18 Kasım 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

18 Kasım 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— o çe SUU ONUN GÖZLERİ — Sağa bak! On iki sene evveldi. Ben, Galatasarayda talebeydim, izciy - Gim. Cümhuriyet bayramında resmi ge -|nun gözleri gözlerime bakıyordu. pide iştirak için Ankaraya gitmiştim. * Güneşli bir M* Boynu bükük insanlar arasındayım: Resmi geçid başlamıştı. Merlis Anünde- ki bandonun ahengine ayaklarımızı uy - Gürmuş, yürüyorduk. Binbir ayak sanki * bir ayak olmuştu. O, bir ayağın sesi bü » Yürüyoruz. $ün Ankarada duyuluyordu: Onun önünden geçeceğim. — Sağa bakmıştım. Ona bakmıştım.. o- Dörder dörder yürüyoruz. Başlarımız eğik, gözlerimiz yaşlı, gönüllerimiz kırık, — Rap! Onu son bir kere daha göreceğim. Atatürkün önünden geçecektim. Onu selâmlıyacağım. Atatürkü görecektim. Ses yok, nefes yok, kalbim duruyor, Atatürkü selâmlıyacaktım. gözlerim görmüyor.. İçim içime sığımıyordu. Atatürkün bu-| Türk varlığının yoktan var edicisi ora- hunduğu tribüne yaklaştığım zaman ku -|da sağımda: lTaklarımdaki bütün sesler birden kesil-| Eğik başım dönmüyor, bakamıyorum.. diler. Fakat Onun on iki sene evvel gözlerime Kalbim sık sık çarpıyordu. Gözlerim | bakan gözleri, gene o zamanki kadar sağ, Yalnız onu görüyorlardı. gene o zamanki kadar kudretli, gene o za- O, Türk varlığını nefsinde cemeden Bü-| manki kadar ateşli, hissediyarum ki o göz Yyük Kahraman, Eşsiz Bâni tribünde dim-|ler gene gözlerime bakıyorlar. dik duruyordu: İsmet Hulüsi | Bunları biliyor mu idiniz ? —| Irakta bulunan bir medeniyetin Dünyanın tarihinin başı izleri tamamen karanlıktır Aşağı Hakta ya- Jeolojya bakı - pilan bazı kazılar, mından — dünya - milâddan 450- se - nn tarihin! dört ne evvel mevcud eski bir medeni - yetin eserini mey- dana koymuştur. Bu medeniyet, yazının keşfinden evveline aiddir. Bu mıntakada gene elde edilen bazı delillere göre o za- mMmanlar, muhtelif memleketler arasında iş temasları mevcud bulunuyordu. safhaya ayırırlar: İlk devre için dün- ya yüzünde mah « lük olarak yalnız ü balıkların — mev - ASA cudiyetini — kabul /Ç7i V S eder, İkinci dev Ğş. re için kuşlarla yerde sürünen hayvanların mevcudiyeti- "e inanılır. Tersiyer devre de memeli ve fıkralı hayvanların yer yüzünde belir - * Heyetşinasların bir keşfi Heyetşi- ğ Baslara göre kü - diği kanaati vardır. Dördüncü devre olan rei arzın devri, Kuarternor ise insanın belirmesile başlar, cümlei şemsiye « nin ıcablarına ce « wab verememek « tedir. Sür'atinden bir asırda (17) sa- Biye 5l salise kaybetmektedir. * Avus'uralyada Kanguriler azaldı Avustralyanın en sevimli mahlüku kangurilerdir. Bu, göbekleri altındaki keselerde yavrularını taşıyan hayvanlar, Avustralyanın İngilizler tarafından isti- lâsından sonra büyük bir tahribe maruz kalmışlardır. Bugün Avustralyada — güç gayılabilecek derecede az kanguri — kal- mıştır. Her sene avlana avlana kökü tü- kenen bu hayvanların üremesi için A- wustralya hükümeti tedbir almış bulun- maktadır. Fakat Tersiyer devrede, dünya yüzünde Insanın mevcud olup olmadığı e'ân — bir amrdır, İlim, bu suale cevab verememek - tedir. * Mogollar yemek kablarını nasıl temizlerler ? Asırlardanberi Mogollar, içinde yemek yedikleri kabları su ile değil, otlarla veya kuru bez parçalarile temizlerler. Bu âdet kendilerine Cengiz Han zamanından kal- mıştır. Su ile temizlenen kabların kutsi- yetlerini ve temizliklerini kaybetlikleri- ne inanırlar. Bugün bile orta Asyada bu âdet elân eari bulunmaktadır. Okuyucularıma Cevablarım Babaeskide Bay «S. Ş.> e: — Yaşınızın küçüklüğüne baka - rak anlıyorum ki, Arabca, Acemce kaldeleri gramerimizden çıkardığı - Mmız zaman siz henüz tahsilin ilk devzesinde bulunuyordunuz, bun - Jarı öğrenmeğe vakıt bulamadınız. O halde, eorarım: Arabca ve Acemce ::Izı: r:z_:ı;: x:;de!:ı"ı.'ı“rx îm: aç Tinin zihninde hoşa gitmiyecek ma - kaidelerini bi'miyen Arabca ve A - talara da gelebilir. bemce kullandığı takdirde — gramer * hatalarına düşmekten — kurtulamaz, «Gülmiyen> imzasile mektub ya- iyisi sadece Türkce kelime kullan - tan genç kadına: maktır. Mektubunuzun — bende bi - — Bekleyiniz. Çektiğiniz mahru - :t;ılî!n:î:;ıîc:mr bu. Sualinizin —» iyet hayatının maddf mükâfatını — Etlenmek kinbem yaşmız kâ” *imcaya kadar bekleyiniz, kurtulma Çük. hem de kazancınız az. Bu vazi - günü geldiği zaman ise elinize ge - yette bir müddet daha beklemek Çecek servetle ve yaşınızla mütena - daha muvafıktır. sib bir koca arayınız. Şimdi karşı - * nıza Çıkmış olan tehlikelidir. Sizi di- le düşürebilir. Ondan çekininiz. 'TEYZE değildir. İlk adımı siz atacak, muka- beleyi karşınızdakinden bekliyecek- #iniz, İki sevginin ayni zamanda doğ masına gelince, elbette müraccah - tır. Fakat her zaman herkese nasib olmaz. Kendi kendiniz için kuliandığınız «hovarda» sıfatına gelince, tam ma- nasını anlamaktan korktum. Bu ke - limeyi unutmaya çalışınız. Başkala - H 'Hürnoen vuyKa ui memey e AT y ğ AT SON POSTA Asırların nadir yetiştirdiği kemal sa- hiblerinden biri olan eski Müzeler Mü- dürü, Mektebi Mülkiye muallimi, İstan- bul mebusu, arkeoloji ülemasından olan Bay Halil Etem çok zamandanberi hasta idi. Rehayab olamıyarak irtıhal etül. Bu hâdise memleket için telâfisi güç bir zıya alduğu gibi kendini tanıyanlar beraber çalışanlar ve bilhassa bizler için unutul- maz acıdır. İnsanlık ve mekârimi ahlâk tecessüm ed'p insan kiyafetinde göründü denecek kadar yüksek bir yaradılışa sahib olan bu nadirel vücud ilim âleminde tanınmış ve hürmet edilmiş büyük ve muhterem bir sıma idi. Memlekete yaptığı hizmetlerin başın- da büyük kardeşi Hamdi Beyle bezaber tesis ettikleri İstanbul Asatıatika Müzesi gelir İlk müdür olan Hamdi Beyden son- ra müdüriyeti uhtesine almış olan Halil Etem müzenin bugünkü tekâmül esasını kurmuş ve Avrupa müzeleri derecesine getirmiştir. Meşrutiyet akabinde müze haline ge- tirllen Topkapı sarayı müzesim — tensik ve tasnif hususunda islâm eserleri müze- sini, şarkı kadim müzesini tesisi işinde gösterdiği vukuf ve mesai ila bu müze- erin bugünkü mükemmi halini vücude getirmiştir. * Müzeler Umum Müdürlüğünden teka- âd olarak ayrıldıktan sonra mesleğine ©- lan sönmez aşkı kendisini yine müzeden ayırmamış, memuriyet hayatında reisi olduğu (Eski eserleri koruma) encüme- nine aza sıfatile girmek İferegatini gös- tererek senelerce orada memleketin ilim zenginlikleri olan asarıatikayı ve bedil- yatı korumak hizmetinde bulunmuştur. Mektebi Mülkiyede çok zaman devam eden jeoloji tedrisatı sırasında yetiştir- diği talebenin kesretli olan adedi arasın- da merhümün ilminden istifade ederek hocalık kürsüsüne yükselenler ve devle! memuriyetlerinin alf tabakalarını işgal edenler hâlâ mevcuddur. Babasının; müessislerinden bulunduğu Darüşşafakayı bu yegâne milli yetim mü- essesesini kurmak ve idare etmek him- metinde bulunan 'Türk okutma kurumün- Ja yıllarca aza ve reis olarax bulun- makta ve ancak didinmek tabirile ifade olunacak bir mücadele ile bu mübarek ocağın devamına çalışmakta idi. Bu kadar kemalâta sahib olan bu yüce yaradılışlı iİnsan, ilminin derecesiz yük.- Bir emniyeti suiistimal davasına devam edildi Şahidler davacının lehinae şahadette bulunarak elmzs ve mücevheratın ona aid olduğunu söylediler Çorlu ceza hâkimi Nuran ile öğretmen | kurşunla bacağından ağır yaralanmıştır. Selma arasındaki emniyeti sulistimal da-| Evvelki gün Gureba hastanesine nakle. vasına Asliye 3üncü ceza mabkemesinde, | dilen Mustafa, dün ölmüştür. dün devam edilmiştir. Dünkü celsede birçok şahid dinlenmiş, ' şahidlerden Mürvet, mahkemede şun - Jarı anlatmıştır: — Ben, bundan beş sene kadar evvel Nuran ile Selmanın evlerine hizmetkâr olarak girdim. İkisine de, abla diye, hi- |tab ederdim. Çünkü, onlar zaten kardeş İgibiydiler. Şimdi, davaya mevzu olan eş- ya ve mücevherler, hepsi Nurana aiddir. Bilâhare Nuran abla ile birlikte ben, Ma- latyaya gittik. Selma, anası ile, evde kal- d:.. Nuran, Selmaya bir elmas iğne, bir altın çanta, eflâtun taşlı ve alyans iki yü- zük vesalreyi, emanet olarak, vermişti. Sanra, Selma Malatyaya geldi. Nuraa, nrada da, kendisine beş bilezik vermişti. Bundan sonra söz alan Selma: — Bu şahidin söyledikleri kâmilen ya- landır. İleride, bunların hilâfı hakikat olduğunu isbat edeceğim. Şakidin şaha- detini kabul etmiyorum, demiştir. Diğer bazı şahidlerin celbi için, duruş- ma talik edilmiştir. İki hırsız on dörder ay hapse mahküm edildiler Maçka civarında, muhtelif tar'Hlerde, muhtelif evleri soyan Hayreddin ve Mus- tafa isimlerinde iki azılı hırsızın muha - kemesi asliye 4 üncü ceza mahkemesinde, dün neticeye varmıştır. Yapılan muhakeme sonunda, suçları de lllerle sabit olan her iki suçlu da 14 der ay müddetle hapse mahküm edilmişler - dir. w Silivri ormanında yaralanan adam dün öldü Silivride, Kurtlar ormanında bir hâdise elmuş, ormanda odun kesen Mustafa 14 - minde biri, korucu Süleymanın attığı bir sekliğinde ahlâki vasıflarla da ziynetlen- Cesedi muayene eden adliye doktoru Enver Karan, defnine ruhsat vermiş, Si- Dvri müddelumumiliği tahkıkata el koy- muştur, Atinanın itirazı reddedildi İkinci defa tevkifi üzerine, tekrar tah- Kiye talebinde bulunan Madam Atinanın bu isteği, & üncü sorgu hâki'm Sami ta- rafından reddedilmişti. Bu defa yeniden asliye 4 üncü ceza reisliğine müracaatla, karara itiraz eden suçlunun, bu itirazı dahi reddedilmiştir. Manisada bir köylü biradamı öldürdü, kardeşini ağır yaraladı Manisa (Hususi) — Şehrimize bağ * h Karaoğlanlı köyü yakınlarında bir cinayet işlenmiştir. Köyden Hasan oğ- lu Halil ile kardeşi Mustafa Turgudlu pazarına giderlerken ayni köyden Ali oğlu Mehmed karşılarına çıkmış ve & ralarında anlaşılmaz bir sebebden do « layı kavga baş göstermiştir. Bu kavgada Halil Mehmed tarafın- dan öldürülmüş, kardeşi de ağır suret te yaralanmıştır. Katil derhal yaka lanmıştır. Torbalıda bir orman yangını 'Torbalı, (Hususf) — Dağkızılca köyü: nün üç kilometre mesafesinde Doğancı: lar hududunda büyük bir orman yangın! çıkarak üç saat devam etmiş ve iki kö yün halkının gayretiyle söndürülmüştür Zarar büyüktür ve tesbit alunmaktadır gerek muhitine karşı tuttuğu muamele tarzları en terbiyeli bir deniokrat vatan- daşa nümune olacak derecede sade ve ki- bardı. Hayatının son zamanlarında çok yetiş- bin ve kıymetli bir ilim adamı rlan oğlu Dr. Süleyman Etemi kaybetmekle düçar olduğu dağlar dayanmıyan keder darbe- sile harab ve bitkin bir ömür sürmekte idi. 5 Akıbet hastalığının elim tesiri onu dâ aramızdan alıp götürdü. 1861 tarihinde doğmuş, İstanbulda ve Viyanada tahsil etmiş, birçok eserler telif ederek ilim hâ> yatında çok yararlık göstermiş, büyük memuriyetlerde bulunmuştu. Nihayet 16-17 T. Sani gecesi rahmeti rahmane kâ- vuşmuştur. Rabbimizden mağferet di leriz. Kendine duyurulan bir ağlayış yok idi ki ona teselli vermesin. Muttali olduğu bir ihtiyaç yok idi ki ona maddeten yar- gdım etmesin. Hemen hergün bir mektub veya bir müracaatla istimdad eden tanı- dığı ve tanımadığına derhal imkânı de- recesinde yapacağı muaveneti yapmak- tan zevk alırdı. Emsalsiz bir istikamet, bükülmez bir #oğru seciye mümeyyiz sıfatlarından idi. Kendi tabirince bir hazine olan milyon- lar değerindeki müzeler çok müzstesna devirlerde elinde bulunduğu halde bun- ların muhafazasına öyle ihtimam göster- mişti ki hemen geceli gündöüzlü denecek derecede sarfettiği mesai sıhhatini ihlâl derecesine varmıştı. Gerek maiyetine karşı gösterdiği ve Eski Eserleri Koruma Encümeni Manisa Kız Enstitüsü çok rağbet görüyor Manisa (Hususi) — Valimiz Doktor Lütfi Kırdarın değerli alâkalarile memlekete mal edilmiş olan Wez setitisti çok rağbet görmüştür. Enstitüye bütün genç kızlarımız devam etmektedirler. Talebe adedi Biztikçe a. cruztudili Kıziarımız burada san'at bilgilerini arttırmakta ve tam san'atkâr bir Türk kızı olorak yetişmektedirler, Edirne kız enstitüsüne naklen tayin edilmiş olan eski müdür Neyyirin ay rılması dolayısile enstitü kızları ho * calarının şerefine bir ayrılık ziyafeti vermişlerdir. Resim ziyafetten sonra a lınmıştır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: