5 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

5 Şubat 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

P aa e ğ a rag ea A Karargâhın her tarafında, yer yer ateşler yanıyordu. Karacalar, ceylânlar, henüz bir yaşına gelmemiş olan taylar, ateşlerin üzerine dizilmiş, ağır ağır çevrile rifatcılar da hayret içlndelerdL' Ti Omuzlarını kaldırarak: Henüz, kendi dairesinden çıkmadı. çin geciktiğini biz de bilmiyoruz. Dive cevab vermişlerdi. Teşrifatcıların dedikleri gibi, Yusuf şu anda kendi dairesinde idi. Bu in küçük bir odasında, (Noyan, ile iya oturüyor.. karşı k bu genç noyanın, büyük bir hararetle söy'ediği sözleri dinliyordu. Sarıboğa, yumruklarnı sıka sıka söy- lüyordu: Bu hareketini ütün Harzemli- lerin şeref ve namusunu, Mogolların a- ınin altına attığınızı biliyor mu- ?. Bugün, bütün dünya.. ve ya- da tari n Harzemlilerle eğ- rın lenecek.. «Harzemliler, bütün hayat ve saltanatlarını bir Kankrat dilberinin Hüzelliğine borçludur.. diyecek... Bu, ne şerefsizlik Yusuf Sofu?... Ecdadını- rın kahramanlıklarını ne çabuk unut- 2 tür » Onların hangisi bu zileti irti- kâb etti?... Biraderiniz Hüseyin Sofu, D'> sene mütemadiyen Timurlenkle € gol ordularını her yerde merdce karşı- ladı. Harzem kanını, sel gibi akıttı. Bir Çok yerlerde, bütün ordusile esir olma- sına ramak kaldı. En nihayet geldi, bu kaleye kapandı. Harzem tarihini şerefli bir sayfa ile kapamak için, son çarpiş- mayı beklemiye başladı. Eğer kahrın- dan ölüp gitmeseydi, ihtimal ki o arzu- suna da nail olacak.. son Harzem ka- nını da burada dökerek şerefli bir ölü- me kavuşacaktı... Siz, onun yerine gel- diniz. Fakat onun tuttuğu merdlik yo- lunu takib etmediniz. O büyük adamın, mezarında henüz kefeni solmadan; siz, y Harzem namusunu, Mogol atlarının a-| yakları altında çiğnettiniz. Yusuf Sofunun rengi, sapşari kesil- mişti. Birdenbire başını kaldırarak: — Noyan!.. Çok ileri gittin ...Sen de,j Mogol kırbaçları altında inlediğini.. uyuz bir merkebin kuyruğuna bağla rak Semerkand'e kadar sürüklendiğini unutuyorsun galiba.. Sarıboğa, çıldırmış gibi bir hal aldı: 1. Her taraftan sel gibi akan hılıı-A — Evet. ben, bu cezayı çeklim. Ve hem de, çok haklı olarak çektim, Fakat hugün, o anda yaptığım hatadan dolayı son derecede nâdimim... Fakat şunu bi-| liniz ki; beni o cezaya müstahak eden, Ââdi bir hayat korkusu deği'di. Seneler- | denberi k ti yiyip kemiren ı;ılgın'I bir aşk, beni o hale getirmişti. Sevgili- mi bir daha görememek ihtimali, beni bir an için dünyanın en sefil korkaklı- ğina sevketmişti. — Bir aşk mı?. — Evet, bir aşk, — Kimin aşkı?... Sar:boğa, nefsile mücadeleye girişti- ğini gösteren bir tercddüdle, bir an sü- küt etti. Ve sonra sıkılmış dişlerinin a- rasından şu iki kelime dökülüverdi: — Hanzadenin aşkı. Yusuf Sofunun hayretle açılan göze| lJeri, Sarıboğanın kıpkızıl kesilen göz- lerine dikildi: — Susen'in mi?., — Evet, — Demek ki, onu seviyordun?. — Evet. — Şimdi de seviyor musun?.. —- Hem de, en çılgın bir aşk ile.. bu n edecek, — Yaaa?... Evet! Yusuf Sofunun kalbi burkulmuştu. Titriyen dudaklarının arasından şu ke- Hmeler duyuldü: — Susen de seni seviyor mu?.. — Hayır... O, Argondan.. senin oğ- lundan başka kimseyi sevmedi. Yusuf Sofu, ayağa kalktı. | — Yeter, noyan... Seni, kâfi derecede dinledim, Sözlerine, şimdilik cevab ver- Mmek umunu — hissetmiyorum. —Her | zamana bırakıyorum, j hoamurdandı. Ve kapıya dnğru! Beyi Sarıboğa: — Hanzadem Cihangir ile — Han!., Ben buraya, size bu acı söz- ieri söylemek için gelmedim. - Ya, niçin geldin?, — Bir teklifte bulunacağım. — Nedir?.. — Hanzade, Cihangir ile izdivac et- miyecek.. bu asil Harzem kızı, Mogolla- rın sarayına gitmiyecek, —Ben.. çıldırmışsın, Sariboğa. — Niçin?., — Buna, hangi kuvvetle mani olabi- ieceksin?, — Onu, bana bırakınız. —Fakat.. söyle, ne yapacaksın?. — Timürlengin sarayını, başına yıka- Cağım. Yusuf Sofu, acı acı güldü — Barıboğa!.. Sen, çıldırımışsın. — Hayır, Han!.. Çıldırmadım.. Ş olsaydım, size bu k tek ölümümü burada ar) yacağıma; gider, Cihangirin kalbinin Üüzerine bir hançer saplardım... Bilâ-| |kis, bütün akıl ve şuuruma tamamen sahib bulunuyorum. Onun için de şim- di sizden bir şey rica ediyorum Bir Doktorun — Günlük KEzaete. Notlarından — (*) Kulakta gürültüler Ve uğuldamalar Bazı kimselerde bilhassa muayyen ve ax çok ilerlemiş yaşta olanlarda bu Arıza- dar, şikâyet edenler görülüyor. Burada ilk hatıra gelecek şey, damar katılığı ve tansiyon yüksekliğidir. Filhakika tansi yan yüksekliği dolayısile ümumi deve- randa görülen bozukluklar dolağısile da- hili kulakta bu deveran bozukluğunun ake! tesirleri başlar ve kulak uğuldama- ları ve gürültüleri meydana gelir. Şib- hesiz bunun tedavisi — tansiyonu indir- mekle olur, Tansiyon hall tabliye indik- ce hissedilen bu fırazalar da azalir ve« jlur, Bazan da tansiyon yüksek- ksızın da bazılarında bu haller yor. Bunda birçok sebebler aranır, bulunmaz, O zaman İdrar tahlili yaptır- | mak ve kan müayenesi tatbik etmek lü- zırmdır. İdrarda şeker aramalı ve kanda da gene (şeker) ve (ürel nin fazla ola- rak mevcud olup olmadığını araştırma- bdir Bunu haricinde de sırf asabi bazi kimselerde beyin yorgunluğuzndan, fazla dımağ çalışmalarından mütevellid bazı kulak çmlamaları görülebilir: Tabil bu gibilerin derhal Istirahate çekilmeleri 14- gıradır. Bue sebeblerin harlcinde olarak görülen kulak uğuldamalarında ve gürültülerde mevzli sebeb aranır. Orta kulakta, dahil. Ti kulakta, bel'umda ve hattâ haris! ku- lakra a kir toplanması gibi birçok te- gayyürat bu frızaları meydana getirir. Tahii bunları da birer birer, sebeblerini ayırmak ve tedavisini takib etmek | dır. Kulak uğuldamaları ve gürültüleri Insanı cidden çok iz'aç edem bir haldir. Hastaların rahat ve huzurunu bozar, ve sükünetle çalışmalarına mani olur. Te- davisini asla ihmal etmemelidir. Çünkü gerok mevzil ve gerekse umumi olmak ü- zere kulakta vazifevi bozuklukları ve sa- Bırlığı bile intle — edebilir. (*) Bu notları kesip saklayımız, yahud bir albüme yapıştırıp koleksiyon yapımız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor â imdadınıza yetişebilir. ————MLL—E—E—”: — ÜÇ BOZ ATLI m- || SON POSTA Yazanı Ziya Şakir dağkeçileri, büyük kazıklara geçirilmiş, rek kebap ediliyordu izdivaç etmiyecek:» dedi, — Nedir?... — İyi biliyorum ki, başladığınız iş- den, bir anda geri dönemiyeceksiniz. Yani, Hanzadenin Cihangir ile izdivi yeti ile müzakereye girişeceksin ! müddet için geciktiriniz. -- Niçin, Sarıboğa? — Söyüedim, ya?.. Ben, Timurlen- gin saltanatına bir darbe indireceğim. Ve ondan, hem kendi intikamımı ala- cağım. hem, Harzemlilerin su gibi a- kan kanlarının hesabını soracağım. Ve |hem de böylece, Hanzadenin bir Mogol e izdivacmın önüne geçmiş olacağım, JKalbinde, birdenbire Gerç noyan, rak şöylece homurdandı: — Buna mukabil, sizden hiçbir mü- kâfat istemiyeceğim... — Arkası var— | Eugünkü program 5 - Şubat « 1938 - Cumartesi İSTANRUL Ökle neşriyatı: | — 1240: Plâkla Türk musikisi. 1280: Hava- Pdis, 13,05: Plâkla Türk musikisi, 13.30: Muh- talif plâk neşriyatı. Aksam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi, 19: Bayan Nl- bal ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve ha'k şarkıları. 1930: Konferans: Selim Bırrı Tarcan (Ömrümün kitabından). 19.55: Borsa haberleri. 20: Sadi ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20. *30: Havük raporu. 30.33: Ömer Riza tarafın- dan arıbea söylevy, 2046: Semahat Özdenses ve arkıdaşları tarafından Türk musikisi ve |halk çarkıları, (saat âyarıi. 92115: Klâsik Türk musikisi. Okuyan: Nurl Halti, Keman: Peşad. Kemençe: Kemal Niyazi. —Tambur: Dürrü Turan. Kanun: Vecihe. Nıxfiye: Sa- Pâhadein Candan. Ut: Bedad. 21.50: Örkes- 'ra. 2245: Afans haberleri. 23: Plâkla solo- İtar, opera ve operet parçaları. 23.20: Son ha- berler ve ertesi günün programı, 5 - Şubat - 1938 - Cumartesi ANKARA Öğle neşriyatı: 1330: Muhtelif plâk neşriyatı. 13.50: Plâk: Türk musikisi Ve halk şarkıları. 14.15: Dahili ve harici haberler. 15.30: Müzik Öğretmen Okulundan naklen Cumhur Başkanlığı filâr- hik örkestra heyetinin koönseri, Akşam neşriyatı: 1830: Plâk neşriyatı. 13.35: Çocuklara Ka- ragöz (Küçük Ali). 19.10: Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza ve arkadaşları). 1035: Sant âyarı ve arabca neşriyat. 19.50: Türk musikisi ve halk şarkıları (Servet Ad- nan ve arkadaşları). 201$: Hukuki konüş- İ"" Hukuk İlmini Yayma Kurumu tarafın- Jan. 2030: Türk musikisi ve halk şarıları | (Salâhaddin ve arkadaşları), 21; Ajana ha- berleri, 21.15: Stüdyo salon orkestrası, 21 akıyetleri Berlin Oltmpiyadının en şayanı hayret aileti Amerikalı zenci Jess ÖOvens Şikagoda yapılan kapalı pist müsabakalarında 100 metreyi 104 de, uzun atlamayı da 718 metre atlamak surelile iki büyük muvaffakiyeti her zaman olduğu gibi ayni günde kazanmış - Ç olmazsa, bu izdivacı, bazı bahane- lerle tehir ediniz. Bunun icrasını bir bu sözleri o kadar meta-| z daha yaklaştı, Ve dişlerini sıka-| “Yugoslavya,, takil dün şehrimize gel Bugün ilk maçını Pera ile yapacak bu takımın bütün oyuncuları beynelm Şehrimizde üç maç yapacak olan «Yugos- tir. Doktor Dragoslav P, Mihalloviçin Triya - c için, şimdi saraya gelen Mogol he- |*etinde gelen Yugoslavya takımı on beş fut- bolcudan mürekkebdir. Yugoslavya takımı kafile relsi: e— Kuvvetli bir takımla geldik. Oalala- İsaray klübünün hazırladığı bu maçları bü - tün Yugoslavya büyük — bir memnuniyetle karşılamış ve maçların neticelerile de ya - 'klntr_ alâkadar olacaktır. Hükümet merkezi olan Ankarada da maç yapmak istiyorduk. Gelecek hafla milli küme maçları başla - mış olacağından dolayı bu #rzumuza mü - vaffak olamadık. Hükümet merkezinde ilk maçı yapmak şerefinin bize ald olmasını çok Arzu ederdik.» demiştir. Yugoslarya ile ük maçı yapacak — olan Beyoğlu Spor takımı hususi — teşekküller | - vinde tahminin feykinde parlak oyunlar ya- pan bir takımdır. hakikattir. Münevver olmak için muhakkak Juve - nal'i okumak lâzım gelmez. Bununla bera - ber onun söylediği «Mens Sana'in — corpora sano» sözü (sağlam kafa sağlam — vücudde bulunur diye tercüme edebiliriz.) Öyle bir Garbimesel olmuştur ki bunu bilmiyen kat'i- yen münevver değildir. Bilip de yapmamak |ise hayata başka bir istikamet yerebilen bir irade zayıflığıdır. Mazur görülmiyecek bir şey var: Üniver- site gençliği Spor yapmıyor. Üniversite genç NBİ demek ileride memleketi ellerinde tuta- Jeak adamlar demektir. Bunların spor yap - maması evvelâ memleket sonra da kendileri için bir noksandır. Çok şükür yapacaklarmış; gazeteler yaz- d. Bunun hayali blle şimdiye kadar şahld olduğumuz hakikatin acılığını bir an unut - Monitörün tertib ettiği voleybol maçları geri kaldı Voleybol monitörü tarafından hazırla - nan oyunların Genç Hıristiyanlar Cemiyetl salonunda yapılmasına alâkadar klüpler | - tiraz etmişlerdi. Voleybol Ajanı yapıları itirazları - nazarı d!kkate almış, turnuvaya iştirak eden klüp- Jerden dübuliye olarak istenen — üç liranın alınmasından da sarfınazar edilmiştir. Yürüyüşe davet Evimiz BSpor komilesine mensup — kadın, erkek sporeu arkadaşlarımızın her pazar gü- nü sabahları saat dokuzda Beşiktaş Halke- vinde toplanarak Bay Mazhar — Kazancının idaresinde olmak üzere yaya yapılacaktır. Bu yürüyüşlere kadın ve er - kek bütün yurddaşlarımız iştirak edebilir - ler. 5:| Yeni bir eskrim antrenörü geliyor Bakrim Federasyonu bu sporun memle - kette daha şümullü bir şekilde talbik edi - lebilmesi maksadile Lehistandan bir antce - nör getirmeğe karar vermiştir. İstanbulda bulunan Nadolski teşkilât em rine alınacak, Lehistandan gelen muhtelif şehirlerde dolaşmak suretile çalı «|lara mensup 676 atlet şacaktır. Baş Antrenörlük de bu zate verilecektir. İ susu vaucılacaktlır. Yugoslav futboleylarının garda alınmış resimleri iavya» takımı dün sabah İstanbula gelmiş « | takımlarımızda her zaman Sporu bilmiyen gen Ne yapıp yapıp, üniversite gençliğine sporu öğ/ ve sevdirmenin yolunu bulmalıyız | Münevver saydıklarımız içinde spor ke -|turur gibi oluyor; heyhat Kİ “’ lmesini en az kullarmış insanlara tesadüf|ruz. Zira, Üniversilenin bul etmek aklımızın almadığı ve alamıyacağı bir|bulda üç «por sahası vıt”ı" ğ | yürüyüşleri | İf etmiştir. Dağcılık X “—;_*ğ!' Bambino, Caponi, vnmı;:: yuncuların takım halindeki zaman parlak oyunlarla ı U ! 'i Yugoslavya milii takımında n yunculardan teşkil edilen eYÜRÜN D minin hücum hattı hemen | cularla doludur. Kurvetli bir müdafaaya lavya takımının ik maçı BESt yeti hakkında esaslı bir fikirf tır. Bu günkü maça saat üçd€ Galatasarayın Yugoslavyt yerdiği çay Yugoslavya futbol takığlk tıda OCalatasaray klübünü Galatasaray Tutbolçuları Ie bolcuları idareciler tarafında tanıttırılmışlardır. Yıtj Galatasaray klübü dost v şerefine bir çay ziyafeti 'ı an üç futbol yeri bir yüsme Atletizm mahalli mevcuddür. de Beyazıda hayli, uzak ı/ / Ustündağ seçilmiştir. Yeni Bisiklet Anadoluhisar İdmiy! Ramazan oğlu münhal DUl siktet Ajanlığına seçil Memlekette yapılan Müsabaka için elzem olaf versite gençliği nerede ylv'“d' Realist bir görüş için uun; madığı aşikârdır. Yoksa bü #F birkaç sene evvelkine ml kit Darülfünunda tesadüfet rinci ve ikinci lğ futbolculafi kll edip maç yaparlardı. ç Eğer «Üniversite gençlifi bu demek ise sporun sine sadoce acınır. Temenii yazıda yakın bir yerde küCÜK af stad yapılsın. Bundan herk€f lacaktır ” | Bayazıddaki kahveciler T Fi Kral kupası mıçllf"’,' ve hasılât rekorü Ü” ( BSeksen sekiz klübün ıı“"' " / «İngilit Kral Kupası» kinci, üçüncü ve dördi rıni İki buçuk mülyon KiŞİ Bu yekün şimdiye kadaf kupası maçlarının dört büft seyirci adedinin en yül e İstanbul mintakası İK İstanbul mıntakası” izindi, lelen yapan Süleymaniytli ikinci relsliğe asaletan '::'g İstanbul mıntakasi tar Uygur bölgedeki N"ı’ a aeel | urdk J v DA LÜM / Alletizm Federasyonu LA KI şehitlerde tertib N antrenör | Yapılan üç mumhıuî“w_ı göre | şimdiye kadar 18 mw':’:,l,u’ rasyonun programınâ

Bu sayıdan diğer sayfalar: