26 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

26 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Berlinde üç sene kalemi ile geçinen birTürk kadını İP, Gözlerime inanamıyorum : Alman gazeteleri birinci sayfalarında benim geldiğimi haber Vaziyeti derhal kavrayorum, Voss gazetesinin benden yazı isteyen tahrir müdürüne müstağni bir tavırla birkaç güne kadar bir yazı göndereceğimi söyledim ve! çantamın ağzını avuçlarım'a sıkıyorum. İçindeki yazılar kendiliklerinden dışarı fırlayacaklar da buradaki kredimi bozacaklar diye adeta korkuyordum e Dünkü kısmın hülâsası ( Günün birinde aklıma esti. Eserlerimi| Avrupada neşretiirmek istedim. Ve ecnebi muharrirlerin eserleri bizde nasıl sevile 88- vile okunuyorlarsa, Türk muhaârrirlerinin eserlerinin de tercüme edilince Avrupada muvaffakiyet kazanacağını ve bir Türk mu- harririn kalemile ecnebi bir memlekette ya- sıyacağını iddia ettim, Cebime bir tren bileti! ve bir de seksen mark koyarak Berline gel - dim. İlk geldiğim gün otele inmedim. Ucuz bir pansiyona indim. Pansiyon telebelik ha- yatımda içinde bulunduğum ucuz pansiyon » larda dahi eşini görmediğim garib kiracılar. in meskündu. Şimdi çantamda tercüme edil- miş hikâyeler, büyük tabı müessesesi Uliş - tein'in kapısından giriyorum.) Almanyanın ve belki de dünyanın en büyük tabı müesseselerinden biri olan, içinde müteaddid yevmi gazetelerin, haf- talık mecmuaların idarehıneleri bulunan, ayrıca kitab kısımlarını ihtiva eden Ulis- teln müessesesinin kapısından içeri gir - dim. Geftalte 3 Key İprdde mit Suad Dermile ş Ginş di Blanri Brien simalar Beijer dr biztile Dat Guar Darmlk Sanam, Beline FA #ma “Grbridie w Yer, 95 vehetdi “Yrereeiser Gerger şv ; Tatami, ete, Delemiiye Yeçizlağ : Dr enes Seir | erime erime Diş, eni Taran, eb 1 Yisahe. erer e. İlkreikem, seri dn her Ele 5 eden Bem, İevem, gecmesi vk ml <p Wiöbde bet Seyelerledirte ei male. sisle Tabii tecrübesizliğimin gafleti içinde- yim... Kurşuni üniformalar içinde kepi- cılar, odacıl, t Asa Suad Dervişin Berlinre muvasalatını haber veren Alman gazerelerinden biri parfümleri baş döndüren güzel şık ka- dınlar da var, Herkes bir tarafta çıkıyor. bâna ters, ters bakıyor. — İnsenizet.. Geldik mi?. Evet... Taş bir holdeyim. Ortada Masanın üstünde bir takım — Vassisehzeitungun tahrir bürosu! Diyorum. Beni yabancı görüyor galiba. y «Bu Asansörcü doluyor. İçlerinde ceketleri #-| zerine siyah kolluklar takmış olanlar, ku- Jeklarman arkasında kalem bulunanlar, bir masa. gazeteler. ş gibi bir vaziyette : dedi; amma, bakayım. kta bırakarak, hiç- | göstermeksizin yukarıya çık- an vakit geçtiği halde, bir tür- iyordu. Bu esnada da za - aklına bin türlü fena ih - vordü. lü avdet eti vallı Rânâ timaller ge! Neden sonra, arabın yerine bizzat Benli Se göründü. Telâşlı bir ta- vırla, Seniye, Rânânm koluna girip, onu aşağı kattaki bir odaya sürükledi, oturttuktar sonra da: — Kusura bakma, evlâdım! dedi; yu- kanda ağır misafirlerim var. Seni de bugün hiç beklemiyordum. Onun için urave alıyorum. Gözü, genç kadının yanı başına bı raktığı bohça ilişti: rrola, yosmsm? Ne bu böyle ca.. falan? Sıcağa mı gidiyordun? Rânâ bakışlarını yere eğerek: — Hayır! dedi. Kocamdan ayrıldım. — Ne” Sahi mi söylüyorsun? — Böyle sevin sakası olur mu? Os- man efendi beni boşadı. — İlâhi. kör olsun! Ne diyeyim? Se- nin gibi Bumbarşa bebeği boşanır mi? Ne imiş sebeb? Rânâ acı acı gülümse — Ne sebeb olacak? Beyefendi ile asebeti duydu zahir, ılmıştı. Bümu, çeh. belli ediyordu soluna bakındıktan sonra! — Başımla bera - ber! dedi. Amma . — Rahatsız ede - ceksem, açık açık # eyin. Toprak üstünde yer bula » mazsam, altında ol sun bulurum a ? — A!O nasıllâ kırdı? Bir daha öy- Je şey söylersen, se. nin o kiraz murab. bası dudaklarını ko- parırım da yerim alimalla!, Hayır, çö- cuğum! Demem © deme değil, Sanki .. burada, sen rahat - sız. olursun korkarım. endişem bu. — Neden rahatsiz olayım? — Bizim eve sık sık misafir gelir. Gürültü, patırdı olur. olsunlar (o eğlence severler cümbüş gırladır... — Olsun. Ben bir meydana ç Arkasını: Bütün resinin işm Merakla sordu: — Sen bir boşboğazlık mı ettin? Bir Ühtiya a mi bulundu? Rüyanda yıkladın mı? | hiç biri Saz, söz, kenara büzülür, kmam bile.. , ev sahibesini daha da olmadı kâdar hizmet Bunlara olmadığından. ben d ize mİ safir geldim. Kabul ederseniz eğ Seniye, bir çıkar yol arar gibi 6 Sen hele soyun, dökün bakalım. Ben de "yukarıya, misafirlerin yanına çikayım. na | Ayıb olur. Kahve içer misin? SON POSTA SUAT DERVİŞİN HATIRALARI veriyorlar Gazeteleri karıştıran şöyle kişi kadar var... Voss gazetesinin tahrir heyetini iste - diğimi söylüyorum: — Şu koridoru geçiniz, dönünüz, o koridoru da ra sola dönünüz, solda pıniz, oradaki büroya £ zi bildirin'z! Zihnim fena halde .karışıyor. Ner gideceğim, ne olacak? Sersemlemiş bir ir yirmi otuz i koridoru s8- Kaçakçılar ve muhafaZ# memurları arasında neler gördüm? Gazetelerde gözümüze çarpmıyan garil bir ibrik ve fener hikâyesi ANLATAN: SABİH ALAÇAM çö” Şimdi size otomatik tabanca hikâye-| Bu cebri yardıma fevkalâde KE sini anlatacağım: Karadenize işliyen posta vapurların- dan biri kalkmak üzeredir. Rıhtım Kalabalık. Son yolcular, artık (Kaldırılmasına beş dakika kalan me: eni tırmanmak için acele ediyorlar. Gemide, bütün hareket hazırlığı tamamlanmış, Ambar kapakları kapanmış. Muhafaza teşki - tı memurları her yeri gözden geçir. mişler. Sünheli hiç bir şey yok. Bu sırada vapura yetişmek için koşa koşa gelen bir yolcu peyda oluyor. Z: valh adam fakir bir güverte yolcusu ©-|i lacak ki, yolda içeceği suya para ver - memek için eline bir ibrik de almış. Onu kıymetli bir meta gibi sımsıkı tu- tuyor. Fakat hali de az telâşlı değil. Amma, halde yürüyorum... Bir koridor, bir ke-| tidor daha, bir koridor deha, bir koridor | daha... Ay çıldıracağım, yanlış sapmışım | galiba... | İstanbulda şimdiye kadar en büyük gözete müessesesi olarak İkdam Yurdu - nun binasını tanıyan bir Türk için (itirafı acı amma!) UWst sesinde bir gemi gibi pusla ile bulmak ancak mümkün... İçinde bir tahrir heyetini bulması bu| kadar güç olan bu muazzam müessesede; acaba bir eseri tabettirp halkın karşısı- va çıkaracak yolu nasıl bulacağım, ben de bilmiyorum. Nihayet küçük bir garsondö büro bu - luyorum. Ona soruyorum, O bana acı - İyor: naharriri | rotasını — Kım* görmek istiyorsunuz? Diye soruyor — Herr Monty Jacohs. Ve ilâve ediyorum — Edebi kısım tahrir müdürün» | — Onu görmek istiyorsanız bu geldi - ğiniz yolun aksine gideceksiniz. sağ ko - (Devamı 10 uncu sayfada) adamcağız bunda da haklı olabilir. Çün- kü biraz daha geçikseydi vapura bin - mesine imkân kalmıyacak, rıhtumdan açılan geminin arkasından melül melül bakıp duracaktı, Bu sırada liman smelesinden biri ©- na yardım etmek üzere yanına yaklaşı» -İyor, diyor ki: Haydi koş arkadaş, vapuru kaçıra. caksın! Cevah yok! Lâkin, li rekli Tekrar diyor ki: Başk» bir yükün falan var mı? Ben, sana getirivereyim. Para İsti cek değilim hani: İyilik olsun diye. - Amma, liman ame. amelesi çok temiz yü- nerede iselg ötürecek! İyilik ıp gemiye e kere: verm: Yolcu, titiz mi titiz'? Ters, te: «— İstemem be!» cevabını veriyor, Fakat, ibrik, liman amelesinin çevik bir hareketile onun elinden : cu ise adeta bağırıyor: «— Ver ibriği bi # > * — Ne kızıyorsun, kardeşi” ef lik ederie böyle bağırmak Gİ 5 1? Amma da ağırmış bu yahu? var içinde” « — Elinin kör nuh ee * ü! Sana ne be? — Götürüyorum iştel İstemem! Benim ibriğimi —i orsun? Şimdi ği Ve gene soruyor: , — Sahi bu ibriğin içinde ne Vİ İbriğin sahibi de hiddetlenmeği yi yor artık. Gelgelelim, liman #4 de zorlu cinsinden. Yolcu ile #0” sındakl 'briği taşımak münakaş”. rede ise kavga halini alacak. vermezdin. dive, birb Bu sırada da dursn rından biri «— in merdiveni uhafaza teşkilâtı m anlarına geliyor: yor ve rinden alıyor. Deha melesi onu muhafaza teşkilâtı | , ben götürme a girişiyor. öğ <i$ # Zz — Pekâlâ. Ona da eyvallah: # ui kaçtracağım. Verin ibriği” ;# — Ne vor bunda? «— Sulh (Devamı 12 I2n ci sayfada) Son Posta'nın Romanı :31 — Yok. Teşekkür ederim, Zahmet etmeyin. — Ne zahmet olacak? Dur, söyle - Kızlarım, sağiyim de pişiriversinler. Seniye hanım kalktı. Odadan çıkar- ken, Rânâ arkasından seslendi: — Beyefendiden haber var mı? Bu sual, mubatabında, pek çabuk geçtiği için Rânânın gözünden kaçan 1 ir yaptı. Kendini derhal top- liyarak, cevab verd — Hayır. Üzerinize afiyet birazacık rahatsızmış galiba, Yarın, öbürgün ge- Ve dişarya çıktı. Rânâ, odada yalnız kalınca hali ve istikbali teemmüle daldı. O kadar de « YAZAN ERCÜMEND EKREM 99 TAL rinlerde bucalıyor - du ki, hizmetçinin içeriye girip çıktı -|” Bının farkında bile olmamış, bir aralık başını çevirip de, yanıbaşında bir fil a can soğumuş kahve! etmiş, pabuçlarını görünce şaşa kal .| taraftan da, kadınlı erkekli, Tmıştı. Bu kahve onu o -İsİnİ seri yaladı. Oturduğu o-|dar gelet danın penceresi bah'nın bu çeyi, ve şöyle yan -|kanant getiri dan da dış kapıyı görüyordu. Kenarı « na levantinler di - kilmiş bir tarhın üzerinde birbirleri -/4, ne kedi yavrusunun oyunlarını buradan seyre koyuldu. Hayvanlar oradan ora. ya seğirtiyor, kâh bir ağaca tırmanır gibi yapıyor, kâh yerlerde yuvarlana- - rak bin türlü şaklabanlıklar, komik - likler ediyorlardı. Birdenbire, dişarıda ayak sesleri ol. du. Bir kaç kişi birden, paldır küldür, ahşab merdiven basamaklarını intete| iyordu. Ayni zamanda! eler de duyulmak. “© inlete aşağıya ii konuşmalar, gi ta idi. Rânâ gayri ihtiyari kulak kabarttı. Seslerden biri kendisine yabancı gelmi- yardu. Bunun sahibi, tok bir kahkaha ile, kimbilir kime hitab ederek: — Af.. ferin Beberühi! diyordu. Zevk sahibi imişin, kerata! (o Vallah, billâh, e pert, ye * dez Zurna tonunu de buna andıran diğer riyordu: imetim? Ben, ilber ge Molla beyefeP' r tavsiye edersen “4 de ben nasıl yaşar «Sami Molla» adı biçare pipi bir ok gibi saplandı. 19 ş olmsyı dileyerek örs rcereye sokuldu. Öf delerden bir tanesi” etledi, eğdna me dünya yüzü alarak yi) vak ev ef kâpının önünde t€“ giyiyordu. kor yorlardı, Rânâ, söylenen sözleri” ordu. Lâkin kulağı iy nlerden maalesef, M9 balık arasında bulunc” yordu yi” Sıkı'mış yümruklürile kalbin ra bastıra bekledi. Bu esnada, A den yüksek telâffuz edildiği icin , sına akseden şu sözler! — Söniye hanım ablamız! Ar Bizim hizmetçi bozuntusunu menin yoluna bakmalı, Anlıyo” sun? Reh bundan sonra ahde gl imin üzerine gül koklar sından da, çatlak zurna, ri şöyle teyid etti: > — Pe 7 n yedi mwinine su di Sami kızımızı « p iyecek haspalı”” i a beye fendi le ye X <a çiy , ! Fetva mi Vİ naz! Böylece malümunu im, wd Derken, bahçenin çakıları syf Rânâ, dumanlanan gözlerini (Arkası v0)

Bu sayıdan diğer sayfalar: