6 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

6 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İki yankesici kanuk #uyordu: — Şu ilerde yü - Füyen adamın - ce x binde eili Hra oldu - Buna, seninle on hira bahse gicişirim, — On JTiran var mı da bahse girişiyor #ün? : — Adamın cebin » Gde elli lira var yar o lli lranın on İira » Gnı sana vereceğim. Hakem, hareket işaretini tabancayla verince... Yahud da Bay uşağını çağırdı: — BSalonda bir ses var, nedir 0? lüyordur, yabud da.. — Yahud da?.. — Yahud da köpek havlıyordur e Tehdid Bir adam kapıyı çaldı: — Kimsiniz?- ü — Alacaklıyım. Kapıyı açan cevab verdi: — Ben de boksörüm! Nazik erkek — Ajfedersiniş bayan - lar, sizi rahatsız etmiyeceğini bilsem bir sigara yakacağım.. e Bekemisi Nereden? Sarhoş söyledi; Avcı, avdan eli baş döndü: — Ben bıldırcın avına gittim amma, | a öi — Bu tabiat ne mükemmel halkedil - —?icredeı anladın? hiç bit şey vuramadan geri döndüm. — Baksana en iyi şarab, en çok şarap Scenlerin bulunduğu memlekette çıkıyor. e Hediye — Bir arkadaşın evlenmiş, ne hediye ettin? — Ön iki tane güvercin! — Sahi, sen güvercin beslersin.. Nasıl oldu da kıyıp verebildin? — Ertesi günü uçup eski yerlerine dö- weasklarine emindim? . K * Bu halde Mizah muharriri oturmuş, müteessir, Müteessir düşünüyordu: — Ne düşünüyorsun? Diye sordular; cevab verdi: — Gülünç bir mevzu ariyorum, e Hemen — Gene dııındıl yağmur yağıyor, ber Z lenecek... ıc:_r_ n;:d;: n*::m karıcığım, hemen yağmura cıkıver! Son — Hizmetçi bugün gene bir tabak kır- — Yerini yaşlı baya versene?.. — Boşuna olur baba, gözünde gözlü - gün yak. O yanına oturduğu zaman da, gene gözetesini görün okuya - — Bir tek tabaksa zarar yok; artık Bünde bir tabaktan fazla kırmıyor de - On atı Bay uşağına seslendi: — Bugün gazete gene geç geldi., — On altı sayfa da elendim. Çabuk ça- buk okuyup size veremedim! Haklı Bir zenciyi ameliyat edeceklerdi, bayıl- madan evvel zenci operatöre yalvardı; — Çok rica ederim bay doktor beni kestikten sonra beyaz iplikle dikmeyin, siyahın üstünde beyaz çok çirkin durur. Hareket Doktoar, şışman ada ma biraz hareket et- mesini tavsiye etmiş ti. Bir ay sont 2 sordu: — Nasıl tavsiyem üzerine biraz hareket ediyor müsünuz? — Evet doktor, O gündenberi sigara - larımı kibritle ken - dim yakıyorum, hiz- metçiye yaktırmıyo - rTum, — Bakayım bayım, ya bayan şarkı söy- — Hiç bir şey vuramadan geri döndü - ğün halde bıldırcın avına gittiğini nere « Hububatımızın standardizasyonu Yapılacak ilk iş tohumlukları ıslah etmektir. Köylerde soyu belirsiz tohum bırakmamalı, her yerde mutlak surette o muhite y Y ERE Çiganlar kendileri için dislanda Ganj kenarında yurd istiyorlar ÜRRRMALELERR KNN ea eee ENNNA Sekdemene . SEmmaKKERENAN vekEKEKENeKEREREEKSEELESE Eke essanene i ç© mul «Peki amma, dedim, müstakil de olşa muayyen bir yere yerleşmek rkdaşi uygun olan bir veya iki nümu- |(? rınıza güç gelmez mi?>... Düşündü ve cevab verdi: «Sizin de hakkınız var! Fak neyi ekmeli bize içinde yaşadığımız memleketler rahat vermiyorlar. Eğer günün birinde siz $ medeniyet dediğiniz şeyin irablarına boyun eğmek lâzım gelecekse bari bu bizi Bilhassa harici ticaretin ruhunu teşkil |? Müstakil yurdumuzda olsun'> eden standardizasyon işlerimiz — mes'ud K___________ bir inkişaf içinde bulunuyor. Devlet, sırf MAAMN NUN At İRe ü esen d eeei li bu işle uğraşmıya memur ettiği dalresi- " g Lin, bu yıl tahsisatını bir kat daha art - tırarak, mesaisinin hızlanmasına yol aç - mıştır. Şimdiye kadar ihracatı kontrol altına alınan fındık, yumurta, palamut ve kuru üzümlerimizin dünya pazarlarında tut- tukları mevki bu işin ehemmiyetini açık- ça göstermektedir. Filhâkika cihanın, her çeşid malını tek dirhemine kadar baştan belli vasıflara uygun olarak piyasaya vermeği âdet edindiği bir zamanda, bu- nun aksine ne olduğu belirsiz malların sutılmasına imkân kalmamıştır. Dünya- nın her yanındaki alıcı (iyi) yi, iyiliğin- den emin olarak almağı istediği gibi, (kö- tü) yü de kötü olduğunu bilerek almak istemektedir. Bizde düne kadar hâkim o- lan zihniyet bunun aksi idi: Malın kali - tesine, tasnifine, ambalâjına, çeşidine hiç kiymet verilmez, sade sürülmeğe bakı - Tuna kıyıları ve tariht Adakale Avrupaya nereden ve ne zamar| geliniş-'tari ,kulaklarda kocaman halka küpel ler? Asılları hakkında muhtelif rivayet ıy:ılmııyak. kızgın asfaltın Geninde ken ler var, Kimi Ural dağlarının eteklerin -ılerini mütemadiyen kovalıyan zabıtar den, kimi de Mısırın Sudanla hemhudud | takibinden kaçarlar, v |olan çöllerinden geldiklerini söylüyorlar. Çiğan kadını pek iken emsal ö 'ı Her halde Asyai olmaları akla daha ya - güzeldir. Göğsü güuf(:ğgü Bgüzel, dişk kın görünüyor. İhtimal ki kendilerini Ti-| güzelt. Ancak yirmi yaşından sonra | mürun akıncı orduları sürüp götürdü. Ve | güzelliklerden eşer kalmaz. belki de Ural eteklerinden değil de, da- Sayıları belli değildir. Romanya hük ha öteden: Hindistandan! Meti, şimdiye kadar, çiğanları tamamı Bu yeşile bakar siyah tenli, iri, kapka- | nüfusa kaydetmeğe ve askere — alma, ra badem gözlü, hassas ve şair ruhlu, hür | muvaffak olamamıştır. Bir aralık, ken tabiatli insanlar, o Timur ardularının ö- | dilerine kollektif (müşterek) — pasapo nüstra İskoçyaya kadar uzadıkları halde, vermeyi düşünmüşler, bu da olmam en çok kendilerine cazib ve munis görü- şimdi bazı belediyeler bunları yerleştir nen Tuna kıyıları oldu. Yerleşip otur - meğe çalıştıkları halde, göçebelik aş | mak için değil, uçsuz, bucaksız ovalarda iyor, çiğanlar bö lırdi! Çok şükür artık Türk ticareti «sür- uodîlçlırı gibi ıuıı“b—ıanlııııık için bü- ı?ı::ı:ıhğîış ğ mkmmı mek» fikrinden çok uzaktır, Alınan tod -|ralarını seçtiler. Tâ on üçüncü asırdan « Üç sene kadar evvel, Lehistanda, Va birlerle Türkiye günden güne dünya ça -| beri, çiganlar bu yerlerin daimi âşinala - Şova yakınında bir toplantı büti pında mal yetiştiren, bunu gene dünya|rıdır. Çıplak ayak, arkasında tek bir göm- dünya çigahları keııükı-inıî:rp:'nl İ çapında standard ederek satan bir mem-|lekle ekin tarlalarının arasında, başıboş mişler. İkinci Mişel adını vir A leket olmuştur. hayvanların peşisıra koşan en ufak kapi- yar hııh"ıııiıı- bir takı ";hyyşn İ'lî Fındık, yumurta, palamat ve kuru ü-|linden en yaşlısına kadar, her birinin kol-| maryt çi var bir. takım. an'anelerdi zümlerimizin standardı fle ihracatımızın | tuğunda bir musiki âleti vardır. Çigan| ec, Olah çigan kanunnamesine gör 96 18 ini kontrol altına almış oluyorduk. | derdli iken de, bahtiyarken de, en samimi | “Yi adalet ediyormuş. Kendisile görüştüğüm lautarlardan bi Di d B Bu defa buğday, arpa, tiftik ve portakal | duygularının tercümanlığını bu âletlere ihracatımızın da kontrol ve standardını | yaptırır. « bunlara katmakla, bu mikdar 5 40 a çı -| Kendileri evsiz, barksız yaşamayı ha -| > Biz, Yahudiler kadar eski ve onlar karılmış olacaktır. yatın başlıca şartı tanıyan bu göçebeler, | dan belki de daha asil bir ırkız! diyordu Bu defakiler arasında bilhassa buğ -| kaderin garib bir tecellisi ile, bilhassa Ro- | Devletler, Filistinde Yahudi devletini ih dayın bizce hususi bir ehemmiyeti var -| manyada, yapılarda çalışmak suretile baş- | Yâ ediyorlar. Bizim de bir müstakil dev dır. Çünkü buğday ziraati Türkiyenin | ka Insanların yerleşmelerine hizmet e -| letimiz neden olmasın? Biz de, Hindistan tarla ziraatinde ötekilerine bakarak ka-| derler. 4 da Ganj nehrinin kıyılarında kendimi: hir bir genişlik arzetmektedir. Denile -| — Şehirlerde, nerelerde büyük inşaat var- | için bir yurd istiyoruz. Ve bunu İstih - bilir ki Türkiyede ziraatle buğday bera -| Sa, orada çiğanları görürsünüz. Çolukları | Sâle çalışacağız. ber akla gelir. Son bir istatistiğe göre,| ve çocuklarile, omuzlarında tuğla ve ki -| — Peki amma, müstakil de olsa, mü « Türkiyede her yıl işlenen tarla sathının |remid yığınları taşıyarak iskelelerden | ayyen bir yere yerleşmek ırkdaşlarınıza 94 46 sını buğday ziraati işgal eder. $ 25.0| mütemadiyen çıkar Ve inerler. Ve onların. Büç gelmez mi? Asırlardanberi alıştığı - ini arpa, 96 8.0 nü çavdar, 56 1.8 ni yulaf, | çıplak sırtlarını, renk itibarile o tuğ-|nız göçebe h atındap kolay kolay nasıl $» 22 sini darı, 9e 7.5 nu mısır, 9 5.0 ni hhı“hn ve kiremidlerden ayırd edemez- | vazgeçebilirsiniz? bakliyat, ©6 6.5 unu endüstri nebatları, | Siniz, Bu sözleri Cü Dd kalan Ş6 3 ünü de diğer nebatlar teşkil et| 'En güç, en ağır işler onlara vergidir. Şepı e n Te A Ğ mektedir. ir asır evyeline gelinciye kadar kendi- vi S Piîl" taraftan 935 ,nyımm. BÜl'ğ 1? X;rı. Hla.h boyarlarına kölelik etmıılc:.,nı !çşnlîiı:î:ğâık;ı:::';mw;;l:hb; milyonu geçen nüfusumuzun 12 mil - | Para ile alınıp gene para ile satılırlarmış. Sa R K a Bi he YERE LN u vermiyorlar. Hürriyetimizi elimizden al- yondan fazlası ziraatle uğraşmaktadır. | BU esaretin yükü hâlâ üzerlerindeni kalk- mak için mütemadiyen uğraşıyorlar. Bi- Ziraat sahamızda buğdayın — genişliğini | Pamış gibidir. On dört, on beş saatlik, Ki t göz önünde tutarsanız, buğdayla alâka- şlğürü:î.:ır hizmetin çok defa, onlar b dar çiftçi allesinin mikdarı da kolaylıkla | İSin mı ili katıksız bir dilim ekmektir. | ». ir istiyorlar. a (ahmî:lîldillr. Şurasını da hydçdeışym ki | Beyaz derili, sarı saçlı Ulahın hakir gö- YA Ç -i bugünkü şartlar altında bilhassa orta A-|TÜP de reddettiği her hangi bir işi, başka nadoluda en kâürlı ziraat gene eskisi gibi ırktan olan bu mor dudaklı, kömür göz - buğday ve emsalinden ibaret olan hubu-| (ü kıvırcık saçlı adamlar cana minnet bat ziraatidir. Kısacası Türkiyede nü -| bilerek ifa ederler. fusun çoğu ııı;ı'.!e uîmş:r, en çök ekip| Romanyada çiğanların, dünyanın her biçtiği buğdaydır ve bir kısım yerlerde| tarafında ve bizde de olduğu âbi, türlü ü İ yegâne ekebileceği de butıdan ih:î:-euır. san'atları vardır, Bir kısmı çj;m (İau- M md Ekrem Tî“ ; Şu halde köylünün yolunu değiştir. -|tar) dır; bir kısmı ayı oynatır; bir kızmı | “vrrereererereeenenacen P SSLEU meksizin refaha erişmesi için ne âzımdır? | da iskara, maşa gibi demir eşya yapar, Fa- çül'lldl su sıkıntısı var Bir defa şunları düşünelim: kat onların ruhüna en uygun — gelen Çorlu (Hususi) — Günden güne in- a) Az mı ekiyor? Ektiği yeri biraz da-| ©Naat çalgıcılıktır. Çıgan çocuğu / dört |kişaf eden ve nüfusu da bir hayli ar - ha genişletse daha çok mahsul kaldıramaz | beş yaşına gelir gelmez eline bir tahta|tan Çorluda büyük bir su sıkıntısı var- mı? Buna gücü yetmez mi? parçasından yapılmış ve üzerine kurutul-|dır. Halk mübrem ihtiyacı için tedarik b) Yoksa kâfi derecede ekiyor da, az| Muş kedi barsakları gerilmiş bir keman |edeceği bir iki teneke — su için çeşme mı mahsül kaldırıyor? Eğer az mahsul | Verirler. O artık o andan itibaren kendi başlarında saatlerce — beklemökte, bu alryorsa belli başlı sebeb nedir? ilhamlarile başbaşa kalır. yüzden zabıtaya ve adliyeye akseden Türkiyede asıl olduğunu yukarıda kay-| Çiğan kadınları bizdeki gibi fala ba -| hâdiseler bile eksik olmamaktadır. — dettiğimiz hububat zirsatine ayrılan sa-| karlar, çiçek, gazele gibi şeylerin başka -| — Sağlık bakımından büyük bir ehem- ha 4096648 hektardır. Bunun yanısıra|ları hesabına satıcılığını yaparlar. Kılık, miyeti olan bu işe devletin kudtetli e- 3613998 hektarlık bir saha da madas|kıyafetleri, ayni kılık, ayni - kıyafettir. |linin müdahalesini halk dört gözle bek (Devamı 15 inci sayfada) Başta çiy renkte bir örtü, sırtta bir en -İlemektedir. ğ ri: rinde hürriyetimizi feda etmex, serbest hayatımızı, sizin medeniyet dediğiniz şe- yin icablarına kürban evlemek icab ede . cekse, bari bu, bizim kendi müsltaki! yur. dumuzda olsun! :

Bu sayıdan diğer sayfalar: