31 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

31 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İA iışköğrii modern bir “kasaba halini aldı En küçük eve kıı'lın'er__;;l:d_:“eıenrîk BUREUY D” Köy bü i im edilerek ! : Oy Iıııd(ıı:il:nç;ıkıuı;::ıı ; önoktebler ’ıpı_ldl— Taşköprüden güzel bir görüniüş Taşköprü, (Aksaray muhabirimiz ya- Ziyor) — Tabiatin bütün güîîllıkıl;î ni üzerinde toplamış bir şehir köprü Kastamonuya ' 45 kı.lomm; Mesafede 6 bin nüfuslu, 1500 evli, 15 köylü bir kaza merkezidir. Yıllardan- beri Taşköprüde imar faaliyeti devam etmektedir. ği Modern bir kasabaya lâzım ol:in - tön medeni ihtiyaclar en kısa bir za- içinde başarılmıştır. ğ mıl;ellıçdm!yî m?si Mehmed Türkmenin yorulmak bilmez mesalisi ile dar bir " büdee içine sığdırılan işler çoktur. On iki kilometrede Gökırmaktan ay- rılan bir kanalla su Zımbıllı tepe getirilmiş ve iyi bırk;şm;ı.kb:w:: kurulmuştur. Fenni i n olan bu î belediye reisi Mehmed | 'Türkmenin mesaisi ile 18 bin İlraya | başarılmış ve kısa bir zamanda 300 a- bone kaydolunmuştur. Bu sum!eî bele- diyenin hiçbir işlelme masrafı ihtiya- cına mahal kalmadan 3500 lira irad te- min edilmiştir. Taşköprüde elektrlğ.tn kilovatı da 10 kuruşadır. Gece gündüz cereyan mevcuddur. Açılan )unıljı bir çok arazinin sulanması temin edilerek bu sene sulama işinden de,blm liraya akın bir irad temin edilmiştir. a Evv:ıce Cumhuriyet meydanında ya- pılan $ bin metre murabbar park ye- niden tarh ve lınılı"ımı eîiilîreğıı:ıklm ç ir orman halini almıştır. ığîjîırc: uîgüzel bir gazino ve lokanta vücüde detirilmiştir. 3300 lira gibi az bir para sarfile fen- ni bir mezbaha yapılmış ve buradan bir senede 3500 lira irad alınmıştır. İ.faiye teşkilâtı muntazam olup mev- cud & ze ilâveten î?ir motopomp mü- bavza edilerek teşkilât tuk_vıyg edilmiş Z ü n söndürme işleri için 100 er nn gört büyük havuz yapılmıştır. Şimdiye kadar iİnşa edilen x:ı.ı.(ı:lrlı;- lar 7 bin metre murabbamdan |? dır. K Mehmed Türkmenin vücude getird- Ü işlerden birisi de Taşköprü panay $ Tidir. Teşrini evvelin ilk haltaşşnı_i':ıı( îl;r tulan panayır her sene daha büyü öt Tağbet kazanmakta ve yerli mahsulâ Pazar de a İsm d 'asan Bey lisan öğren- b Y, ğ *Ye çok merakım vardı. teşkilât kuruldu ve Taşköprü kaymakamı ve belediye resi Niyazi Dalokay - Mehmed Türkmen ve masnualın iyi bir şel lde satılması ternin edilmektedir. Panayır yerine e- Jektrik tertibatı yapılmış ve kârgir pa- viyonlar inşa olunmuş'tur. Bu ıene_w dükkânlık bir paviyon daha inşa edile- cektir. : AM Yeni sene büdcesile yapılması laşan işler içinde $ bin lira keşif bedEl- li bir sebze hali, santral yanındaki Kü- türparkın tarh ve tanzimi, umumi he- lâlar inşası vardır. K Mehmed Türkmen belediyeyi 930 da 5 hin Jiralık bir büdce ile d_ıvr:lmıuşdve mesaisinin verimi ile bugünkü _b ce sini 23 bin lira üzerinden tanzim ct- miştir, e Yıllardır bakımsız kalan kaza _işlerl de kaymakam Niyazi mroknyf_n titiz - daresile yoluna girmiştir. Köyeü ve balkcı bir idarecimiz olan kaymakamı- miz evvelâ köy işlerinden başl_ıy?.-ak köy yollarını ıslah ve büdee işlerini dı imi bir mürakabe altına almiş ve köy kâtibleri teşkilâtinı - kurmuş, birkaç köyde mektebler yaptırmıştır. Köy telefonları da ıslah edilerek hat- lar tamir ve birçok köylere yeniden hatlar çekilmiş, 17 kilometre mesafe- deki Germeç pazarında kendir borsası ylan han istimlâk edilerek köye mal e- dilmiş ve hayvan kesimi olan bu pazar- da halkın sıhıhatini korumak için fenni bir mezbaha yaptırılmıştır. T,şkbprünün mekteb ihtiyacı gözö- nüne alınarak kasabada yatı okulu ol- Ola x»» Memleket memleket do- laştım, fransızcayı Fransada, ispanyolcayı İspanyada, ingi- lizceyi İ ngilterede öğrendim, o:ıılmo. Beyoğluna taşınır- Çankırıda 50 yataklı hastanenin temeli atıldı Çankırı (Hususi) — 5 sene kadar evvel Çankırının en havadar yeri olan Bağlar yolunda 253 yataklı bir hastane yapılmış- te. Fakat gittikçe artan ihtiyaç karşısın- da büdeeye yeni tahsisat konmuş ve 50 yataklı yeni hastanenin temeli merasim- le atılmıştır. Merasimde başta valı ol - mak üzere bütün vilâyet erizânı ve halk hazır bulunmuştur Yeni elektrik motörleri Bir senedenberi bozuk olarak işli;en Çankırı elektrik motörleri ine yeni leri getirilmiştir. Bunlar yeni yapılmı ta olan elektrik binasına konacaklardır. Motörler buhar kuvvetile işliyecektir. Yol faaliyeti Çankırı - Kastamonu yolunun baş - langıç noktasından Çayboyu kısmına parke taşları döşenmektedir. Çankırıda sıcaklar Kuraklık ve sıcak devam etmektedir. Hararet gölgede 36 yı bulmuştur. Vilâ - yet çevresinde kuraklıktan zarar gören köyler tesbit edilmektedir. Balıkesirde ölümle Neticelenen iki kaza Balıkesir (Hususi) — Şehrimizin Gök ve Gögemçöni köylerinde ölümle neti - celenen iki kaza olmuştur. Gök köyünden Halil isminde birinin iki yaşındaki Talia ismindeki kızı bahçede oynarken havuza düşmüş ve boğulmuş - tur. Çağış nahiyesinin Göğgemçöni köyün - den Hüseyin oğlu Yakub da evinde ta - bancasını karıştırırken silâh ateş almış, kurşunlar karnına saplanmıştır. Yakub biraz sonra ölmüştür. Hem suçlu, Hem güçlü... Biga (Hususi) — Kocayaylâ köyün- den Mustafa oğlu Fazlı isminde bir genç, gene o köyden Hasan oğlu Meh- medi ağzından fena halde bıçaklıyarak dudaklarını parçalamış, zavallı adamı, söz söyliyemiyecek bir hale getirmiştir. Hâdisenin sebebi şudur: Suçlu Föazlı, sokaktan geçen birkaç kadını takib etmiş. Bunların içinde ya- ralanan Mehmedin gelinlik kızı da var- mış. Kadınlar Mehmedin evine girmiş- ler. Fazlı da kapı önünde beklemiye başlamış. Bu muamele Mehmede ağır gelmiş ve Fazlıya: «Eve gir de orada da takib et..» diye târiz yollu birkaç söz söylemiştir. Fazlı bu sözlere hiddetlenmiş ve bı- Gazeteciler dün İstanbul olduğu iddia edilen bin dlye sarayı davası cezaevine giderek tarihi alarda müddeiumuminin huzurile tedkikat yaptılar İstanbul umumi ceza evini teşkil eden binaların hepsi eski eser midir, yoksa iç- lerinde ancak eski eserleri koruma ba- kımından muhafazası lâzım bir ıki bina mı vardır? Yahud o da yoktur da, bir ta- kım vatandaşlar demagoji mi yaparlar? Bu suallere verilecek cevab İstanbul- da beş yüzü mütecaviz cezalandırılmış vatandaşı ya bir cehennem azabından kurtaracak, yahud, bilhassa bu sıcaklar- da derecesi ve azabı tahammül edilmez bir şiddette artan bir orla çağ işkencesi- nin meçhul bir tarihe kadar sürüp git- mesine imkân verilmiş olacaktır. Gene bu suallerin cevabına göre İstan- bul şehirlisi yazın sıcaktan bunalmadan ve kışın soğuktan donup, pislenmiş sa- yımsak kokulu koridorlarda zehirlenme- den adaletin nimetlerini tadacaktır. ve- yahud İstanbulun bir udliye sarayından mahrumiyeti sürüp gidecek ve yeni poz- tanenin daracık odalarında ne adalet me- kanizması, ne de posta ve telgraf rahat işlemek imkânını elde edebilecektir. İşte dün bu suallere mümkün merte- be sür'atle fiili bir cevab temin etmek arzusuna tutulan İstanbulun güzide müd- deiumumisi matbuatı müşterek bır etü- de davet etti. Bu davete güyet kalabalık bir gazeteci; fotografcı ve muharrır ka- filesinin icabet etmesi efkârı umumiye mümessillerinin bu mühim mesele üze- rinde hukuku umumiye müdafii kadar hassas bulunduklarını gösterdi. * Dün sabah saat onda Sultanahmedde- ki Umumi hapishanenin kapısından içe- ri girerken her zamanki gibi, kapının tam karşısındaki çardağın dibinde bağ- daş kurmuş, çömelmiş, oturmuş kadınlar gördüm. Mahbuslarına sigara veya yiye- cek getirmiş olan ve onları içeri verebil- mek için nöbet bekliyen kadınlar... Evvelâ bahçede toplanıldı. Orada Müd- delumumi Hikmet Onat son günlerde matbuatta görülen Yarihi neşriyattan bahsederek dedi ki: «— Eski eserlere karşı gösterilen dikkat ve hassasiyete aynen iştirak ederim, fa- kat burada yıkılması mevzuu bahsolan binaların birer tarihi kıymeti haiz bulun- madıkları bence muhakkaktır. Altı ay- danberi fasılalı surette devam eden bu tarihi münakaşa bizim yapmağa mecbur olduğumuz bir işi yarı yolda bırakmıştır. Bize bir hapishane ve bir de adliye bina- sı lâzımdır. Bunu bir an evvel kurmak ve şimdiki sıkıntılı vaziyete bir nihayet vermek ihtiyacındayız... Burasının İbra- him Paşa konağı olduğunu - söylüyorlar. Yıkmak istediğimiz yer ile İbrahım Puşa çağını çekerek zavallı adamcağızın ağ- zını parçalamıştır. Suçlu yakalanmıştır. Bir delikanlı kediyi vurmak isterken bir kızı yaraldı Kandıradan yazılıyor: Burada Gazi- paşa köyünde bir yaralama hâdisesi ol- muştur. Köyden bir genç bir kediyi vurmak isterken tabancasından çıkan kurşun Emine isminde küçük bir kızın Omuzuna saplanmış, orada — kalmıştır. Çocuk hastanetye kaldırılmıştır. —a ——— mak üzere büyük bir mekteb inşa olun- muştur. ,Taşköprü - Boyabâd yolu üzerinde kı- şın tehlikeli bir vaziyet ihdas eden Kıvrım çayı üzerine belonarme büyük bir köprü inşa ettirilmiştir. Kazanın yolları sık sık tamir edilmektedir. Hasan Bey — Parana yazık olmuş, ben senin yerinde ol- saydım, bu kadar yere gide- konağı arasında en küçük bir münase- bet yoktur. Eserin mimarisinde Bizans devrine aid izler görüldüğü söyleniyorsa basıt — bir tedkik bu iddiayı dahi varid afdettir- mez. Eserin Sinana aid olduğunu söyli- yenler de görülüyor. Bıma da bizı inan- dırmak müşküldür. Çünkü eserin Sinana takaddüm etmiş bir devre aid olduğu tek bakışta anlaşılabilir.» Hikmet Onat yanında bazı vesikalar, notlar ve bir de kitab getirmişli. Bu ki- tab ihtifalci Ziya Bey merhumun İstan- bul ve Boğaziçi adlı eseriydi. “İhtifalci Ziyanın hayatımı İstanbuldaki eserleri koruma yolunda bilgiye dayanan bir sa- vaşla nasıl yıpratıp tükettiği hepimizce malümdüur. Hiç şübhesiz, şehri arkeolo- ji, mimari ve tarihi bakımlarından en iyi bilen adam olan rahmetli mevzuu bahis eser hakkında en doğruyu söylemek sa- lâhiyetinde idi. Binaenaleyh Hikmet O- natın onun eserini işhar edişi noktai na- zarının ne kadar isabetli olabileceğini anlatıyor. Hava rüzgürlıydı ve ben kalabalık yü- zünden epey uzakta kalmıştım. Bunun için onun hapishane müdürile resmi ze- vata verdiği izahatı işitemedim, fakat bir müddet sonra hapishanenin tersane kıs- “|mındaki harab ve mülevves bir kervan- saray ve belki de bir ahır harabesine gir- diğimiz zaman onun neyi söylemek iste- diğini anlar gibi oldum. Şübhesiz bu bina yeni bir bina değildi ve gene şübhesiz bu binanın Kanuni Sü- Teyman devrindeki büyük vezir İbrahi- min sarayına aid olmasına imkân yoktu. Bu eseri bu şekilde şimdiki vaziyetin- tamir edebilir miydik? Tamir edebilirsek ne diye, nasıl ve niçin kullanabılirdik?, Madem ki bu kadar kıymetli bir eserdi, niçin şehrin bu kadar ortasında, bu ka- dar gözönünde olduğu halde böyle ter- kedilmişti? En ufak bir alâka uyandır- mamıştı? Hapishane surları içinde olma- sına rağmen hapishane koğuşu olarak bi- le kullanılmamıştı? Halbuki bir müddet sonra bizi Sanayi mektebinde ayni tarihi vukuf ile izahat vererek dolaştıran Hikmet Onat çok kıy- metli bir eser olan Kılıchanenin ne feci bir vaziyette birakıldığını da gösterdi. Eski eşerleri korumak için en ufak bir hassasiyet ve faaliyet göstermiyen eski eser möraklıları niçin tam İstanbul şehri in faydalı bir işe teşebbüs edilirken da- marına mâni olmağa kalkışıyorlar? Bu eserler bu kadar kıymetliyse.. ne- den onları daha evvel alıp - temizleyip, tamir edip, kıymetini ve manasını tayin edip içinde cereyan etmiş tarini hâdıse- leri tesbit ettikten sonra kapısına bir ka- pici ve İçeriye ziyarete geleceklerden bir dühuliye alarak bunu hem İstanbullula- ra, hem de İstanbulu ziyarete gelen cc- nebi seyyahların tecessüsüne açmatmış- lardır? Ortada böyle bir şey yoktur. Sadece şehrin en güzel bir meydanının kıyısında bir mezbele vardır ve bu yıkılamadığı için de bir takım talihsiz Türk vatandaş- ları cezalarını hiçbir medeni memlekett hiçbir mahbusun geçirmediği şerait için- de geçirmektedirler. Buradaki sefalet, istirahat imkânınım azlığı o kadar yıpratıcıdır. ki pek haklı bir şekilde bunu yıkmak lstiy;ın İstanbul adliyesi ve bu işle yakından alâkadar o- |Jlan Müddeiumumi Hikmet Onat bütün İstanbul halkının hissiyatına — tercüman olmaktadır. İstanbul şehri için böyle iptidat —bir hapishane binasına sahib olmak bır şeref değildir. Hattâ kıymetli eserlerin yıkıl- ması, yeni modern bir hapishane ile bir adliye sarayının yapılması İstanbul için bir kazanç olacaktır. Suriyede Türk db—s_lluğu, Türk taraftarlığı artıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) bu fes, şimdi Arab serpuşu oldu ve bu itibarla da gayet aziz ve mukaddes bir nesne haline geldi! Bilhassa Alevilerin şakpa giymeğe başlamaları Şam müfrit- lerini çileden çıkarıyor. * Bütün bu muhiti çileden çıkaran diğer bir şey de her tarafta Türk tarafdarlığı- nın ve Türkiye dostlarının artmakta ol- masıdır. Beruttan gelen malümata göre, Lübnan parlamentosunda — hükümetten bir istizah yapılmış: Bu istizah esnasında Şam havalisinde günden güne genişliyen Türk propagandasına karşı hükümetin ittihaz ettiği veya edeceği tedbirler so- rulmuş. Bundan anlaşılıyor ki Şanı Trab- lusunda da Türkiye lehindeki harcket artmıştır. Şama göre bütün bu taraf- darlıklar Türkiye tarafından tutulan üc retli propagandacıların ve casusların e- seridir. Halbuki bu — propagandacıların hepsi de hasbidir ve eğer bunlara ta- suş demek lâzım gelirse Şamın da bun- larla dolu olduğunu kabul etmek zaruti olur. İngilterenin o Meşhür İntelligence Service'i bile bir memleketi bu kadar casusla dolduramadığına göre artık ta- savvur ediniz! * Kont dö Martel bugünlerde Fransaya gidecekti. Fakat, tam hareket zamanı ge- Tince bünün malüm olmıyan bir müddet için tehir edildiği görüldü. Bu tehirin mühim sebeblerden ileri geldiği söyleni- yorsa da sebebin ne olduğu malünı de- ğildir. * Hataydaki Arab memurları akın akın Şama gelmekte devam ediyorlar. Bunlar hükümetten vazife istiyorlarsa da kendi: lerini hemen yerleştirebilecek vazife buk mak çok müşküldür. Bundan dolayı ara- larında bir cemiyet teşkil etmek üzere ;|'de muhafaza etmekten ne çıkardı. Bunu bir içtima yaptılar, ima seslerini yükseltiyorlar ve şehrin i- ğ ması pahasına da olsa bu binanın yıkıl- * ETY Tn ! €

Bu sayıdan diğer sayfalar: