13 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

13 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H3 Nisan İstanbulda 10,000 liraya satılan elli yumurta! lh“"' ve fakir bir kadıncağız, sonîıîn, _50 yumurta Mukabilinde bir tayyare biletinin onda bir parçasının yarısını aldı ve bu bilete büyük ikramiye çıktı Tayyane piyangosunun ı_ı;ıcı keşi » desi de dün sona erdi. Yaptığım tahkikatın bana öğrettiğine Röre, 200,/000 liralık - büyük iktamiyeyi Kuzanan talihlilerin yalnız üç tanesi İs - fanbuldadır, | lan birisi, Akay idaresi muha « tebe Mmemurlarından Bay İhsandır. Diğeri de, Arnavudköyünde Köy için- h ncı çıkmazında 3 numaralı evde Oturan bahçıvan Bayramdır. Dün bun - larla nasıl ve neler konuştuğrunu anlat- Tadan evvel, öğrenebildiğim diğer ta - Hhlileri de bildireyim: Biletini, «Zengin» gişesinden alan Tav- #ancıllı Remzi Ergeç, 200,000 lira kazan » Tiştir, Tekkollu Cemal gişesinin, Bursadaki haninın 110 numarasını işgal e - den İbrahim adındaki — müşterisi de 200000 lira kazanan talihliler arasınd : leden yarım saat soxra gördü düm <Zengin> gişesi sahibi müşterisine Müjde yetiştirmek üzere Tavşancılı gi Miye hlurlııuyıırdıı. Ona: — Bari, dedim, müşterinizi hatırlıyor Musunuz? *Zengin> gişesi sahibi, zengin olan ken- imiş gibi seviniyordu: —<— Biç, dedi, hatırlamıyorum kim ol - duğunu... Yalmız elimde sağlam âdresi var... Devamlı müşterilerimden birisi... Yüzünü görünce her halde tanıyacağım.. Şimdilik, hangi müşterim olduğunu ben de merak ediyorum! * Ortaköylü. bahçıvan Bayram da bile » tini «Nimet» gişesinden almış. Kulübe - sinin kapısını hayli yumrukladığımız hal- de bir cevab çıkmadı. O yamrı yumru çıkmaza, lüks bir taksi otomobilinin gir- mesi, hemen bütün mahalleyi ayaklan « dırmış, meraklandırmıştı. Karşıdaki evin kafeşini süren orta yaşlı bir hatun: — Bayram ağa bâahçede! deği.. Kapı « yı boşuna çalıyorsunuz. Bahçeden duya - maz, Zaten sağırcadır. biraz.. Şu yan - daki tahta kapıyı itin. Oradan bahçeye girer, yanma gidersiniz... Bayan Nimet önde, biz arkada, tarif o- lunan kapıdan bahçeye girdik. Yirmi otuz adım ilerledikten sonra, Bayan Nimet az! ötede, bakla toplıyan terli, yanık yüım.ğ pos bıyıklı, iri yapılı bir adamı göster - di: — İşte... dedi... 'Tâ kendisi... 40-45 yaşlarında görünen Bayram ağa başına konan devlet kuşundan değil, bur: nunun dibine sokulan ziyaretçilerden bi- SON FPOSTA P İlâhları avlayan İ IYızın: H. Hancıoğlu Hünanın zalim imparatoru Şi-Yeh şa- rabda boğulmuş ve canavar ruhlu karısı da ölmüştü. Fakat yazık ki zulüm bit » miyor, devam ediyordu. Zalim impara - forun oğlu Vu-Yi onun yerine geçmiş. imparator olmuştu. Babasmdan kalatı sarayın şarab çeşmelerini yok ettirmeği düşünmemiş, bilâkis bunların adedlerini arttırmıştı. Kim bilir, belki de babasından daha büyük bir şarab gölü, bir şarab mezarı yapmak istiyordu. Aklınca, babasının fe- lâketini hazırlıyanlar, ilâhlar ve onlarla beraber semanın ruhu idi. O ise kendisini ilâhlardan yüksek tutuyor, kölelerini ve e&riyelerini ilâhların ve semanın ruhü k- yafetine sokarak kendilerile şatranç oy - nuyordu. Ve yendiği zaman: — İlâhları yendim! diye gururla bağı- myordu. İlâhlara ve semanın Tuhuna İsyan et- mek, onun için her günkü bir ibadet ha- line girmişti. Yavaş, yavaş ilâhları sadece şatrançda yenmekle kifayet etmemeğe başlamıştı. Şimdi ilâhlarla eğlenmek, onları tahkir etmek fırsatlarını arıyordu. Şehrin en büyük şairlerini topluyor. Hakkâklar ve ressamlar, bu yeni eğlence İmparator derhal Hakan mütehayyir ve müteaccih yürü- ne bakmıştı: — Bu nasıl olur? dedi. Ben onları bir köle gibi kendime hizmet ettiriyorum. mparator avlanmıya başlamıştı müşler, akan kanlar bakır leğeni bir da« kikada kanla doldurmuştu. İmparator leğenin kanla dolup dolma- dığını bizzat kendisi gelip muayene etti — Nasıl hatırlamam? dedi. Dört sene- Müşterimdir. Tam dört senedir de, ay- hi bileti alır. Hattâ üç, dört keşidedir: — Bu numaradan hayır yok... Başka bilet alacağım! diyordu. Her defasında le haberdar değildi. Hattâ, güe duyan | hasta kulakları, ona ayak geslerimizi de| ifşa etmediği için, gölgelerimiz önüne u-l zanıncıya kadar çömeldiği yerden doğ - için sahneler icad etmek için çalışıyorlar- dı. Böylece de yeni bir mevzu bulmakta gecikmediler, Genç, yakışıklı delikanlılar, — ilâhları, — Şarablar vererek, genç erkekiere| ve ağzına kadar kanla dolmuş olduğunu kadınları, genç kadınlara da erkekleri ih-| görmekten mütevellid bir memnuniyet» san ederek değil mi? Bu suretle tahkir'le gülümsedi. Tekrar şarabını içti. Cesur edilmek istemiyen bir kimse var mıdır? İ ve korkunç bir düşmana hücuma hazire Benim de huzurunuzda böyle bir tahki- |lanan bir Insan gibi yayını aldı. Okunu Ga, onu bu niyetinden hemen hemen z07- İa vazgeçiriyor: — Etmeyin... Kısmetinizi gücendirme- Şin., Size tecrübemle söylüyorum: Bu iş- fte ne kadar sabrederseniz, o kadar közlü gŞıkarsınız! diyordum, Hele bu keşidede, bileti ona hemen he- Mmen zorla kabul ettirdim. Tam koeşide gü- nü idi. Buradan geçiyordu. Yolunu kes - tim: — Bayım... dedim, piyasadı kal - “madı. İki liralık biletler dört Hiraya ka - Pişiliyor. Fakat buna rağmen, ben senin bileti hâlâ satmadım. Kısmetine kıya - rulmadı. Bizi görünce şaşalamadı. Sebze | veya çiçek almıya gelmiş birer müşteri | olduğumuzu zannettiği halinden belliydi, fakat Bayan Nimetin bermutad yavaş ya-| vaş sunduğu büyük müjde de, fakir bah çıvanı tahmin ettiğimiz kadar fazla hır- palamadı. Birden, koca tütün tabakasına davranınca, bize birer sigara iktam ede - geğini sandım: Meğer Bayram ağa, müj- deyi ahnca, tütün tabakasında muha ettiği l yoklamış. Biletini yerinde görünce, fereh bir s0- |luk daha aldı. Ve sıraladığım suüsllere şu biletinin yerinde c güzel kızlar da ilâheleri temsil edecek - ler. Ve bunlar sarayın büyüt havuzu içinde yüzerlerken, kendisi de hususi bir sürette vücude getirilmiş bir tepeder - ğımı atarak bunları avlıyacaklı, Böylece re lâyık bir ilâh olacağım geliyor!.. İmparator gene bir çey anlamamıştı. Alık, alık bakınıyordu. — Daha ne yapabilirim? — İlâh ve İlâhelere zevk değil, azab vermelisiniz. Bu fikir imparatorun müdhiş hoşuna gitti. Sevinçle Çinlinin ellerinden yaka- ladı: — Ne yapayım, bir akıl öğret! dedi. Elde edeceği ihsanların hayalile ken- dinden geçmiş olan Çiali, zevkle anlatı- yordu: çekti. Bakır delinmiş, oradan ince bir kan, sızmağa başlamıştı. Hâlâ oldukları yerde, bu manzarayı, nefretle seyreden kadınların arkalarım. daki nöbetçilere bağırdı: — Ben şarabımı içerken, bu ilâheler sevdikleri ilâhların kanlarını içeceklere dir, Birer birer götürün, doyuncaya kas dar içirtin. Bu iradesi de yerine getirilmişti. Birâz sonra, hiçbir şey olmamış gibi, bütün kadınları etrafına toplamış, bu ma- yus, mükedder ıztırabdan yarı çılgın bir cevablari verdi: — Yanyalıyım... Memleketten 13 ya - : şımda geldim, Evvelâ Yıldız. saray — Rak... Hem senin ismin de ergeç... | behçesinde çalıştım. Sonra Tarabyada, Ergeç mutlaka kazanacaksın sen! Alman sefarethanesinde bulundum. Ora- i, bu kadar ısrar karşısında da -| dan Abbas Paşanın bahçesine girdim, En Madım, İnadı bırak da, al şu - biletini! Bonra yanarsın... Sonra da gü'erek ilâve — Ağınıza düşen ilâhları ve ilâheleri| halde bulunan kadınların kolları arasıns ayırırsınız. İlâhları büyük bir bâakır le-| da sızıvermişti. ğenin içine koyar ve onları seven ilâhele-| Ertesi sabah uyandığı zaman, ilâhları re de Üstlerine ok attırırsınız. Bunların | tahkir edecek başka bir vasıta kalmadı. kanlarından dolacak bakır leğeni, biz- | ğını hatırlayınca, cidden büyvük bir yeise zat haşmetlâ okunuzla delersiniz. Deli- | düşmüştü. Yeni bir ihtira, yeni bir icad nen bakırdan sızan kanı da ölen ilâhları | lâzımdı. Sarhoş kafasında derhal hilekâr Yanamadı, biletini istemiye istemiye al Ve ondan bir kaç saat sonza da Tav - gitti, *Zengins gişesi sahibi kapalı bir oyun- Cük kutusundan ne çıkacağını merak & Mütecessis bir çocuk gibi sabırsızla- Hayor, telâşlanıyor: — Bakalım, diyor, şimdi beni görünce e Yapacak, ne diyecek? * *Tekkollu Cemal> de Bursaya müjde iye gitmek üzereydi: sanra da Mısır sefarethanesinin bahçı » vanıydım. Fakat iki senedir serbestim. Biriktirdiğim parayla şurasını aldım. Çi- çek, sebze yetiştirip geçiniyorum. — Şimdi zengin oldun... Evlenmiye ni- yetin yok mu? — Yok... Parayı kadına yedireceğime toprağa yediririm! — Ne yapacaksın alacağın paraları? — Biz bahçıvanız.. Derdimiz, imanı - ız topraktır. Toprak üstünde doğduk, (Devamı TI inci sayfcda) AM NE O> İNrA ALAĞA Avrupanın en sür'atli katarları 4, Memleket Vasıta Almanya Otoray ’*ınn » ;"zlltm Buharlı tokomctif talya Elektrikli —» Belçika Buharlı —» himarka Otoray Elektrikli Tokomoti Balkan memieketleri | Buharlı lokomotif Saatte 100 kilometre sür'ati geçen 6 rel Gela, elektrikli Jokamotif bir dela yer Sür'at kilemetre|Kat'edilen mesafe 137,9 177 1164 150 11357 124 145 210 106,9 n4 101,7 6 t 973 60 60 Belgrad - İstanbul- İstanbul - Ankara korda otoray üç defa, buharlı lokomotif almıştır. '|gurur ve zevk verecek yeni bir bulüş lâ- seven ilâhelere içirtirsiniz. Bü fikir ve bu buluş, gaddar hükümda- rın çok hoşuna gitti. Hemen büyük bir bakır leğen yapılmasını emretti. Hergün gibi, ağla tutulduktan sonra, büyük bir sefahet gecesi daha yaşıyacak- larını ümid ile sevine, sevine suya atılan çiftler, o gün birdenbire bambaşka bir vaziyet karşısında kalmışlardı. İmpara- tor, tuttuğu avları her zamanki gibi ser- best bırakmıyor, arkasında bekliyen mu- hafızlar vasıtasile bunları birbirinden »- yarıyordu. Av eğlericesi bitmiş, avlanma- dık ilâh ve ilâhe kalmamıştı. Genç erkek- ler, muhafızların nezareti altında sevke- tığı salona getirmişti. Çinli belirdi. — Onu buraya çağırın! dedi Birâz gonra Çinli iki büklüm — içeriye girmişti: — Emret haşmetpenah! — Çabuük İlâhları tahkir edecek yenl bir çare bul! Kurnaz Çinli riyakâr gülümsedi: —€f — Haşmetlâ hükümdarım. Kudret ve iktidarınız karşışında yaşıyan tek bir İ lâh kalmadı. Onları dün öldürdünüz, Bundan böyle ilâhlardan bahsedilemez, Onlar sizin haşmetiniz karşısında eriyip mahvoldular. Ahmak bükümdar, alık alık, mağı”- dilmişler, ilâheleri de bizzat kendisşp sa- | gülüyordu. Hilekâr Çinli ise devam edin rayının, zevk ve sefahet gecelerini yaşatı | Yordu: — Hayatta sadece Nlâheler kaldı. Za- Bir irade ile kolları ve ayakları bağlı| vVallı pederinizin intikamını aımak isti. ıimparator, ayağının altında isyan eden genç erkekleri, büyük bakır leğenin içi- | Yorsanız, ona bir çare bulurum. kadımın ölüsü bulunduğu halde «çekins | ne koydurdu. emrini verdi ilâhları tutmak hususunda da bir kud -|de seyrediyorlar, merak ve tecessüsie Gaddar imparator bütün kuvvetile ba« Kadınlar bu hali, korkü ve dehşez için- | Bırdı: — Elbette. Ne bir ilâh, ne de bir ilâhe rTete ve kuvvete sahib bulunduğunu gös- | hükümdara bakarak bu feci âkıbetin ne bırakmak istemiyorum. terecekti, olacağımı anlamak istiyorlardı. Bu yeni buluş derhal tatbik edildi. İm- — © halde bugünkü avınızı sadece ilâ. Sarhoş karl, bunları daha fazla merak-| heler üzerinde tatbik edersiniz. Onlarn parator, balık gibi tuttuğu erkekleri, ka-|ta Birakmadı. Elile yaptığı bir işareti ö- | tutar, ayni şekilde bakır leğene atar ve dınları birer birer havuzdan çıkarıyor ve 'zerine, yaylar ve oklar getirildi. Her ka- | ü sefdr bizzat siz haşmetlü okunuzla kas bunlari yakalamaktan mütevellid zevk | dına birer tane verildi ve içinde sevincinden, oynuyordu. Sonra bü | bir ses büyük salonun duv: tün bu ilâh, ve ilâhelere kendisine hiz- | ta, çınlata haykırdı: met ettiriyor ve hatır hayale gelmez lür- | —. Ha kların iğiniz ilâhla lü sefahet ve rezaleti yapmakton geri| atınız! H Y AT Mi kalmıyordu. Bu arada hepsi çırçıplak, ©- nun elinden dökülen mukaddes - şarabla n yıkanmağa mecburdular. Bü suretle sö- | gi fih imparator ilâhları takdis ettiğimi söy-| dını, lemekle de gurür ve sevinç duyuyordu. | mışlardı. Bu Fakat nihayet bu eğlencelerden de bık- (çt:üg ıdumışıînü ZOUN tı. Ona şimdi yeni bir eğlence, taze birı Bu emra yalnız tek bir kadın isyan et- miş, imparator da onü derhal öldürerek öbetçi duruyordu. Bu nöbetçiler, okunu zımdı. Hilekâr bir Çinli, bunu da bul- makta gecikmedi. Gene böyle bir av gü- nünde mütebasbısane yanına — sokulmuş vo: — Siz ilâhları ve-ilâheleri memnun & | c diyorsunuz! demişti., kahraman gibi çıkmış ve: — Haydi çekin! emrini yermişti, Bu emrin hilâfına hareketi kim icraya ür'et edebilirdi? Zavallı kağınlar, titri- yen ellerile âşıklarını birer birer öldür. FEVTOERLE e0 T ayağının altına almiş, üzerine büyük birle)i sonra sarhoş|Zanı kanla doldurursunuz. Onların ka? arlarımı Çınla- | Hinı da mabeddeki rahiblerin büyükleris ni çağırtır, onlara içirtirsiniz. Bu fikir de hoşuna gitmişti. Bir irade ile büyük mabedlerin başra- Her kadının arkasında eli kırbaçlı bir| hibleri çağırıldı: — Sizi buraya ne için çağırdım biliyor tmak istemiyen veya yanlış alan her ka-| Musunuz? dedi. kırbaçla öldürmek üzere emir al-| Hiç kimse cevab veremiyordu: — Dinleyin, taptığınız ilâheleri birer birer avlayıp sizlere kanlarını içirtece. ğim. Hepsi hayret içinde kalmıştardı. Kral, ile kendisini takib etmele ret etli, Kafileyi ağırıı attığı sun'i kücük tepeya Betirdi ve bir emirle suya atılacak güzel ilâheleri de getirterek havuza attırdı. Birer birer hepsini tutup Çıkartıyordu. (Devamı 11 inci suyfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: