29 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

29 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Te la 6 Bayfa İ EM' Başıma gelenler : 4 ZİYARET GUÜNÜ ' B ir gün evimde rahat edece- ğim; kimseyle konuşmak, çe- no yortaak, münakaşa etmek: — Evet efendim, bugün dünden güzel- giniz! Demek istemiyorum. Fakat bu müm- kün değildir. Çat kapı misafir gelir.. ra- hat edebilirsen et! Söz verdim, beni bekliyorlar, gitmez- sem ayıb olacak. Tam ben hazırlanmışım, sokağa çıkacağım; ben sokağa çıkama- /dan misafir sokaktan içeri girer. Çarna- Ççar, sözümde durmamış adam — olurum, söz verdiklerime karşı mahcub vaziyete girerim. Muayyen bir günüm olsun misafirle- rim, o günden başka zamanlarda gelme- sinler ve ben misafir gelecek zamanı bi- leyim de, bir yere gilmiyeyim, kimseye söz vermiyeyim isterdim. Bunu birkâaç defa tecrübe ettim. FEşe, dosta söyledim. Söylemediklerim, söyle- Giklerimden duydular.. faka* neye yarar. İstediğim bir türlü olmadı. Gene günsüz, Baatsiz misafirlerin ardı arkası kesilmedi. Ben banyoda iken; geldiler; çorabsız, yalın ayak oturürken, geldiler; peynir, ekmek yiyordum, geldiler; ev halkı bir- birimizi yiyorduk, geldiler; velhasıl ne gün, ne saat., hergün, her saat gelen gi- den eksik olmadı. Kapımın üzerine: «Çarşamba günleri misafir kabul edi- kr.> Yazdım, perşembe günü kapının üze- rindeki yazıyı yırtıp, içeri girdiler, — Bugün misafir günüm! Değil, dedim. — Alay etme! Dediler, içeri girdiler, hizmetçiye: — Bay evde yok! Dedirttim: — Biz evde arar buluruz. Dediler, girdiler, velhasıl ne yaptımsa kâr etmedi, Bir ziyaret günü tesbit ede- | medir. Fakat şimdi öyle değil, muayyen bir ziyaret günüm var. Başka günlerde hiç kimse beni rahatsız etmiyor. Çünkü hastanede yatıyorum ve mudy- €n ziyaret gününden gayri günlerde kimseyi içeri almıyorlar, İsmet Hulüsi (— Bunları biliyor mu Idiniz? — | Ciğerlerinizin — kuvvetini anlamanın usulü Bir insanın ci- gerlerinin munta- Zam surette çalış- tığını anlamak için kuvvetlice bir ne- fes aldırdıktan sonra, tekrar nefes almaya hacet kal- madan altmışa, battâ yetmişe ka- dar yüksek sesle sayabilmesi lâzım- dır. .. * Size zarar veren on hareket Biliyor musunuz ki; 1 — İşe on dakika geç gelmek; £ — İşden on dakika erken ayrılmak; 8 — Bir işi hazırlamadan ona başla- mak; 4 — Bir müşterinin adını yanlış telâf- fuz etmek; 5 — Bir hatayı tekrarlamak; © — Kendi kabahatını başkasının ü- Bizde eski aile, Zengin aile... İzmirli bir kadın okuyucumdan uzün bir mektub aldım. Bana çok çapraşık bir aşk macerasının geçirdiği safhala- ti anlatıyor. Kendisi İzmirde çok ta « nınmış bir aileye mensubdur. Hikâye- sinin bazı kısımları da bazı muhitlerde sezilmiştir. Gazete sülununa geçerse anlaşılabilir. Cevabımın mektubla yol- lanması ricasında. Arzusunu yerine getireceğim. Fakat mektubunda bu gö- nüÜl macerası ile alâkası ikinci safhada bir sgual var ki onun cevabını buraya kaydetmekte mahzur görmüyorum. Okuyucum: Bizde eski ve zengin aile bulunma -» yışından şikâyetçi, — Niçin? diye soruyor. * Sualin cevabını kat'iyetle bulmak, bulduktan sonra da iki üç satırla an « latmak güçtür. Bir defa hükmü mutlak olarak da kabul edilemez. Bizde eski aile de vardır. memle - Kete göre zengin aile de vardır, fakat © kadar azdır ki göze çarpmaz, yok sâ- milir, binaenaleyh: — Niçin yoktur. diyecek yerde, niçin azdır, desek daha doğru hareket etmiş oluruz, sanırım, * Üç beş ay evvel Londrada bir zabıta îdâskenin_tarihi Mısırlılar zamanına kadar dayanır Yüz maskesinin tarihi de bir hayli eskidir. 'TâA, eski Mısırlılar devrine kadar dayanır, Es- ki Misırlılar, ölüm vak'alarında mum yalanan cesedlerin yüzlerini maskelerle örtmeyi âdet edin- mişlerdi. Eeki Yunanlılar, maskeyi, ti- yatro sahnesine naklettiler ve halle ak- törlerinin yüzlerini saklayıp kendilerine korkunç bir manzara vermeleri için kul- Tanmıya başladılar. On sekizinci asra kadar maskeler hep İtalyada yapılırdı. Bu tarihten — sonra mühtelif Avrupa memleketlerinde de mazke yapılmaya başlandı. B beererererecereesenerenanannı 7 — Ayni günde üç defa hiddetlen- mek; 8 — Ar çalışıp çok kazanmak istemek; 9 — Eli işde aklı başka şeyde olmak; 10 — Dolu mide ile merdiven çıkmak; ergeç, size zarar verir. vak'ası oldu. Alâkadarlardan birinin aile şeceresini araştırmıya lüzum gör- düler, bu, pek basit bir ailenin çocu- ğu idi, fakat dedelerinin isimlerini 1462 yılına kadar takib etmek müm « kün oldu, bilmem hangi kilisenin dos- yalarından da bütün vaftiz kayıdları çıkarıldı, mesele tamamen aydınla « tıldı, Bizde, rivayete bakılırsa tâ «Fatih> zamanına kadar emlâk kayıdlarını bul mak mümkündür. Bu da sadece İstan- bula aiddir. Alle kaydı ise maalesef ye- ni başlamıştır, mevcur olanları da ni- hayet rivayetlerle husus! kayıdlara ve bazan da «vakfiye» lere istinad eder. Niçin böyle olmuştur, denildiği zaman hatıra gelen ilk sebeb geçen asırlarda #çtimaf ve siyast hayatın bozukluğu - dır. Türk kaynağından gelmemiş vezir, zenginleştiği için kafası kesilmiş ve - zir, müteaddid zevce, yekdiğerini ta - nımıyan, tanıdıkları halde yekdiğeri- ne düşman olan bir sürü çocuk, relisi - nin ölümünde yıkılan btr aile... İşte size: — BSebab, denildiği zaman üzerinde düşünebileceğiniz bir mevzu... Ve ©o kadar geniştir ki kardeşlerini kesti - Terek hükümdar ailelerinin en iğrenç. leri arasına giren eski padişahların ha. reket tarzlarını da içine alabilir. SON POSTA KADIN Klâsik tayyörler çok moda oldu Bu sene erkek kostümlerini andıran klâsik tayyörler çok moda. Bunlar için en beğenilen renk açık gridir. Kareli ku- maşlar da pek seviliyor. Bazı tayyörlerin yalnız ceketleri, bazılarının ceket ve e- tekleri (Kare) li kumaştan. Etek düz ku- maştan yapıldığı takdirde rengi cekette hâkim olan renge uyduruluyor. Şimdiye kadar klâsik ceketler altında daima ya düz, yahud önden pli kaşeli dar etekler gördük. Şimdi bunlarla birlikte bütün plili etekler de kullanılıyor. Bir yenilik olduğu için daha da çok seviliyor. Etekle ceketi ayrı ayrı renkten olan tayyörler pek yeni ve güzeldir. Fakat boyu kestiği için kısa boyluların « bil- hassa şişmanların . heves etmemeleri da- ha muvafık olur, Bu tayyörlerde başka bir değişiklik daha var. Çoğunda cebler bildiğimiz er- kek ceblerinden başka türlü: Kimisi mo- delde gördüğünüz gibi verev kapaklı, ki- misi iki kat. Bu tarz tayyörleri sevmiyenler - için ayni derecede kullanışlı ve kolay yakı- şan diğer bir tarzda beli sentürlü, yakası az çok erkek yakasını andıran, kolları ta- mamile düz spor tayyörlerdir. Ucları ya- kanın üstüne çıkarılan renkli bir eşarp, kumaşla zıd renkte bir deri kemer, veya sadece orijinal birkaç düğme bu tayyör- lere en güzel birer süs olabilir. Cebler şimdiye kadar gördüklerimizin aksine uzunluğuna doğru konulmaktadır. Ka- paklı veya kapaksız olanları var. Plili e- tekler bu tayyörlere de gider. Yukarıda:! Kumaşı bej, kahverengi, yeşil karışık, bluz yeşil ipekliden. Şapka bej, kordelâsı yeşi Her kadın bilmelidir: Yaldızlı çerçeveler nasıl temizlenir? Yarım litre suya bir baş soğanı atıp kaynatmalı. Yarım saat sonra ateşten in- dirip suyu süzmeli. Yumuşak bir bezi bu süzülmüş suya batırip çerçevenin her yanını iyice silmeli. Kuruduğu zaman da kuru bir yünlü parçasile patlatmalı. he v. kd a Bir eğlentinin sonu Viyana birahanesinde tabanca kurşunu ile vurulup yaralanan Necatiyi kiminlurduğu araştırılıyor Geçen Künunusaninin on dokuzuncu gü- nü, Beyoğlunda Viyana birahanesinde otu ran Necati, Bami ve Şükrü adında üç arka- daş bir aralık yanlarından geçip helâya git- mekte olan Hamdi oğlu Necati laminde bir adamla kavgaya tutuşmuşlardır. nihayet iş silâha dayanmış, Necati tabancasını çeke - rek birbiri arkası sıra beş altı el mteş et - miştir. Bllâh seslerini duyan birahane müş- terileri ve garsonları kaçışmışlardır. Kur - şunlardan birinin Hamdi oğlu Necatiye isa- beti üzerine kavgayı çıkaran üç arkadaş da kaçmışlar ve yaralı kanlar içinde birahane kapısı önüne yıkılmıştır. Dün Ağırcerada başlanan duruşmada her fç suçlu da kendilerinin tabanca atmadığı- nt iddia etmişlerdir. Okunan hazırlık tahki- katındaki şahidlerin — ifadesi —ise Sami ve Şükrünün Hamdi oğlu Nocatiyi kapı dışarı atmak istediklerini ve tabancayı atan ve 0- nu yaralayanın ise Şükrü olduğunu söyle - mişlerdir. Mevkufen duruşması yapılan Şükrü ise: — Biz üç arkadaş birahanede oturduk ve biraz içtik. Ben kalktım para — vermek için tezgüâha doğru gittim. Bu aralık bir gürültü koptu. Sami Hamdi Necatiyi — kucaklamış, Kavga ediyorlardı. Bitden tabancalar palla- dı, herkes kaçıştı, ben de kaçtım, demiştir. Diğer suçlu Necati de: — «Ben helâya gitmiştim. Bir de geldim Ki birahanede kimse kalmamış. Garsonlara sordum; cinayet oldu, herkes kaçtı, dedi. O sırada beni yakaladılar. Halbuki hiç bir şey- den haberim yok, ştir. Buçlu Sami de: — «Biz üç arkadaş içiyorduk. Yaralanan Nocati karşıma diklldi. — Tanımadın mı? diye sordum. Tanımazsam ne olur? dedi. — Ne mi olur? Beni kapı dışarı atarım di- yerek kucakladım. Bu sırada tabancalar a - tildi, diye Hade vermiştir. Şahidler tabancayı Şükrünün attığını, Ba- mi ve Necatinin yaralanan Necatiyi kapı dı- Şarı atmağa kalkıştıklarını ve onların elin- de tabanca görmediklerini — söylemişlerdir. Duruşma diğer şehidlerin de dinlenmesi için başka bir güne bırakılmıştır. Ortaköydeki kamyon kazasının muhakemesi Geçen Eylülün dördüncü günü Orta - köy - Beşiklaş arasında iWwamvay caddesin- de bir kamyon Ixi kadına çarpmış ve bun - lardan Huriyeyi çiğneyerek öldürmüş ve Şa- hendeyi de bacağından yaralamıştı. Dün bu teci kazanın duruşması Ağırcesada yapıl - maştır. Dinlenen şahld: — «Boşiktaşdan gelen tramvayın arka - sından bir kamyon geliyordu. Kamyon tram vayı geçmek istodi. Bu sırada önüne iki ço- cuk çıktı. Şoför onları ezmemek için direk- siyonu hızla soln aldı ve elektrik — direğine çarplı. Karoser! yere düştü ve hızlia benim önümden geçti. Bu sırada üç kadiın da ya - ya kaldırımından aşağı inmişlerdi. Kadın - lardan ikisi yere düştü ve kamyon da onları çiğnedi ve dört beş metre ileride durdu. Ben bu manzaraya dayanamadım, oradan kaç - tım, demiştir. Geçen celsode dinlenen fen memuru Ya- kup ise Hadesinde ve raporunda faelaya şo- för Hayrinin kamyonu alabildiğine sürmesi ve Beyrüseler nizamatına riayet etmeme - #inin sebeb olduğunu söylemişti. Buna kar - f maznunun vekili: — «Vukua gelen kasadan — müvekkilimin mes'uliyetinin derecesinin tayini için herhal- de mütehassıs bir kimsenin dinlenmesi lâ - zımdır. diyerek otomobll. okulu — direktörü Tevfik Fikrinin şahki sıfatile çağırılmasını istemişti. İddla makamı buna lüzum olmadığını bil- dirmiş ve mahkemede müdafi tarafından mü tehassıs mfatlle dinlenmesi istenilen şahi - din celbi için dermeyan olunan talebi varid görememiş ve reddine karar vermiştir. Ayni suretle müdaflin keşf yapılması hakkındaki talebi de, tekrar keşif yapılmasını icab et - tirecek bir hal tehaddüs etmediğinden red- dolunmuştur. Duruşma $0 Mayıs tarihine bırakılmıştır. Bir şeker kaçakçılığı davası Rüstemiye vapurile yapılan geker ka - gakçılığı davasına dün Asliye ikinci cerada devam edilmiştir. Şimdiye kadar gıyabında duruşma yapılan suçlulardan Hüseyin mah- kemeye gelmiş ve yapılan sorgusunda: — «Yaşım 72 dir. Geçen sene karar tefhie 'i için çağırdığınız zaman TI demiştim, ama gimdi 72 oldum, demiştir. Riyaset tarafından: — «Bak şeker kaçakçılığı — yapmışsınız, Vapura şekerleri doldurup, kaptanlarla, me« murlarla beraber kaçırmışsınız, anlat baka- hm, diyo sorulan sunla: Müstar larının da meni mahakememize karar ver « diler, Bezim şekerden mekerden — haberim yok diye cevab vermiştir. Suçlu Şükrünün aranması İçin müzekkere yazılmak üzere duruşma başka güne birn - kılmıştır. Şehir Meclisinin dünkü içtimaı Şehir Meclisinin dünkü — Içtimanda 039 yıilı masraf büdcesi müzakere edilmiş, maş- raf büdcesl hakkında Büdce Encümeni eş « babı mücibe marbatasi okunmuştur, 1938 mali yılı masraf — büdeesi üç kısmi ihtiya etmektedir. Birinci kısım vilüyet, 1 « kinci kısım belediye masrafları, üçüncü kıw sım müşterek masraflardır. Belediye büdoesinde Iktısad işleri mü « dürlüğüne 181,072 lira, evlenme — işlerind 13,240 Hira, sıhhat işlerine 889,050 Jlra, baye tar işlerine 25,584 lira, imarat ve tezyinati işlerine 1,382,580 lira verilmektedir. 1,382,589 Kra ile itfalye yardım sandığına yardım yüe pilmakta, Balat atölyesine, garajlara, mo e zarlıklar müdürlüğüne lâzım gelen meblâğe lar tahsis edlilmiş bulunmaktadır. 'Temizlik işlerine 460,508 llra, âdi masrafe lara 4193415 lira verilmektedir. — Muhtelif masraflar faslını, neşriyat, imar cemiyetind yardım, Topkapı fukaraperver — cemiyetind yardım masrafları ve ihtiyat tahsisat teşkil etmektedir. İdare işlerine 319,351 lira, hesab işlerine 192,739 lira, müşterek masraflara — 1,329,340 lra verilmektedir. Belediyenin — âdi büdce fazlalığı 1,531,053 llcadır. İstanbul umuml meclisi 1938 yeni masraf büdeesi 10,926,521 Hra 60 kuruştur. İstanbul umumi meclisi 1938 yılı büdce « sinin birinci vilâyet kısmı fevkalâde büdcd varldatı 902381 lira ve ikinci belediye kısmt fevkalâde varidatı 1,531,055 lira olmak üses re umum! : fevkalâde — varidat — yeküni 2433,436 liradır. Şehir Meclisi âzasından Hamdi Rasim hâ mamlara isale edilecek şehir suyunun tonu başına yapılacak tenzilâtın beş kuruştan ye di buçuk kuruşa çıkarılmasını iştemiştir. Keyfiyet makamdan sorulmuş, Vali Mu « hiddin Üstündağ bunun mümkün olamıya « cağını bildirmiştir. Zabıtal belediye talimatnamesinin müza« keresi bugüne bırakılmıştır. Bugün ve yarıfmt toplanacak olan Şehir Meclisi böylece Nisali toplantılarını bitirmiş olacaktır. y Şehrin nâzım plânı Şehirellik Mütehassısı Prost — tarafındal| hazırlanan İstanbulun nâtım plânı — Şehli Meclisi âzalarından mürekkeb bir komlsyoli tarafından tedkik edlimekte — idi. Tedi bitmiş ve nâzım plân muvafık bulunmuş « tur, Komisyonun bu hususta hazırlamış olt duğu mazbata Şehir Meclisinin bugünkü 05 lantısında okunacaktır. Fırıncılar şirket Teşkil edemiyorlar Belediye, fırıncıları aralarında şirket kulf mağa teşvik etmiş, bu işi yapmaları için ayyen bir mühlet vermişti. Fırıncıların bu muayyen müddet zar fında kendi kendilerine şirket — kuramıya cakları anlaşılmıştır. Bir müddet sonra be * lediye bilflil işe müdahale edecek ve şirl teşkili için icab eden formaliteyi ikmale bof* layacaktır. D T m a aa p aSi e el a lölar ee aa eeei la l ada Ni | İki ahbab çavuşlar: Yanlışlık I

Bu sayıdan diğer sayfalar: