4 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

4 Ocak 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Üniversitede Yapılacak yenilikler Yazan: Muhittin Birgen niversite Rektörü Bay Ce - mil Bilsel'in geçenlerde güze - temizde — neşredilen — sözlerini — oku - yanlar, şüphesiz memnun — olmuş - lardır; devlet Üniversiteye yeni tah- sisat vermeği kabul etmiş, Üniversite de bu paraları bir takım hayırlı tesislere sarfetmeği kararlaştırmıştır. Ayni za- manda, gene Cemil Bilsel'in sözlerinden ; öğreniyoruz ki Üniversite ilim persone- Hinin aylıklarına zamlar da yapılacaktır. Bütün bunlar iyi şeylerdir. Muharriri- mizle yaptığı hasbıhal esnasında söyle- diklerinden anladığımıza göre Bay Ce.! mil Bilsel Ankaradan pek memnun oöla- rak avdet etmiştir. Memnuniyetinin bir| kısmı Üniversiteye verilen tahsisa'tan, diğer bir kısmı da, yapılacak ıslaha'a ge- ne kendisinin riyaset etmesi alâkadar devlet adamlarımızca matlub ve mülte- zem olduğunu görmesinden ileri geliyor. Hayatta herkesin her şeyden memnun | olması, bizatihi güzel ve feyizli bir şey- dir. Bundan dolayı Bay Cemil Bilsel'i tebrik ederim. - İnşallah, bir gün gelir, biz de Üniversitede yapılacak ıslahsttan SÖON POSTA Insanın en büyük düşmanı sinirdir, bir sencae başarılan işi bir seniye içinde bozar, bazan bütün bir hayata malolur, serveti batırır, mevkij sarsar, dostluğu kırar, bir ölüm orağı gibidir. Önüne çıkan her varlığı biçip geçer. Herkes sinirlerine hıkım olamaz, hiddeti ymmek her va- c N yürüyünüz, biraz k iz, tek hareket yapmayınız, derhai biraz lünin verine koyarak düşününüz. x Varlı;ı bçnorak $8 fakat zarar vermesinin önüne geçmek Sinirlenmiye başladığınız zaman tek ava alınız, biraz da kendinizi karşınızda. dolayı memnun olur ve ferah duyarız! - Müuhterem profesör, bu memnuniyetini izhar ederken bu ıslahat vesilesile bir a- ralık bir de ziyafet tertib etmek ve buna, koendisini tenkid edenleri de davet eyle- mek fikrinde olduğunu dahi söylemiştir. Anladığıma göre bu ziyafete çağırılmak talihi bana da nasib olacak ve ben de, bu | suretle, Üniversiteye gelen nimetten, hiç | olmazsa birkaç lokma ile, hissemi almış bulunacağım. Buna şimdiden şevinebili- rim. : İngilterede sedyeli Bir düğün alayı * Açıkça söylemek isterim ki Üniversite hakkında yazdıklarımla ye yaptığım ten- kidlerle, ben münhasıran ve doğrudan doğruya Cemil Bilsel'e hitab etmedim. | Maksadım bir derdi deşmek ve bir vakıâ- | yı izah etmekti. Çok iyi bilirim ki Üni- versitenin teşrih ettiğim — derdlerinden münhasıran Cemil Bilsel mes'ul deği'dir. Üniversitenin derdi bütün memleketin derdidir ve bu da bize bütün bir inkişaf ve tekâmül tarihimizin yadikârıdır. Kök- leri bu kadar derinde olan bir hastalık- | kendisini sedyelere koyarak tan dolayı yalnız Cemil Bilsel'i 1mres'ul |kadar götürmüşlerdir. tutmak büyük bir haksızlık olurdu 0,| talebesile ve hocasile bütün Üniversite- | nin ve hattâ bütün memleketin mes'ull. yetlerini kucaklıyan bir derddir. Pekâlâ bilirim ki Cemil Bilsel Ün! sitenin rektörü değil, direktörüdür. Eğex İngilterede sedye takımı zabitlerin- | den biri evlenmiş. Karısile - kiliseden | gçıkınca, arkadaşları hem gelini, hem de| ._.vlerîrıe' İngilterede yeni bir evlenme kanunu İtigiliz meb'uslarından, — muharrir, | Üniversitenin her tarafı sağlam olup ta BÜ Her_ben v Aw'm AA A yalnız Cemii 'Bilsel kuzurlu bulunsaydı, | “Aü Eeçirmeğe muvaffak olduğu bir ka Bkbdiye kedlr Üatrersitede. İkiş Bir boda nuna göre, yeni evlenme kanunu mer'i- olsun çıkar - hem de içlerinde hayat der- yete F!U'dml :?rihıen illb:ı:ın, evîe'r:ı'en dile malül olmıyan ne kadar zenginleri | Perhangi bir çift, en aşağı üç sene müd- var! « ve «Ben rektörlü değil, direktörlü | detle evli kalmaya mecbur tutulmakta- bir Üniversitede, ilkmekteb hocası gibi, | dır. profesörlük edemem!» diye bir istifana- me yazardı. Kimse böyle bir şey yapma- Mış olduğuna göre muhterem Üniversite Rektörü bu memleketin bugünkü içtimaf seviyesine göre, vazifesini gayet doğru yapan bir iİnsan olmuştur. Bundan dola. yı, münhasıran Cemil Bilsel'e atfedile- cek hiçbir hususi kabahat yoktur. Üni- versite manen, cski «Mektebi Tıbbiye» ve «Mektebi Hukuk» rüh ve nizarm içinde- dir; bundan da bir türlü kurtulamıyor. Bununla beraber, taraflar arasında | eziyete, işkenceye varan haller vukua gelirse, bu üç senelik müddet içinde de boşanma temin edilebilecektir. lacak bir takım işler vardır. Acaba bun- lar da yapılacak mı? Acaba, bütün bu ilim heyetinin hayatlarını yalnız Üniver- siteye hasretmeleri işi de temin edilecek mi? Yoksa, eskiden olduğu gibi. herkes, Vd bu defa genişlemiş olan aylığını alıp gene Üniversite haicindeki işi ve gücile meş- gul olmakta gene devam eyliyecek mi? Hâdise budur. Ben bu hâdiseyi teşrih etmek istedim | ve yazdıklarımda tamamen — gayri Sıhsl Eğer Üniversitede birinci şekilde bir oldum. Eğer, bir memleket me: " İnizam hâkim olacaksa, eğer Bay Cemil çok samimi bir duygu İle teşrihi esnasır - Bilsel bu nizamı kurarsa kendisini en ev- da._f!rkıııdı olmayarak, muhterem bro- | yel alkışlıyacak ben olacağım. Bunda fesörü husüsi surette rencide edecek $€Y-|muvaffak olduğu takdirde Türkiyenin ler de yazmışsam - ziyafet masasında da. ilim tarihi, onun ismini ebediyen hür- ::n:f:ü::lw için! - kusurumua | metle yâdeder, Aksi takdirde, yani her ; şey gene eskisi gibi devam edip gittiği halde, bütün sarfedilen paraların berha- va olduğunu bir müddet sonra bu sütun- larda kaydetmek zarurf olacaktır. Diğer bir bakımdan, bu ıslahat ile likte acaba Üniversiteye - çok deği biraz olsun ilim demokrasisi, demokratik * Gelelim, ıslahat bahsine, Eğer bü isla- hat, muhtelif fakültelerde bir takım ted. Ak vü tetebbü müesseseleri kurmaktan, lâboratuvarlar ve enstilüler tesis etmek- fon ibaretse bu uğurda sarfedilecek pa- Lusardan hiçbir zarar gelmez. Fakat, bun- lardan azami derecede istifnde etmeğe gelince, iş değişir. Bunları kullanacak ve idare edecek insanların, vazifelerini tam yapmaları lâzımdır. Bay Ro"îördon öğrendiğimize göre iç makla ol lerin 've asistanların maaşlarına da zam- lar yapılacaktır. Bunların da i iyi şeyler ol- duğunda şübhe yoktur. Ancak, bu para. B - brın heder nluE g(tmcmeq için de yapı- tu, Muhterem arkadaşımızaı -Avrupanın İSTER İSTER İNAN, Dün İstanbul gazetelerinden birinde husust muhabirinin Londradan çektiği kaydı ile uzun bir telgraf çıktı. Kelime- lerini saydık, hesabını yaptık, bizim paramızla 120 lira tut- SÖZ ARASINDA * HERGÜN BİR FİKRA Oyun Üç çocuğu olan muharrir arkadaş- lardan biri anlattı: — Evvelki gün, dedi, benim küçük- ler bir oyun oynuyorlardı. Ben de on- ları seyrettim. Büyükleri: — Askerlik oynuyalım, dedi, Japon olacağım.. Ortancaya döndü: — Sen de Çinli ol. En küçükleri, hastaydı, yatakta ya- tıyordu, kımıldanacak hali yoktu. Fa- kat çocukluk bu ya... Oynamak isti- yordu, Yattığı yerden sordu. 'a ben ne olacağım! Büyük uzun boylu düşünmeden ce- vab verdi: — Milletler Cemiyeti! * ben l ı Kocasını 15 sene sonra Öpebllecek kadın Varşovada bir hizmetçi kadın 1952! senesinin 8 Birinciteşrininden evvel ko! casını öpemiyecektir, Bunun sebebi şudur: Bu hizmetçi ka dının ön beş seneye mahküm olup ha- pishaneye atılan sevgilisi ile nış olmasıdır. Hizmetçi, sev küm olarak hapishaneye gi zaman memurların huzuruna çıkarak sevgilisile nikâhlanmasına müsaade &- dilmesini rica etmiş ve nikâhlandıktan sönra on beş sene müddetle kocasını bekliyeceğini taahhüd eylemişti. bir hayat nizamı içinde her Üniversite: muhtaç olduğu nizbi bir hürriyet te be- raber girecek mi? Yapılacak ıslahalın ve bu ıslahat uğurunda sürfedilecek patala- rın talihi, büyük bir nisbette, bir de bu suale verilecek cevaba bağlıdır. Eğer bu suale de müsbet bir cevab vermeğe im- kân olursa Cemil Bilsel'in ismi ilim tarihimize gene şükranla kaydedile- cektir. —Aksi — takdirde, — Üniversite tarihi Bay Bilsel'i hatırladığı zamar, orlu da ötekilerin yanına koyacak ve «kendisi bir Üniversite tektörü değil, elinde bir sapası eksik olan bir ortamek- teb direktörüydü!. diyecektir. İşte, Üniversitede yapılacağından bah- sedilen yeni ıslahat - kaçıncı olduğunu bilmeği Allaha bırakalım! - ancak bu esas şartlar içinde milessir olabilir. Dikkat edilecek bir iki şart daha vardır ki onu da bir başka yazıma bırakacağım. Muhittin Birgen İSTER İ diğer şehirlerinde İNAN, İSTER Şatranç oynarken Uykuya dalan oyuncu İlincikânımi 4 Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için adamm idamın! isterim!,, dedi (Baştarafı 1 inci sayfada) çekmekte ve dostu Şerifeden para ist mekteymiş. Bu sebebden, parası 0ld Bunu işittiği Hacerle münasebet peydâ miş ve Şerifenin mümanaatına gü bu müunadebetinde ısrar etmiştir, HAĞ gecesi Şerife ile Kuşdili çayırmda B lerken, uzaktan Cideli Haceri görmüş Şerifeyo: — Birinden alacafım var.. Sen bE bekle, soara buluşuruz, diyerek ayrılik tır, Sonra, Hacerle buluşmuşlar ve BİE likte Mahmud Baba mezarlığına git lerdir. Burada, Hacere yakında vazif€f sinden ayrılacağını söyliyerrek, elbist mak için para istemiştir. Hacer, bu yı Şerifeye yedireceğini düşünerek, seyine parası olmadığım söylemiştir. sebebden aralarında münazaa kavga etmiye başlamışlardır. Onu öle meden parasını alamıyacağını anlı)! Hüseyin, Hacerin bir mezarın toprağt ? zerine başını dayamış, kafasına — büllk şiddetile bir ucu sivri bir taşı indirfi tir, Hacerin bu darbe ile başı toprağa f mülmüş ve kafa kemiği çatlamıştır. F& kat, gözlerini yalnız para hırsı ve # $ |bürüyen suçlu bir âleti katıa ile kuvvetle suratına, başına kemiklerini * zecek, kıracak şekilde vurmağa başlarl tır. Yüzünde büyük yaralar açmış, &8 İptilâ fena şeydir vesselâm. Her ne- ye olursa olsun bir şeye düşkün olmak, insanda ne irade, ne de düşünce bırak- j Pnyor. Resmimizde gördüğünüz gibi meraklı şatranç oyuncularından biri ar kadaşının bir taşını sürmesini bekler - ken, uykuya dalmıştır. Buna Tağmen gene kafasından, onun oyununu geçir- mektedir. Oxford Üniversitesine yapılan bir teberrü İngiliz zenginlerinden Lord Norfild Oxford üniversitesine teberrü ettiği 2,000,000 İngiliz lirasından başka bu n | defa 168,000 İngiliz Hrası daha hediye etmiştir. Üniversile umum — kâtibinin resmen tebliğ ettiğiine göre Lord Nor - fild bu ikinci teberrüünü Cenubi Afri- ka, Avustralya ve Yeni Zeland'dan ge lecek ve tıb tahsil edecek talebenin tat lardan tıb tahsili arzusunda bulunan - lara kolaylık gösterilmesi için teberrü etmiştir. İngiliz zengini, son yaptığı seyahat- te uğradığı Cenubi Afrika, Avustralya ve Yenl Zeland'ın büyük merkezle - İrinde mütehassıs tıb âlimlerinin kâfi derecede olmadığını görmesi üzerine böyle bir teberrüde bulunmuştur. Bu teberrü üzerine o mahallerin a- halisinden bulunap doktorlardan bir |kısmı Oxford'da asistan olarak istih - dam edilip ilim tecrübelerini arttırdık- dan sonra memleketlerine dönecekler - dir. NANMA! bulunan müuhabirlerinden gelme diğer telgrafları da hesab ettik. Yeküân 500 lirayı buldu. Halbuki bu mühterem arka- daşımıza dün Avrupadan bir tek meteliklik bile telgraf gel- memiş'i, biz bildiğimiz, içinde bulunduğumuz için vaziyetin böyle olduğuna inanıyoruz, fakat ey okuyucu sen: İNANMAI! min ve terfihine hasredilmesini ve ora- | * sünü yaralamış ve kadının sağ gözünü İyarak, onu canavarcasına öldürmüş! Cinayetten sonra tekrar Şerife ile bülü şarak «Papazın ” bağı» denilen İ gitmişler, orada koynundan çıkard âletinin kanlarını otlarla emiş ve aldığı paralardan bozüuŞ luk olan bir lirayı Şerifeye vermi; Sabahleyin de saat 5 de mezarlığın Ö7 nünden geçerken, Hacerin cesedini dan Şerifeye göstermiş ve Şerifeye: — Sakın kimseye bir şey söyleme, * miştir. Bütün bunlarla ve dinlenilen şahi lerin şahadetile suç sabit olmuştur. Ribi canavarca bir his ve diğer bir ©© rüm işlemek için irtikâb olunan ci yetlerde kanunun 450 inci maddesii 3 üncü ve 7 inci bendleri, ölüm cefii sını tayin eder, Hüseyin de bu şekilt hareket etmiştir. Bu cezasını başile demesi lâzımdır. Asılmasına karar rilmesini istiyorum. Müddeiumumi mütaleasını - bitif işti. Suçlu ise mütaleayı sonuna * dar hareketsiz dinlemiş ve son taleb # j şısında soğuk kanlılığını muhafara ©| miştir, Reis Refik Omayın kendisine: j — Bir diyeceğin var mı?.. diye ,j ması üzlrine ancak haekete — gelebil Bu cinay olduğu £ k.. demiştir. Cinayet ben vazifedeydim. Suçlu mahkemeye vediği bi istidi 4 da dostu Şeifenin muğber olduğu *7 kendisine iftira ettiğini, hâdiseyle P alâkası olmadığrnı beyan etmektedi”: Muhakeme, karar tefhimi için, başka güne bırakılmıştır. TAKViM İKİNCİKÂNUN

Bu sayıdan diğer sayfalar: