4 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

4 Ocak 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

k Bugün böyledir: — Allo, burası falan gazete, sizin dal- teyi alâkadar edecek bir haber aldık. Sıh- hatini bir kere de sizden tahkik etmek istedik. — Haber mi, söyleyiniz. Ne olmuş? — Şöyle bir hâdise olmuş. — Kat'iyen böyle bir şey olmadı, aslı yoktur, * "Tık tık kapı vuruluyor: — Ben filân gazeteden geliyorum. Şu iş hakkında malümat almak İstiyorum. — Hiçbir şey söyliyemeyiz.. * Gazeteci, otomobilden inen filânca di- rektörü yakalıyor: — Afedersiniz bayım, sizi yolunuzdan alıkoyuyorum. Fakat gazetem çok 'him bir haber almıştır. — Hayır, hayır, yalan böyle şey olmaz, olmadı, olmıyacak. * Bugünün haline bakacak olursak yir- mü. Mısırda altın mevcud olduğu fennen tahakkuk etti mevcud darı henüz hesah K edilememiştir. İs. tihsal masrafı da çok yüksek olduğundan bu altınların istihsali ğildir, mevzuubahs de * Fransada bir seneda içilen | Dünyada ilk dini tesis etmeğe İngiliz sarayında resmi ziyafetler |“ nasıl verilir? İngiltere an'aneler ülkesidir. Medeni- yetin bu en ilerlemiş çağında bile, İngi- liz an'anesini terketmez. Yıllardır kul- landığı usullerin en ehemmiyetsizini, bu- gün için en gülünç addedilecek olanını Vak'a 1958 senesinde İstanbulda geçer, şehirde birdenbire bir karışıkıık olur. Daireler, şirketler kapılarını, pencerele- rini kaparlar. Dükkânların kepenkleri indirilir. sokaklarda yürüyenler evlerine kaçarlar.. tramvaylar durur, otomobiller garajlarına girerler. telgraf ve telefon rayında verilecek olan bir ziyafet, hafta- İlarca önceden tasarlanır ve kral böyle ! bile bir an için ihmal etmeği aklın - dan geçirmez Meselâ Buckingham s3- Bazı fenni tec- rübelere tâbi tutu- lan Mısırda altın olduğu anlaşılmıştır. Yal Baz bu altının mik- hatları kesilir. resmi bir ziyafet vermek istedi mi, Ba- K i , iron Cromeri, saray mazınını çağırır ve a yeriendn lir > alel şahsan davet etmek arzusunda bulundu- ' katibler söz söylerler: ğu belli başlı misafirlerin isimlerini bil- — Ağzınızı açıp bir şey söylemek değil ya, kendinizi bile göstermiyeceksiniz. böyle bir şeye cür'et eden olursa idam edilecektir. Soruyorsunuz: İ — Yirmi sene sonra kıyamet mi kopu- yor, ne oluyor? Hayır sayın kariim ne kıyamet kop: yor, ne de başka bir şey. Sadece bir gazetecinin havadıs almak için dolaştığı duyulmuştur. İsmet Hutüsi | Bunları biliyor mu idiniz? © Dünyada içinde lek bir yanış bulunmıyan yo âva kitab Dünyada akl e Vi cud kitabların SD İİ iz i a baskı ve tübhanesinde me cud olan ve bu Üniversite tarafından bas tırılan İncil imiş. * sigaraların mikdarı teşebbüs eden adam Geçen bir sene Bugünkü ilmin E2 sattmda: Porssada “* katiyetle | ifadesi- RA içilen sigaraların ||? ne göre dünyade Eğe sayısı, aded itiba | rile 17 milyar 242 milyonu “bulmuş * tur, Fransanın nü- fusu 40 milyon 0 larak kabul edilir. se adam < başına 862 sigara isabet eder, GONÜL Bir tahminim Yanlış çıktı Bugün garib bir mektub aldım, fa- kat bu mektubun bana garib geldiğini söylemek kâfi değil, ayni zamanda ho- şuma gittiğini de ilâve etmeliyim: Mektubun sahibi genç bir erkektir. Üç yıl evvel bana müracüat etmiş, hü- Jâsaten: -- Türk olmıyan bir kızı seviyorum, onunlâ evlenerek bir yuva kurmak ar- rusundayım, ne dersiniz? diye sormuş. Ben tasavvurun aleyhinde bulunmu - şum: : — Kendi kanından olmıyan birisile evlenirsen mes'ud olamazsın. Dil, an'a- me, itiyad, itikad sizi birbirinizden ayr rır, demişim. Koleksiyona bakarak o zaman söy- lediklerimi aynen okumayı biraz güç buldum, okuyucumun yaptığı hülâsı ile iktifa ediyorum. Evet böyle demi - şim. Fakat okuyucum beni dinleme- miş, evlenmiş. Ve Allah bağışlasın «bir de nur topu gibi oğlan: çocuk sahibi olmuş. «Dil, an'ane, itiyad. itikad. mes'ud olmasına mâni olamamış. * Okuyucum bu sahada nadir görülen bir saadetin sahibidir, hem saadetiniD fik defa bir din te sis etmiye teşeb- büs eden 'adam Ahünaton adında devam etmesini diler, hem de kendisi ni tebrik ederim. Fakat'ne yapalım ki füliyatın bu şekilde tecelli etmiş olu- Şu beni fikrimder vaz geçirimedi, gö- ne eski kanâstimde sebat ediyorum. Hakikaten: — «Dil, an'ane, itiyad, itikad. ayni kandan olmıyan bir erkekle kızı mes'- ud olmaktan meneder, Benim bayra mımda bayram yapmıyan, benim zev kimden zevk almıyan, milli duyguları- ma işlirak elmiyen bir erkekle asla Mmes'ud olamam. Fakat bu, nihayet bir umumi kâidedir, okuyucumun mek - tubu hatırlatıyor ki her kâidenin bir istisnası vardır. Nitekim okuyucunun kinden başka şahsan benim bildikle rim de mevcud.. fakat bütün istisna. Jar kaideyi bozmaz, bilâkis teyid eder. Siz muvaffak olan bire değil, muvaf - fak olamıyan bine bakınız. Bunun ha- ricinde okuyucuma üç yıl evvel ver - diğim cevabda: «Kayıdsız ve şarisiz bir ecnebi ka - dınla yerli vatandaşlarınıdan bir ka- dın arasında az çok smühim bir fark» yapmış olacağımı da tahmin ediyarum Son olarak okuyucumun vaziyetinde bir çocuk babası olmanın tesirini de kaydetmek isterim, TEYZE mey çinde en ufak bir tashih | yanlışlığı olmuyan tek kitab, Oksford Üniversitesinin kö dirir, Saray nazırı kral ile başka kimlerin çağırılmaşının münasib olacağını müza- kere eder, Kraliçenin de hazır bulunduğu birkaç celseden sonra, nihai davetli lis- tesi tanzim olunur. Bunun üzerine Lord Cromer, memur- İlarına lâzım gelen emirleri verir ve sa- rayda ziyafete iştirak edeceklerin isim- lerini havi ve üzerinde «majestelerin em- ri» ibaresi yazılı davet karlarını yerle- rine dağılır. Bu davetiye gönderme işi, ziyafet gününden baftalarca evvel yapi lr ve bu suretle davetliler haşka yerlere ;söz vermezler. Ziyafete iki hafta kalan aşçıbaşıya ye- mek listesi hazırlaması tebliğ edilir. Krs- Mee. aşçıbasının takdim ettiği listeyi U. in! Ve * muayene eder, bazan davetlilerin beğene- bileceği yemeklerin yapılmasını emreder ve umumiyetle 10 kap yemekten mürek- keb olan Menü tasdika iktiran eder. Ziyaletten dört gün evvel, saray mut- fağında çalışmak Üzere ayrı aşçılar, sof- tatlar, salatacilar kullanılır. Bütün bü adamların başında kralın yeni aşçıbaşı- $i, Rene Roussin bulunur. ğ Burada işler yolunda gidedursun, sa- tayın yukarı katında ve Saint-James sa“ rayında da hürümalı bir faaliyet başgös- terir, Saray ve teşrifat hazırları misafi- lerin oturacakları yerleri, protokol me selelerin!, misafirlerin şahsi sempati ve antipatilerini gözönünde tutarak müzâ- kere ederler. Masa tertibatı, kri ve kra- liçeye arzedilmeden nihai bir şekil ale- maz. Liste tasvibden geçtikten sonra, her davetlinin ismi basılı olan kartlar yerine konulur, Hanedah masalarını süşliyecek çiçtk- ler de mühim bir mesele teşkil eder. Çi- çeklerin rengini kraliçe seçer. Misafirler gelmeden birkaç saat evvel de, saray Çi- çekçisi yanında bir düzüneye yakın mu- avinlerile saraya gelir, çiçek paketleri | açılır, altın tabaklara yerleştirilir. Ziyaiette kral ile kraliçe yanlarında diğer hanedan ailesi ve en fazla 25 i geç- yen mutena misafirlerile uzun bir ma. sada otururlar. Salonun etrafında da se- kiz, on kişilik masalar kurulmuştur. Resmi ziyafetler umumiyetle gece saat Mandarin ziraati | Ee | Yurdun Narenciye mıntakası olmıyan yerlerinde de; az çok zalı ve ılık iklimli köşelerde, mandarin yetiştirilmesi yapraklı yabani limon üzerine aşılanan mandarinlerin, sıfırdan 12 derece soğuğa bile katlandıkları görülmüştür. Alanya portakal bahçelerinden biri Şübhe yok ki mevsimin en güzel mey-ftedikleri iklim şartlarından br — vası, göz alan renkleri, gönül açan koku- | farklı olduğu hâlde, mandarinin bu # ları ve doyulmaz tadlarile mandarin ve|lerde büyüyüp meyva vermesi On portakaldır. Onların gözümüze, gönlü-| nülsüzlüğünü, cefakârlığını isbata müze sundukları zevki bir kenara bırak-| fidir. sak ta, sıhhatimiz üzerindeki faydalı te-| Marmara havzasının bilhassa iyi # sirlerini yabana atamayız. Güzel yurdu- İtin yetişen yerlerinde, toprağı kabili muz bizi bu bakımdan kandıracak bir)fuz, soğuk rüzgürlardan mubafazsliği zenginliğe maliktir. Akdeniz kıyılarında | sımlar çoktur ve buralar mandarii Alanya, Dörtyol tarafları, Egede Sultan- | tecrübe edilebilirler, Denizden pek hisar çevresi, Karadeniz kıyılarında Rize | ve yüksek olmıyan daha içeri yerle! havalisi Narenciye mahsullerini bol böl|mandarinin yetişmesine mâni sev yetiştirmektedir. Günden güne de bu yol-| azdır. da bir inkişaf görülüyor. Son yıllarda| Mandarinin soğuk yerlerle bar'i İ- yetmediği için - dışarıdan getirttiğimiz | ötekilerden çok fazla mümkündür. limon ihtiyacımızın da tamamen memle | kesçe bilindiği gibi narenciyeler, çö” ket dahilinden temini çarelerine büş vu-| çekirdekten yetiştirilerek sonradan 8 rulmuş bulunuyor. Hattâ bunun bir gün İnırlar. (Tepe daldırması We teksir &X meselesi olduğu da söyleniyor. ise de böyle yetiştirilen fidanlar Şimdi de yer, yer mandarin ziraatine İliklara karşı dayanıksız olduğundan” heveslenildiğini görüyoruz. Mandarin | siye edilmez). Bunun için her cinsin Xi İmeyvası, bildiğiniz gibi daha ince ka-|di çekirdeği kullanıldığı gibi en £i9ü buklu olduğu için uzun baylu yolculuğa | turunç ve üç yapraklı bir nevi yabs' ii gelemez. Bu yüzden narenciyelerin çok» | mon çekirdeği kullanılır, Bu son iki Wi ça yetiştirildiği muhitlerde pek rağbet | si ötekilerden üstün bir takım meziyiğ edilmiyor. Halbuki mandarin , piyasada | taşırlar: Narenciyelerin ilk ve en f ker zaman sevilerek aranmaktadır. De-|derdi bunların köklerine gelen çü mek ki istihlâk merkezlerine yakın yer-| hastalığı ile, gövdelerini kurutan lerde yetiştirilmesi pekâlâ bir kazanç | hastalığıdır. "Tecrübeler göstermiş kaynağı olabilir. İrünç veya üçüz yapraklı limon çekil. Mandarin portakala ve hele limana ba- | lerinin yetiştirdiği fidanlar gerek karak çok daha az ihtimamla yetiştiği ve | gerek gövde itibarile çok sağlam ve onlardan fazla soğuğa dayandığı için| kavim oluyor. Hele ikincisinin KÖ böyle bir imkân da mevcuddur Yani 1i- |dikine ve derine fazla gittiği için mon, bayağı sıcak bir yer, portakal sık|lara da katlanmak gibi bir iyiliği V sık değişmez daha az sıcak bir iklim ara-| ki onu anaç kullanmak sayesinde b dığı halde mandarin sıfır derecedeki 80-| narenciye ziraati daha başka yurd! Zukları da hoş görür. Umumüyetle senevl | geçebilmiştir. Onun yegâne suru” vasatt sıcaklığı 14 derecey; bulan, kurak | reçli topruklara gelememesidir. almıyan, devamlı soğuk ve donları bu.| Fen dilinde Sitrüs Triptera (C' İunmıyan yerler narenciyelerin iyi ye- Triptera) denilen bu yabani limonu! tiştiği yerlerdir, Fakat mandarinler bulna yurdu Japonyadır. Dikenli çalı umum çerçeve içinde çok başka şartlara|bir ağaçtır. Yapraklarının üçü bir da 'katlanırlar. Meselâ İstanbulda Hey- | olmak üzere diğerlerinden farklı o beliadanın iklimi mandarin yetiştirmeğe | tan başka, kışin da dökülürler, M | pek müsaiddir. Hattâ orada bir inanda”| hiç yenmez'bir nesnedir. 4 rin bahçesi bulunduğunu hatırlıyorum.) İşte söylediğim çevreler için K” Burasının alt başında da muvsffakiyetle | topraklar olmamak şartile bu anaç yetişen bir mandarin bahçesi vardır, Her | değerlidir. Sıfırdan aşağı 12 derecey€ iki yerin Iklim şartları narenciyelerin İs-| dar katlanan üçüz yaptaklı yabani sammasaanaummanasade 0000000. üzerine aşılanan mandarihler, & jdoleşarak İskoç havaları çalar. Kral bir | mıntakalarından kolaylıkla nutuk verecek olursa, garsonlar salonda | lirler. Kendi fidamına aşılanan mani bulunmazlar. ler tez vakitte öldükleri halde e) Saat 10 u 15 geçe de kral ve kraliçe| veya buna aşılananlar daha uzun resmi kabulün yapılacağı merasim 8410-| ve vergili oluyorlar. Yalnız Turunç nuna geçerler. tündeki mandarin daha boylu i 815 de başlar. Ziyefetin sonunda, kralın Mütçüsü, tulum düdüklerini çalan mızi- ka efradile birlikte masaların etrafında| Haftalarca süren çalışmadan sonra ha-| halde üçüz yapraklı limon üstünde © zırlanan bu gibi resmi ziyafetler böylece | lar bodur kalıyorlar. Ama buna mu#” iki saat içinde sona erer. (Devama 13 üncü sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: