26 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

26 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| 12 Sayfa ikâyesi Haydarpaşada, bekleme salonunda otu- ruyordum, Malüm ya bekleme salonları yarım bir bölme ile ikiye ayrılmıştır. Be- nim olduğum salonda kimseler — yoktu, Kkonuşmalar kulağıma çarpmaya başladı, öfke içinde titriyen bir erkek sesi köylü Şivesi ile şöyle diyordu: Ü —— Ülen nasi başının buyruğuna gider- Şin be! Şuradan şuraya bir adım atmacan | diyom sana, gocan değil miyim ben? Buna kalın bir kadın sesi sert sert ce- | vab verdi: Ü — Senin gibi erkeğin canı cehenneme İ bo. koyde çoluk çocuğu aç zefil bırak pe- Eşinden galk buralara gel. Neden? Ağamın Burası hoşuna gidiyormuş'ta ondan, Gi- Bder ya. her akşam işret, her akşam a- henk.. el gapılarında o gadar uşaklık e- dip sürtüyosun. Hani paralar? Müuhavere gittikçe alâkamı daha kuv-« Wetle çekecek şu suretle devam etti: — Sanâ gayri uslu akıllı duracam de- İmedim mi hayırsızın garisi, Ne dirlanıp guruyosun gene? Gidersen ben sensiz ne ldecem burda? —lİm.. senin yalanlarına mı ganacam! W Güya bende gönlü varmış, ayrılamaz- İ mmuş. Benden sana hayır yok gayri ne et- İ sen gidecem. — Ama sonram sonun fena olacak. — Ne idecekmişin bana, boşarsın, boşa be. Ayrılamam diyon da, neden gelmiyon E köye. Bilmiyom sanki ben değil is-| tanbul gariları gözünü bağlamış, gönlü- ü çelmiş senin ben.. P — Şimdi de giskanıyon değil mi tesad | Şürek? Sana demedim mi son varken el igarısına bakmam İnan bana diye.. ulen Uğursuzun doğurduğu burda ben sensiz | e idecem? — Umurumda mıydı sankim. Pek isti- yosan beraber köye gel, çoluğunun çocu- Eğunun yanında boynunu gir otur, Tarla- dat bakımsız duruyor. Değirmen harab oldu Ama gönun fena olacak diyom sana.. Kadının sesi müstehzileşi — Ne idecekmişin sankim? —- Hele bir trene bin de bak ki seni ©- acığa cansız sermez miyim? | Ben korkumdan oturduğum yerde sıç- | Zodım. Kısa bir süküt oldu. Sonra tekrar Brkoğin sesini duydum. Hiddetle titri- yordu. — Ne büzülmüş titriyon be? Gorktun Mu yoksam! Bak silâh guşağımda heç ga- Yişmam. İstersen çıkınlarını oraya gadar aşırım bile. Amma ayağını bir trene at “ıl ibak seni nası gurşunlarım. Merakla, titriyerek kulak verdim - ve| kadının öfkeli öfkeli: *Ülen beni o gadar gorkak mı sanıydın, Baydi gidiyom işte, gel de ne ideceksen et bakalım: diye, söylendiğini duydum. Fa- kat sesi titriyordu. O sırada trenin kalkacağını büdiren zi Genç adam hayretle arkasına dö -| nüp baktıktan sonra: # — Ya! -dedi- Derviş Münir bey bu mu — Evet tâ kendisi.. Allahım en acına- Cak bir mahlüku! — Acaip!. Halbuki pek muvaflaki - yelli bir insan olarak biliyoruz biz onu.. Bir gözü iki edilmiyen.. kendisinden çe icinilen, ehemmiyetli bir mevkü olan Ebir zat? î | cak noktâ burasi ya... Bir dejenere, bir psikoz!. Fakat ben #mazisini bildiğim için n ihtişam W& azametine rağmen ona her zaman Bacırım.. şimdi.. şimdi ise temas ettiği #yere felâket getirdiği için ona tesadüf edenlere acıyorum! derdi... Doktor Macid: | — Uzun hikâyel “dedi- Geçelim!.. Ey: Yazan: Nezihe Muhittin Doktor Macid kir saçlı, asil görünüş- | —— SAA KÖYE AVDET BON POSTA Yazan: Peride Celâl î «— Ben de seninle geliyorum!» çalmıştı, telâş içinde salandan çıktun, on- lar da çıkmışlardı. Erkek uzun boylu, es- mer, siyah gür bıyıklı bir adamdı, çok sa- kin görünüyordu. Kadın genç ve güzel yüzlü idi. Azimkâr bakışlı güzel siyah gözleri vardı. Adam hakikaten söylediği gibi onun çıkınlarını almış, arkasından a- İar ağır yürüvordu. Kadını takib eden ba- kışlarından öonun karısına olan aşkını an- lamak kolaydı. Benim trene henüz yarım saat vardı. Onları merak ve körku içinde takib ettim, içimden <En doğru hareket polise haber verip kadını kurtarmaktır» diyordum. Garda etrafıma bakındım, iki polis kol kola girmiş aşağı yukarı dolaşı- yorlardı. Onlara doğru birkaç adım at- tım, fakat birdenbire tereddüdle durdum, etrafımda kalabalık kaynaşıyor, telâşla trene koşanlar bana çarparak dönüp hid- detle bakıyorlardı, polislere ne diyece- gim diye, düşündüm. «Bu adam karısını köye dönüyor diye. vuracak, biraz evvel bunu ona söylerken kulağımla duydum. | . desem. Peki ama göstereceğim adam ©o kadar sakin, ölüme mahküm olduğunu bilen ka- | din öyle tütursuzdular kt polisler: eDeli mi nedir! Bu kadar sükünetle adam öl- dürülür mü? Hele ölecek kadına bakın ne kadar korkusuz duruyor!» diye, muhak- kak bana güleceklerdi, vezgeçtim ve tit- riyerek yanlarma yaklaştım, neticeyi bekledim. Tren kalkmak üzere idi, adam kadının eşyalatını pencereden bakan bir ihtiyara uzattı: *Şunları içeri ahver hemşetir de- di. Sonra kadınla karşılıklı durup bakış- tilar, kadının yüzü fazla sararmığtı, göz- leri ateş gibi ordu, erkek ona dağru — Nası! Gidiyon mu? dedi. Kadın korku ile geriledi, fakat evet de- mek iİster gibi başını salladı, Tekrar kampana çalmıştı. Tren hace- ket etmek üzere idi, birdenbire kadının Son Posta'nın edebi romanı: —AA——0O T 52 FFT — artık bana müsaade? -güler yüzle genç adama elini uzattı- Doktor Macidin elini hürmetle öpen gençi — Teşekkür ederim üstadım -diye eğildi- size güvenmekte haklı imişim.. şimdi müjdeyi işiden :rk:ıdaşlanmlıı sizi tebcil edeceğiz. Doktor Macid: — Ben bana düşen vazifeyi yaptım.. mensup olduğumuz zümreler görü - nÜüşte bizi ayırmış gibi görünebilirler, Fakat benimle sizin aranızda mefküre birliği var, Bu her şeyin üstündedir.. zaten ondan ötesi lâfü güzaf, Genç adam tekrar doktor. Macidin eline eğilerek: — Fazileti sizden öğrendik üstadım onun kadar size de hürmetimiz var.. müsaadenizle.. — Güle güle., çıktığı odaya derviş Münir girdiği za- büronun şefi henüz yerine otur- diye kadına bağırdı. koşarak trene atladığını gördüm, adamın yüzü karmakarışık oldu, elini âerhal ku- Jşağına götürdü, feryadımı güçlükle tut- tum. Kadın şimdi kompartımanın pence- |resinde idi. Küstah, pervasız - bakışlarla Jadamı süzüyordu, «Allahim orada kön- disini öldürmesini mi bekliyor» diye, tit redim. Tiz bir düdük, öttü, tren oğır ağır yürümeye başladı. Adam birdenbire silâ- hını çıkardı, ben kadıni vurmasına müni olmak için üzerine atılmaya davranırken o silâhı biraz uzağa doğru fırlattı, attı ve heyecandan titrek bir sexle: «Ben de seninle geliyom» diye, kadına bağırdı. Sonra koşarak çevik bir hareket- le trene atladı. Gayri ihtiyari küçük bir sevinç sayhası kopardım ve kompartıma- Jna baktım. Kadın hâlâ orada idi. Yüzü tabil rengini almamıştı. solgundu. Henüz atlattığı ölümün heyecanı içinde olduğu belli idi. Fakat sonunda per ci sayesinde erkeğe gali Bunun verdiği gurur, sevinç gülümsiyon n kısa bir an sokulmuş başlarını Nların birbirl sonra İçeri girdiler. Gülümsiyerek dönüp baktım, biraz ilerde, yerde tabanca siyah bir leke gibi duruyordu. gürdüm, YARINKİI NÜUSHAMIZDA: Romeo ve Jüliyet Yahut (Delik pantalonların tamiri ) Ruscadan çeviren: H, Alaz İstanbul İkinci İflâs Memurluğundan: Müflis Edvar Sinanyan ve Nobar nanyan, masasına aid alacaklar hakkın « da iflâz idaresince verilecek izahatı din- lemek ve icab eden kararları vermek üze- re alacaklıların 4/5/938 Çarşaımba günü arak odanin ortasında zi- dı. Bu adam güler i bir insandı. ir koltuğa gömülür gömül. r 4 sabah demeden meseleye hararetle girişen Müniri dinledikçe a- 1 asabi gözlüğünü düzelterek hafif- ten, fakat sahırsızlıkla öksürmeğe baş- ladı. Münir son sözlerini hışıldayarak bi- tirdi — Evet., o başı ezilecek bir haindir. Bir çiyan!, Bir memleket düşmanı.. n haini! Çiyanları besliyecek deği- |liz müdür bey! — pmalı. Beyefendi? Ne emre- Ediyorsunuz? —Ne olacak?.. Derhal tevkif ve va- kit kaybetmeden beline bir tekme in- direrek doğru Sinop menfasına., ma - elerini okumuyor musunuz? Bıra- kalım da zehir mi saçsın?!. Müdür boğulur gibi morardı ve bir öksürükle boğazını açarak: — Garip! -dedi- Şaşırdım kaldım! Münir hiddetlendi: — Garip mi? Öbürü toplandı: — Garip dediğim şu ki; demin teşrifi haneden Ş çisi Yürüdüler... Kapının önüne gelmiş-| Demin doktor Macidle genç adamın |ülinizden evvel kabul ettiğim şayamı hürmet bir zat emirlerinizin tamamen uksini söyledi. Bu zatı belki lanırsınız? l Nisan 26 Devlet Demiryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ilânları (DevletDemiryolları v lmanları işletmesi Umum idaresi tlaaları j Sivasta Cer atelyelerine aid muhteli! f bina tezgâh temelleri vesair inşaat iş- leri, fiyatlarda bazı tadilât yapılarak kapalı zarf usulile yeniden eksiltmeye çı- karılmıştır. 1 — Bu işlerin keşif bedeli cem'an 691,050 liradır, 2 — İstekliler bu işe aid şartname vesair evrakı Devlet Demiryolları Ankara, Haydarpaşa ve Sirkeci veznelerinden 34.60 kuruş mukabilinde alabilirler. 3 —Eksiltme 9/5/988 tarihinde Pazartesi günü saat 15 de Ankarada Devlet Demiryolları Yol Dairesinde Metkez Birinci Komisyonca yapılacaktır, 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin teklif mektubile birlikte aşağıda yazılı teminat ve vesaiki ayni gün saat etmiş olmaları lâzımdır. 14 de kadar Komisyon Relsliğine tevdi A — 2490 sayılı kanun ahkâmına uygun 31 390 liralık muvakkat teminat. B — Bu kanunun tayin ettiği vesikalar. C — Bu gibi işleri başarmış olduğuna dair Nafıa Vekâletinden musaddak eh- liyet vesikası. — «1174> — <2299. Türk Hava Kurumu 25. ci - TERTıIB BÜYÜK PiYANGOSU Birinci keşide 11/ Mayıs / 1938 dedir. Büyük ikramiye: 40 * 0 0 0 Liradır... Bundan başka: 15.000, - 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle (20.000 ve 10.000 ) liralık iki adet mükâfat vardır... Şimliye kaıldır Bialerce kişiyi zengin eden bu piyangoy, iştirak etmek suretile siz de taliinizi deneyiniz... Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satınalma Komisyonundan 1 — Deniz vasıtaları için 40 ton birinci Benzinin 2/5/938 Pazartesi günü saat 11 de kapalı zarfla eksiltmesi yapılacak tır. 2 — Şartname ve evsaf komisyondadır. Görülebilir. 3 — İlk teminatı 825 lira ve tasınlanmış tutarı 11000 liradır. 4 kanunun 32 nci maddesi hükmüne göre lata Eski İdhalât Gümrüğü binasındaki Komisyona vermeleri. İsteklilerin o gün eksiltme saatinden bir saat evveline kadar 2490 gayılı hazırlayacakları teklif mektublarını Ga- <2094 SELÂNİK BANKASI Tesis tarihi : 1888 İdare Merkezi : İSTANBUL (GALATA) | Türkiyedeki Şubeleri : | İSTANBUL (Galata ve Yenlcami) MERSİN, ADANA Bürcsu Yunanistandaki Şabeleri 1 SELÂNİK - ATİNA e Her nevi banka muameleleri Kiralık kasalar servisi KT TT MR CA K0 TORSTTRNEETE G « HORHORUNİ ( Nakletti ) Sirkeci tramvay caddesinde Viyana oleli yapında hastalarını her gün kabul eder. Telefon: 24181 ç— DİŞ TABİBİ RATİP TÜRKOĞLU Sirkeci : Viyana oteli sırası. No, Zö, Kat 1 de bergün öğleden sonra saat 14 den 80 ye kadar hastaları kabul eder. Dr. İRFAN KAYRA Röntgen Mütoehassısı Hergün öğleden sonra saat 3ten 7 ye kadar Belediye, Binbirdirek Nuüri Conker sokak. No. 8-10 Dr. HAFIZ CEMAL saat 14 de dairede hazır bulunmaları gel- medikleri takdirde yapılacak işlerin ge - cikeceği bilinmek üzere idare kararile ilân olunur. — (7181) mamıştı. Müniri görünce tekrar yazı-|Ayni mukaddes mefkürenin mensupla- yısinız, Münir kaiktı: (Lokman Hekim) Dabiliye mütehassısı: Pazardan manda bergün (2 - © Divanyolu nunara 0 ev te- defonu 22398 - 21044 — Evet beyefendi! Doktor Macidin tavassutu üzerine gazetenin açılması için lâzım gelen Mmuamele yapılmıştır. Doktor Macidden bahsediyorsu - Müsaade buyurursanız birbiri ardınca nuz galâba*! | — Evet efendim. Tüâ kendisi.. — Birak şu sersem sünepeyi Allah aşkına! Onu da adam sırasına mi kata- cağız?! Müdür güldü: Biraz evvel bir gençle - beraber geldi.. bahis buyurduğunuz «Hakkın r | Sözü» gazetesi üç gün evvel bir makale- den dolayı bilâmüddet kapatılmıştı.. gazetenin tekrar açılması için şefaat ve delâlet buyurdular. Bittabi karşı ge- lemedim.. tabil doktor Macid beyefen- diye hepimizin hürmet ve itimadı var- dır. Münir şiddetle sözünü kesti: Yanındaki Siret denilen kepaze miydi? Hayır efendim.. bu genç gazetenin sahibidir. Avrupada ve burada doktor Macid beyin çömezlerindeni. Münir kendini büsbütün hiddete kap- tırmıştı: — Bence -dedi- Sinoba lâyik olan hepsinden önce doktor Maciddiri. Böy- lelerini hiç acımadan boğabilirim alimallah!. Müdür mütebessimane gülüyordu: | mütenakıs emirler vermeden iki üç gün sabredelim. Hiç şüphe etmiyorum ki., Dlünir gürledi: — Rica ederim! Sabır mı?. Aslâ! Der- hal icab eden muameleyi yapmanız lü- zımdır. Müdür elini zile götürürken sordu: — Derhal gazetenin kapanması mi lâzımdır beyefendi? Münir bir kahkaha attıt — Birader benim ğazete & alışve- rişim yok.. ben onun başmuharriri Si- ret denilen kainin tevkif edilmesini is- tiyorum. dür elini zilden çekerek: ! -diye güldü- akşama kadar bu işe olmuş nazarile bakabilirsiniz.. Yapacağım takibat için yalnız bir kaç saat kâfidir. Zaten gazetenin kapan * ması başmakale yüzündendir. Münir yerinden kalktı ve elini uza: - tarak; — Söz mü? Demek akşama kadar me- sele tamam? — Hiç şüphe buyurmayınız. Müste- rih olunuz! (Arkası var) M îj.— a AĞ & A SAA NİN G ae İN gee SAT a ei FD

Bu sayıdan diğer sayfalar: