12 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

12 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—? Birinciteşrin ' SEYAHAT MEKTUBLARI : 54 Yazan: Vasfi Rıza Zobu İran musikisine dair yaptığım tedkikler Tahranda bir otel İran musikisinin en eski eseri yetmiş!nin çak geri kalmış bir şeklidir.. kullanı- seneliktir.. İranda bulunduğum müddet |dan iki saz âleti vardır: Tür ve tet dedi- zarfında bundan daha eski bir beste din- liyemedim.. Nadir Şahın Hindistandan derleyip getirdiği san'atkârların de musikişinaslar da vardı.. elbette bu rın yaptıkları bir teşkilât ve o teşkilâtın ğimiz dalre.. bizim «rebab> sazına ben- ziyen «kemançe>» de, pek nadirattandır.. Malüm olduğu üzere bizim musikide birçok «makam»> lar ve <usui» ler vardır.. usul, şürdeki evezin> gibidir. manzum meydana getirdiği eserler de oldu.. fakat | mısralar «susul» le vurulup, bir «makam>- oldu, nasıl oldu; bunun hakkında ma- alesef Mmalümat edinemedim.. İranın en £ sırasile la bestelenir.. bir makamdan, üsüllerle bestelenmiş - eserleri ileri musiki üstadlarile görüştüm. Onlar | tasnif ederler. Bunun adına da «fasıl» der- da dediğim gibi, yetmiş seneden öteye geçemediler.. halbuki, Atâ tarihinin ver- diği malümata göre: İkinci Sultan Mu- «saz musikisi» ne ehemmi- verilmiş. Bunun için de «İran» dan bir | takım hocalar getirtilmiştir. Topkapı sa- rayında şimdi «çini evani» dairelerinin olduğu «meşkhane» yani, <musiki| mektebi> idi., gene Atâ tarihi, bu meşk- hanenin «üçüncü Sultan Ahmed» zamâ- nında tamir edildiğinden de bahseder.. bu meşkhanenin ne zaman kurulduğu da belli değildir.. ikincl Muradla üçüncü Ahmed devri arasında Osmanlı devleti | Mukayese edilemiyecek derecede değiş- bir imparatorluk kuran Os- manlılar, üçüncü Ahmed devrinde, dev- letçe en kuvvetli devre nazaran inhitata çoktan başlamışlardı..: Elbette ki: Os- manlı musikisi o vakte kadar en parlak Üvvirlerini görmüştür.. fakat, ikinci Mu- rad zamanı öyle değildi.. Timur istilâ- Sından sonra mahvolan Osmanlı dövleti, Çelebi Sultan Mehmedle yeniden teşek- | etmiş.. Çelebiden sofra gelen ve de tahta çıkan ikincı Murad, Os- Manlı devletini ve Osmanlı mülkünü Ptk fevkalâde bir halde bulmuş değildi.. Timur, ülema ve san'atkâr meraklısıydı. İşti Tinde ettiği yerlerde bulduğu kıymetli &- toplar, hükümet merkezine gö uya da geldiği zamon Üstadlarını toplamış, ve götürmüş bilirdi.. ikinci Muradın İrandan getir- Üği smusiki usta> Jarı kimdi?.. - Acaba bunlar <Fars» mıydı?. İran, 0 vakit te Tatarların idaresi altında “değil miydi?. slen susta» ların Türk ırkından olma- dIği nasıl iddia edilebilirdi?. Bunlar bugünkü mevzuumüz dahilin- de değildir. ler.. klâsik tarzda bir musiki konseri fa- sıl fasıl çalıfur.. bizde fasıl sırası umumi- yet itibarile şöyledir: Peşrev, kâr, birinci i beste, ağır semâi, Sonra ağır a yan ve € ten müteaddid şarkılar, Daha sonra yü- rük semâi ve nihayet saz semdisi... İran musikisinde de bir «fasil» vardır.. fakat amakamat» ve <usul>» leri hem bizimki gibi zengin değil, hem de «fasıl> tasnifi Hibarile de başka türlildür... İranlılarda «fasıl» şöyle tasnif edil- nif, 4 - Renk.. Âvâz: Bizim taksim dediğimiz şekildir ki: Hanende feryad, sazende arkasından onu takib eder.. Tasnif: Bizim şarkı de- iz şekildir.. Renk te: Bir oyun ha- «Fasıl» da, bu dört parça ile bi- ter.. öyle: Kâürlar, besteler, semâiler, mü- teaddid usullerde şarkılar falan yoktur.. belki Türkiye Cumhuriyeti toprakları dahilinde kullanılan musikinin esası da böyle idi.. fakat yazıda, tezhibde, mimari- de nasıl bütün şark milletlerinin fevkine çıkmışsak, musikide de, bunlardan da zi.- İyade bir tefevvuk göstermişiz., * İranın büyük şehirlerinde, bizde eski- den olduğu gibi, halk şarkılarını dinle- mezler.. hiçbir saz çalan ve şarkı söyli- yende, bu halk şarkılarını bulamadım.. yalnız Tahranda, cidden çok kıymetli bir san'atkâr olan Agayi Murtaza isminde şarkısı dinletti... Biz de: İstanbul musi- kisile, halk musikisi arasında, - kıymet demiyeyim. O şübhesizdir - fakat çeşni i- tibarile büyük farklar vardır.. hattâ bu farklar vilâyet vilâyet değişir.. Karade- _ı 1 — Napoleonun mektebi harbiyede ze- SON POSTA TARİHİN L Garis TARAFLARI (M) harfi'Napolyunun rol oynamıştı €M) harfi Napoleonun hayatında pek büyük bir rol oynamıştır. Bunu misaller- le arzedeceğiz: kâsını sezen: Marbeuftur. 2 — Napoleon tarafından kazanılanı harb Marengodur. 3 — Napolepna İtalya yolunu açan Me . lastır. 4 — En iyi generalinin ismi: Mortierdir. 5 — Kendisine hiyanet eden: Moresu- dur. 6 —Uğurunda can feda eden: Murattır. 7 — Karısı Marle Louisedir. 8 — Mahvolduğu yer: Moskovadır. yasi cebhede onu mağlüb eden: Metternichtir. 10 — Altı mareşalinin isimleri hep (M) ile başlardı. Massena, Mortler, Marmont, Macdo - nald, Murat, Moncey. 11 — En fazla itimaçdını kazanmış olan müşavirinin ismi: Murat. 12 — İlk büyük meydan muharebesi - nin ismi: Montenotte, 13 — Son meydan muharebesinin is - mi: Mont Saint Jean. 14 — Kazanmış olduğu barblerden ba- afif <usul> le bi-| miştir: 1 - Peşteri âmet, 2 - Âvüz, 3 - Tas- | zıları: Moskova, Mogtmirail, Montereau. Peşteri âmet: Bizim peşrev yerindedir.. | bir tarcı ile tanığtım.. o bana birkaç halk | Napoleon, Mari Lüiz 15 — İlk girdiği payitahtın ismi: Milâ- no. 16 — Son girdiği payitahtın ismi: Mos- kova, 17 — Mısır seferinde muvaffakiyetsiz- liği tebeyyün eden generali: Menou. 18 — Papa yedinci Pieyi esir eden: Miollis. 19 — Napoleona karşı cemiyeti hafiye tertib edenler: Malet, Marmont. 20 — Nazırlarından bazıları, Moret, Montalivet, Molllen. 21 — İlk mabeyincisi: Montesgieu. 22 — Son ikamet ettiği saray: Malmai- son. 23 —Kendisini teslim ettiği zat; Yüz « başı Maillaud. 24 — Sent Elen adasındaki Montholon. 25 — Hizmetçisi: Marchand. (M) harfi büyük Napoleonun yeğeni üçüncü Napoleonun hayatında dahi te- sirlerini göstermiştir: Üçüneü Napoleon bu harfe büyük bir ehemmiyet atfeder . di: Karısının ismi: Kontes Montijo idi. En büyük dostu: Moruy idi. Nihayet en büyük düşmanı, onu mah- refiki: | İ | Sayfa 7 —)j Ânneler çocuklarile nasıl oynamalı ? hayatlnda pek bllyllk Meşhur bir ruhiya(ğı “Çocukları ile Ven fazla oynayan ann2 her zaman en iyi anne değildir.,, diyor Bu resimler çocuk ruhiyatçısı Madam Ruth Zechlin'in nasihatlerini canlan- dırıyor. Bu ruhiyatçı çocuklarla oynamanın bir ilim İyidir: Çocuğa kendi evinde ne gibi Hir mevki alacağını öğreten her hangi bakiki bir iş gördürmek iyidir. Çocu * ğuna kurabiye hazırlatan, yerleri sü - pürten, bahçe işleri ile meşgul ettiren anne çocuğuna: «Git te oyna'» diyen anneden daha iyidir. İyidir: Çocuğuna oyuncaklarını sak- lamak için bir yer temin eden anne iyi yapmış demektir. Cazib oyuncaklar evde bulunan her hangi bir şeyle de yapılabilir. Meselâ kâğıddan kalpak, mendilden bebek, mukavvadan küçük hayvanlar ilh... ve bir san'at olduğuna inanmaktadır. Ruth'a göre çocukları ile en fazla oynıyan anne, muhakkak su- rette en iyi anne değildir. Fenadır ; Çocuğunun oyununa müdahale eden anne fena hareket et - mektedir. Çocuklar kendi oyuncakları- nı kullanmağı ve onlarıa vakit geçir - meği kendi kendilerine öğrenmelid ler. Çocuğuna bu oyuncaklarla oyna » manın yolunu gösteren anne çocuğun ondan duyacağı bütün zevki mahveder. Fenadır : Çocuğuna haddinden fazla oyuncak veren annenin bu hare- keti fenadır. Zavallı çocuk bu oyuncak bolluğu önünde ne yapacağını şaşırır. Böyle bir çocuk, belki de boş bir kibrit kutusu, bir küçük top, hattâ boş bir sepetle oynamaktan daha fazla zevk duyacaktır. Fakat, ne olursa olsun, Hieri <821» se-|niz sahili, Ege denizindekilere, Ağrı ci-| veden adamın ismâ dahi (M) ile başlı »| Dölerinde; ondan sonra dâ dah |varındakiler Haymanadakilere, Çukuro- | yordu: | , Osmanlı -İvadakiler Erceyiş eteklerindekilere ben- fakat bunu Çıkarmak burün için hallt müşkül, hatt İmkânsızdır; d genç İran devle- ti, her saha gibi, güzel san'atla. mmiyet vermiş; bir kön- ır. Esaslı bir nizamname sese, İran milli . çatısı al- tında topladığı ilim ve fen adamları öyle Simdi değilse de yarın, bugün « atunr açmı: Tâ da 86 ;ar nediyorum * Ya n gülüstanlarından, havuzlu, fıski- | Yeli bahçelerinden fışkıran nağmelerin farihini bize bildireceklerdir. * Bugünkü İran milli musikis, bizimki- zemez.. Ayrı renkte ve ayrı zevktedir.. Tahranda dinlediğim — *halk — şarkılarır, şehir şarkılarından bü yolda farklı de- gildi.. halk şarkısı, şehirli kalıbında, am- ma daha acemi Ve daha tatsız bir şekil idedir.. ve çeşni De Çok kıymetli bir ilim adamı olan Tuh- ran sefaretimiz müsteşarı ekselâns «Müş- fik Selâmi», çok güzel bir görüşle beni Mikaz etti: «İranlılar, söyledikleri bir şar. kı veya gazelin musikisinden ziyade şii- rine ehemmiyet verirler. bunlar — için musiki: Şiiri ahenkle söyliyebilmek için bir vasıtadır!.» (Devamı 15 inci sayjada) Üniversite rektörü Ankaraya gitti Üniversite rektörü Cemil Bilsel dün akşamki ekspresle Ankaraya gitmiştir. Rektör, Ankarada alâkaöar makamlarla görüşecek, yeni ders yılı hakkında izahat verdikten sonra İstanbula dönecektir. Satiye şirketinin binaları istimlâk edilecek İstanbul elektrik işleri müdüriyetince, Satiye şirketinin elinde bulunan Beyâa- zıd, Salıpazarı, Ayaspaşa şubeleri bina - larınım istimlâkine karar verildiği ha » ber alınmıştır. İyidir: Çocuklarının görme kabili. â teşvik eden ve en basit şeyleri bile sevimli ve cazib oyuncaklara kal- bettiren anne iyi hareket etmektedir. Kâğıddan yapılmış külâh ve eski bir süpürge yavruya büyük bir sevinç ve- rebilir, Fenadıı * Çocuğu için fazla yo- rucu ve sıkıcı oyuncaklar veren annea bundan vazgeçmelidir. Normal bir ço- elektrikli cak yedi yaşına gelmeden treni kullanmak ve onunla için daha hazır bir çağda di yaşındaki yavru bu trenle oynumanın yolunu henüz kavrıyacak vaziyeti ikti- sab etmemiştir

Bu sayıdan diğer sayfalar: