19 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

19 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞTT ETARE TTT R NN | * * Ortancaların rengi nasıl değişti * ir? - Hayvanlardaki keneleri nasıl yok etmeli? - Yeni aşılanmıs fidanların sürgünlerini ne yapmalı? « Dutlar, ne vakit ve nasıl aşılanır? - Ökaliptüs ağacı hakkında türkçe bir kitab var mıdır? Yazan: larile ve top top açtığı| pembe çiçeklerile gönlümüzi şenle ren ortancaları sıniz. Bu n veya gölge en saksılar, h ortanca saksılarıdır. Geçenlerde — Çiç pazarından geçerken, meraklı bir grupun bir saksıyı ediğini görünce ihtiy yen de sokulmuştum. Herkesin ha baktığı bu Bir kısmı bunun ayrı bir cins olduğu- nu, bir ku da her oartancan:n binde bir böyle mavi açtığımı söylüyordu. Mavi renkli ortanca, sahiden pek göz ahcı idi. Meraklanacak okuyucularım bulunacağı- nı düşünerek bu birkaç satırı yazıyorum: Ortancaların esas rengi pembedir. (Fundasız topraklarda daha çok beyaza çalar.) Fakat istenilirse mavi çiçek açtı- rılabilir; bunun için, tamurcuklar görün- meden saksıların toprağına *$6 10 kadar | Arduvaz taşı tozu, 96 8 kadar da kara boya (— Sülfat dö Fer) ufalayıp karıştır. malıdır. Ayrıca çiçek açıncıya kadar 96 1 nisbetinde Alun d'Amonlağue ile sula- nan ortancalar da mavi ç'çek açarlar. Da- ha kolayı istenilen renkteki Anilin bo- yalarının 96 1-2 karıştırıimış suyunu kul- Janmaktır. Bu sularla devamlı sulanan çiçeklerin renkleri de değişir. Hayvanlardaki keneleri nasıl yok etmeli? Hayvanlara musallat olan keneler çok muzir tüfeylilerdir. Kondukları hayva- nin kanını emmek süretile geçinen bu mahlüklar, daimi bir kaşıntı tevlid ettik- leri gibi çok oldukları takdirde hayvanı kuvvet ve besiden de düşürürler. Kene- lerin asıl mühim mazarratları ise «Pirop- lazmos> denilen irücü hayvan sıtma- #ını birinden diğerine geçirmeleridir. Kenelerden kurtulmak için onları ko- parmak doğru değildir. Bu takdirde ya kenenin başı koparak kalır, yahud da hayvanın derisinden bir kısım kopar ki bu yüzden o noktada gözle görülmiyen bir iltihab belirir. En iyisi, bunlara aşa- Hodaki ilâçlardan birisini yaparak kendi kendisine düşmesini temin etmektir: 1 — Dört litre petrol, yüz gram sabun, bir teneke sudan ibaret bir banyo mah- Milünü kenelerin yapışmış olduğu nahiye- ye püskürmelidir. Bu ış filit tulumbala- rile de pekâlâ olur. 2 — Kloral denilen beyaz tozu, eczane- den tedarik ederek bunu suda koyuca e- rittikten sonra kenelerin üstüne damlat- malıdır. Bu maksadla benzin de kulla- nılabilir. Kulaklardaki kenelere bu usul iyi gelir. 8 — Zeytinyağ ile gazyağını yarı yarı- ya karıştırarak sık sık keneli yerlere sür- mek te faydalıdır. 4 — Cooper fabrikasın'n her türlü tu- Tarımman feylâte karşı kullanılan hususi bir banyo zu dâ vardır. Yeni aşılanmış fidanların sürgünlerini ne yapmalı? ni aşılanmış - olan nları y yüyen sürgünlerini, halile terketmek lâzımdır. Bazı kimseler yanlardan çıkan filizleri koparıp, boy- lanması için yalnız yukarı gidenini bıra- r. Bu, doğru olmayıp, ilerde esas ğacı teşkil edecek aşı dalının zayıf ve dayanıksız olmasına sebsbiyet verir. Bu yıl, sadece rüzgârdan kırılmamaları için bir herekle bağlanmalırı kâtidir. Gele- cek yıl, lüzumu veçhile bir budama ya- pılarak aralanır. Şimdiden kesilecek bir kısım varsa o da aşının altındaki yabani kısımdan süren filizler. Bunlar vak- tile kesilip körlenmiyecek olursa - hele bağlarda - pek kuvvetli beslenerek esas aşı sürgünlerinin büyümesine, hattâ tut- malarına bile mâni olur. Yeni aşıladığı- nız fidanları bu tertible gözden geçirme- ği ihmal etmeyiniz, Dutlar, ne vakit ve nasıl aşılanır? Dut aşısı için mevsim geçmemiştir. A- ğaçlarda suyun yavaş yavaş çekilmeye başladığı zamana kadar (Durgun göz a- gısı) yapılabilir. En münasib —mevsim, dutların dallarda artık kalrradığı — za- mandır. Durgun göz aşısı, bu sene süren ue kı- sımlardaki dallardan aunacak gözlerle yapılır. Gözü seçerken, ağıcın iyi bir dut çeşidi olmasını aradığınız gibi. dalın da kâfi derecede katılmış ve yaprakları di-| bindeki gözlerini beslem:ş olmasına da dikkat ediniz. Aşı gözünün üzerindeki yaprağı koparmayıp sapından — kesiniz. Böylelikle hem gözü zedelememiş, hem sonradan aşınızın tutup tuzmadığını kon- trol etmiş olursunuz. Zi-a yaptığınız aşı tutmuşsa bu sapcık ken Jiliğinden düşer, tutmamışsa üzerinde kurayup kalır, Şu- rası da aklınızda kalsın ki durgun göz e- şılarında aşı yerinden yukarısını kesme- ğe lüzum olmayıp sadece buradaki dal- ları topluca bağlamak icab eder. Yabani kısmın kesilmesi gelecek baharda yapılır. Ökaliptüs ağacı hakkında Türkce Bir kitab var mıdır? Bataklık yerleri kurutmak, böyle yer- lerin havasını güzelleştirmek için pek elverişli ve o nisbette de iktısadi kıymeti büyük olan ökaliptüs ağacı hakkında türkçe yazılmış bir eser vardır. Bu eser yakınlarda, orman umum müdürlüğünce bastırılmış olan, Brezilya ziraat nazırla- rından Ed. Narro'nun yardığı ve mual- lim Hakkı Baha Pars'ın dilimize çevir- diği kitabdır. Orman umum müdürlüğü- ne müracaatla tedarik edilehilir. Pek fa- kir olan ziraat kütübhinemizde ökalip- tüse dair bundan dahı üstün bir eser yoktur. Tarımman 1980 de insanlık müzesi — Cedleriniz, baylar!, — Aman ne tuhaf!... (Fransız karikatürü) xat DF eli ee SELĞİĞE ai aa â L Dikkatinizi tecrühe etmek ister misiniz? Dikkatli olduğunuza emin — misiniz? O # — Kazaya uğrayanları kurtarmak için hâalde kendi kendinizi imtihan ediniz. Aşa -|neler yapılmaktadır? Çıdaki sualleri okumadan yukarıdak! resme 5 — Denize dalmak Üzere bulunan adam bir dakika bakınız Sonra resmi kapayarak|tam giyinik bir halde midir? netice ne süallere cevab veriniz. Bakalım çıkacak? 1 — Köprüde kaç kemer vardır? 2 — Denlze kim düşmüştür? $ — Denizde kazazededen başka ne yüz- mektedir? 6 — Vapurun yanında kaç tane cankur- taran simidi görüyorsunuz? 1 — Vapurda bir bayrak görünüyor mu? — Bahilde kaç çocuk var? — Kaçı balık avlıyor? 10 — Köprüsün üstünde kaç kişi görü <B0 yorsunuz? 11 — Neler yapıyorlar? 12 — Resimde kaç bisikletli vardır? 13 — Bahilde bulunan başkaları ne ya e pıyorlar? 14 — Polis var mı? 15 — Köprüden otomobil falan geçiyor mu? Tarif ediniz. 16 — Otobüsün numarası kaçtır? 17 — Köprüde kaç tane lâmba var?.. Eski diplomat ve devlet adamlarına göre bugünkü dünya siyaseti Edebiyat tarihi sayfalarında ( H. Nazım) imzasile yer alan eski Dahiliye Nazırı Ahmed Reşid Rey, düşüncelerini anlatıyor edebiyatımızda Serveti nun devri Üstadlarından olan gair H. Nâzımın anketimize verdiği ce- vabları okuyacaksınız. diplamasi ile edebiyat arasında bir münasebet bul- duğumu, politik meseleleri, şiirle birleş- tirmeğe çalıştığımı zannetmeyin... — H. Nâzim imzası bir namı müsteardır. Bu isim altında, eski Dahiliye Nazırı Bay Ah med Reşid Rey'in hüviyeti vardır. Kendisile, Çubukludaki yalının serin ve çam kokan koyu gölgeli bahçesinde konuşmağa başlayınca: — Buraya kadar gelmekle cidden yo- rulmuşsunuz, dedi. Fakat beni bu sual - cevab listesinden çıkarırsanız size müto- şekkir kalacağım. Ahmed Reşidi ihmali- niz mümkün ise... — Maalesef, cevabını verdim. Ne şalr H, Nâzımı ihmal edebiliriz; ne de Nâzır Ahmed Reşidi imhal... Güldü. Onun tebessümünü, muvafakat müjdesi sayarak mevzua girdim: — Bugünkü diplomatik vaziyet ile es- ki ve yeni siyaset cereyanları arasında ne gibi farklar bulunduğuna cevab verme- nizi rica edeceğim. — Ben, ya hep, ya hiç tarafdarı bit ins sanım. Onun için, fikir beyanı uzun boy- lu tedkik ve tetebbülere mühtac olan bu mesele etrafında sükütü tercih edeceğlim, Yalnız, size şu kadar söyleyebilirim ki, harbden evvelki diplçmasi ile harb sonu diplomasisi arasında bâriz bir fark var- dır, Bu farkın esasını tamamen tayin e- debilmek ise, devletler arasında mevcud ve dünya ölçüsünde bir mahiyet alan ih- tilâfların, davaların tesbitine — vabeste- dir. Demek ki eski ve yeni diplamasi ara- sında fark bulunduğunu, bu farkım ne- lerden ileri geldiğini anlatmış oluyorum. Mevzuübahs ihtilâfların, davaların teşk rihi de günün siyasetini idare mevkiün- de bulunanlara ajd bir hak, bir vazile- dir. Bugün — Bizim telâkkilerimize göre, yerinde bir «Havale» yapmış olmuyorsunuz! Bu itibarla şunu soracağım: Şayed, söyledi- ğiniz ihtilâflar bertaraf edilmezse, yahud diğer br sebeb ve saikle âtinin harbi do- ğguracağına kani misiniz? — Bugün, — diplomaside — tutulan yolun ne süretle netice — verece- ğini anlamak için, çu veya bu hareket tarzının doğurabileceği, yahud doğurma- sı umulan ihtimalleri düşünmek, bunla- rı birbirile mukayese etmek lâzımdır. Harbin çıkmasına kimse intizar etmez, Muharebe, ufak bir kıvılcımla parlar. 1914-1918 savaşını misal olarak alalım: A- wusturya - Macaristan imparatorluğu ve- Hahdinin öldürülmesi, umumi bir harbi tevlid edecek denseydi, buna, kim ina- nırdı? Harbin, ufuklarımızı karartıp karart- mıyacağını kestirmek bence, imkünsız- dır. Sarih bir hüküm vermek, kehanete mühtacdır. Demakrat devletlerin yani İn- giltere, Fransa ve bunlarla bir safta bu- hlunanların harbe mâni olmak için çalış- tıkları gün gibi Agikârdır. Dünyanın €n büyük devleti sıfatile İngiltere, bu hususta en büyük gayreti gösteriyor. Lâ- kin, Çemberlayn'in söylediklerine dikkat ediniz. İngiliz Başvekili, müteaddid nu- tuklarında ehemmiyetle sulh siyasetin- den dem vurduktan, sulhu muhafazanın ana prensipleri olduğunu bildirdikten sonra, «Biz harbden korkmayız! Muztar kalırsak, savaş bandırasını dalgalandır- mayı da biliriz!» demiyor mu? Başvekilinin ağzından yukardaki gsöz- leri dinlediğimiz Büyük Britanya impa- ratorluğu bir yandan da silâhlanıyor, hem de geçen zamanı telâfi etmek gayesi gü- dülen bir sür'atle! — Sirası gelmişken şu noktayı soraca- iam. Diyorlar ki: «Demokrat -devletler, başta İngiltere olmak üzere, harb hazır- lıklarını bitirmedikleri için, ipin ncunu gevşek tutuyorlar!'» Bu sözü doğru ve yerinde buluyor musunuz? — Hayır! Vüküâ - demokrat - devletle- rin sulha tarafdar olduklarını söylemiş- tim. Fakat, hüsnü niyet, nasıl kâfi bir em- niyet zımanı teşkil etmezse, hazırlıkların bitirilmemiş olması da mümaşata müte- madiyen sebebiyet veremez! — Meselenim esası şudur: Harbi isteyen yok! — Ya otoriter devletler? — Hakikatte, onlar da istemez! — Fakat, yaptıkları ataklara ne d! ceksiniz? — Jesttir! Fırsatı müsaid büulmaktan doğan hareketler... Başka bir şey değili Almanya ve İtalya, bütün devletlerde mev cud olan «Harbi istememek> hâleti ruhis yesinden istifade ediyorlar. Vaziyetteki gerginlik de, onların fırsat gözleyen ni- yetlerine yardımcı oluyor. Demokrat deve letlerin tahammül hududunu aşmıyacali şekilde emrivükiler ortaya atıyorlar, Yolte sa, gene söylüyorum, hakikatte, bugün Almanya da harbi gözüne almamıştır, İ« talya da... Biraz mantıki düşünelim: Har« beden ne kaza! Hiç! Harbin değil mağe lübu, hattâ galibi bile zarâar görecektir, Bu mühakkak! İşte, Fransa meydandat 1914-1918 savaşından galib çıktı da sanki ne oldu? Kazançlarımı sayayım: Bay Ahmed Reşid Rey gülüyor. Söne ra, «Tezad> san'atinin şu canlı misalini veriyor: İ — Para, 1 — Nüfus, HMI — Ve battâ nüfuz kaybı, o kadar! Bu suretle, Fransanın cebhedeki çok pahalhı galibiyetini, diplomat masası bas şındaki hezimetleri, mağlübiyetleri u« nutturdu bile! Tarih, tekerrürden ibae rettir, demiyorum, fakat, yakın mazmim |ibret alımacak derslerfni, devletlerarası münasebetlerin organizatörleri hafızas larından silmemişlerdir, zannındayım! — Fakat, müsaadenizle hatırlatacağımt Bugün, yeniden gizli diplomasi usulüne dönüldü. Bunun sulh için tehlikeli; âti $e çin, milletlerarası münasebetlerin emni- dan, zararlı olduğunu düşüne Lâkin, açık — diplomasinif, bugünkü şartlar altında, mümkün elma” dığı fiilen sübut bulmuştur. Peki, ya açık diplomasinin mihverl vazifesini" gören Milletler Cemiyeti? (Devamı 10 ncu sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: