20 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

20 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

«Son Posta» nin tefrikası: 22 Tercüme eden: Mebrure Sami Mahzun ve mütevekkil yüzlü Mari Sonra da Okson'da, yeni mülâzım çıktığı sıralarda, tek temiz görünsün- ler diye her gün kendi elile elbiselerini ırçalayıp ütüliyerek, çoğu zaman sade m ekmek yiyerek, herkesten para- ızlığını, mahrumiyetini — saklıyarak yegâne zevki, yegâne tesellisi delice - sine çalışmak ma bazan bayılıp ye- ve düşünceye kadar çalışmakla, durma dan okumakla geçen ömrünü anlatı Hayatından bahsetmeği, kendi ken dini ve yapmış olduğu işlerin iç yüzü nü tahlili çok seven imparatorun, bu uzun anlatışlarını, Mari hiç kesmezdi. O, başkalari mübalâğa etti; iraz süsliyerek şişirdiği olurdu. Ama, Mari ile tamamen samimi idi. Genç kadının, onu, tam mânasile anlamak kucretinde olduğunu biliyordu. Kendi gibi o da karanlık ve darlık günleri görmüştü. Bu benzerlik, bir- erine karşı, içlerini derin bir şef - dolduru. aşklarına an - nlık hissi daha ı çektim... diyordu. Annemle, kardeşlerimle dara dar ge - çil duk. Zaten o adama da, bu yüz- den verdiler beni. Ama, yıllarca gül- mek nedir bilmedim... Adetâ gülmeği unutmuştum... — Sahi, Mari, belki de beni sana doğru çeken, bu histi, mütevekkil, mah zun halin olmuştu.. Kadınlarda ne çök severim ben bunu... Sonra tekrar kendi hikâyesine dönü- yor ve haldeki harikulâde varlıkları- nın, küdretinin zevkini daha.fazla tat- ftıran mukayeselerle maziye dalryohdu. — İhtilâl günlerindeki halimi bir görebilmiş olsaydın' Ne sıska, ne sap- sarı suratlı bir şevdim. Kulaklarımdan aşağı düşen saçlarımla, burnumdan başka yüzümde bir şey gözükmezdi. Omuzlarım düşük, röğsüm içeri çök - müş, sırtımda havı kaçmış kötü bir ü- niforma... Herhalde güzel hanımların hoşuna gidecek bir halim yoktu. Hal- buki ben, kafamım içi türlü emellerle dolu, sokakları öyle kabara kabara ar- şınlardım. ki... Bilivor musun neden? Kendime dehşetli bir itimadım vardı. üne muhakkak fevkalâde bir pmak için geldiğimi sanki hissetmiş gibi idim... En fena anla - rımda bile bu imanı kaybetmedim ben... Yaptıklarının çotunu da bu kendi kendine olan büyük inanışı izah odebi- Jir. Bü kuvvetli imanın sayesindedir ki, evvelâ bekliyebilmiş, sonra da eşsiz irade kuvvetleri göstermiş, yerine gö- re, gâh hesab etmis. gâh aldırış etme - miş, hülâsa benli yorgunluktan bezginlikten koruvan ruh hâleti deği - şikliklerini temin etmiştir. Sanki hergün yenilenmiş, tazelen - miş bir hal alırdı o. İşte bütün bunları, odanın içinde bir asağı, bir yukarı yü- rüyerek söylüyordu. Bir aralık sustu, geldi; sevgili kadınının yanına oturdu, elini avucuna aldı. Mari artık nikâh yüzüğünü takmıyordu. Onun yerine, parmağında, ortası oyuk, içinde Na - pölyonun saç n bir yüzük vardı. lkanın etrafında da şu ibar «Beni artık sevmiyoce- ğin nanda bile, seni gene sevece - ğitm.> İmparator bunu kendisine, Fransa- ya dönmek üzere Kö: bergde birbir- lerinden ayrıldık vakit i. gamlı dakika nce sarardı: G Şi herhalde günün birinde «sevmemeğe başlıyacak olanın» kendisi olmiyaca - ğını; gönlünün sonuna kadar ve her şeye rağmen sevmeği bilecek kudrette yaratıldığını söylerdi. © vakit Napolyon öfkelenir: — Benim gibi insanların değişe - «Mari Valevska filminden, <«Asıl sen affet beniln miyeceklerini anlamıyor musun? Ben Mari heyecandan titriyerek af dile- zaten bir yuva kurmak, aile hayatına| di. O da gülerek: bağlanmak için yaradılmışım. Jozefini — Asıl, sen affet beni. Öfkesi çabuk aldattımsa, suça ilk bulaşan, beni su-|başına çıkan kaba bir askerim ben. kutu hayale uğratan kendisidir. Hem şimdiye kadar tanıdığım kadınların hepsi de, benim indimde, iki sene evvel yenmiş, bitmiş bir yemekten başka ne- dirler ki? Sen Mari; sen başkasın. Ben den şüphe etmemelisin. Atatürk köprüsüne « « inen yeni yollar yapılacak Atatürk köprüsünün iki başındaki yol- lar yeniden yapılacaktır. Belediye, bu sahadaki istimlâk işlerine harcanmak ü- zere bir buçuk milyan lira ayırmıştır. Bir buçuk milyon lira ile istimlâk işleri sene sonuna kadar tamamlanmış olacak- tır. Köprüye inen yollardan İstanhul cihe- tindeki, Fatih tramvay yolile, Beyoğlu cihetindeki yol ise, Takslme çıkan tram- vay yolu fle Şişhane yokuşunda birleş- tirilecektir, Atatürk köprüsünün müteharrik du- baları bir aya kadar yerine konmuş bu- hanacak, bundan sonra dubalar kâmflen yerlerine yerleştirilmiş olacağından ze- mindeki inşanta başlanacaktır. Saraylarda büyütülmedim ki... derdi. Bazı zamanlarda da, uyumak fırsa - tını bile ancak bir kaç saat için bula - bilmiş, iki, üç günlük sürekli çalışma- lardan yorgun düşmüş bir halde gelir. (Arkası var) Bir kadın, bir erkekle diğer bir kadının başlarını yardı Dün Cibalide Değirmen caddesinde birisi erkek ikisi kadın olmak üzere üç kişi arasında kanlı bir kavga — olmuş, bunların en güçlü kuvvetlisi olan Ay - şe, hasımları Fatma ile Hüseyinin baş- larını, sandalya ile yarmıştır , Kavgacıların her üçü de Değirmen caddesindeki 60 numaralı evin birer odasında oturmaktadırlar. Tab'an sinirli bir kadın olan Ayşe ile Fatma arasında, geçimsizlik - yü - zünden ötedenberi sık sık kavgalar ol- maktadır. Dün de Fatmanın sokak ka - pısı arkasında ayakkaplarını çıkarma- yıp merdivenleri kirlettiğini ileri sü - ren Ayşe, bermutad onunla kavgaya tutuşmuştur. İki kadın bir aralık o ka- dar bağırışmağa başlamışlardır ki, o - dasında sessizce oturmakta olan Hüse- yin de dışarı çıkarak kadınlara gürültü etmemelerini söylemiştir. Bu söze son derece asabileşen Ay - şe, bu sefer de Hüseyine çatmış, ona ağzına geleni söylemeğe — başlamıştır. Hattâ Ayşe bir aralık o kadar kızmış. tır ki, eline geçirdiği — bir sandalyayı Hüseyinin başına geçirdikten sonra: «Bunlara hep sen sebeb oldun» diye - rek Fatmanın da üzerine hücum et - miş ve onu da sandalya ile başından yaralamıştır. Fatma ve Hüseyinin yaralı olarak polise müracaat etmeleri üzerine her| Yıkılan Valide hanının Bahı ikisi de tedavi altıma alınmış ve suçlu | lanmıştır. Bu münasebetle Balık; Ayşe yakalanarak tahkikata başlan -| zına kazıklar dikilmiştir. Vesaiti mıştır. 60 metre derinlikte harbe hazırlanan ordu (Baş tarafı 9 uncu sayfada) | Bütün teshin, havalandırma ve ışık cephane taşırlar. Bir boşlukta, içinde 900 | tertibatına rağmen bu beton tünellerle çe“ kişilik bir kışlaya yemek ve ekmek ha -|lik meskenlerde yaşamak hiç te hoşa gi- nrl;îın bellerine kadar soyunmuş in - de;înnen değildir. . sanların çalıştığı aşhaneler ve fırınlar erleri, burada bir gün olsun göğü gördüm. Kumanda mevziinin yanında | Börmeden yaşatmak, pek te kolay değil- yüz numaralı telefon santralı vardır. Te- | dir. Burada, gittikçe bastıran rutubett lefon hatlarında inkita olmasından kor-|karşı koymak pek güç. Hele, gelmemek kulmaz. Zira her istihkâmır, üçüzlü | ihtimali olan emre kadar aylak aylak ©- zırhlı telefon hattı vardır. Bu hatlar o|turma yeknesaklığını gidermek o nisbet- kadar derin gömülmüş ve öyle güzel mu- | te bir «emri azim» dir. hafaza altına alınmıştır ki, en büyük mu-| — Fransız yüksek kumanda heyeti bu hasara topunun en büyük güllesi, tel]e-ınoklğın idrak etmiş ve nazarı itibara al- rin bulunduğu yere kadar varamaz. mış bulunuyor. Şimdi geliniz, sizinle makineli tüftek| Maginot hattına dalmi sürette memuf mevzilerinden birine girelim.. Bıkmız.;loı““ erat ve sübayların buradaki hızmet parlak beton armeli duvarların çevrele- | Müddotleri müstemlekedeki hizmet müd- diği bir geçidden geçiyoruz. 'Tâ dipte ma-| e muadil tutulmaktadır. vi boyalı çelik bir kâpıdan içeri giriyo -) Bütün Maginot hattı teşkilâtinin arkar ruz. Bir yerden elektrikli vantilâtörlerin Stfda, hatla doğrudan doğruya teşriki mes homurtusu geliyor. Bu vantilâtörler, top | #ai eden hava teşekkülleri vardır. Bun mevzilerile, geçidlerin havasını düzenli İâ&rın vazifesi havada gözcülük ve muha- bir tazyik altında bulundurarak, hariçte- fazadır. Hava mevzilerinin yerleri gizli ki gazların içeriye sızmasına mâni olur- | tütulmaktadır. a lar; Ve ayni zamanda öyle bir hava cere-| ” “Harb isin yanı vücude getirirler ki, toplardan çı - kan barut gazlarını da anide defederler. Burada makineli tüfekler, çifter çifter, dörder dörder bulunur. Makineli tüfek - lerin yalnız mekanizmaları ortadadır. Namluların ağızları, çelik zırhlara gö - mülmüş ve dışarı uzanmıştır. Ortada ışık namma ampüllerin parlak ziyaları var- dır. Kurşun kemerleri otomatik bir su - rette dolar ve yerine girer. Makinelile- Tin vazifesi, makineyi işler bir halde mu- hafaza etmek, ve telefonla kendilerine bildirilen zaviye ve irtifaa göre âyür et- mektir. İstihk&mların önünde, tank tuzakları vardır. Ayrıca yüzlerce metre imtida - dında, dikenli tel hatları görü Harb için diplomatların — söylediklerini biliyoruz; ya halk ne diyor ? (Baştarafı 9 ncu sayfada) receksiniz Çekler Habeşlere benziyecek- lerdir. Kâmil Kiper (perükâr, Sirkeci): — Bana kalırsa bütün gürültüler — ik letler Cemiyetinin kuvvetsizliğinden do“ ğuyor, En büyük haksızlıkları yapan dev" letlere «Niçin yapıyorsun!» diye kimse” nin mani olduğu yok ki!.. Nusret Saja Coşkun T0 yaşında bir ihtiyar tramvay altında kaldı Dün Fatihte bir tramvay kazası ol- muş, 70 bir ihtiyarın sol baca- ğı tekerlek altında kalarak kesilmiştir. Saat 10,15 de Beşiktaş - Fatih sefe- rini yapmakta olan ©İ numaralı tram- vay arabası Şehzadebaşında Turan ti- yatrosu önüne geldiği zaman caddenin bir tarafından diğer tarafına geçmek isteyen ve Anadoluhisarında Yenima- hallede oturan 70 yaşında Mevlüd, bir- denbire tramvayın önüne çıkmıştır. A- damcağızı çiğneyeceğini anlayan vat - man V1S1 numaralı Eyüb Turgud, he- men frenleri sıkıştırmışsa da, kazanın önüne geçememiş, tramvay büyük bir sür'atle ihtiyara çarpmış ve onu der - hal altına almıştır. Araba beş altı mot re kadar sürüklendikten sonra durabil- miş, yetişen polisler tarafından yer - den kaldırılan Mevlüdun sağ ayağının, topuğu üzerinden kesilmiş olduğu gö- rülmüştür. Yaralı çağırılan sıhhi im - dad otomobili ile Cerrahpaşa hastane - sine kaldırılmış, vatman Eyüb Turgud yakalanarak tahkikata başlanmıştır. Kaza yüzünden bu hat üzerindeki trmvay seferleri bir hayli zaman inki- taa uğramış ve intizamını kaybetmiş - | yolu naki Eminönü meydanının açılması için lerdir, Karadenizde bir mötör battı Evvelki gece Karadenizde başlıyafi fırtına dün de devam etmiştir. — Fırtın? yüzünden dün limanımıza gelen Karâ deniz vapuru da dört buçuk saat rötaf yapmıştır. Evvelki gün İstanbula gelmekte olari Bartın limanına bağlı Ereğlili Ahmedt ald Tarı motörü fırtına yüzünden Ereğl önlerinde Galarya mevkilinde karaya ©" turmuş ve batmıştır. Motörde bulunmak" ta olan beş gemici bu sırada denize dö külmüşlerdir. Gemicilerden dördü tahli siye idaresi memurları tarafından kurt” rılmış, birisi boğulmuştur. Fırtına dül gece hafiflemiştir. Poliste : 'Taksimde Sakızağacı caddesinde © taran 16 — yaşında Ali - binmiş — ol” duğu bisikletle Aydede — caddesindefi geçerken Antranik isminde — birisitt çarparak başından yaralamıtır. Yara * L tedavi altına alınmış, suçlu yakalağ mıştır. | vasıtalarına kapatıldı gösterilen faaliyet devam etmelım"ıf kpazarı cihetindeki binaların yıkılmasına b!!j pazarı yolu kapatılmış, yolun Eminönü a& nakliye Eminönüne başka yoldan gelecek

Bu sayıdan diğer sayfalar: