küçük bir şişeden İbaretmiş. Sonra öl - k müş. Fakat bu keşfinin formülünü ye - — ğenine bırakmış. Bir gün, nişanlısının & — vine giden bu delikanlı, kızın uğradığı buhrana karşı bu kolonyayı kullanmak istemiş. Şişe elinden düşmüş, devrilmiş. Evde misafir bulunan bir kadının hoşu- na giden bu koku, gene bu kadının ver - T I'lm& Ça GÖNÜLİsSLE Okuyucularıma — Cevablarım.. K Maçkada Bay Saffete: * Hikâye haşuma gitti. Müsaade e- derseniz diğer okuyucularıma da an- - İâtayım: — Yılbaşı gecesidir. Anne çocuğunu yatırırken yatağının ucuna ilişiyor. «Biraz sonra eski yıl bitecek. O za- man Tanrı herkesi gözden geçirecek, Bgeçen yıl içinde iyi hareket etmiş ©- lanlar varsa onlara hediyeler vere - — cek. Dua et, isteğin varsa söyle, bel- — ki kabul eder, getirir. Yarın uyandı- » ğin zaman yastığının üzerinde bu « — “*Jursun» diyor, Çocuk uyumuştur, an — ne peşinden hazırladığı hediyeleri — yastığa diziyor ve çocuğum sabahle- o yin duyıçığı neş'eyi düşünerek tat- h bir uykuya dalıyor. İşte onun da yılbüşı gecesi.. — İKİKADEHLE bir — — Dedim ve gittik. Tadsız, tuzsuz bir ka- | K Bunları biliyor mu idiniz? — haberdar olduğunuz zaman kızıyor- sunuz, bu hareket ile frenklerin No- eli arasında bir benzeyiş buluyor - sunuz. Diyecek, ve kapının eğri, pencerenin biçimsiz, duvarların eğri büğrü olduğu - nun farkına varmıyacaktır. Defterleri teftiş edilen muhasebeci, mü- fettişe iki kadehcik ikram etse; müfettiş, de'terdeki bataları, silintileri sezemiye- ( cek. — Hesab dediğin işte böyle olur. Diyecektir. Habeys'anlı; İtaiyanın karşısına silâih- la çıkacağına bir şişe içki ile çıksaydı ve: — Büyur! j Deseydi, İtalyana sevimsiz görünen Ha- | beşistanlı 0 zaman sevimli görünecek ve bu vaziyete gelmiyecekti. lerken, onlara: — Etmeyin, eylemeyin! sunsalardı, o zaman iş kendiliğinden hal- | led'lecek, Çinli ile Japon birhirlerini öl. dürecek yerde birbirlerile öpüşecekler - di. Daha düşüneyim mi? Alacaklı ile borçlu, ev sahibi ile ki - racı, bakkalla müşteri, daha daha ne bi- | Pleyim.. bütün bunların birbirlerine hoş | görünmeleri kolay.. hem çok kolay, İki kadehle hallediverilecek bir mesele.. Hattâ, hattâ ayyaş, Yeşilaycıya ıki ka- | dehcik ikram etse. belki o da: Oh, ne iyi ediyorsun da içiyorsun! iyecekti, İsmet Hulâsi me beder. " ini : IÇoı yaşamak için çok har.ket 1« lâzım mıdır ? poor 1 Derier ki çok ya- şamak için idman yapmak lâzımdır. Tembellik. hayatı ltr. Bunun ak- iddia edenler de var, İddiala aa VUJZ 5 Ü l w terirler, Dünyanın en yavaş ha; 900 sene yaşar. Fili gösterirler. şan, tazı hep bu haldedirler!! x» Bir örümceğe nekadar gıda lâzımdır ? Örümcek ipli - ği elde edebilmek için (12) bin ö - rümceğe — ihtiyaç varmış ve örümcek yetiştirmek, bu bakımdan, — Madagaskarda bir husust san'at haline ıoîmlı. Yalnız, bir parça in- ce bir san'atmış. Çünkü bir örümcek, günde, iki yumurta ağırlığında muhtaç bulunuyormuş. diği sermaye ile bu genç tarafından tek- raren yapılmış ve böylece, dünyada, iik olarak kolonya sanayii kurulmuş bulun- muş. gıdaya ğ Fakat siz sabahleyin hâdiseden Darılmayınız amma tamamen hak sızsınız. Benzeyiş bulunup bulun - madığı noktasını araştırmaya lüzum görmüyorum. Fakat çocuğa bayram- ları, yılbaşıları, Cumhuriyetin yıl - dönümünü hissettirerek bekletmek - de büyük bir fayda tasavvur ediyo - rTum, İnsan sadece etten ve kemik - ten yapılmış bir makine değildir, a- sıl kıymeti manevt, hissi tarafında - dır, Fakat bu noktayı da bırakalım, Çocuğunuz büyüdüğü zaman yata - ğinin kenarına ilişen annesinin, ba- basının hayallerini hatırlayacaktır. Hayatının en tatlı hatırası olarak muhafaza edecektir. Kendinizi dü « şünmeyiniz, ona bu imkânı veriniz. TEYZE Yüz tuvaletinin esasları li 1 — 'Cüzü boyamadan önce, boyanmıya Çinli ile Japon birbirlerine diş biler -1' hazır Sir hale koymalı. Yani, yumuşak, düzgün, kadife gibi pürüzsüz bir hale, Bunun için onu önce temizleyici bir kvem | Diyenler, her iki tarafa bir iki kadeh )e temizlemelidir. Fazla yağlı cildliler bu | kremin yerine su, sabun da kullanabilir- ler. Bundan sonra hemen besleyici bir krem sürünmelisiniz. 2 — Kremin fazlalığını silmek için te. miz bir pamuk parçasını (sıkıştırıcı - ar- tenjan) bir losyona batırıp bütün yüzü- nüzde gezdiriniz. Yağlı cildliler limon su- yu yeya limon suyile yapılmış bir losyon kullanabilirler, Bu suretle eldin açılan delikleri sıkışır, yüze taselik gelir. 3 — Deriniz artık boyaya hazır demek- 'bin Kirlü hileler ve lıklarla ölüme tir. Ya bir güzellik AD A6 ten) den yüzürni |bir tabaka Bürersiniz şey budur, Bunların muhakkak iyi b cins glmaları şarttır. Yo yeniden açılır. Cild, sinden yaman olduğunu göstermek, deh- |tüne yürüdü: 4 — Pudralanmadan önce yaneklarınız- | şet salmak istiyordu. b — Ya beni mi kaldırsınlar?.. göz kapaklarınızı bo Onun bu fikrini bilen dalkavuklar, bil- | Diye bağırdı. şalarm Üstünden pudra geçinci | tabilleşirler. Maamafih almınız ğüse pudradan sonra sürmeli 5 — Pudranın m büyük bir hupet'le Fazlasını sonra, ince, uzun töylü, yumu- İşak bir yüz fırçasile alırsınız. aa [ 6 — Ekseriyet dudaklarını doğrudan | misal olarak, meselâ kaplumbağayı gös- doğruya rujla boyar. Ucu daima ince yön- aıdır. | tulmak şartile fena bir usul değil. Fakat hare- | €en iyi usul yağlı bir (ruj) & ince bir fır- ket sevmez. 150 sene yaşar, Leyleğe bak | çayı batırıp - bununla tipki bir. tabloyu derler. Uçmaktan hoşlanmaz. 90 sene -| boyar gibi dudaklarını boyamaktır. Daha nin belini büker. Buna mukabil köpek | doğrusu yalnız üst dudağı. Çünkü alt du- hareketlidir. Fazla yaşamaz. Sincab, tav- | dağınızı, üst dudağınıza bastırarak ken- diliğinden boyıyabilirsiniz. 7 — Dekolte bir tüvület giyinecekseniz tabit boynunuza, niza, ensenize de makyaj yapmayı unut- mazsınız. Renginize uygun bir tuvalet sütünden sürünürsünüz. 8 — Sıra, en sonra saçlarınıza gelir. Gü- zelce taranıp, düzeltilmiş saçlara bıraz ök parlaklık vermek, makyajın en mühim noktalarından biridir. Bunun için yağsız biraz düşünmek göyle dursun sormak bi- bir briyantin'den saçların ber tarafına | kolonya serpes gibi serpmelisiniz. Her kadın bilmelidir: Büyük duvar - halıları Duvarlarında büyük duvar halıları n- lanlar onları oldukları yerlenden indir- meden şöyle temizli yebil!rler: Bir parça (İspanya beyazı) denilen ak tebeşir alınız. Bunutlla halının yüzünü kâmilen oğunuz halının yüzü bembeyaz oluncaya kadar ovduktan sonrn yumu- şak bir fırça ile yukarıdan başlıyarak &- şağı doğru inmek suretile - fir Göreceksiniz ki halıdan dökülen beyi tozlar kirlenmiş olarak yere dökülecek. ler. Halınm rengi güzelleşecek ve hiç za- rar görmeden tertemiz olacaktır. Dü Jîfm Tarihden sayfalar : : İşsiz bir serdar (!) Sipahiler maaşlarını alamadıkları için Ferhad Paşanın çadırını taşlı- yorlardı. Ferhad Paşa buna hiç aldırmadı. Bilâkis o da eteğine taşlar doldurarak askerle birlikte kendi çadırını taşlamağa başladı. Turan Can Yazanı Derviş Paşa, kabak kafalı, cellâd yü - rekli bir adamdı. Lâla Mehmed Paşayı Bu htl halk arasında kızgınlık, kadınlağ arasında korku uyandırdı, Can ve na muslarının emniyeti için Ferhad Paşav koştular, Şikâyet ettiler. Ondan şiddi emirler, bilhassa bu büyük suçu işliyem lerin şiddetle cezalandırılmasını bekli yorlardı. 5) Fakat Ferhad Pasuda ne o iktidar, D de o yürek vardı. Şikâyet edenlerin mi yahud da (fon Çirükledikten sonra sadrâzam olmuştu. ün her tarafına ince | —© çırada İran üzerine vefer yapmak ge- Fnd rekti. Fakat Derviş Paşa kuvvet ve kudretini oralarda: değil, İstanbulda göstermek, « zamana kadar gelmiş sadrâzamlarım hep - Şikâyetçiler korktulsr ve boyunları bükerek geldikleri yere döndüler. Serdatın varlığile yokluğu birdi. Yen çeriler ve Sipahiler yollarda köyleni yuyorlar, yolcuları çeviriyorlardı. Bir aralık mola verilmişti, Çadırlar, krulmuş, dinleniyorlardı. Aylardanberi maaş alamıyan Sipahilerin avtık canlari fena halde sıkılmıştı Üsküdarda murılt halinde başlıyan şikâyetler ve kütürleti gittikçe yükselmiş, haykırış haline gel « mişti. — Böyle ulüfe almadan nice yışınzı Sefer, sefer deyip sürüklerler, lâkin h limizi sormazlar. Daha ne kadar zamail buna tahammül edeceğiz? Dediler, bir ses yükseldi: — Gidelim, serdardan maaşımızı isti « yelim! — Vermezse? — Vermezse çadırını başına yıkarız! Serdarın çadırını başına yıkmak içili çadırın iplerini kesmek Âdetti. Bu da 1s* yanın müdhiş bir surette patlak verdi ğini, askerin serdarın emirlerini dinle * memiye karar verdiğini gösterirdi. Sipahtler toplandılar ve Ferhad Paşa” nın çadırına gittiler, Hallerini anlattılâf ve maaş almadıklarından dolayı şikâyet ettiler. Ferhad Paşa onların üstüne doğru yür rüdü ve haykırdı: K — Ben de Sipahiyim, ben de ulüfe ale * madım. Ben almamış iken siz mi alacak- sınız? 4 Bu hareket ve sözlerile belki aşkerl korkutarak yatıştıracağımı sanmıştı. Fa * kat umduğu gibi olmadı. Sipahilerin artık gözleri hiç bir şey görmüyordu. Yerden taşlar alarak Ferhad Paşanın çadırını taşlamağa başladılar. Bul © vaziyet karşısında herkes Ferhad Paşa * mın boyun eğeceğini, hiç değilse bir tâ rafa çekileceğini, hattâ kaçacağını zan nediyordu. Fakat bu zanları da boşa çık- ti ve hiç ummadıkları, hattâ akıllarınt! (Devamı 10 uncu sayfada) Ş hassa âlim geçinen softalar: — Harbi buradan idare edersiz! İran üzesine ker vezir göndermek elbet ye - ter! Dediler. Hele bunlardan birisi, söz a - rasında yılışık yılışık gülerek şu sözleri söyledi. , — Benim sultanım, sen bir âfitabı âlem- tabsın; yerinde otur ve etrafı âleme neşri nur edip cihandan zulmeti götür! Müftü, sadrâzamın sefere gitmesine ta- raftardı. Derviş Paşa onu değiştirdi ve yerine kendi arzutuna hizmet edecek o- lani getirdi. Ondan sonra zaten kadın tabiatli olan birinci Ahmedi kandırarak deli Ferhadı İran ordusu serdarlığına tayin etti. Bü tayin (haziran 1606) tarihinde olu- yordu. Çok geçmeden Deli Ferhad Üskü- dara geçti. Çadır kurdurdu. Böylelikle herkes, seferin Anadolu tarafına, İran üs- |, tüne yapılacağını anladı. Ferhad Paşaya (Deli) lâkabı boş yere werilmemişti. Bu adam tam manasile ta- hildi. Pek çabuk kızardı. Yapacağı işleri dün olduğu kadar bol bel sürünüz omuzlarmıza. kolları- le istemezdi, Emirleri rastgele, etrafında- kilere muamelesi çok fena idi. Çok zaman «bir pire için yorgan yakan» tabirine u- yan hareketlerde bulunurdu. Meselâ «Deli Petro» gibi iyilik için müfrit hareketlerde bulunan makbul ve mergub delilerin tamamile aksine bir a- damdı. Ferhad Paşanın kumandası altında on bin Yeniçeri, topçular, Karaman ve Sivas Sipahileri vardı. İrana kadar giderken yol üstündeki valiler ve beylerbeyiler de askerlerile birlikte !İtihak edeceklerdi. İstaribulda hazinede para olmadığı için tamtakır yola çıkılmıştı. Askerin maaşları verilemiyor ve mırıltılar gittikçe yükşe- liyordu. Asker Bursaya geldiği zaman baziları şehirde öteye beriye sarkıntılık etmeğe başladılar, Hattâ işi o kadar ileri götür - düler ki kadınları kaçırmağa başladılar. nasıl temizlenir? layınız, Bacaksızın maskaralıkları :

Bu sayıdan diğer sayfalar: