October 2, 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

October 2, 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Pa Ş ” Son Postanın tefrikası: 2 Komiteciler arasında| Makecîonya Dünkü kısmın hülâsası Bir Mart akşamı Belânik Ilmanında Vadiülkebir isimli bir vaparda bir infilâk oluyor, ateşler vapurun her tarafını sa - rıyor, halkın hayretle açılan gözleri ö - nünde vapur tamamen yanıyor. Aradan kıza bir zaman geçince Vardar cihetindeki Galik köprüsü berhava edili- yor. Sonra da Osmanlı bankasının altın- dan müdhiş bir volkan pâtlıyor, ayni ge- ©e bir çok binalar bombalanıyor, uçuru - luyor, şehir ateşler içinde — kalıyor, balk dehşete düşüyor, karkunç bir panik baş - hyor. Hükümet kuvvetleri derhal fanli - yete geçiyorlar. Ertesi günü bir çok Bul- Bar komltecileri yakalamıyor. Bunlar kor- kunç hareketlerini inkâr etmiyorlar, Os - manlı bankasının karşısındaki bir Bul - garın bakkal dükkânı içinden 6 ay uğ - Taşıp tünel kazdıklarını, çıkan toprağı daâ kese kâğıdları ile müşteri gibi gelip bak- kal dükkânından alarak denize döktük - lerini söylüyorlar. (Roman devam ediyor) a Bir aralık, ameliyat müşkülât kesbet- Mişti. Kazılan tünefin önüne, Kolombo n'“l_ınln lâğımı çıkıvermişti. Fakat a- ıhr:ıtâr komiteciler; bu lâğımın delikle- rini çuvallar ve yorganlarla tıkamış - lar; işlerine devam eylemişlerdi. O korkunç çukurların içinde çalışan !_alı:bnlar, bir aralık havasızlıktan bo - ğulacak hale gelmişlerdi. Komiteciler, buna da çare bulmakta gecikmemişler- di. İçeriye büyük körüklerle hava ver- | * mek suretile, bu Mmüşkülâtın geçmişlerdi. Bir taraftan Osmanlı bankasını bir anda berhava edecek olan bu hazırlık görülürken, diğer taraftan da, gene bir anda o mahalleyi ateşe verecek bir te- şebbüse girişilmişti. Büyük tünelden ayrılan — bir kol, — caddenin orta - Öönüne da m Bir Bulgar hademe bu teşebbüsü duyar sonrâ etrafları kuvvetli bir asker çem- ber| ile çevrilmişti, O tarihte bile, hâdisatı büyük bir çüncü ordunun kıymetli — zabitleri; derhal bu çete ile müsademeye giriş - _m:şler.. çete efradından bir kısmını kanlar içinde yerlere serm Ş bir kıs- manı esir etimşler; diğerlerini de, gene az hattının gerisine püskürtmüş- lerdi, Bulgar komitecileri, tasavvur ettik- leri karkunç gayeye vasıl olamamışlar- di Huğıu'd.ı böyle bir hezimete uğra - la beraber, şehirde de elektrik ba - yi u iyi bir şekilde kullanama - mı&ş_lur: düşündükleri tahribat ve yan- Bınları yapama: ardı. tary dikkat ve ehemmiyetle takib eden ü -| Selânikte dağa kaldırılan Amerikalı kız Yazan: Ziya Şakir üdhiş bir kaynaşma duymaz komite reislerine koşmuştu. İstanbuldan (Edib paşa) nın riyasetin- de bir divanıharb gönderilmiş.. şehir- | de; sükünet ve tabif hâl, avdet eylemiş-| ti. Lâkin; Selânik, Edirne, Manastır vi-| |lâyetlerinin Bulgarlarla meskün ki lerinde müd bir kaynaşma başgös: termişti | (Makedonya ihtilâl komitesi) büyük mikyasta faaliyete geçmişti. Bulgar köylerinde, kadın ve erkek hocaların yardımile, çarçabuk teşkilâtını ikmal etmişti. Hergün hududu geçen büyük- lü küçüklü Bulgar çeteleri; he rafı istilâ ederek sakin ve muti halkı, zorla ihtilâle sürüklemektelerdi, Bütün köylerde ve kasabalarda; teş-| ”' (— Güzel ve düşündürücü bir anket —) 25 sene sonraki Türkiye nasıl o lacak ? Profesör Mazhar Uzman ile Profesör Mükrimin Halilin anlattıklarını dinleyiniz ruyorum: — 25 sene sonraki Türkiyeyi nasıl ta- savvur ediyorsunuz?. Bu suale cevab verenler arasında dip- lomattan askere, felsefe — profesöründen | şehir meclisi âzasına varıncaya kıdar,_ muhtelif meslek müntesibleri var. Mülâkatlarımı birer birer yazıyorum: Profesör Dr. Mazhar Uzman, beni, gü- ler yüzle karşıladı. Fakat: — Sualiniz, şahsım için biraz hüzünlü, dedi. 1963 senesine kadar, tabil kemikle- rimin bile çürümiyeceğini tasavvur ede- mem, Lâkin, © zaman, memleketimin nütu- sunun, hiç olmazsa, 80 milyona varacağı- nı düşünüyorum. Bir karış boş toprağın kalmadığını görüyor gibiyim. Gözlerimin önünde, gerek Anadoluda, gerekse Trak- yada büyük k şehirler canlanıyor. O kadar ki birinin hududu bitmeden, di- ğerinin — sımırı — başlıyor. - Memleket, baştan aşağı yeşillik içinde ve bağlık, bahçelik... Halk mürelleh, yoksulluk denen şey unutulmuş! Herkes, çalışması nisbetinde hakkını âlıyor, mes'ud oluyor. Hiç kimse, diğerini kıskanmıyor. Bütün vatandaş - larımda şefkat ve muhabbet hisleri ol - ğgunlaşmış. Yer yer hastaneler, ihtiyar müesseseler yapılmış. İnsanlar birbirleri- ni mes'ud ve müreffeh görmekten zevk &- hyorlar. Birbirlerinin hâklarına hürmet ediyorlar. ç Köyler, en medeni çehirlerin küçük bi- rer nümunesi olmuş, köylü maarifle nur- lanmış, fakat büyük bir aşkla yine sapanı- na sarılmış... Her birinin konfarlu evleri, üyük büyük tarlaları var. Bütün köyler- Profesör doktor Mazhar uzman gerek Bizans ve gerek Osmanlı impara- torluğunun eserlerini gölgede bıraka- cak kadar güzel olan kâşaneler, park- lar, âbidelerle süslenecek.. Benim Bakirköy hastanesi gibi has- tancler de,en aşağı Anadolunun 20 şehrinde kurulmuş bulunacak, Fakat, İevleri ve yetim çocuklar için cenne: gibi| Bakırköy müessesesi ilk önce yapıldığı için tarfht kıymetini muhafaza edecek! — Tabif adınızla beraber. — Bu, o zamanki neslin mürüvvetine bağlıdır! İstanbul üniversitesi tarih zümresi profesörlerinden Bay Mükrimin Halil dedi ki: taraf tçin |d€ kültür evleri, klübler, tiyatrolar, sine- | çi , |malar, tenis ve diğer spor yerleri, ufak Ancak İ! sivasi Sualinize cevab vermeden önce sına getirilmiş; buraya büyük bir da -| gayelerine | EBilât unsurları artmış; her v eee e eai İ ea yeran ——— macana yerleştirilmişti. Bu damacana, | Yaklaşmışlar; bu kanlı ve korkunç te- fevkalâde iştial kuvvetine, malik olan korkunç bir mayil ihtiva etmekte idi Dükkânın süst katında kuvvetli elektrik bataryası yapılmıştı. Bu ba - taryadan da, o damacanaya, elektrik telleri uzatılmıştı... Bir düğmeye bas -| makla, damacanadaki o müdhiş mayi patlıyacak ve parlıyacak; koca mahalle, alevler içinde kalacaktı. Burada bu korkunç ameli; ederken, Bulgaristandan bü; y Şüklü bir takım bombalar, paket paket | dinamitler, yüzlerce metre fitiller.. ve nihayet, ihtilâlde şehri harabe haline Betirecek fedailer celbedilmiş; bunlar da, (Hekim kızlar) denilen Fransız hastanesinin karşısindaki evle, Boşnak hanına yerleştirilmişlerdi. Fakat Bulgar komitecileri, bu hazır- ıkları kâfi görmemiş'erdi. İki ay daha, dişlerini sıkıp çalışarak, bir kaç yerde daha tünet kazmak, bunların içlerine dinamitler doldurmak, vaziyeti daha korkunç bir şekle sokmak istemişlerdi. € © sırada, işlerini bozan bir hâdise Zühur etmişti, Kolombo otelinin müsteciri, binanın abdesthanelerinde gittikçe artan koku» yu, lâğımların bozulduğuna atfetmiş; ta Mirat icrasına teşebbüs eylemişti. otel- de bulunan - ve komiteye dahil olan - :Lr Bulgar hademe, bu teşebbüsü duyar |şebbüslerile Avrupa siyaset merke rinin nazarı dikkatlerini celbe muvaf- seslw. en garistan) idi. Makedonyada kuvvetli yükseldiği yer, (Bi Bulgarlar d bu feryada iştirak etmişlerdi. Bu kanlı hâdisenin ertesi günü, Se - lânikte kansoloslar toplanmışlar; tah - kikata girişmişlerdi. İki gün sonra da üç Avusturya zırhlısı, Selânik limanı- na gelerek Beyazkule önünde demirle- mişlerdi. Bereket versin ki; konsoloslar insaflı- ca hareket etmişler; hükümetlerine gönderdikleri rapolarda bir dereceye kadar hakikati söylemişler; zavallı ma- sum Türklerin omuzlarına yükletilmek istenilen mes'uliyeti kısmen hafiflet - mişlerdi. Bu kanlı hâdisede mes'uliyet, tama- mile hükümete aiddi,.. Bulgar komite- cileri senelerdenberi gizli faaliyetleri- ne devam etmekte. köylerde, (kilise -|kün di gelen seslere çevrilmişti. Bu| için kaynıyan bir volkan halini almış- |tı. Kanlı vak'alar, sayılamıyacak ka - id'" çoğalmıştı. | Bütün (üçüncü ordu), harekete gel- İmişti. Hergün her yerde kanlı müsade meler ve şiddetli takibler yapıldığı hal- de, çetelerin faaliyetini eksiltmek müm | , Nihayet Bulgi mite- ük bir cür'et göstermişler; (Korşova) nahiye merkezini basarak kasabayı ele geçirmişler; hükümet ko- nağının üzerine Bulgar bayrağını dik- mişlerdi. Hâdise, mühimdi. Hükümetin şeref| | ve haysiyeti, tamamile tezelzül etmi İstanbulda; Yıldız sârayı, Bab: harbiye nezareti birbirine girmişti.| Abdülhamid; kasabanın bir an evvel komitecilerin elinden istirdadı için kat'i| emirler vermişti. O civardaki asker kuvvetleri, Korşo- İva üzerine yürümeye başlamışlar, na-| hiyenin her tarafımı sarmışlardı. Müsa- demeler, âdeta karkunç bir harb halini almıştı. (Arkası vur) Sümer bank Umum Müdürü bu hafta gelecek Avrupada bulunmakta olan Sümer -| bank umum müdürü Bay Nurullah Esad k,mw m&;eleyi komite reis- | kavgası) — yüzünden her gün Rum- îdmu. KUÜ NDĞ 'ermişti. larla * kanlı — hâdiseli akardık <| S Komite reisleri derhal toplanmışlar;|ları gibi. her fusattan — istifad | - Sümerbank umum müdürü bu seya -| lâğımlar açılıp da kazılan tünel mey - dana çıkmadan evvel, harekete geçme- | Yi kararlaştırmışlardı. Bulgaristana, yıldırım sür'atile ha - ber gönderilmişti. (7 nisan 1903) gece- &i, en mükemmel silâh ve bombalarla xıyııhhq olan kuvvetli bir Bulgar çe- dnğ;“h::udu Beçecek; Selânik üzerine tireğ in edecek.. sür'atle hareket e- ibl.-l-' en kısa bir zamanda, Selânik ,ılğnerintn imdadına yetişecekti. M;îakxkaten. Selânikte bu korkunç dml—*îln başladığı gece, 200 komiteci- m'wrm Y!Xıieh en son sİstem kısa man ğ t."ı-vvv.ı 'ver ve bombalarla müceh - Z M; kuvvet; (Cumaj BAlâ) tarafın- ee ludun imtiyaz — hattını Beçmiş; karakollarını altüst ederek ce- _"'Ü:“_ ilerlemişti... Fakat; biraz e dikiğ ü Jederek Türk köylülerinin de rahat ve |huzurlarını selbetmektelerdi. Bu komitecilerin Selânikte böyle bü- yük bir (tedhiş hareketi) ne geçecekle- Ti vaktile hissedilmiş; hattâ bunun için bazı tertibata girişilmiş ise de, mesele- ye lüzumu —Radar — ehemmiyet ve - rilmemişti. Daha doğrusu, Bulgarlar hakkında fazla takibatta bulunularak: — Hiristiyanlar tazyik ediliyor. omatlarına bir şi- istenilmemiş- ti... İşte, lüzumundan fazla gösterilen bu saygı ve ihmal yüzündoen de; (7 ni- san) gecesi, o korkunç velvele zuhura gelmişti. üye * Selânikte, idarei örfiye ilân edilmiş; batinde bilhassa ikinci dört yıllık üç nu-| milyon lira sarfedildi Şimdiye kadar Eminönünde yıkılan ve yıkılacak binalara harcanan para mik - darı bir milyon beş yüz altmış bin lira - dır, Eminönü hanına verilecek yüz otuz bin lira dün bankadan alınmıştır, Yıkı - Jacak Balıkpazarı adasındaki — istimlâk muameleleri tamamlanmıştır. Bu ada, bir Ay sonra kâmilen yıkılmış olacaktır. Yal- nız Selânik bonmarşesinin bulunduğu a- dadaki istimlâkler henüz tamamlanma - mıştır. şu noktayı düşünmek lâzım: Bu müd- güzel çeşmeler ve havuzlar mev- önünde canlanıyor. Bu yolların etrafını yüz binlerce ağaçlar süslüyor. Keza or - manlar, meyvalıklar, bağlar, zümrüd gibi ekinleri rüzgârlarla dalgalanan tarlalar.. İşte, lekette yaplığım her seya- hatte, önüme serilen © 1ssız yerlerde can- | |lanan hayaller... — Bu kadar mı üstad? —Hayır! Daha var: Köylerde maden mühendisleri, doktorlar, — öğretmenler, fabrikatörler; çifiçi ile yanyapa yaşa - maktan zevk duyuyorlar. Hepsi, köyden, köyün toprağından servet ve saadet bek- liyor, O kadar ki köylülük - şehirlilik mefhumu yalnız sahanın büyüklük ve küçüklüğüne münhasır kalmış... Bu toprakların, asıl efendisi olan köy- lüyü, fikren yükselmiş, refahı artmış, ha- yatın her türlü nezih zevklerini tadabilir bir hale gelmiş görüyorum. — Peki, sayın profesör, ya İstanbul? Onu da şu hayal âleminin dekoru içine sokmaz mısınız? — Oooo... İstanbul, zihnimde büsbütün başka bir şekil alıyör. Halicin kenarla - rını, Boğazın sahillerinin geniş rıhtımlar- la süslendiğini, mes'ud birhalk kütlesile dolduğunu düşünü yorum. Ve eminim, böyle olacaktır! Çamlıcaya, Boğaziçinin tepelerine dişli trenler işliyecek, oteller yapılacak, sey - yahlar, İstanbulu yaz, kış bırakmıyacak- Şehir halkı, bilhassa — mütefekkirler, leri etrafında İngilterede tedkikler — ve | Yün S e temaslı K B ereye' ÖL yE — e u — İzmite kadar, körfezin karşılıklı sa- Eminönü istimlâk işine bir buçük | Pilerinde bulunan bütün şehirlere. Me- selâ, Sapanca, Değirmendere, Karamür- sel taraflarına. Buraları, yapılacak olan | h$ teşkilâtın tekemmülü y yeni köçklerle baştan aşağı örtülecek... Bir çok İstanbullu allenin, fastoral bir ha- y.ı; yaşamak için buralarda villâları ola- cak! İstanbul ile Üsküdar ve Kadıköy ara- sında asma köprüler yapılacak... Ayrı- ca da beş dakikada bir kalkan gayet sür'atli küçük, küçük vapurlar iki sahil arasında arı gibi işleyecek... Hele şimdiki İstanbulun bulunduğu yerler, bu gördüğünüz yangın yerleri, det içinde bür harb olur mu, olmaz mı? — Aman, harbi hatırımıza getirme- yiniz! Fikirlerinizi, sulh perisini ürket« mediğimizi düşünerek söyleyiniz. — O halde, 1963 senesine kadar ya- pılacağını, başarılacağını - tasarladığım işleri birer birner sınalıyorum: | — Şimendifer iuşaatı tamamile bi- irilmiş olacak, — Yol meselesi halledilecek; şimdi- ye kadar yol yüzü görmiyen kasabalar, birbirlerine, hiç değilse şoseler ile bağ- lanacak, 3 — Boş yere akan nehirlerimi razimiz sulanacak, bu suretle fus beslemek imkânı bulunacak, 4 — Sıhhi teşkilât tamamlanacak, memleket içinde sar! hastalıklarla ve bilhassa ısıtma ile mücadele edilecek, belki de bu hastalıkların tamamen kal- dırılması mümkün olacak, $ — İlmi faaliyet her sene inkişaf e- decek, bir taraftan irfan müesseseleri çoğalırben, diğer taraftan münevverle. rin mikdarı artacak. Bittabi tedkikler ve tetebbüler fazlalaşacak, pek çok e- ser tercüme ve te'lif olunacak. Neşre- dilen eserler geniş bir okuyucu kütlesi bulacak. Tabitdir ki bu da matbaacılı- ğın ilerlemesini, gazete ve mecmuaların kat kat fazla satılmasını doğunacak. 6 — Ziratimiz asrileşecek, bas atten kesif ve modern ziraate doğru gi- dilmeğe başlanacak. Bu suretle milli servetimiz artacak, - 7 — İşletilmiyen madenlerimiz işleti- lecek, kana toprağın bağrında gömülü maralı sanayi programının tatbilc şekil. YEZ Zamanı İstanbulun bu kalabalığın -| kalan bu cevherlerin getirecekleri pas (ralar, vatandaşların ellerine geçecek. - 8 — Birçok fabrikslar kurulacak ve |bunun neticesinde memleketimizin U- |mumi vefah seviyesi yükselecek. Refa- hın artması ve yukarıda söylediğim sıh- nden ş la ölümün önüne geçileceği için nüfu- sun çoğalması siyasett muvaffakiyetli semereler verecek — Bu muvaffakiy ftade etmez misiniz? bi — Nüfusumuz, bugünkünün iki mis- Di olacak. x Hülâsa, söylediklerime mümasil 0- larak yüzlerce şeyler söylenebilir. 'Ne mutflu, o günleri görenlere! Sabih Alaçam ti bir rakamla İ«

Bu sayıdan diğer sayfalar: