26 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

26 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

_— SÖON POSTA Avusturya rejisi Türk tütünlerile yeni bir sigara : . imal ediyor Bir müddettenberi şehrimizde tedki - katla meşgul bulunan Avusturya tütün rejisi mübayaat kamı müdürü Nomer ile bu rejinin harmancısı Hanki Yuna - nistana gitmişlerdir. Alman tütüncüleri memleketimizde bu lundukları -müddetçe tütünlerimiz üze - rinide tecrübe ve tedkiklerde bulunmuş- lardır. Heyet bu tecrübelerde, Avustur- ya rejisinin şimdiye kadar müşteri olma- dığı bazı menşe tütünlerimizle alâkadar olmuşlar, Cibali tütün fabrikasında bu tütünlerin harmanlarını yaptırmışlardır. Bu harmanlarla yapılan sigara nümune- leri Viyanaya gönderilmiştir. İşittiğimize güre, heyetin Cibali tütün fabrikasında yaptıkları bu fennif tecrü - beler Avusturya rejisinin Âvrupa piya « Birinciteşrin Kırk yolcu taşıyan yeni hava transatlantiği kadar bulunmaktadır. Dünyanın en eski rejisi olan ve mamulâtı Avrupanın her tarafında satılan Avusturya rejisi yalnız Türk tütünlerile bir nevi yoni sigara imal etmiştir ve bu yeni mamulâtile Av- rupa sigara piyasasında kalite tekabeti yapmaktır. Mütehasnıslar, tütünlerimizle yapılacak iyi bir harmanın Avrupalı müs tehlikler tarafından çok beğenileceğini mektedirler, Alman tütüneüleri, püro imaline yarı- yan bazı cins tütünlerimizle de alâkadar olmuşlartlır. Söylendiğine göre, va çok tekkmül ettiği ecnebi tütün mü hassıslarınca da tasdâk edilen tütünle - rejisi bu sene m nişbetle arttı a İki süt tâkim fabrikası kuruluyor Fabrikalardan biri ana, diğeride tâli <erecede olacak İstanbulun süt işlerini kökünden hal- letmeğe ve halka temiz süt içirmeğe ka- rar veren devlet ziraat işletme kurumu, bu hususta bir müddettenberi yapmak- | ta olduğu tedkiklerini bitirmiştir. Ku - rum İstanbulun süt işinin hallinde bele- diye ile teşriki mesal etmiş, şehirde fen- Aİ ve sıhhi şartlar dairesinde istihsal e - dilmiş süt satmak üzere muhtelif semt - lerde iki süt tâkim fabrikası — kurmağı kararlaştırmıştır. İstanbul gibi geniş bir şehrin süt ih- tiyacını bir fabrikâdan temin — ve idare- etmok müşkül olacağı için tesis edilecek fabrikaların biri ana, diğeri tâli derece- de olacaktır. Fabrikalara aid hazırlık - lar ikmal edildikten sonra faaliyete ge- çilecektir. Diğer taraftan devlet ziraat kurumu memleketin bira işile de meşgul olmak- tadır. Ankara bira fabrikası bütün mem- leketteki halihazır bira istihlâkinin iki| mislini karşılayacak bir vaziyete geliril- miştir. Kurumun bira satışlarıı aeaktır. Birbirinin âymi boyunda 3 rahat salonu vardır. Kısa seyahatlerde 40, gündüz yapılan seyahatlerde 27, gece seyah atlerinde ise 20 yolcu alır ticeler vermiştir. Memleketim €n uzak | köşelerinde bile Ankara birâsı bugün 30 kuruşa satılmaktadır. Memlekette bira ar pası zeriyatının da tekrar canlanması i - çin tedbirler alınmış ve muhtelif mınta- kalarda köylülere iyi cıns arpa tohumu dağıtılmakla işe başlanmıştır. Devlet zitaat kurumu bu mıntakalar- du yetiştirilen arpaları iyi fiatla satın a- Iacakur Birtayy tayyare düştü 18 kişi oldu Pilotun oturduğu yerden arkada bulunan mutjağa girmek ve yolcuların çıkıp gezmelerini temin etmek için bir koridoru vardır. ,ıtak'".iye tayyaresi Melburn'a 20 mil - düşmüştür. Tayyarenin 14 yolcusu ile Mmürettebatını teşkil eden 4 kişi öl - müştür, Alman - Çex tediyat itilâfı imzalandı Prag 25 (AA.) — Çekoslovakya ve Almanya mümessilleri dün Çekoslo - vakya ile Südet mımtakaları arasında bir tediyat itilâfı imza etmişlerdir. Bu münasebetler, prensip itibarile eski Alman devletile Çekoslovak cumhuri- yeli arasındaki münasebetlere uygun- dur. Tayyarenin bi finde 4£ mot bir & heri 880 beygir kurvte « vardır Pilottan başka mürettebat beş kişidir. Resim pilotun yerini gösteriyor Tekerlekleri yundadır. İngilizler J rekkeb yeni bir hava tiçaret İllosu hasirlamaktadırlar. Bu ira arasında işleyoceklir. Bilâhare Kalkuta - Londra Filonun Ük tayyaresi son günler içinde tamamlanmış bu- edilecekti: sasına çıkaracağı yeni mamüulâ: ile alâ - | Melburn 25 (A.A.) — Büyük bir| lmı mesafade kâin Dandeong tepesine | e olmak istiyordunuz —U OO0 NE OLDUNUZ ? Hüseyin Cahid Yalçın ve doktor Halid Tekinin şayanı dikkat cevabları Anketi yapan: Huseyin Cahid Yalçın ö Bral Üstad Hüseyin Cahid Yalçın gülerek: — Asker olmak istiyordum, asker, de- di! — Sizde bu hamaset arzusunu uyandı- ran sebebi öğrenebilir miyim? — Büyük babam askermiş. Kırım mu- harebesine iştirak eden ilk topçu zabit- lerinden imiş. - Ona aid hatıraları dinliye apoletlerile omuzlarını süsliyen bir zabit olmak hevesine kapılmıştım. Fakat bu arzuma babam mâni oldu. Beni, mutlak şurette, askerlikten uzak- laştırmak için ne mümkün ise yaptı mağa karar verdim Üstadım, hekimlik ilhamı geldi böyle? Tibbiye idadisinin üniformaları çok süslü idi. nere - etmiştim. Onda muvaffak mayınca, üniformasının süsler: gözleri- mi kamaştıran diğer bir meslek seçmek arzusile doktorlukta karar kıldım. Fakat, babam gene seddi Çin gibi kar- şuma çıktı! Böylece idadiyi, mülkiyeyi bitirdim. — Mülkiye mezunları gazeteci, muhar- rir mi oluyorlardı o zaman? Ürstad Hüseyin Cahid Yalçın gene gül- dü: — Muharrirliğe, daha idadi talebesi 1- ken iştahlanıyordum. Hattâ 14 yaşında 500 sayfalık kocaman bir roman da y:ı- miştim. Bunun adı (Nadide) idi. Sonra | Servetifünuna ufaktefek yazılar gönder- | meğe başlamıştım. Fenni eğlence şek- | linde fransızcadan tercümeler de yapı- | yordum. Mülkiyenin Bon sınıfında iken | | de (Mekteb gazetesi )ni çıkarıyorduk. Diplamayı alınca Servetifünun ailesi- ne karıştım. Bunu (Tarik) gazetesi mu- | harrirliği takib etti. Kısa bir müddet sonra da (Sabah) a sonra a tat - ) yi a ım. bik ettiği tek fiat sistemi de müsbet ne-| Y“Z! Yazmağa başladı Bu süretle, orası idi, burası idi derken, Bazeteci olup çıktık velhasıl.. » - A Adli tib umum müdürü doktor Halid Tekin mütebessim bir çehre ile beni din- ledi, Se- 1 Safhaları uzun ve mütenevvi olan hatıralarımı canlandırdınız, dedi ve ağı ağır anlatmağa başladı: — M yaşında idim. Babam orman mü- fettigi idi. Ağır bir hastalık geçirdim. Be- ni belediye doktoru muayene etti. Bu zat, üzerimde derin bir sempati bırak- mıştı. Doktor olmağa karar verdim, ver- dim amma ailevi tazyiklerin de karşısın- da kaldım. Bana: — Mülkiyei şahaneye gir, diyorlardı! O zaman da en güzel olan mekteb Mül- kiyei şahane idi. Sonra Hukuk mektebi geliyordu. Mülkiyei şahaneye dühul im- tihanında reddedilenler Hukuka, orayı beceremiyenler de Tsbbiyeye baş vuru. yorlardı. Bahamın memuriyeti dolayısile ertesi sene, yani 15 yaşında iken Erzincana git- tik. Aakeri rüşdiyedeki imtihanda fran-| sızca bir. gşir okudum. Ordu mü- şürü Zeki Paşa da — müiyetile be- raber orada idi. Benden — hoşlan - mışlar. — Keşki — hoşlanmasa — idiler! Bu sefer de, Zeki Paşanın yardımı ile as- kert bir mektebe, hiç olmazsa Tıbbiyel ir dinliye ben de kılıcını şakırdatan, parlak | Bu sefer de, çocukluk bu ya, doktor ol- | Zaten, askerliğe de bu sebeb- | da| Sabih Alaçam Doktor Halid Tekin askeriyeye girmeme karar vermişler, fa- kat, ben, mülk! tababetle ısrar ettim: — Askeri tıbbiyede okumam, cevabını dayadım! O sene de geçti. Babam, doğru bir a- dam olduğu için, orman idaresile geçin miyordu. Bu yüzden mağduriyetlere u ruyor, neticede ailece mütsessir olaca ğımız vaziyetlerle karşılaşıyorduk Ben, bu halleri göre göre Abdülhamid idaresinin memuru olmamak için kat'i- yen hekim olmağa karar verdim. 16 yaşında iken Vefa idadisine girdim. Mektebr aliyülâlâ derece ile - bitirdi | Arkadaşlarım, bu kadar muvaffak oldı fan sonra, üçüncü derecede bir mekteb sayılan Tabbiyeye girmek istememe şaşı- yorlardı. Bu hal, arkadaşlarımdan biri. nin - doktor Hikmet - babası olan Şürayi devlet azasından Mustafa beyin gözüne çarpımış, beni teşvik etti. Mustafa bi bu teşviki neticesinde sade ben değil, ha 8 arkadaş, doktor olmak kararımı ver- dik. Tasdikname almak için - şehadetna- meler ağustosla, yani cülüsu hümayun gününde verilir, mezunların bu tarihten evvelki istekleri karşısında tasdikname dağıtılırdı - mektebe gittik. Müdür mua- |vini Hüseyin Saadet Giray bey, © mezu- nun hep bitklen Tıbbiyeye girmek iste- diğini anlayınca: — Bugüne kadar doktorluğa heves © den pok az mezuna rastlamıştım. Bravo Bibi sözlerle bize âdeta bir de nutuk verdi. Böylece Kadirgadaki Tıbbiyet mülkiyeye k:ıyı.kılundum. sene 1315. Tsbbiyede l.ıb)— ratuar kısımlarında çok çalışırdım. İç ve çocuk hastalıkları branşına ayrıldım. Fa- kat bir tesadüfle nisaiye ve vilâdiye şu- besine girdim. — Ne idi bu tesadüf? — Benden bir sınıf evvel olan arkada- şem, nisaiye ve vilâdiye koğuşundaki has- tasının müşahede kâğıdını bana doldurt tu. Profesör Asaf Derviş Paşa merhum bunu okurken işitmek için kendi dersa- nemden kaçtım. Paşa, müşahedem bes genmesin mi? O sevinçle vilâdiyeye geç- tâm. Nihayet Tıbbiyeyi bitirdim. Muğla- ya gittim, Meşrütiyetin ilânına kadar 0- rada kaklım. Sonra İstanbula geldim. Tıbbiyeye asistan alıyorlardı. Ben nisaiye asistanlığına talib olmak istiyordum. Fa- |kat ekadroda nisalye aststanlığı yok, de- diler. General Cemil Topuzluya, yani hariciyeye asistan oldum. Adli tıb umum müdürlüğünde Istihlâf ettiğim Vasfi bey ile konuşuyorduk. Ona: Ne yapacaksın, diye sordum. Tıbbi kantı © zamanki adli 'ıb tâbiri - ayrılacağım, cevabını verdi Arkadaşımla alay ettim: — Başka ihtisas şubesi bul yahu? madın mi, Sanra, teşrihi marazinin ehemmiyetini anlıyarak profesör Hamdi merhuma asis. tan oldum. Bir sene sonra polis müdüri- yetinde teşkilât yaplılar. Tababeti adli. |ye ifa etmek üzere müsabaka İle hekim alacaklardı. (Meclisi umuzu tıbbiyel mülkiye ve sıhhiyci umumiye') adlı meo Dste imtihan olduk. Böylece, arkadaşım Vasfi Ptiğtm halde, pol's müdüri ğine, tababeti ailiye yapır dim, O tarâhten, yani 1828 danberi bu saha- da çalışıyorum. ile alay ot ti hekimli, ak Üzere gir-

Bu sayıdan diğer sayfalar: