March 25, 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

March 25, 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 “Son Pesta,, nın Hikâyesi iKi KARŞILAŞMA A A MN, Çeizen : 27. Alaz malin Onlar ilk defa bir inaj yerinde kar- gılaştılar, Gök yüzünün mavi kubbesi yüzlerce insanın kaynaştığı buzdan ovayı örtüyordu. Elektrik Jâmbalarının, titrek ve parlak ışıkları kayak yerini çepeçevre gevrelemişti. Orkestra güzel bir vals ça- yordu. 'Turneci Kolya Fufayev, orkestraya a - yak uydurarak, kayak yerinde yıldırım süratile daireler çiziyordu. Zaman zaman ayakları altındaki buzlar gacırdıyor, çe - İk patenleri bir cam gibi ışıldıyordu. Kolya, artan bir süratle kayak yerini üç defa devretti; bundan sonra kalabalı - Gin en çok biriktiği, kayak yerinin orta - sına doğru gitti. İşte tam bu sırada, yıl - dırım süratile karşıdan gelmekte olan bir çifte yol vermek #çin, yarım safa, geriye doğru keskin bir çark yaptı, Fakat hızını alamadığı için sırtüstü buzların üstüne yuvarlandı, ve kızak kayanlardan birisi- ne daha takılarak onu da yuvarladı. Yattığı yerden biraz doğrularak bur. ların üstüne oturan Kolya kurbanına baktı. Bu, sarı saçlı, beyaz yün bereli, #- teş kırmızısı bir spor kostümü giymiş genç bir kızdı. Kolya, kabahatli kabahatli gülümsi - yerek: — Affınızı rica ederim, dedi, istiyerek yapmadım. Genç kız: — Malüm, dedi, İstiyerek yapmanıza €- sasen ben müsaade etmem. Neyse.. kal - *kınız bakalım. Delikanlı süratle ayağa fırladı ve elini genç kıza uzattı. Kız da kalktı. Delikanlı- ya son bir defa bakarak: — Allaha ısmarladık, dedi, Ko yanlış anlamış olacak: ica ederim, dedi, ve başile genç kı- a selâmladı. Sarı saçlı kız hiç bir cevab vermeden, adımlarını orkestraya uydurarak uzak - laşmağa başladı. Delikanlı, üzerindeki karları iyice silk. tikten sonra, hızla kızın peşinden yürü - dü. Bir iki saniye sonra kıza yetişerek, ayni hizala yürümeğe başladı. Genç kız, hafif bir hayretle omuzları üzerinden de. Ukanlıya bakarak: — Ne o, dedi, söylemesini unuttuğu - nuz bir şey mi vardı? — İyi keşfettiniz. Size ayrica... Genç kız, delikanlının sözünü yarıda keserek: — Söyliyeceğinizi anladım, dedi, ister. seniz beraber kızak kayslım, Benim iş - mim Tonyadır. — Benimkisi de Kolya, Bu sözlerden sonra arkadaşça ve be - “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 27 — Döğru... Faks dediğim gibi yaşa” mağa buşlarsanız yakın zamanda buna alışır ve İzmitte geçirdiğiniz müşkül hayata nasıl dsyanmış olduğunuza hay- tet edersiniz. — Hayır, bunu söylemeyiniz.. bunu işitmek istemem... Mazide yaşadığım günler benim için çok mukaddestir ve tekrar İzmite gidip ayni hayatı, hattâ ağrmı yaşömağa severek katlanırım. Bu sözler bi tiyar, şiddetle ağzın” dan dökülmüştü ve daha söyler söyle- mez kıpkırmızı oldu. Cevad kaşlarını çattı, bir saniye, sinirli bir titreme ile dudaklarını sıktı, Sonra koltuğun ko - luna yaslanarak sakin bir sesle sordu: — Ailenizden haber alıyor musunuz? Muallâ sesini sakinleştirmek için bir Sahiye durduktan sonra annesinin da“ ha iyi olduğunu, babasının gençleştiği- ni, Jaleden gelen mektublarda çocuk” İdrın kendisine pek itaat etmedikle - rinden şikâyet edildiğini anlattı. Bu sözleri bittikten sonra bu sefer de o, Cevadın annesini, kardeşlerini sordu. Yavaş yavaş biraz evvelki soğuk ha- a, her halde kızın bu son sözlerin! | y raberce kızak kaymağa başladılar. Ellerini göğüsleri üzerinde çaprazı - Yarak, gülüşerek ve konuşarak, yıldırım hızile buzların üzerinde uçuyorlardı. Hiç durmadan kızak yerini devrediyorlardı. Orkestranın ön n geçerlerken pos bıyıklı şeforkesir hayretle onlara bakı - yor, elleri ağırlaşıyor ve ağırlaşan bu el hareketlerine bağlı olarak bütün orkes - tra, temposunu ağırlaştırıyordu. Kolyaya öyle geliyordu ki bu orkestra yalnız ve yalnız onlar için çalıyordu... Vakit epeyce ilerlemiş, elektrik lâm - baları yorgun bir eda ile sallanmağa baş- lamışlardı. Çalgıcılar yavaş yavaş klâr - netlerini ve fükütlerini kılıflarma yerleş- tirmeğe koyuldular... Tonya ile Kolya etraflarına bakındık- ları zaman, ortalıkta kendilerinden başka kimseciklerin kalmadığını hayretle far- kettiler... Vakit geçmiş, kayak yeri boşalmıştı, Kolva kıza sokularak ürkek bir eda ile: —'Tonya, dedi, sizi evinize kadar götür İ meme müsaade eder miri | — Made: i Yalnız, evimin bir da size peşinen haber vereyim. Kolya bir solukta: — Buna memnun oldum, dedi, 'Tonvanın oturmakta olduğu bir çek katlı büyük bir apartımanın hizasına gel- i dikleri zaman, Kolya yavasça: — Bilmem hangi şair: «Kavak yerinde düştükten sonra en büyük aşka kavuş - tum!, demiş, Ve herkes», kayak yerin- de bir defa düşmesini tavsiye etmişi. Tonya gülümsiyerek: i, Şair bunu, sırf patinaj cehaletini mazur göstermek 8i. Fakat ben s'zi tekrar ne- im? başlıyorum. — Nerede çalışıvorsunuz? Kız lâkayd bir eda ile: — «İskra» fabrikasında, dedi. — Ne?. Bizim fabrikada mı?. Tonya hayretle sordu: — Siz de bu fabrikada çalışıyorsunuz, har. Kolya muzsffer bir eda ile: — 'Tabil orada çalışıyorum, dedi. Bu gibi iyi tesadüfler hayatta bir defa © - Yar, Bu cidden hayrete şayan bir şey, Kolya çok geç evine döndü. Uyumak için ancak üç - dört saatlik bir vakti kal mıştı.. hiç soyunmağa lüzum görmeden elbisesile şezlongun Üzerine uzandı Rüyasında, beyaz bereli, ateş rengi spor A Zİ nakleden * Muazzez Tahsin — va değişmiş, aralarınddki sözler daha samimi olmağa başlamıştı. Cevad, Muallânın biraz evvel söyle“ diği sert sözlere cevab vermemiş, şim- diki halde bu mevzu üzerinde uzun münakaşalara girişmeğe lüzum gör - memişti, Genç kadın işini tekrar eline almıştı. Cevad gazetelere göz gezdirmeğe baş” ladı. Bu güzel ve genç çiftle anasının dizlerine dayanan bu küçük kızı gö - renler, bu mes'ud ailenin teşkil ettiği sevimli tabloya mutlaka hayran olür * lardı. xn Cevad bu defa çiftliğe çalışmak mak- sadile gelmişti. Muallâya da anlattığı gibi, niyeti büyük annesi Güzel Fatma nın hayatını değiştirerek bir roman veya bir tiyatro piyesi halinde yazmak ve halka tanıtmaktı. Şöhretini biraz dha yükseltmek için bundan daha me- rakh, daha canlı bir mevzu bulabilir miydi? Ancak, bu, zannedildiği kadar Kolay bir şey değildi. Evvel çiftliği ve civa- rını iyice dolaşmak, orada yaşıyan fh İlgin küçük salona geçerlerken kat'I bir fakat bir gün, önündeki kâğıdlardaki — Vallahi bilmem ki... Ben yarın içel” | kostümlü, sarı suçlı Tonyayı gördü, Kız o kadar güzeldi ki Kolya, derin bir ürper- ti içinde erini açtı. Saat sekizi yedi dakika geçiyordu. Kolya deli gibi yerinden fırladı. Bir kaç dakika sonra bir tramvayın basamak- larına asılmış bulunuyordu. Fabrfkanın kapısına: geldiği zaman saat 8 zi 24 dakika geçiyordu. Kolya, kontrol kartelâlarının durduğu odaya atıldı, Fakat içeri girmeğe kısmet olmadı. kapıda hayretinden dona kaldı. Kontrol kartelâlarının durduğu tabe- lânın başında, elindeki bir anahtar Kül - çesile oynıyarak ve gülünsiyerek Tonya duruyordu , tuhaf bir fısıltı ile: iz mis'niz?. dedi, set, benim. iz... Kantsolâr?, et, Halbuki ban 24 drkika geç kaldım. a âkave bir gülüşle: diğımızı görlvntum, dedi, imdi ne olacak? — Ne mi olacak? Siz! işinizden çika » racaklar; olacağı bu ! İşimden mi çıkaracaklar”. Benim! gec kalışımı haber verirken hiç yüreğiniz titremivecek mi?, Sövlevin?. — Havır, titremiyecek — Fakat rica ederim T — Bunur ricası falan, yok ki, dedi. Geç kalmamanız icab ede va buz gibi hi Fakat benim çok meşru bir mazete « tim var: Müfemediven sizi düşündü içim bütün gece uyuyamadım. Bana kar. şı kalbinizde ufacık bir merivrmet, bir a lâka olsun yok mu? Hav yok, İş bozan, vazif' ihmal eden birisine kar- sı a'âka, merhamet duymak imkânı var| nal d'siplin'ni yarak: Tonçka, bunları nasıl söyliyebili - İya iki svucile başını ksv Kolya, başımı önüne eğerek: — Peki öyle olsun, dedi, Demek ki ka- rılmak varmış.. Tonya delikanlının sözlerini tasdik ede- rek: — Evet, dedi, ö: Delikanlı son bir üm i? - Ebedi olarak mı ayrilacağız?, sordu, Uzun bir zaman için mi?. — Her halde oldukça uzun bir zaman için. Kolya, ümidle genç kızın yüzüne baka. rak, ürkek bir sesle: diye tiyarları letmek, ağızdan ağıza ya” yılarak bugüne kadar gelen efsaneleri, dedikoduları, rivayetleri iyice öğren - mek, bunları not etmek lâzımdı. | Bundan başka, yüz seneden fazla bir| zamanı gid olan bu hi ye dair bir takım vesaik mutldka köşkün bir tara“ fında mahfuz kalmış olacaktı, Bunun için de, evvelâ kütüphaneyi, sonra da tavan arasında bir köşede bırakılmış © lan eski bir sandığı araştırmak lâzımdı. Genç muhsrrir, büyük bir alâka' ile bu tedkikleri yaptı ve cidden ümid et- tiği gibi, eskiye aid bir çek yazılar bul du. Bunları tasnif etmek de bir iki gün sürdü. Bu müddet zarfında Cevad, bir yerde durmadan kâh evde, kâh dışarı” da çalışmak, uğraşmak ve kütüphane- de çalışmağa başlamadan evvel bütün kâğıdları ve lâzım gelen malümatı edinmeği daha muvafık görmüştü. Nihayet her şey hazırlanmıştı, Şim- di artık bu kâğıdları birer birer oku - mak ve işe yarıyabilecekleri bir kenara ayırmak için sakin ve rahat bir yere yerleşip uğraşmaktan başka bir iş kal- mamıştı. Cevad bu defa gelişinde kâtibini be- raber getirmediği için bütün bu ted - kikleri yapmak, kâğıdları derleyip top- lamak ve tasnif etmek kendisini bir hayli yormuştu. Kocasının kütüphenede çalıştığını bi- 1 — 14/3/9389 tarihinde kapalı zarf ve eksiltmesi yapılacağı tlân edilmiş olan buhar kazanının münakasa müddeti görülen lüzum üzerine temdid edilmiştir. YI — Eksiltme şeraiti sabıka dahilinde 4/4/9839 tarihine raslıyan Sah günü saat 15 de Kabataşta Levazım ve Mübayaat Şubesi Müdüriyeti Alım Komisyo- nunda yaılacaktır. Kapalı zarflar eksiltme saatinden bir saat evveline kadar (saat 14) e kadar komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde verilmesi ve eksilime- ye girmek istiyenlerin fiataız teklif mektublarını ihale tarihinden bir hafta ev- veline kadar müskirat fabrikalar şubesine vererek münakasaya iştirak vesikası almaları lâzımdır. 0714) ROMATİZMA İİ LUMBAGO La SİYATİK mn ve bütün ağrılara karşı merhemi ile masaj yapınız SANCILARI DAifi ve ÇABUK GEÇİRİR ilânları nelik muhammen kirası 144 lira olan Kadıköyünde Caferağa mahallesinde Şair Nefi sokağında Bağ mahalli ve ahır bir sene müddetle kiraya verilmek ü- zere açık ertirma gününde isteklisi bulu nmadığından pazarlığa çevrilmiştir. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde gör ülebilir. İstekli olanlar 10 lira 89 ku- k ilk teminat makbuz veya mektub ile beraber 27/3/1939 Pazartesi günü sa- 14,40 da Daimi Encümende bulunmaları. (B) (1593) b e ğe, TK p Wi a yer ie CA 'AH, ÖĞLE ve AKŞAM Her yemekten sonra günde 3 defa muntazaman dişlerinizi fırçalayınız nikel - Ne kadar bir zaman için?, dedi, — Uzan bir zaman için dedim ya... Saat dörde kadar. — Ne gibi saat dörde kadar?. diye haykırdı. Tonya gülerek: Bu haykirıştan, kulübenin ilerisinde — Basbayağı dörde kadar, dedi. Gece| duran fabrika kapıcısı ürkerk yerinden işine kadar. Siz bugün ikinci postada ça -| sıçradı. Tabelânın üzerindeki parlak mar lışıyorsunuz!. Siz banı dün gece bizzat) kalar, şıngırdıyarak sallandılar. eda ile karısının bu tarzı tuhaf bir cümle o kadar hoşuna gitt; ki itiraz etti: | bunu bilâihtiyar ona da okudu. — Haberiniz olsun Musllâ, benim| Bir başka gön, acib bir yazı ile kar buradaki mevcudiyetim sizin yaşayışı” | şılaşmıştı. Hilkaten pek sabırlı olmı - nızı herhangi bir suretle değiştirecekse | yan genç muharrir için bu karışık sa - hemen kalkıp İstanbula dönmek mec -İ tırların içinden çıkmak adeta imkân - buriyetinde kalacağım. sız gibi bir şeydi. Kâtibini beraber ge- Her zamanki gibi gelip kütüphane *| tirmediği için kendi kendisine kızarık de oturunuz, beni kat'iyen rahatsız et- Muallâya yaklaştı ve onun yardımını mezsiniz. rica etti. Kocasının bu kat'i sözleri karşısında| . İzmitle, kendi / dedelerinden kalma daha fazla vahşilik gösterip kaçmanın| kâğıdları okuya okuya büyük bir tec - yakışık almıyacağım dnlıyan Muallâ,| rübe sahibi olan Muallâ biraz dikkat ve ertesi günden itibaren gene eskisi gibi| gayretten sonra yazıyı çıkarmağ# mu- kütüphane odasmda oturmağa başladı. | vaffak oldu ve ayni yazı, birkaç yerde Fakat zaten yemekte başbaşa geçen sa-| tekrar göründüğü için Cevad bu defa atler onun için pek yorucu ve sıkıcı ol-| da o kâğıdları kopye etmesini karısına duğu halde şimdi birbirlerine daha çok| yalvardı. yaklaşmaları, daba uzun zaman yalnız! Bu suretle Muallâ kocasının çalış * kalmaları hiç hoşuna gitmemişti, masına yardım etmeğe başlamıştı. Ya- Yemek zamanında, bir değişiklik ol-| vaş yavaş ince ve derin ( zekâsile, bu sun diye, o vakte kadar büyüklerin sof-| yaptığı şeylerle alâkadar olmağa, on'a- rasına oturmıyan Zeynebi, mürebbiye-| ra aid daha derin tetkiklerde bulun - sile birlikte sofraya didi. mağa, okuduğu kâğrdlsrda geçen vah” Bu tarz hareketinin Cevad tarafın -| alar, tarih kitablarında | araştırmata, dan tasvib edilmemesinden biraz kor -| daha geniş tetkikler yapmağa da baş - Kuyordu. Fakat onun hiç itiraz etme *İ Jadı. diğini, bunu lâkayd ve tabif gözlerle) (Artık karı koca bu ciddi mevzular ü- gördüğünü memnuniyetle farketti. zerinde araştırmalar, incelemeler ya - Kütübhanede, kocasını rahatsız et -| parlaken birbirlerini buluyolar, yeni memek için, kenardaki masanın önü *| öğendikleri enteresan bir şeyi birbir - ne oturmuş, ordda hiç gürültü etme -İ lerine söylüyorlar, bu mevzu hakkında den, başını kaldırıp onun ne İle meş -İfikir teati ediyorlar, münakaşalar ya - iz kendiniz söylemediniz mi idi?. Kolya büyük bir sevinçle: — Ne?!, Tonya, sevgilim, Toneçka!!! hareketine len Muallâ, daha ilk günden oradan kaçmış, kendi odasına kapanmıştı. Onun bu halini gören genç adam, ayni ak - şam yemekten sonra kahveleri içmek gul olduğuna bakmadan okuyor, yazı -| pıyorlarılı. yor, işliyordu. Cevad genç karısını konuşturmak - Cevad da ilk günleri onun mevcu -İtan, onun düşüncelerini (o #nlamak'en diyetini farketmiyormuş gibi davrandı, | zevk duyuyor gibi idi. (Arkası var) /

Bu sayıdan diğer sayfalar: