21 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

21 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Kraliçe Marinin cenaze merasimi Sayfa 3 — , Şiyetöfer $ üdetler meselesı bir Osmanlı borçları — Gerala aRarlei D .. 71e 'l Pariste yeni bir anlaşma haZIrııkıan n Mîseule:imu ğ j tlll'ıu haııedı emıyor imzalandı Kralın kardeşi menfasından vian'da toplanıp bir kaç gün eW vel, dolaşık ve az pratik bir ka: rarla içtimalarına nihayet veren şiyasi mülteciler kanferansı esnasında İngiliz delegelerinin dderinden — anlaşıldığına göre bir taraftan arkhası gelmeksizin de- vam edip giden Yahudi muhacirleri için bir yer bulmak hakikaler güç bir mose- le oluyor. Şimdiye kadar umumiyetle zarnedildi- ğine göre Yahudiler içtn Filistin bir millt yurd haline getlirilecekti. Uzun zaman - danberi siyonistlerin başlıca rüyüaları bu id. Yahudilere Yahova tarafından vatan” olarak vâdedilmiş bulunan bu yurda şim- diye kadar, harbden evvel ve harbden sonra, yapılan muhaceretlerle Filistinde yarım milyon kadar Yahudi yerleşmiş Paris, 20 (A.A.) — Fransa ile Tür- kiye Osmanlı borclarının sureti tes- viyesi hakkında bir anlaşma imza- Jamışlardır. Bu anlaşmaya göre Türkiye bun- dan böyle Osmanlı borelarının ya- # rısını döviz olarak tediye etmiye $ mecbur değildir. S koslovakya arasında gerginlik ciddi- dün Avam Kamarasında bulundu Almanya ile döndü, Yugoslavyada aA o5.ge yetini muhafaza ediyor, n A m le görüşüldü, Çemberlayn beyanatta bu mesele görüş! € n b edil D si olarak Londraya yaptığı seyahat ile alâkadar bir halde yabancı gazetelerin neşrettikleri haberler, resmi makamlar tarafından tamamile yılınî:nmıkud:r. bilhassa yüzbaşi Veidemanın Lord Halifaksa bir dörtler ı_ıaku teklifi yaptığı hakkındaki habere şâmil bulun- maktadır. Gerek bu haber ve gerek e- md Halifaksa B. Hit- cümle yüzbaşının La | îerln bir mektubunu verdiği hakkındaki | haber, baştan aşağı asılsızdır. TÖTEEEEEETESETETET GA SEĞREEREEREERERETEA, Londra 20 (Hususi) — Almanya ile Çekoslovakya arasındaki Siı(!(üe'r mı . selesinden mütevellid gı.rı“ııılık çiddiye tini muhafaza etmekledir. Bu hususta, Avam n ; suallere cevab veren Wefildî::f:— layn, Çekoslovak - Alnıı_ıhu ul aat ferberlik yapıldığına daır Berlin M fından ileri sürülen iddiaların VAri madığını söylemiştir. Ho ee eeeecenennarn veketenEnSEnmEN TecALENEN ELEeReN! ent Devlet Şürasının Vali hakkında 4 İ 1. J b | ki n â iliz sefaretha - Başvekil, Prağdaki İngi K neti tarafından hudud mınukns.ığ; ı:ı_ derilen müşahidlerin ber hangi B ferberlik alâmeti ve askeri harekât gör memiş olduklarını Diğer taraftan İngilizlerin B::ı;xuıl;* 'dcdünakşımhırimyum e: ı üır;vureı ederek, Çekaılm.'akyı meselesi etrafında ıönı;müııüx. Berlin 20 (A-A-.) — D. Yüzbaşi Veideman N. B. bildiriyot: Suriye Başve Pari bidayetinde tarafından Mardam Bey ağustos Parise gidecek Şam, 20 (A.A.) — Sütiye poutfk_ mahfillerinde söylendiğine göre, - ye hükümeti, Fransa - Suriye muahe- desi've Fransa 5 hakkındaki Suriye Ankara etnoğrafya müzesinde yangın Ankara, 20 (Hususi) — Bugün (dün) öğleden evvel Einografya muzefı.nğ.e bir yangın çıkmışsa da çabuk söndü- rülmi r. Yangın bazi antika eşşı fenni bir surette kurulurken trebantin yağının parlamasından jileri gelmiştir. Yangını söndürmek isteyen bir memü- run elleri yanmış ve memur hastaneye kaldırılmıştır. Başka bir hasar yoktur. (Baştarafı 1 inci savrad-ı:n çi ca sarhoşluk yüzünden kötürüm kalmış âkı .sında maznun )' Hâkimin karşı: DĞ Zei ı mü- ayrık tutarak müvaze e vaffak oluyor. Yüzü ınlıu:; i maş... Sarkmış duran alt dü ırı’". de titriyerek heyecanını gösteri ge Davacı yerinde boylu, Ş başörtülü, siyah elbiseli Ve kalın Siİyi mantolu kırk beşlik bir kadın îı?mıuıd— Madam Lüsi... İşte Madam Lüsi. me derdini anlatıyor. M_“_"'" K taköyde Madam Vartobinin evin cıdır. Suçlu Hayri de öyle. Bir akşam suçlu Hayri gece ynnnndın sonra Madam Lüsinin odasının nw geliyor. Kapıyı vuruyor. Kadin «ne isti - orsun?» diye sorunca, :eld[rı. diye cevab veriyor. « 3 sından sonra sanü ne diye kapıyı aça c:lmışımı cevabını alınca en munıh_mı î"ıısîe:;ni söylüyor. Red c'ığ:bını &- Jınca müdhiş leniyor, kü tmeğe, kapıyı zorlamağa kıl:wyur. Kadın böyle anlatırken gÜ? : Ti ihtiyari mütecavize çevriliyor. îki l:îı ta ayağını müvazenesini bulmak 'â:;': H rık tuttuğu halde gene sağa, Bulld-ı _âmn ynek için ayrıca bastonlarına dayal - vor. ve olduğu yerde titriyen âlile bakıy Sanı şahidler neler ıüyle'm.vurlır L_ — yak taktığı zaman böyle da sözlerine ilâva ey * gral milli tegasyonu il ve Bone ile — ÇN Hariciye Nazırı B. Bone'nin cevabını - B. Bone, Mardam Beyi kendisi üzere Parise davet etmiş- Mardam Bey, ağustos bidayetinde "Türkiye yolü ile Fransaya gidecektir. Sovyet - Japon . gee gerginliği A) — Haber - verildiğine kümeti Çankufengde sta> mütemayil olmadığın- komandanları ara- anda yapılan müzakere'er biç bir netice gu .şınHıy o, |tanesi her gece kapının ar! Prag'da Prag 20 (AA) — tında toplanan nazırlar, Jet diyetleri ihdasına illk mecli: teallik olan lerdir. B. Hodza, miştir. g_örüıeoe 'Tokyo 20 (Â. göre Sövyet hül tükonun iadesine dan Sovyet ve Japon İktısad Vekili Ankara, 20 (H kili Şakir Köesebir te İstanbul Kadınlara saldıran bacaksız biradam! Evde sürünerek yürürm ürmüş, lirmiş. miş. Kapıyı cavüz ve hapse mahküm oluyor. Suçlu bastonlarına dayanıp titriye tit- riye dışarı çıkarken koridorda şahiciler toplanan halka derd ve davacı etrafına liyemedik, yapmıyor yor, evimde yor. Hepsinin odasına Jarı yığıp öyle yatıyordu.> Şikâyet eden külâtla ilerliyen suçlu kan yaşlı bir ah çel yor, ne de marifetleri dünyada olmaz olmazmış... metleri!.. diyor. Beneş'in riyaseti al - ideri ıslahat pro- an teferrüatını ve bilhassa eya - Ti ve bu diyetlerin islere taksim edilmesine mü « aksamını müzakere etmiş - Südet Almanlarının resmi de- e temas etmeğe karar ver - ekili Bone se çağrıldı Türkiye yolile ktir şehrimizde msusi) — İktisad Ve> bu akşamki ekspres- la hareket etmiştir. ündüğü zaman eline ne ge - sopa, taş bepsini kullanabi - Ni uâ:ı_ kadının kapısına hücum et- 1 kırmağa kalkmış. Kadına en ağır sözlerle hakaret etmiş. Şahidler işittikleri sözlerin hepsini - ha- öylemek aşkı, tabil hicab - açık, açık söyli bacaksız olmasına rağmen kadın odala « rına hücum edip kapılar kırmağa kalkı- Ti mesken masuniyetine — te - hakaret suçundan iki ay iki gün yorlar. Ev sahibi madam neler söyledi, bir tanesini söy- utandık diyor. © yaâlnız buna ki, kadın gördü mü deli olu -|" hiç bir kadın kiracı oturmu - hücum ediyor. Bir kasına yatak - kadınları — dinledikten sonra bir de polisin yanında bin müş - x mun arkasından ba-|| kadın pek haklı olarak bir kip: k ele.. hele şu bacaksıza bakınız! di- varmıiş. yeni bir kararı Ankara, 20 (Husust) — İstanbul o- tobüs işleri hakkında mülkiye müfet- tişleri tarafından yapılan tahkikatın fezlekesi Devlet şürası mülkiye daire" sinde tedkik olunmuş ve bu daire dün bu husustaki kararını vermii Veri- len karar fezlekede ileriye sü zı muamelelerden dolayı — alâkalıların men'i muhakemeleri, bazı muameleler- den de lüzumu muhakemeleri hakkın- dadır. Lüzumu mühakeme kararı - vazifi ihmal, suüstimal ve keyfi har cürümlerine temas eden ceza kanunu” muzun 230, 240 ve 228 inci maddeleri- le alâkalıdır. Bu işden dolayı lüzumu muhakeme- lerine kavar verilenler İslanbul Vali ve Belediye Reisi Muhittin Üstündağ, Belediye Reis Muavinlerinden Ekrem Sevencan, Fen İşleri Müdürü Hüsnü Keseroğlu, Varidat Müdürü Neş'et, İs- tanbul Emniyet Direktörlüğü Altıncı Şube Müdürü Faik'tir. Devlet şürasının kararı önümüzdeki günlerde alâ * Dün Madrid bomha M ğ nuruna tutuldu Londıa, 20 (Hususi) — Haftalardan- beri ilk defa olarak Franko tayyareleri bugün Madridi şiddetle bombardıman etmişlerdir. Şehre alılan 400 den fazla bomba hayli tahribat yapmışsa da, vaktinde sığınaklara iltica etmiş olan halk ma- sun kalmıştır. Resmi raporlara göre yalnız bir kişi ölmüştür. Diğer taraftan Frankocuların neş- rettiği bir tebliğde ezcümle şöyle de- nilmektedir: Taj cebhesinde Fuent dö Arzobispo mıntakasında bilhassa Azuton ve Na- vanoralefo kasabalarını İsgal Cilik. Gece çok şiddetii bir fırtına oldu Dün gece sabaha karşı takriben saat dörde doğru şehirde şiddetli bir fırtına olmuştur. Birkaç gündenberi devam eden gayri tabif sıcaklar esaşen böyle bir tabil hâdisenin vukunu bekletmiyor değildi. Gece yarısından sonra bulut- larla örtülen gökyüzünde ardı arkası kesilmiyen — gökgürültülerle karışk şimşekler çakıyor, sanki semadan yere mütemadi bir yıldız yağmırı akıyordu. Bu arada rüzgârın şiddeti de azami de- receyi bulmuştu. Rüzgârın büyük bir şiddetle esmesinden dolayı havada hü- küm süren sıkıntı bir türlü zail olmu- yordu. Bu sebeble gece, yağabilen yağmur mikdarı pek mahdud olmuş ve ancak sabahleyindir ki rüzgârın sükünet bul- masile çok şiddetli bir yağmur boşan” mıştır. Yağan yağmur tufanı andıracak r şiddetli idi. Bu sebeble bir çok rde evlerin alt katlarını sular basmış, ba yerlerde tahta havaleler yıkılmış, dükkân levhaları uçmuştur. Bir kısım halk, fırtınanın şiddet! zünden gece yarısından sonra endi eli bir vakit geçirmiş ve ancak rüzgür dindikten sonra halka bir parça sükü- net gelmiştir. Yağmur hafiflemiş, fa- kat devam etmektedir. gayet kolay- Vartohi: Meğer Kıyamet alâ- R. H. bliğ edilecektir. | Kraliçe Mari Balçık'da 'Türk üstübunda yaptırdığı ve «Şen Yuvas adını verdiği köşkün balkonundu Bükreş, 20 (A.A.) — Valide Kraliçe Mari'nin cenaze merasiminde hazır bu- lunmak üzere Romanyaya gelmiş olan Prens Nikola, Ofuasor şatosunda bulu- nan kralın nezdine gitmiş ve kral ken- disini akşam yemeğine alıkoymuştur. Prens Nikola'nın 1937 teşrinievvelinde menfasına hareketindenberi yekdiğeri- ni görmemiş olan iki kardeş, geceyi be- raber geçirmişlerdir. Bu mukarenet, Bükreş'de pok sem- patik bir surette karşılanmıştır. Yugoslavyada matem Belgrad, 20 (AA.) — Ramanya Va- Hide Kraliçesinin ölümü münasebet'le Yugoslavyada 18 temmüzdan 28 ağus- tosa kadar devam edecek olan altı haf- talık bir matem ilân edilmiştir. Bunun üç haftası büyük matem olacaktır. e Londra, 20 (A.A.) — Romanya Vali- de Kraliçesi Mari'nin cenaze merasi- minde İngiltere kralını Dük dö Kent temsil edecektir. Müteveffa kraliçenin bir arzusu Bükreş, 20 (AA) — Müteveffa — Kraliçe Mari'nin kızı Arşidüşes İleana ve zevci Arşi- dük Anton dö Habsburg dün Sinala'ya gel- miştir. Kralın hususi emri ve müteveffa kraliçe- nin arzusu Üzerine, tabutu gütürecek olan tren ve istasyonlar, kardinal moru rengin- de kumaşlarla süslenecektir. Hususl — tren, Sinala'dan perşembe sabahı saat sekizde ha- oldu. Halbuki, bu muhaceretin daha ileri gitmesine imkân olmadığı şimdi sarahatle görülüyor. Filhakika Evian konferansı esnasında İngiliz delegelerinin söyledik- lerine göre, Filistin küçük bir memleket, olduğu için oraya daha fazla mikdarda Yahudi iskân edilebilmesinin imkânı yokmuş. İngiliz murahhaslarının bunu â- çıkça ilade etmeleri enternasyonal Ya - hudilik âleminde büyük bir endişeyi mutip olmuştur. ' Yahudiler Filistine daha geniş surelte yayılmadıkça bugünkü mikdarları ile o « | rada nasıl barınabilecekler? Diğer taraf- — tan, müuhtelif memleketlerden mütema - — diyen hicret etmekte olan Yahudiler nee — reye sığınacaklar? k Musa peygamberin Mısırdan hicrete mecbur olduğu gündenberi yer yüzlinde zaman zaman memleketten — memlekete taşınmıya mecbur kalan bu muhacir mll- letin hali ne olacak? f Enternasyonal Yahudilik âlemi” şimdi — kendi kendisine bu suali sormakta ve bir- nun cevabını da verememektedir. Bu - ınunlı beraber siyonist teşkilâtı, Filistin- de yerleşmek istiyen Yahudileri izinli ve izinsiz olarak oraya sokmıya ve orada yerleştirmeğe çalışmakta Israra — karar l vermiş görünüyor. Hattâ son zamanlar- i da Filistinde Arablara karşı Yahudilerin tecavüze geçmiş olduklarını gösteren hü- — diseler, her şeye rağmen, Yahudilerin Fi- listin projelerinden — vazgeçmediklerine — delil telâkki ediliyor. Acaba, bunda muvaffak olabilecekler mi? Göreceğiz. Şimdilik görünene bakı - hrsa ezeldenberi muhacir olan bu millet, muhaceretten kurtulabilecek gibi değildir. .- Ölçüler nizamnamesi Ankara, 20 (Hususi) — Ölçüler ni- zamnamesinin dört faslını değiştiren nizamname Mer'iyet mevkiine girmiş- ür. Değiştirilen fasıllar dördüncü, on — birinci, on ikinci ve 14 üncü fasıllardır. den tebliğ edildiğine göre, Kral ikinci dere- | cede kuzin! olan Romanya Valide Kraliçesi reket edıı::ıtj-r- Mari'nin vefatı münasebetile İngiltere sara- | sarayında matem yında, 23 temimuzdan İlibaren, iki hafta yas — Londra, 20 (AA) — Kral sarayı nezaretin- İtutulmasını emretmiştir. t 'ı verereeemememeremeerer a aerere l eLAreRbR A ke bi ae ae b ka ha rar ea k ae rar ee rAederdek deracan errnnennnna | KÜ Cürüm ve ceza ——— —— Adliye Vekilimiz ağırceza mahkümlarının nülusumuza göre fasla olduğu- nu söylemekle ceza kanunlarımızın değiştirilmesi hakkırda ötedenberi ileri sürdüğüm kandati bir daha deşmek fırsatını vermiş oldu. b İtiraf etmeliyiz. Ceza kantmumuzun bazı maddeleri mierimler için adetâ can kurtarandır. O kadar ki cezanın terbiye ve ıslah edici gayesi müerimi adetâ teşvik edecek menfi bir neticeye varıyor. Adalet cihazı pamuklara sa- rılmış bir kılıç gibi şekli heybetli olmakla beraber tesiri zayıftır. İşte bu zas af Adliye Vekilimizin selühjyetle söylediği gibi daha ziyade ağır cürümlerin | artmasına yol açmıştır. Kanunlar yalnız içtimal emniyetin nâzımı değil, ayni zamanda cemiye' ter- biyesinin mürakıbıdırlar ve bunua içindir ki kanun vüziları cürme ceza ta- yin ederken kanunun hitab ettiği cemiyetin seviyesini de mülâhaza ederler. Herhangi medeni bir cemiyetin tecrübe edilmiş kanunlarını ayni seviyeye erişememiş bir cemiyete t-*bik etmekle ayni müsbet neticelere vınlı.nı.l Kanun bir tedbiş sühı olmamakla'beraber bir teşvik vasıtası da değlidir. Halbuki idrak ve terbiye siyasoti kemalini bulmumaş bir cemiyetin kanunla- rında cürümle ceza wasındakı nisbet mücrim lehine fazla olursa adalet ci- hazından beklenen müsbet tesir kendini gözteremez. Cese kısas değildir. hp! kat muzır ferdleri azaltmak, cemiyet exniyetini kurtarmak için cezanın mü-. essir bir ibret olacak kadar heybetli «lması lâzımdır. Halbuki ceza kanunu- muzun bilhassa adam öldürenlere, ırz ve namusa tecavüz edenlere kargı al- dığı emniyet tertibatı pek noksandır. Müessir değildir. Umumi kanaat te b merkezdedir. Cahil vatandaşları kâmil insan olmağa teşvik etmek bir vazi- fedir. Cemiyetin terbiyesim ve emniyetini tekeffül eden kanunların da bu vazifeyi üzerlerine alanlara müessir bir tedib silâhı vermesi zaruridir. En sert kanunların bile fazilet hassası olduğundan şübhe edilir mi? Bürhen Cahid

Bu sayıdan diğer sayfalar: