12 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

12 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Birincileşrin ŞEMA MAŞA Başvekil Ankaraya hareket eti i mazda, yaklaştığı esnada uğurlayıcıların elleri- — girer dn cn > ni ayrı ayrı sıktıktan sonra vagona bin- Başvekil akşam eksprese ilâve olunan ağ m > ğ aşada Riyasaticum e vagonla Ankaraya hareket etmiş- e e na Celâl, Milli Müdafan Vekili Kâzum Öz - alp, Londra büyük elçimiz Fethi, vali İmuavini Aziz Hüdai, İstanbul komutanı Başvekil tam saat 19 da Dolmabahçe | sarayından Haydarpsşaya gelmiş ve doğ»! ruca gara girmiştir. Başvekil trene binmeden evvel bir v müddet kendiliizi uğurlamağı gelenler -|dürü Yusuf Ziya, diğer bir çok zevat ve lo konuşmuş ve trenin hareket szatinin | halk uğurlamışlardır. Kaynanasını kaçıran köylü famızda) terkesine almış ve kaçmıştır. Bu MD OL iii kador| Hâdise köyde duyulmuş, herkes tara - devam ettirmek istiyen iki sevgili niha-| fından hayretle karşılanmıştır. Zabıta yet bir gece kaçmağa karar vermişler, | Cemili ve Kaynanasını şiddetle aramak - Cemil bir at hazırlıyarak gizlice kadını | tadır. İstanbul Tramvay Şirketi 21 İkincikânun 1911 tarihli şartnamenin 14 üncü maddesins göre İLÂN 938 yılının 17 Birinciteşrinden ve yeni ilâna kadar Pazardan başka günlerde gidiş - geliş kış programı Ne. YOLLAR İk on Aralık Dakika kalkış kalkış işli « Tünel 815 8 615 740 0 10 . 130 1900 6 Tünel - Şişli 435 mo 19.00 2400 10 Gişli - Beyend 746 300 745 900 O u 000 1100 " 1700 1900 O 13 Beyand - Şişii 155 2345 1900 16 gı Fatih - Harbiye 8.15 sn 415 730 2 12 730 20.30 7 Hârbiye - Fatih 700 2415 2030 2416 3 Aksaray - Harbiye 685 2310 65 70 A 730 1600 “4 İZ. mersiye. aksaray 10 2385 1000 2355 28 İkaçka - Tünel 1550 o M0 1030 48 4 RU Tünel - Maçka 010 4m — — — Maçka - Beyazıd. .» 3» 68 10 1 730 1900 7 16 19002100 oo 18 Beynmd - Maşka 710 405 21.00 2405 . 8 Şişli (depo) Eminönü 815 700 613 740 . A 140 900 7 VW 16 Eminönü - Maçka 04 v0 000 170 . i Maçka - Eminönü 10 1140 2000 Bili (depo) Bentnönü 635 705 Eminönü - Kurtuluş Kurtulaş - Eminönü , 60 0 00 70 10 a 130 000 z 40 0001740 OO 1130 1900 : — uA 10002440 o 20 8 zay 9 60 750 5 70 00 O & 2001700 iş ; 1700 1600 , 8 ika 2 GEMİ 105 15 80 7118 O 1 — — ——i 80 2 830 s08 6 Beşiktaş - Fatih Xx z” 0001700 Oz ğ EY 11.00 1909 , 2 0 19002105 OG4 Fatih - Beşiktaş Ge m 2028 40 70 3 yag m 730 900 7 800 1709 040 —l3z 11.00 1909 7 0 401100 14 X zaği ss 400 3100400 2 sış (Oi 68 730 3 8 Yedikule - Sirkeci ii vag & 200 1100 33 1100 19.00 7 5 1900 2109 6 Yedikule sw 35 21008350 om e y a edi 40 25 610 780 © 10 Eöirnekapı - Sirkeci paşa r 000 1100 9 —j|37 1100 1900 8 40003100 oo 15 00 255 2100055 o Hâlis Bıyıktay, Denizbank umum mü »| Dr. Funk gazetecilere Türk - Alman anlaşmasını izah etti (Baştarafı 1 inci sayfada) dün Perapalas otelinde matbuzt mü - messillerini kabul ederek seyahatinin se- heb ve neticeleri hakkında izahat ver - miştir, Evvelâ şunu kaydetmek lâzım - dır ki Dr. Funk İstanbulu yakından gö - rüp tanımış olduğundan dolay: bir hayli memnundur. Bir parça da refikasının ge- çirdiği kazaya medyun bulunduğunu kaydettiği bu yakından temastan sonra ziyaretinin sebeblerini şöyle anlatmıştır: — Türkiyeye lera ettiğim seyahatte beni en ziyade alikadar eden mevzuların tica- ri ve Iktisadi meseleler olacağı şüphesizdir. Bu münasebetle şunu hatırlatmak isterim ki Almanya, ik olarak 1631 de cenub Av- rupasile ve Türkiye İle ticari mübadele iş- lerine girişmiştir. O zaman beynelmilel İk- tısadi piyasa harab olmuştu. Nitekim, bu- gün dahi, bu piyasa eski vaziyelini bulmuş olmaktan uzaktır. Almanya İle cenubi Ay - Tupa memleketleri arasında serbest döviz esasina müstenid bir ficaret başlıyamamış- | st, bunun “sebebi, budur. Bunun netleesi, | Almanyanın sınai oyyasile cenubi Avrupa İmemleketlerinin tptidal maddeleri karşılık- 4 olarak mübadele edilmeye başlamıştır. Almanyanın dahili ticaretinin inkişaf etme- sidir ki bu karşılıklı mübadeleye lüzum gös- İ terimiştir. Bu vaziyeti, bu memleketlerin mihi iktasadlarının inkişafı takib etaniştir. Kanaatim şudur ki bu inkişaf istikbalde de Ayni seyri gösterecektir. Bilbassa Türkiye çin, bu bakımdan, çok nikbinim. Türkiyeye Almanya tarafından açılan &redi de işte böyle bir ticari mübadele esa- sına <müstenid bulunuyor. Bu mübadele, Türkiyenin Alman maâznul maddelerine gös- tereceği ihtiyacın Almanya tarafından Tür- kiyenin verebileceği maddelerle #akaslan - darılıp giderilmesi şeklinde icra edilecektir. Halbuki bundan evvel, ticari mübadele ta- mamen başka şekilde cereyan ediyor ve devlet, bu mübadele ihtiyacını, aldığı istik- razlarla temin ediyordu. Bu istikrazlar da, Çok defa krediyi veren memleketlerin piya- salarından yapılıyordu. Halbuki bugün, kim, İngilterenin Türkiyeye son defa açmış! olduğu kredi de eski elsteme müstenld de-| Bildir. İhracat teminatı esasına müstenld- dir. Bu bakımdan, Türkiyeye göstermiş oldu — İğumuz şarilar müsaldâir. Çönkü Türkiye- nin İstihksalini artırmaslle mütenasib süret- İte genişliyen bir kredi mevzuubahistir. Bu- nun neticesinde Türkiye borclarımış dahi | olmuyor. RR mm Kahramanları hem kati, hem de maktul olan garib bir facia (Baştarafı 1 inci sayfada) Arnavudları tarafından çok sevilen Ağa Hâdisenin tafsilâtı şudur: namile maruf Kâzımın Topkapıdaki evi" Yılanlıayazmada 4 numaralı evde otu-| ne gidip onu hakem yapmak suretile bu ran ve Zeytinburnu çimento fabrikasında | işi halletmeğe karar vermişlerdir. İstan- çalışan 85 yaşında Hakkı, bundan takri -! bula avdet eden iki kardeş geceyi Sirkes ben 2 sene evvel Yalovada bulunduğu $i- cide bir otelde geçirdikten sonra sabah» rada, Yalovanın Rüstempaşa mahalle -İleyin Remzi bazı işleri olduğundan A * sinde oturan Rüstem oğulları Remzi Ve| yazmaya Neş'etin yalnız gitmesini söy« Neş'etle tanışmış ve onların da Arnavud | İemiş ve tam saat 8,30 da Neş'et Hakkının olmaları dolayısile aralarında kısa bir za- manda #amimiyet teessüş etmiştir. Bu suretle sık sık Rüstemin evine gi - den Hakkı, Arnavudlar arasında hâlâ er- kekten kaçma âdetinin cari olmasına rağ- men günün birinde Rüstemin kızı Asiye ile de tanışmış ve onunla sevişmeğe baş- Jarsıştır. Bu sevgi bir müddet için kı - an babasından ve kardeşlerindn gözli tu- tulmuş ise de, nihsyet bir gün bunun far- kına varan Rüstem ve çocukları meseleye bir nihayet vermek istemişler ve Hakki-| ya kızlarını nikâhla almasını söylemiş - lerdir, Hakkı ise: Buna razı olmakla be- kapısını çalmıştır. Kayınbiraderini gü - ler bir yüzle karşılıyan Hakkı onalâ « am gelen ikramda bulunduktan sonra" beraberce evden çıkmışlar ve tarlalar as rasında Topkapıya doğru ilerlemeğe başs , lamışlardır. Evden 200 metre kadar ay « rıldıktan sonra tam asfalt yola çıkacak» ları sırada Neş'et: : — Ulan madem ki almıyacaktın niçin benim hemşiremi berbad ettin? Ben bu namüs lekesini kanla temizliyeceğim! des miş ve ceketinin söl cebinden çıkardığı * beş ateşli toplu bir tabancayı Hakkıya çevirmiştir. Tehlikeyi gören Hakki ka « râber Asiye ile derhal evlenmek istedi-| çacak gibi'bir hareket yapmış ve tam bu ğini ve nikâhı bir müddet sonra yapa - cağını söylemiştir. Rüstem İlk zamanlar- da pek tabit olarak bu teklifi kabul et - sırada tabanca ateş alarak çıkan kurşun Hakkının sırtından, amudu fıkarisinin bir, fki santim solundan girerek karnın. memiş ise de Hakkının, bu vâdini yap -'dan çıkmıştır. Facianın garib ve şayanı madığı takdirde kendisine noterden mü-| saddak bir mukavelensme ile tazminat! vereceğini söylemesi üzerin? derhal o - nunla müzakereye girişmiş ve aralarin- da şuna karar vermişlerdir. Tarafeyn ileride yapılacak olan nikâha her hangi bir sebebden dolayı muhalefet ettiği tak- dirde birbirine elli lira tazminat vere - ceklerdir. İşte bu suretle Rüstemi ve o - Kullarını kandırmağa muvaffak olan Hak-| kı sevgilisine kavuşmuş, bir kaç ay son-| ile beraber İstanbula gele -! böyle bir kredi vermek imkânsızdır. Nite.irek Yilanlıayazmada akrabası Bayramın|men çok kuvvetli, diğeri ise çelimsiz bir İ delikanlıdır, Nitekim bir iki ra da karısı evine yerleşmiştir. Aradan iki seneye yakın bir zaman geçmiş, Rüstemin mütemadi taleb ve 15- rarlarına rağmen Hakkı bir türlü ni - kâhı yapmamış ve son zamanlarda ya - vaş yavaş Asiyeden de usanmıştır. Bu suretle karı koca arasında geçimsizlik baş göstermiş, Hakkı hiç yoktan icad et- Bu kredi işini yürütmek için Almanya, | tiği vesilelerle Asiyeyi dövmiye ve ona Türkiyeye ihracat yapan Almanlara avans| âdeta cehennemi bir hayat yaşatmağa verecektir. Türkiyeye ihraç edilen mevad,| başlamıştır. Buna bir hayli zaman sabre- böylece Almanya tarafından ödenmiş ola *İden Asiye, nihayet bundan bir ay evvel caktır. Bu, Türkiyeye yapılan ihracatın Al- manya tarafından finanse edilmesi demek-| bir gün Hakkının fabrikada işte olduğu tir. Türkiye de, bunun karşılığını mm! iş| bİr sırada evden bir mikdar eşya topla- tihsalâtile ödiyecektir. Alman kasası, para -| yıp bohçaladıktan sonra kaçıp Yalovaya sını, ancak bu suretle alacaktır, Bugünkü gitmiş ve vuku hali babasına ve kardeş- sartlar içinde en tabii mübadele şekli bu -| Jerine anlatmıştır. b dur. Cenub Avrupası ve bilhassa iye : de yapılan mliadele anlaşması da buna) EVYEİKi gün İstanbula gelen Asiyenin mlisteniddir. Bu sistemin başlıca faydası | Kardeşleri Refazi ile Neş'et, doğruca eniş- borçlanmamak ve mill istihsalâtı müsalği telerinin evine gelmişler ve hemşireleri - şart ve flatlarla dünya piyasasına arsede-İnin kaçarken götüremediği eşyasının ken bilmektir. Alman İktisadi Nazım Dr. Funk'a göre ticari ve iktisadi mübâdelenin başka türü yapılamamasını icab ettiren birkaç sebeb vardır ki şunlardır: 1 — Siyasi sükünetin henüz tecessüs et - memiş olması. 2 — Muhtelif memleketlerin dövizlerin - de istikrar bulunmaması ve böyle bir istik- tura (stabilsatlon) şiddetle lüzum olması, 3 — Bütün memleketlerin borçları hak - İkında iktisndi bir anlaşma temin edecek teşkilâtı mefkudiyeti. 4 — Memleketlerin iştira kabiliyetindek! noksanlık. Bu aksak noktalar halledilmeden serbest mübadele esasina #vdet etmek mümkün o- Jamıyacağı muhakkaktır. Ve bunları tâhak- kuk ettirmek te şimdilik bir hulyadır. Bu noktayı tedkik ederken (180) milyonluk bir vüfus kütlesine malik olan Rusyanın bu - gün hariçlen mal almadığım, Japonya ve Çi- nin harb dolayısile ayni vaziyete düştükle- rini de nazarı itibara almak lâsımdır. Bu arada birkaç ay evvel İngiltere ile ya- pılan ve fki memleketin ticaret âlemi tara- fından çok iyi neticeler verecek bir tegriki mesal şekli olduğu için hararetle selâmla - nan müzakerelere dikkatinizi celbetmek 1s- terim. Bu metod sayesinde, birçok fktisa- di müşküller bertaraf edilebilir. Yakında şimal Amerikaslle de ticart mü-| zakerelere girişeceğim. Büdet Almanlarının! ana vatana dönmesi ve yeni bir Çekaslo-| vak devletinin şekli &lmâsı neticesi olarak memleketime mümkün olduğu kadar sür'at- le dönmek mecburiyetindeyim. Yeni vaziyo- tin feab ettireceği teşkilat, cenub Avrupa- m memleketlerile olan Alman ticari! mfina - münasebatı inkişaf ettireceğine kanlim. Dr. Funk, İstanbulda tevakkufu esnasında Valimiz Muhiddin Üstündağ ile de mütend- mar işleri hakkında malümat edindiğini, bilhassa Alman »ilmarisile alâkadar mev - zular üzerinde görüşüldüğünü, bu hususta iki taraf münasebalının genişlemesi etra - fında fikir teati edildiğini #öylemiştir. Ba- #1 Alman san'atkâr ve artistlerinin bu ara- da bir Alman opera beyetinin İstanbula dilerine teslim edilmesini istemişler, se nedini de ieraya koyacaklarını söylemiş- lerdir. Bu sözlere pek sinirlenen Hakkı, onlara bağira bağıra «Asiyenin giderken kendi eşyalarını da götürdüğünü, onlar kendine iade edildiği takdirde evdeki cş- yaları geri vereceğini söylemiştir. Bu suretle kavga daha akşımdan alevlenmek istidadını göstermiş ise de komşular ve ev sahibi Bayram araya girerek bunları bariştırmışlar ve sabahleyin Neş'etin tek- rar gelinesine, Hakkı ile beraber semtin yollanması takarrür etmiş gibidir. Dr. Punk, ziyareti esnasında kendisine refakat eden Berlin sefiri Hamdi Arpağın cemilekâr refakatine ve Türk hükümetinin tayin et - miş olduğu mihmandar Bay Seyfeddinin nazik elâkasına teşekkür etmiş, kendisinin de eski bir gazeteci olduğunu, bu sebeble Almanyada beynelmilel matbunt mümessli- lerile datma İyi geçinmiş olduğunu kaydet- miş ve ilâve etmiştir: «Ruhunda gazetecilik olan bir,İnsan bu Meslekten ayrılamaz. İşgal ettiği mevki ne olursa olsun o, dalma gazetecidir; * Dr. Fun, Almanyaya giderken yolda Bul- garistanda durarak bazı müzakerelerde bı Tanacaklır. Her ne kadar Romanya ve Yu- nanislan hükümetleri kendisini birer da - vetname ile davet etmişlerse de Almanyaya avdetini icab ettiren esbab çok mühim ol- duğu için bu davetleri memnuniyetle kabul etmiş, fakat ziyaretlerini daha müsald ya- kın bir ötiye talik etmek mecburiyetinde 010 İsebatı tizerinde de müessir olacağına ve bu| kalmıştır. * Alman İktisad Nazırı ve refikaları solosu, belediye turizm müdürü Semuh mih- mandarları olduğu halde otomobillerle şeh- rin tarihi binalarını, Yerebalan sarayını germişler, eski Türk eserlerini büyük bir a- dikkat tarafı da işte burada başlamakta- dır. Kurşunu yiyen Hakkının hemen ora, da yere yuvarlanması lâzım gelirken o, cebinden çıkardığı Arnavuâ bıçağı denis len ucu eğri ve ufak çapta bir çakıyı çe kerek Neş'etin üzerine atılmış ve ilk ham lede bıçağı onun ağzına daldırarak yü « zünün sol tarafını kulağının âltına ka « dar yırtmıştır. Bu sırada Neş'etin elin « deki tabanca da yere düşmüş ve iki hasım arasında korkunç bir boğuşma başla «“ mıştır. Hakkı ağır yaralı olmasına rağ « dakika son- ra Neş'et yere düşmüş, bunu fırsat bilen Hakkı da onun vücudünde adedi yirmi beşi bulan büyük ve korkunç yaralar aç» mıştır. Ancak delikanlının tamamen öl düğüne kani olduktan sonra Hakkı da kalkıp evine gitmek istemiş ve vak'a ma- hallinden 27 metre ilerledikten sonra at- dığı yaranın tesirile bir ağacın dibine yuvarlanmıştır. Bu kanlı boğuşmayı gö- ren bir adam koşa koşa Merkezefendi - deki jandarma karakoluna giderek vak'a. yı haber vermiştir. Yetişen jandarmalar cankurtaran gelinciye kadar Hakkının ifadesini almışlardır. Hakkı verdiği ifadede şunları söyle « miştir; — Beraberce 'Topkapıya gidiyorduk. Neş'et kunduram ayağımı awtt diyerek yere eğildi, ben de hiç bir şeyder şüib - helenmemiştim. Birdenbire onun ârkam- dan bağırdığını ve tabanca ile ateş ettiğini görünce can havli ile üzerine koştum ve hayatıma kasteden bu adamı çakı ile par- çaladım! Gelen sıhhi imdad otomebili ile Gure- ba hastanesine kaldırilan Hakkının sıhbt vaziyeti gittikçe fenalaşmaktağır. Haya. tından Adeta ümid kesilmiş gibidir. Gerek cesed ve gerek yaralı, adliye ta-, bibi Enver Karan tarafından miayene e- dilmiş, müddelumumi muavinlerinden Ke Tan tahkikata v i d eti dükn ile takib etmişlerdir. Muhterem o misafirlerimiz da ziyaret dülkürnda uzun müddet meşgul olmuşlar- dır. Dr. Funk, burada çok ince işli pek eski bir Türk saatini dakikalarca tedkik etmiş-" tir. Onsekizinel asra ald zlimrüd işlemeli, nadide bir kurban bıçağı elden ele dolaş « miş, Alman İktiand Nazırı: v — Hangi bahtiyar kayun bu bıçakla kur- ban edilmiştir? diye hoş bir nükte yapmışs Yardır. Saat 4 ten sonra Eski Eserler Müzesi ge « #ilmiş, bilâhare Topkapı sarayına gidiimişs tir. Harine dairesindeki nadide eşyaları tes maşa eylemek saray gezintisinin en utun kısmını teşkil etmiştir, Oradan harem dal“ Kapalıçarşıyı resine girilmiş, hamamların yapılışı ve kuls lanılışı hakkında verilen İzahat meraklg dinleniimiştir. Hareket ğ Dr. Funk, dün akşam konvansiyonelg bağlanan hususi vagonla Almanyaya hare ket etmiştir. # Almari İktısad Nazırı garda resmi selâmi ifa eden polis müfrezesini teftiş etmiş ve kendisini uğurlamağa gelenlere samimi bir .İsurette veda etmiştir. Bu sırada Bayan Punk'a çicek buketleri »İve Dr. Funk'a da İktısnd Vekâleti tarafın - dan hazırlanan ve seyahatine sid resimleri itiva eden 100 resimlik bir albüm verilmiş. tir. Teşyi edenler meyanında dağ ve diğer birçok zevat bulunmuşlardır. etmişler ve büyük bir antikacı | y Berlin büyük © elçimiz Hamdi Arpağ, Valt Muhiddin Üstüne ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: