5 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

5 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kadınları teshir edefi erkek san'atkârlar “« Biz genç kızlar Tino Rossi'yi seviyoruz. Çünkü bize Eflâtuni Bazı yakışıklı ve güzel erkek san'at- kârların kadınlar ta- rafından — fevkalâde beğenildikleri, kadın- ların bu san'atkârları adetâ paylaşamadık- ları; bu yüzden bu san'atkârların huzur ve sükünlarını kay- bettikleri uzun uza- diya yazıldı. Erkek san'atkârlar arasında bu «merte- © be» ye erişenlerin © başlıcaları şunlardır: Charles Boyer, Ti- no Rossi, Robert Tay- lor, Gary Cooper, Bir gazeteci, Tino Rossinin kadınlar ü- zerinde yaptığı tesi: etüd etmek — için san'atkârın — verdiği bir konsere gider. İlk müşahedesi, konsere gelenlerin yüzde doksanının kadınlardan | mürekkeb olmasıdır. Bu san'atkârın ka- dımlar üzerinde yarattığı tesiri pek iyi bi- len Fransız muharriri, sıraların ön sal- ları hizasında yer alır ve san'atkâr şar- kı söylediği sırada kadınların simaların- daki tahavvülâtı tedkike koyulur. Konserin istirahat zamanında yakın- dan tamdığı, Parisin yüksek sosyetesine | mensub bir genç kadına sorar: — Tino Rossiye karşı büyük bir tevec- cüh besli Ben teveccüh diyoruüm, siz ne derseniz deyiniz... Fakat yalnız değilsiniz. Binlerce iniz malüm. Bİz bu y kadınlar vardır. Hepsi de bu san'atkâra mektub yazmakta ve ilânı aşk etmektedir. | Bu biçare adamın her birinize nasıl ce-| vab vereceğini hattâ cevab vermek im- kânında olup olmadığını hiç düşünmedi- niz mi? Sonra Tino Rossi kendisine karşı gösterilen bu teveccühe yalnız memnun olmakla kalır, çünkü evlidir. Hem de yeni... | Genç kadın kendisine şu cevabı verir: «— Sözleriniz doğru olabilir. Fakat siz bunu anlıyamazsınız. Ben hâlâ ümid için- deyim, diğer kadınlardan bahsediyorsu- nuz. Ben onlarla alâkadar bile olmuyo- rum. Çünkü bu san'atkâra karşı olan alâ- kamı onlarınkinden daha fazla buluyo- rum. Tino bizim ruhumuzu gaşyediyor. Ruhumuzü süslüyor. Bunu anlıyabilmek için bir kadın olmalıdır. Kadın ise çok hassas, çok derin bir mahlüktur.» Muharrir bu sefer bir genç kıza-müra- caat eder ve şu cevabı alır: «— Anladım... Yalnız ben değil, bir çok arkadaşlarım hep birden güzel Tino- aşkı telkin ediyor , Dünyanın en yakışıklı erkeği Robert 'Taylor, Jean Harlov ile bir filmde muza dellce âşığız. Bu sa genç kızlara «eflâtuni> aşkı telkin edi- yor. Kendisinin evli olduğunu biliyoruz. Fakat bu bizce bir mâni teşkil etmez. Biz herhalde erkeklerden daha iyi hareket ediyoruz. Sizler bir kadın san'atkâra tu- tulursanız yapmadığınız kalmaz. Bizler ise şadece «tatlı ümidimiz» ile yaşamak- tayız. Filmlerini doya doya seyrettikten sonra Casino de Paris'e gidip onu alkış- lamsktan kendimizi alamıyoruz. Evimi- ze avdetimizde de gramafonamuzda dur- madan plâklarını çalıyoruz. Bizi deli sanmayınız. Aklımız yerinde- dir, Fakat bu gibi işler ölçüye gelmez, emir tanımaz, insan sürüklenir gider, Biz bir memnuniyetle sürüklenip gidiyoruz. Yaşasın Tinomuz... Yaşasın aşkımız...> Charles Boyer, Greta Garbo ile beraber Napoldon filminde SON POSTA Düşünsene — Kocacığım, annemi çok göreceğim geldi. Bir mektub yazayım da gelsin, » olmaz mı? — Madem ki çoli göreceğin geldi, hemen trene bin, git, Düşünsene mektubun gitmesi annenin gelmesi için iki misli zaman Mizım, e Kampta —— Geceleri çadırın önünü kapamıyor musunuz? — Hayr, lüzum görmüyoruz. Çün- kü her gece &ivri- sinekler çadırın ö- nüne perde oluyorlar, e İşin kolayı İki karmanyolacı, avlıyacak birini bek- liyorlardı. Karşıdan bekledikleri görün- dü. Biri ötekini dürttü: — Şu gelen adamda yüz lira olduğuna bahse girişirim. — Paran var mı da bahse girişiyorsun? — Ben de para yoksa ne çıkar, gelen a- damda var ya, ondan alir, sana ve e Yok Sabıkalı mahkemede şahid diye dinle- necekti. Mahkemeye geç kalmıştı; hâkim sordu: — Neye geç kaldın? — Mahkemeyi bulmak için koridorda — Buraya ilk defa gel — Öyle ama bu .sefer tek yorum. Yol gösteren yok! KAHKAHA Beş dakika Patron, daktiloya: —Bu küçük mektubu yazmıya başlıyalıdan — beri duvardaki — saate bakıyorum. Tam yarım saatte yaz- mışsınız. — Hayır beş da- kikada yazdım. Çünkü duvardaki tam yarım saat ileridir. e .. Yetişir — Hele şu güzel eşeğe bak. Ne hoş 4€ ğil mi? Dili " - da konuşsa kim bi- lir neler söylerdi? — Vazgeç olsa — Balidi nasıl buluyorsun? — Budalanın biri. — Benimle evlenecek. ca- mnım, sen konuşu- yorsun ya, yetişir. — Konferansınızdan çok istifade ettim, aziz profesör.. — Benim için büyük bir şeref. — Yalnız şunu soracaktım.. mevzuunu iyi anlıyamddım da; neye dairdi? — Altı aydır en iyi müşterimdi, ama Bbügünden sonra dbir daha çiçek almı- yacak, — Neye? Merak etme Adamcağız deniz kenarında duruy Karısı denize girdi. Daldı, on dakika çıkmadı. Merak ettim: Bay, dedim, zevceniz on Gakikab| denizin dibinde! — Merak etme azizim, dedi orada # ordü ge! e Unutkan Köpek zincirini kopararak, yoldan #i çenin üzerine saldırdı, yoldan geçen Birdi: — Köpeği çağır! — Çağıramam. — Neden? — İsmini unuttum. — Altı ay evvel nişanlanmıştı, bugün evleniyor. — Afjfedersiniz bayan, bu resimde ağaçlar karlı gibi görünüyor. —— Resma kışin başlamıştım. da,, Nasıl bildi — Karım doğurdu. — Çocuk erkek mi? — Hayır! — Öyle ise kız. — Nereden bildin, ben daha kız oldu- funu kimseye söylemedim. e Acaba * — Ayda da acaba insan var mıdır? — Belki vardır amma, ay küçülüp in- cecik hilâl haline geldiği zaman acaba nasıl sığışabilirler? Temizlik — Bugün yüzünü yıkamışsın, — Nereden anladın? »— Boynunun siyahlığından! Burada Hapishanedeki mahküma sordular: — Dostlarınız sizi görmeğe gelmezler mi? »— Hergün görüyorlar, Hepsi burada! e Mevzusuz Karım her hangi mevzu olursa olsun, #aatlerce söz söyliyebilir. — Bu bir şey mi; benim karımın saat- lerce söz söyleyebilmesi için mevzua bile Kâzum yoktur. — Bu destereler, burgular, k;:'; ler, çiviler bende iken bütün şof otomobülerini durdururlar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: