27 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

27 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA avuklu Hamdinin şahsiyeti nl i çok terbiyeli, ağırbaşlı, halük, saygılı bir adamdı. Nükteleri, cinasları €mizdi. Bütün müşterileri yüksek halk, yaşlı başlı, kerli ferli adamlardı. Ortaoyununu sahneye ilk defa koyan gene kendisi idi —5— ısmın hülâsası re tayda sahneye ilk çıkışını, Ma Aba . faaliyetini, Bertiranlar al - ii Buta, Ri Paşadan — takdir alışını, ei pain k ner meşhar sünnet düğününü, dey, 3 anlatmıştı, San'aikâr hatı - vam ediyor.) Ür hajlr Sünnet olurken curcunabaz - iz Ola, ar, Bünlar; # Pala, A bitti maşallah, va aa, nde gürültü yaparlardı. Ab- Ma, iy bu işi de üzerine almıştı. İh- an in, Serçe. Mehmes Beylerle be- bağı, , süaklarımız patlayıncıya ka- Tüy Br, Şağırdık, curcuna yaptık. iaşe Para yok ortalıklarda, Abdi “b Pişekâr havası! ,, b ima hafif bir serpinti başladı. Fa - Aldi içe bir gey değil, & z Diye kalmayın! Yikiş, Haykryor, Kendisi paraların Bocek, ılunduğu tarafa kapanıyordu. nl Sünnet olmuş, yataklarına Ya - kin le Orta Oyununa hazırlanmamız Mx çar, VEFİİdi. Biz giyinineiye kadar Şt hea Saz salona geldi. Kapının e Telin, < Kalabalık. Alelâcele sa - iyor. Aha İçeriden müdhtş serpintiler Dani ya, > bunu duydukça ter ter te - ç e Bi, ,Pitekâe havasını çalm!,. aş yag içeri girmek, para kap - i Birin 8. Bu hayhuy arasında © Üni he 7* kadar da para sağanağı Pine â el açılmıştı. Abdiye de ser- Rvreği Bİ! Fakat biraz evvelki Hira Mina, Kn atılan ise kuruş. Abdi te *şekârın karşısında durup, te Müba. hih ederek; İl ©“©K ne çabuk ta rengini değip Düğy Meslek terbiyesi İN son: gecesi ua oya Ece. a etti K büyüt salonda Mk Bizzat Celâ: Pa - a #mdi ile Abdi aynıyacaktı. da de, Abâi da kavukluya çr fe “ini de kırmamak için; t, ç vükluya akınızi Beri sürüldü. 3da , — a aeg inin Hamdiye olan hür - Ba cey <ğim.. Bu teklif üzerime — Ben lay verdi: *öki, tike ardi Efendinin karşısına ka - a l esle oynarım. Ham kim çok yüksek gördü. karama e başında kavuk var. ayy ME added vukla oynamağı hür « terbiyaşı yordu. Ah, o zamanın ke, Hamdiğe, v den uzun uzun konuşabi- oy, TU'üalin piri iky; Pir; Mi kes, a izdir. Tulüatı, orta oyu- LU mi Talat > üni © uydur. & kon ” »2bdası Ham Ham. “y: Dalay olarak Meşhur Osep red İnen çı ©, — “Siltulumbadı. Ak « Yol üze ag. Bu, *Yuş ii Age iyi tarilre Farlar “9 de Âbdülüzizden süt. Zn almişti. Beçerek derli top başlayınca Zaten m. uman orta oyunı Agobun isin Sİ oyunumu sahna. Perde ilâve edilmiş, W böylece tulüat ti. rinda bir gazinoda| O devrin en meşhur ak yatrosu ortaya çıkmış. İşte ilk ibiş komik Hamdidir, Bundan dolayı 6 talüatın piri ve ilk üstadıdır. Kavuklu Hamdinin terbiyesi Hamdı çok terbiyeli, ağır başlı, halük, saygılı bir adamdı. Nükteleri, cinasları çok temizdir. Onun çok meşhur olan Abdurrahman Puşa hikâyesini anlatayım. Belki bilmi - yenler vardır; bü hikâye onun ne kadar temkinli ve dikkatli bir adam olduğu - nu gösterir: Hamdi, o zaman adliye nazırı bulunan Abdürrahman Paşanın konağına davet e- dilmiş, husus! olarak, davetlilere temsil verecek.. oyun başlamış. lâf arasında pi- şekâr sormuş: — Koyunun bulunmadığı yerde keçiye ne derler?. Hamdi cevab vermiş: — Keçi derler?.. — Canım nasıl olur, keçi mi derler?. Pişekâr Abdurrahman çelebi dedirmek için uğraşıyor, fakat imkânı yok, Hamdi bunu söylemeğe yanaşmıyor. Zira kona- ğında temsil verdiği adamın ismi Abdur- rahman. nasıl olur da adliye nazırının ismi keç! ile yanyanş gelir?.. Davetliler, yan yan paşaya bakıyorlar. Lâkin Hemdi bir türlü söyiemiyor« Ab - dürrahman çelebiz dendiğini. Oyun bitiyor. Paşa Hamdiyi odasına çağırarak, soruyor: — Hamdi niçin pişekârın sözünü ce - vabsz bıraktın? Koyunun bulunmadığı yerde keçiye keçi mi denir?. Hamd: cevab veriyor: İ — Öyle de denir, böyle de denir Ab- İ dörrahman Paşa hazretleri!., Nazır, zeki adam, Hamdinin söyleme - mekteki maksadını anlarışlır. Bır kese de ayrıca para veriyor. Kibarların san'atkârı Hamdi, etrafındaki betsiz kelime sarfetmelerine kızardı. Her İzsman arkadaşlerma, lisanlarına dikkat etmelerini tenbih eder. Bir gün aktör E- yüb Sabri ağzından «kerata» kelimesini Rahmetli, Eyüb Sabriyi bir hayli hirpa in de münase «| Çok sevimli bir Fransız yıldızı : Gaby Silvia Gaby Silviada bir genç kız sevimliliğinden başka olgun bir kadının cazibesi vardır. Muhakkak ki güzeldir. Fakat onu sevdiren güzelli - ğinden ziyade manevi şahsiyetidir. Tam manasile kavvetli bir karakter sahibidir. Vastümeiimesii kaman Gaby Silvia, çok güzel, çok şirin ve çok genç bir Fran - sız kızıdır. Ancak on sekiz yaşındadır. San'at hayatına bun irislerinden Peruz Hanım lamış, zsptedilmez bir hiddetle, «kers- ta» nın <P> harfile başlıyan bir küfürün süt biraderi olduğunu söylemiştir Hamdi Efendi ağır komik oynardı. Fe- him Efendinin komedilerinde olduğu gibi onun kendine mahsus bir tarzı vardı. O hoplasın, zıplasın, çevik hareketler yap- sın sevmezdi. Mimikle ve âyar sözlerle oynardı. O -| nun müşterileri yüksek belx, yaşlı başlı, | kerli ferli adamlardı, Abdi Efendi ise her sınıf halkin komiği idi, O da Hamdi- nin aksine hoplar. sıçrar, göbek atar, ha-! reketli oynardı. Rahmetli acayip bir a - dsmdı da.. Yeniçeriye benzerdi. Bundan dolayı onun komiklikleri daha tuhafb. Abdi de evvelâ talüata Bayrampaşada bir cambazhanede başlamıştır. Hacı Yor- gi Efendi isimli meşhur bir hayelcin'n yardağı idi. Hacı Yorgi onu almış, bu cambazhaneye götürmüş, cambaz nu - maraları arasında meydan komedileri oy- natmıştır Abdi sarayda Hamdi Abdülâzize ve Abdülhamiie oynamıştır. Abdi ise yalnız Abdülhamlâ'n buzurunda temsiller vermiştir. Abdinin saraya slınması şu sebebden ileri gelir: Abdülhamidin toplantılardan ödü ko- puyordu. Halkın toplanmasını temin €- don her şey yasaktı. Abdinin tiyatroru dolup doiup boşaldığı için halkın toplan - masına mâni olmak maksadile tutup kendisini saraya almışlar, dışarı ile her ifürlü alâkasını kesmişlerdi. Saraya elın- İmadan evvel Abdi Üsküdarda Sarıka » İyada temsiller vermekteydi. Yazan: Nusret Safa Coşkun (Arkas var) İzmirde pazarlıksız satış “İzmir (Hususi) — Belediye pazarlık- sız satış kanunu talbikatını kadın me » murlâri vasıtasile kontrol etmeğe baş - niş ve bir haftada 84 esnaf ve dük - kâncı terziye edilmiştir. Tecziye edilen dükkân ve mağazalara (pazarlık yap - | genç dan iki sene evvel atılmıştır. Çok ksa içinde bile bir varlık göstermiştir. Etna fında fazla neşriyat, dedikodu yapılma « mış, kendisini fazla kı y metlendirecek reklâmlarda bulunul mamıştır. Gaby Sil « via san'at ruhunu kalbinde taşıyan öz, lü bir genç kızdır. Muvaffak olacağı « Gaby Silvia olduğum için tecrübesizdim, arkadaş » larımdağ biri Raymond Rouleau adım da birisinden ders almakta olduğunu söyledi. Ben de ondan ders almağa ka- meğe muvaffak olmuştur. Bu muvaf » fakiyetimde güzelliğinin tesiri yok de - ğildir, Muhakkak ki güzeldir. Fakat o- nu sevdiren güzelliğinden ziyade ma - nevi şahsiyetidir. O yaşta bir genç kız.İrar verdim. İşte o esnada «tali» deni. da «manevi şahsiyet» aramak güç birİlen şeyin var olduğunu anladım. Ray - şeydir amma bu vasıf Gabyde tam ma-|mond Röulesu'ya müracaat ettim. Ba- nasile mevcud bulunmaktadır. bâ (Arleşienne) den bir parça okuttu. Çok sevimlidir. Sevimliliği bir genç| Muvaffak olamadım, fakat Roulesu be- kızın imliliğinden başka olgun bir)ni bırakmadı. Bane ders verdi. Çok is. kini andırmaktadır. Geby-| tifade ettim. İki ra (Altitude nin şevimliliğinde esrâra bürünmüş ci-|3200) eserinde rol aldım. Bu rolü al - hetler de vardır. Onda kadınlığınlmadan bir hayli tereddüd devreleri ge- bütün esrarı tebellür etmektedir. Ha -|çirdim. Mare Allegret bana iyi şerait » yalını, san'at Alemine atılışını kendi -İle bir mukavelename imza ettirdi. Bu sinden dinleyelim: filmden sonra (Virage Dangereux) fil- — 1936 senesine kadar ( tiyatroya'mini, sonradan Oda (Le Ruisseau) yu dehşetli bir merakım vardı. 1936 sene-| çevirdim sinde on altı yaşıma besmıştım. Ken -| Şimdi bir müddet için tiyatroya ge « di kendime roller ezberlerdim. Arka -İçeceğim. Pigalle tiyatrosunda (Le Ma. daşlırıma bunları inşad ederdim. Boşlriage &'Alceste) 1 oynayacağım. Bu pi- durmamıştım, Sağdan soldan komedi,| yeste çılgın ve genç bir Aşık rolü yapa inşad dersleri almıştım. Yanlış yola | cağım, Bundan sonra da «Derriere la saptığımdan haberdar değilâtm. Genç'Façade» adında bir film çevireceğim. Mireille Ballin Tino Rossi ile evlendi mi? Son günlerde Fransada sinema âle. mini ve sinema meraklılarını kurcala - yan mesele şudur: Güzel Fransız yıldr zı Mirei'le Ballin güzel sesi 'Tino Rossi ile evlenmiş midir? Bu mesele cidden bir muamma hali- ni almıştır. San'atkârların her #kisi de bu hususta çok ketum davranmakta - dırlar, Geçenlerde bir Fransız omuharriri genç yıldıza müracaat ederek malümat istemiş. O da çok kaçamaklı bir cevab vermiş. Bu cevat üzerine gazeteciler arasmda da büyük bir merek uyanmış. Çünkü Mireille Ballin son aylar içinde kendisine teklif edilen çok müsald iki film mukavelesini reddeylemiştir. Bu mukaveleleri imza eylemiş olsaydı ya- rm milvon frank kazanc olacaktı. Nihayet. fikrini soran bir gazeleciye demiştir ki: — Para cidden iyi ve kıymetli bir şeydir. Fakat insan da dünyaya ancak bir defa gelir! Bunun için hayatta aza- mi zevk temin eylemek o azmindeyim. Orun içindir ki Tino Rossi ile seyahate karar verdim. Gazeteci evlenip evlenmiyeceklerini| bu münasebetle #orunca (şu cevab ile karşılanmış: — Husus! hayatım sırf bana alddir. İtiğından dolayı belediye encümenince Buna kimsenin müdahaleye hakkı yok. kaçırdığı için yer yerinden oynamıştı. |tecziye edilmiştir) levhası konulmak .| tur. Bu seyahalimizin bir «balayı» se - jiadır. yahati olduğu hakkında çıkarmış oldu- iki yeni Alman san atkârı pe |“ Son aylar zarfında (Almanlar yeni iki san'atkâr daha yetiştirdiler. İlk film lerinden itibaren büyük bir rağbet ka. zanan (o bu san'atkârlardan biri güzel Kristen Heiberg, ölğeri de Victor Staal | dır. Yukarıdaki resim bu iki san'atkârı en yeni filmlerinde gösteriyor. m İİ ğunuz baberlere de, ayni cevabı veri « yorum! Fransız sinema mehafili bu iki san - jatkârın evli bulunduklarına kanidir « er, |. Pek yakında İstanbulu dahi ziyaret edecek olan Tino Rossi'nin «tek yahud İçift geleceğine göre mesele burada Pa- e evvel hâlledilmiş olacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: