26 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

26 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÖON POST Eylâl 26 Hergün Yol leknı';; ' be yol inşa Ettirmek sistemi Yazan: Muhittin .ıvuıı ürkiyenin yolsuzluğunu hep bi Hyoruz. Fakat, bunun derecesi- 4i kolay tasavvur edemeyiz: Senede on milyondan fazla varidatı olan İstanbul şehri ile avuç içi kadar küçük bir vilâyet olan İstanbul vilâyetinde, Maltepe - ile Pendik arasında hiç yol yoktur. Artık üst tarafını tasavvur ediniz! Yolsuzluk sade parasizlıkta len, yalnız onunla izah edilir bir şey değildir. Parasızl temsizlik de onun kadar mühim bir âmil- dir. Yolun nasıl yapıldığını biliriz. Evvelâ bir keşif yapılır; sonra münakasa ilân edi- lir; münakasa yolu bir mütcahhide verir, müteahhid yapar, yol tesellüm edilir ve ondan sonra da kendi haline terkedilir. Bugünkü yoll. ttâ mütemadi bir bakım n etsek dahi gene netice de- Bişmez: * Bugünkü — yolların üstünden 6-7 ton sıkletinde altı tekerlekli kamym-w lar, saatte 50-60 kilometre sür'atle gider- | ler. Fransanın yüz sene evvelki yol tek- niğinin bizdeki kötü taklidi ile yapılan yollar, bugünkü münakasa sistemi ile in- şa edilmiş olursa bu yolun dayanma ims | kânı yoktur. Bunun neticesi olarak da ber sene devlet ve vilâyet büdceleri kı- yamet kadar para sarfederler, fakat hiç- bir tarafta yola benzer bir şeye tesadüf edemeyiz. yanında sis- * Şu halde değişecek iki şey vardır: Yol tekniği ve yol inşa ettirme sistemi, Bizim modern bir yol tekniğine ihtiya- dımız vardır. Bunu en iyi Almanya ve İtalyadan öğrenebiliriz; çünkü en mo- dern tekniği bu iki memleket kullanıyor. Almanyanın ve İtalyanın otomobil yol- larını yapalım, demek hayal olur. Fakat, © yolları yapan teknik unsurlarından bi- zim' alacağımız pek çok şey bulunduğu muhakkaktır. Evvelâ, onlardan bunları alalım. Fakat, asıl mühim mesele, yol yaptır- ma sistemidir. Bugünkü' sistem, bürokra- tik Fransa maliyesinin bize geldiği za- man büsbütün berbad olan münakasa sis- temidir. Bu sistemin fenalıkla hde mrar etmiyeceğim; çünkü bunları herkes | bilir. Bunun ıslahı çaresi yoktur. Başka yerlerde olsa bile biz bu çareleri bulama- yız. Bunun enm güzel ıslah çaresi onun top- tan ilgasıdır. Bu sistem ancak kâğıdı, dos- yayı temin eder. Yolu, ahlâkı, hayatı tah- rib kuvvetini izah etmek de çok acıklı- dır, * Bir sistemin ilgasını teklif etmek kâ- fi değildir. Yerine konulacak şeyi de gös- termek lâzımdır. Bu makaleyi de bunun için yazıyorum: Resimli Makale : — Dönüm noktası... — Erkek düşmiye başladığı zaman kadın ekseriya yuvarla- nır, fakat hayat merdiveninin çıkılması bahsinde vaziyet aksldir: Erkek yükselmiye başladığı zaman kadın daima onun rilir, önündedir. ve ilk geref demeti ona ve- Bir erkeğin muvaffak olmasında veya olmamasında en büyük tesiri yapan kadındır, fakat kadıa bu tesiri yapacak kuvveti ekseriya erkekten alır, ve bir defa kuvveti aldıktan sonra artık dudurulması mümkün değildir. Bunun içindir ki zevce intihabı erkeğin hayatında dönüm noktasıdır. SÖZ ARASINDA 17 yaşında usta Bir Remancı Amerikada *Pittsburg orgestrası ke- man solisti, resmini — gördüğünüz 17 İyaşlarındaki Betti Atkinson'dur. Şimdi Londraya gelmiştir. Meşhur keman Üs- tadı, Karl Fleş'den ders alarak kema- nını ilerletecektir. ——— © denilen hastalığın önüne toptan geçmek için, bu asrın tasavvür edebileceği en ba- sit ve en mükemmel sistem budur. Ben bunu hayalimden icad etmiyorum. Boş yere bir ukalâlık olsun diye de yazmıyo- Memlekette yol inşasında mütehassıs millt bir teşkilât vütüde getirmek Tâzum- | dır. Bu milli teşekkül, devletle vilâyetle- rin ve belediyelerin hissedar oldukları bir kooperatif şirkettir. Sermayenin büyük bir kısmını devlet kor; diğerlerini de vilâ- | yetler verirler. Devlet bir taraftan, ticari | asuller ve mali kombinezonlarla da ban-| kalar diğer tâaraftan, bu şirkete krediler verirler. Bu suretle, İş ve Ihltiyaç nisbe- tinde yol yapabilmek için meydana geniş bir maliye kuvveti gelmiş olur. Bu tarzda geniş bir imkânla teşekkül | eden şirket, kuvvetli bir teknik şubesi vücude getirir ve bu şubeye en mütehas- 818 Avrupalı teknikcileri kor. Bu şube memleketin ihtiyaçlarına göre muhtelif yol tipleri tasarlar ve yol tiplerini devlet tasdik eder. Bu tiplerin beher kilametre için maliyet fiatları her sene ayrı ayrı tesbit edilir. Ondan sonra gerek devlet, gerek vilâyetler ve belediyeler bu tipler dahilinde şirkete yol' siparişleri verirler, Şirket de bu yolları yapar, Sene nihaye- tinde bu inşaattan hâsıl olan kârlar da, kooperalif usulünce, tediye ettikleri yol bedelleri nisbetine göre hissedarlara tev- zi olunur. Bu şirkete, bazı memleketlerde ve ez-| «ümle Macaristanda olduğu gibi, kredi ile inşa ettiği yollardan geçen her hangi bir nakil vasıtasından muayyen bir re mak hakkı da verilebilir. Bü takdirde şirket muayyen bir varidata güvenecrek bazı işlek yolları mükemmel bir halde in- şa için kendisine krediler de temin , Faraza, İstanbul - Ankara otomobil bu cümleden bir yol olur. Münakasa usulünü kaldırıp suiistimal rum, Avrupada mevcud bir koopoeratif Reji sistemini bizim memleketin yol der- dine tatbik ediyorum. Avrupanın hemen her tarafında, yol için değil, fakat umumt hizmetleri alâkadar eden pek çok işlerde ve sahalarda bu kooperatif Reji sistemi pek uzun zamanlardanberi küullanılmakta ve pek muhtelif şeylere tatbik edilmek- tedir. Dünyanın en zengin şebekesine malik olan Belçika demiryollarının yarısı bu usul ile yapılmış ve bu usul ile işletil- mektedir. Bütün Belçika şehir ve köyle- rin su derdlerini bu usul ile izale etmiş- tir. Almanya, Fransa, İsviçre bu usulü bir çok muhtelif sahalarda kullanıyorlar. Nazari ve ameli, on beş senelik etüd ve tecrübenin bana ilham ettiği bu usulü vaktile İstanbulun su derdini hal için teklif etmiştim. Fakat, iş bürokrat unsu- run eline düştü, tatbik edilemedi. Bugün ayni usulü yol inşast için teklif ediyo- rum. Koorepatifin ne olduğunu bilen bir tasanın elile böyle bir teşekkül hem ga- yet kolay kurulur, hem de fevkalâde mü- kemmel bir tarzda işler. İnşa dilecek yol- İSTER Bir doöstumuz söyledi: «Bir teneke Urfa yağı a sıştık, hem Hba iyi yıkanmıyan bir kaba koymuşlar, gaz kokuyordu. Değiştirmiye teşebbüs ettik, mümkün acı yağ da akşam solfrada bahsi geçi İSTER kâbus halini b/dı, nihâyet bir akşam yemek esnasında gene sözü geçince sinirlendim, getirin şu tenekeyi, dedim, getir- diler, aldığım gibi sokağa fırladım, kazatıdan boşanırcasına yağmur yağıyardu, buna rağmen evdea 200 metre kadar Hergün bir fıkra Çok fazladır İ $ — Adaman biri at pazarından at ala-? İ İ caktı. Bir at gördü, beğendi. Atın 'va- hibi orada idi: — Bu atı kaça verirsin? Atım sahibi kekeme idi: — Yüz, yüz, yüz, yüz, yüz... Diyor, lâfın bir türlü arkasını geti- remiyordu. Atı almak isteyen yüzleri saymıştı. Kekemenin sözünü kesti: — Tam beş tane yüz dedin.. beş yüz E etti. Her halde kuruş değil, lira ola- ı cak, Beş yüz lira da bu ata çok faz- ladır... deyip yürüdü gitti. ÇAS İT Z Katilin merakı ada Yaman bir insan Kaçakçısı | — 38 yaşlarında meyva usaresi taciri Fransız Albert Gurg çalındığını bildi- Bi halde 2 bin İngiliz liralık birs inci gerdanlık ile 1000 İngiliz liralık, 46 tane eski İngiliz minyatürünü sakla - mak suçile 18 ay hapse mahküm ol - muştur. d Gurg bu kıymetli eşyanın, kendi » sine zengin bir İspanyol tüccarının oğ- lu tarafından verildiğini ve bu zatın :Gcntrıl Franko ordusunda hizmet et - tiğini söylemiş, bunları, — tüccarın iki kızını İspanyadan kurtarmanın, kaçır- manın bedeli olarak aldığını iddia et - miştir, Halbuki, Gurg'un, kızları İspanya - | Londranın kalabalık caddelerinden bi-|dan 20 gün zarfında çıkardığı takdir - rinde, geç yakit bir kadını tokatla ba-| de 20 bin frank alacağı — ve tüccarın ti müteakip kaçmış, sekiz gün saklandı- |okumuştur. Kâatil yakalanmış, muhakeme edilmiş ve idama mahküm olmuştur. lar, seri tarzında otomobil yapmak gibi, hem güzel, dayanıklı, hem de ucuz olur. Memlekette fevkalâde büyük bir nafia in- Muhittin Birgen İSTER temin edebilirim. İNAN, uzaklaştım, bır yan sokağa saptım, orada da bir hayli yü » rüdüklen sonta bir ağaç dibine bırakarak, nihayet rahat ve memnun cve döndüm... Saukahları Gaireye giderken takib ettiğim yol o semtten geçer, ertesi gün baktım, teneke yerinde duruyordu, kimse acı çıktı, hem de gâa- olmadı. Bu kokulu, e geçe bizim için bir dokunmamıştı ve b ziyette bana öyle g! çöpçü de.> İNAN, İSTER yılttıktan sonra, otomobil anahtarile ba-| minyatürleri Londra pazarlarında sat- Hına vura vura öldüren bir şoför, cinaye-| maya kalkıştığı meydana çıkmıştır. Gurg çok kurnaz bir adamdır. İs - Bı bir mağarada, pek sevdiği (Ada âşık- k panyada müdhiş bir teşkilât kurarak, |ları) isimli bir romanı sekiz defa üstüste | 159 kişiyi Avrupanın muhtelif şehir - Terine kaçırmıştır. 500 serledenberi kız çocuğu olmıyan aile İngilterede Kinnersly ailelerinden eski kılâbı teşkil edecek olan böyle bir sistem |bir ailenin son günlerde bir kız çocuğu için biraz alâka göstermek, beyhüude yere|dünyaya gelmiş, bu münasebetle büyük yorulmak demek olmıyacağını kat'iyetle'şenlik yapılmıştır. Zira, ailenin beş yüz senedenberi hiçbir kız çocuğu olmamıştı. İNANMA! u hal tamam 4 gün devam etti. Bu va- eldi ki bu memlekette hırsız da yoktur, İNANMA|L Sözün Kısası Rontgen gözlü kız E. Talu man Yarabbi! Daha meler görc« ceğiz? Yunanistanda, bugün büs tün Atina halkının, kudsiyetine kail oldukları bir kızcağız varmış İnsana göylece bir bakıveriyormuş.. cebinde, karnında, kafasında ne var, ne yok, bir bir hs>-r veriyormuş! Göri” üz mü cemiyeti altüst edecek hâssayı T dakikacık farzedin ki bu hâssa bütün beşeriyet içerisinde taam » müm ediyor hep kadınlar c Atinalı cağız gibi, insanlarır. içini dışını görüt oluyorlar.. sonra da, ağız birliği ederek bu hâssalarını gizli tutuyorlar.. seyreyleyiti cünbüşü!, Meselâ: — Terziden mantomu alacağım.. bana para ver. — Vallahi yok, karıcığım! İnanmazsan, işte cüzdanım, — Ben cüzdanını ne yapayım? O, val 4 lah billâh kesesi. Sen hele, yeleğinin iç cebindeki mavi zarfı çıkar. Oradaki üç tane ellilikten Ikisini ver, bakayım. Bir daha da yalan söyleme! Bu, muhtemel sahnelerden bir tanesi ve en hafifidir. Bir de şöylesi var: — Seni utanmaz, arlanmaz, haln herif! — Ne yaptım yahu? Ne oldun, bire denbire?! — Ben ne dediğimi biliyorum.. — Ne yaptım, amma? — Şu dakikada, zihninden, Melâhat Hanımın kombinezonlu hayali geçti mi, geçmedi mi? — H! — Rezil! Çapkın herif seni! Şu muhavere de, kendi aralarında: — Ay, kardeş! Bak şu karşıda oturanm, Gömleği pire tersi içinde.. — BSahi! Omuzlarını da başka renk kor« delâ ile tutturmuş. Her halde çok pasaklı, hem de çok savruk şey.. Öğl, ERERE DA E. Talu Mütekaitd bir miralayın Acıklı ölümü Geçen Cumartesi Beyoğlu İstiklâf caddesinde sokak ortasında kalb sek -« tesinden vefat eden ve üzerinde hü « viyetini tesbite yarayacak bir vesika bulunamadığı için zabıta — marifetile kimsesizler mezarlığıra defnedilen bi- lâhare ailesinin mü:scratı üzerine adı meydana çıkan fırka kumandanların « dan mütekaid miralay Hamdi Nacinin cesedi dün kimsesizler mezarlığından çıkarılmıştır. Cenaze bugün askeri me rasimle Edirnekapıdaki şehidliğe def « nedilecektir. Bir motosiklet 7 yaşında bir kızı yaraladı Rıdvan isminde bir genç binmiş olduğu mo tasikletle Aksaray Millet caddesinden geçer« ken o civarda oturan 7 yaşında — Muazzeza garparak başından yaralamıştır. Yaralı te « davi altına alınmış, Rıdvan yakalanmıştır. Bir genç kız haşlandı Şişlide Kocamansur soktağında — oturan Yorginin kızı 28 yaşında Kösli dün mangal Gstünde su isitirken küzân devrilmiş, dökü - den sularla vücudünün muhtelif yerleri haş- lanmuştır. Yarahı Amerikan hastanesinde te davi allma alınmıştır. f" Büyük müsahbaka AT Yalnız çocuklar için --- 25 lira, 15 lira, 10 lira ve 100 kişiye de muhtelif hediyeler vereceğiz Bu sütunda her gün muntazaman çıkacak birden on sekize kadar numa- ralı resimleri kesip saklayınız. Müsa- baka faydalı, eğlenceli, — ve kolaydır. Hal şeklini son resim çıktığı gün ilân edeceğiz- ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: