8 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

8 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeni kurban Yazan: Muhittin Birgen XV irmi seneden setin hududu, diğer bir milletin top ateşi altında kaldı ve gene ilk defa olarak bir milletin askeri, başka bir milletin top - Tağıns, top ateşinin himeyesi altında ayak bastı. Arnavudiuk hükümeti, Tirana radyosi- Ja bütün dünyaya hitab ederek uğrsdığı taarruzü haber verdi ve İtalyan askerine karşı Arnavud askerinin muksbele etti - li damlasına kadar Ar. müeadele tedeceklerini bildir. | di, O mukabele de, bu mücadele de sem-| bolik bir mukabele ve mücadeleden baş-| ka bir şey değildir. Arnavudluk küçük ve zayıf, İtalya büyük ve kuvvetb, ve mar- leset, dünyada da bugüne kadar hüküm süren nizam, kuvvetlinin zayıla karşı iste- diğini' yapabilmesine müsaid olan bir ni- zamdır, Enternasyonal hak ve gdslet bakı dan Arnavudluk birinel kurban deği İlk kurban Habeşistan oldu. İkinci kur - hanı Çeko-Slovakya teşkil etti Üçüncü kurban da Arnavudulktur. Mademki ya kuvvet üzerinde duran bir dünyadır, $ü halde İtalya haklı, OArnavudluk ta baksız demektir! Tak Avrupa İt'ası: * Yeni kurban karşısında biz Türkler için bir taraftan hazin ve bir israftan da ibret verici, bir sürü düşüncelere dalmamak kabil değildir. Hazindir; çünkü, bir milletin bir sabah uykudan uyandığı zaman diğer bir mil Jetin savurduğu gülleleri ve gökten dök- tüğü bombaları kendi başının üs #inde © hissedivermesi, (insanlık ba- kımından (yürekler âcı ver mekten hali kalı Bir mil- için AZ. letin, kendi dilini söylemiyen, kendisi! yabanci bir kan ve tarih sahibi olan baş- ka bir millet tarafından idare edilmesi de çok fena bir şeydir. Bundan dolayı Ar- navudlara acırız. Fakat, içimizdeki bu acı duygusu, bizi| maziye dönerek, bir takım hatıralar ara-| #ında, uzun uzun ve İbret verici düşün - celere dalmaktan da menedemiyor. İtthad ve Terakki, Türk yüreğinde tu- tuşan bir ateşle, Osmanlı imparatorluğu | nu parçalanmaktan kurtarmak üzere son hamleyi yaptığı sırada, Arnovudluk bu imparatorlük içinde en mutena bir mev- ki işgal ediyordu. Abdülhamidin son sad- Tazamı Ferid Paşa bir Arnavuddu; saray kısmen Arnavudların muhafazası altında idi, Küçük Arnavudluk, ük impara - torluğa yüksek saray adamı, askeri ku - mandan, politikacı vesaire gibi mevkile- Te sahib pek çok insan vermişti. Biz ga- zeteciler 'Türklere sadece «Türk» miz halde Arnav Arablara «kavmi necib» derdik, yahnd da bunlar - dan birinin veya diğerinin «Osmanlı ta - cnm en bü ntası olduğunu söy- Terdik. Hattâ bana Türk edebiyatı öğre - ten hocam, bilâhare Arnavudlukta başve. kil olan bir Arnavuddu. Ben Türk ede - biyatını ondan değil, kendi kendime öğ- renmiştim! İstanbulda ve devlette o Arnavudların mevkileri çok yüksekti. Bununla beri , İttihad ve Terakki devri imparatorluğu! tesellüm ettiği günden itibaren, Arna - vudları karşısında düşman olarak buldu Niçin? Sadece şunun için: Arnavud b leri, ötedenberi bir ellerini saraya, öte kini de kâh İtalyaya, kâh o Avusturyaya |? uzatırlar, bugün nereden para alırlarsa| © gün onun nam ve hesabına söylerlerdi Her gün bir taraffan almak ta işlerine gelmezdi. Her gün başka bir taraftan al-| malıydılar ki her gün söyliyecek sözleri olsun! Arnavudluk ta bu beylerden veya pa - Şalardan ibaretti: Esad Paşa Toptani, Av- oyalı İsmaili Kemal Bay, Priştincli ” Hasan Bey vesaire vesaire... Bütün bu| paşalar ve beyler, kâh aramızdaki eniyi. kalarile, kâh imparatorluk düşmanlar - nın aleti olarak, bize kan kusturdular! Kimin için? Kimin hessbına? Yalnız kendi şahıslarının hesablarına! Ne Arna- vudluğun, ne de Amavudun menfaati ba- his mevzuu değildi. Onlar yalnız kendi ceblerini düşündülar ve bu ceblerini ol- durup doldurup yediler. Kih İs tanbul civarını süsliyen büyük köşklerde, kâh Viyanının barla. rında. kâh Niste ve kâh Venedik ve - İnsan dalma huzuru, sükünu, sulhü arar. kendi âleminde kaygısız yaşamak hevesindedir, orun için sulhü daima bir melek olarak tasavvur eder. Fakat tarih yazılmıya başla - dığı günden iilbaren insanı dövüşte görü yüzde doksan dokumu harb hikâyeleri, hı doludur, — Sulh beşeriyet tari... de bir efsanedir Suhü sevmekte, olsun, fakat Sayfalarının menkibeleri ile © uyalım, resi budur, istemekte, mer şeyin Üzerinde görmekte devam edelim. Gayemiz, kedefimiz her vakitki gibi sulh m kuvvetimizle yarın harb çıkacakmış, bizı de arzumuza rağmen ateşin içine alacakmış gibi hazır- lanalım, bu uğurda gidecek paraya da, emeğe de asla acı- lm, zira bugünkü gibi serbest yaşamamızın yegâne çâ SOZ ARASINDA İngilterede yeni Bir şapka daha “ Son © günlerde Lordrada senenin en büyük kayık yarışı yapıldı Kembriç le Oks ford” Üniversitele- ri çarpıştılar. Kem briç takımı üç se nedir, arka arkaya kazandığı şampi yonluğu, gene an'a nevi rakibine kap- tırmadı. Bu yarış münasebetile, futah şapkalar pek revaç bulmuştur. m in b Romanya vel'ahdi tarihle meşgul Romanya veliahdi Mişel, yazma nüs. | halardan, eski tarihi okumakta, bu mü. nasebetle de müzeleri, eski binaları ziya- ret ederek tarih bilgisini kuvvetlendirmektediz. ————— ya Napolide! İşte, Arnavudluk denilen 800,000 nü - fuslu vatanı bu tarzdaki insanlar kurdu - lar. Bu vatan bugün harab olursa, hayret etmeğe hiç te sebeb yoktur. * Aznavudluğa karşı enternasyonal bakımdan ne g eticeler doğurabilir? Zihnimizi geçmişe aid düşüncelerden kurtarıp kendi kendimize bu süali sora- cak olursak ona da şu tarzda cevab ve - rebilir: Bu yeni İtalyan taârruzü, Avrupanın umumi vaziyetinde mevcud olan perişan- hiğe ve gerginliğe yeniden çok bir şey ilâ- ve edecek değildir. Avrupa için mukad - der olan büyük çşarpısma, Arnavudluk yüzünden çıkamaz. Mihver, şimdiki hal - de meydanı boş bulmuş. bu işleri yapıyor Şu dakikada, mihveri bu hareketten menedecek bir kuvvet manzumesi teşek- kül etmiş değildir ve bu işler bu tarzda İtalyanın bu hareket, tutulmuş bulundukça bu münzumenin ne | teşekkül edeceği 'de bilinemez, avudluk dolayısile harb çıkacak de- fi fakat, bu hâdise, Avrupayı büyük mücadeleye doğru götürecek olan hâd! - seler zincirinin yeni bir halkasıdır. Bun- da da şüpheye mahal olamaz. Meğer ki son dakikada İngiltere siyasetim değiş - İtirsin ve Avrupa milletlerine hakiki bir anlaşma imkânlerım verecek bir siyase. tin elebaşılığını yapmıya Karar versin, Şimdiki halde böyle bir siyaset için mey- danda alâmet görmüyotuz. Muhittin Birgen İSTER açârak sordular. Konuşan zat: İSTER arttırmakta, yaptığı; INAN, Dün gece bir mecliste, birçok kişi radyonun başına çev- relenmiş, Tiran İstasyonunu bulmıya çalışıyorlardı. Ar - navudlukta sen vaziyeti anlıyacaklardı. Aradıklarım bula- madılar. O zaman içlerinden biri akıl etti: — Radyoyu satan müesseseden soralım, dedi. Telefonu gn i Hergün bir fıkra Çam diyecek Haşmetin, her ne zaman konuşsa muhakkak bir çam deviren bir tantdi- ğı varmış. Bir gece Beyoğlu dönüşü kayıkla İstnbul tarafıma geçiyorlar» miş. Haşmet oturduğu yerde rahat rahat sigarasını tellendirirken öteki de kayıkçıya sucller #ormaya başla- muş: — Sen nerelisin? — Bu sandal senin mi? Demiş. — Kaça aldın? Demiş. Tam bu sırada Haşmet elile ; onun ağzını kapamış: ; O— Kâfi, şimdi adama bu sandal hangi ağaçtan yapılır, diye de sora- caksın, o da, çam; diyecek, sen de duramıyacak devireceksin, Denizde Bu gördü dir ğünüz nedir? Dikkatli bakımz?.. Buna bir krokodil mi, yoksa tarihten evvel yaşamış bir ca- Inavar müstehasesi mi dersiniz?.. Hayır, hiç biri değil, bu, son günlerde İngiltere. de York civarında bir fırtmada asırlar gürmüş bir ağaçtan kopan bir daldır Nobel sulh mükâfatı 40 kâdar tanmmış İngiliz profesör ve edebiyatçısı, Nobel sulh mükâfatı komitesine bir takrir göndererek 1939 senesi sulh mükâfatının eski Çeko-Slo- vakya Cümhurreisi doktor Beneş'e verilmesini teklif etmişlerdir. 8500 İngiliz lirası miktarinda olan bu mükâfat geçen sene, yüz binlerce mülteciye yardım eden Cenevredeki Nansen bürosuna verilmişti, İSTER ile anteni yıkılmış INAN, İSTER Çelik ciğer içinde Yaşayan delikanlı Üç yıldır çelik elğerin içinde ya- pyan, ellerinden maada, boynundan aşağısı felce uğra- mış bulunan Flo- ridalı milyonerler- den birinin oğlu Snite, bugüne ka- dar sun'i olarak 23,673,600 defa ne- fes almıştır. Deli kanlı (o hastalığını büyük bir tevek- kül ile karşılamakta, hep gülümsemekte, şatranç, iskambil oynamakta, çelik ciğe- rinin içinde olduğu halde beyzbol maç- larına ve at yarışlarına gitmektedir. Çok nazik bir haydud! Hongkongda bir otelin yedinci katına isabet eden odasında oturan bir İngiliz kadını. bir gece yarısı, hafif bir tıkırtı ile uyanırış, pencerenin önünden bir haya- lin süzüldüğünü, içeriye girdiğini gör- müş, bir müddet şaşkınlıktan ne yapaca- © İğimı şaşırmış, derken, insiyaki bir hare- ketle elektrik lâmbasının düğmesini çe- İvirmiş, karşısında, elinde tabanca tutan yüzü mendil ile sarılı bir Japonu görmüş. İFeryadı basmış, Bunun üzerine, Japon yüzünden mendili sıyırarak gayet güzel bir ingilizce ile: — Bağırmayınız. Size bir şey yapacak değilim. Buraya yanlışlıkla girdim. Demiş, gayet kibar bir tavırla reverans yaptıktan sonra: — Ben bize fenalığı dokunan bir Çin- liyi öldürmek için buraya geldim. Odayı yanılmışım, Şimdi müsaadenizle, sizi boş yere ürküttüğümden dolayı özür dile- rim'> diye söylenmiş, geldiği gibi sessiz- ce percereden aşarak karanlıkta kaybol- muştur. Garib bir talebe İngilterede Glaskov civarmda bir or- ta mekteb talebesi kabil değil tarih dersini sevememekte, tarih olduğu gün mektebe gitmemektedir. Diğer derslerinden sınıfın birincisi olan bu talebeyi şehrin muhtelif doktorları muayene etmişler, ve raporlarını mek- teb idaresine vermişlerdir. ler İNANMA! — Bir dakika müsaade ediniz, arıyalım, cevabını verdi Ve bir değil, üç, beş. yirmi dakika aradı. Bulamamış ola - cak ki şu cümle ile işi tatlıya bağladı: «— Nafile aramayınız, bu dakikada bir tayyare bombası olacaktır,» INANMA! Sözün kısası Atapakus ve Arapios E Talu a sanın yeryüzüne gelişinden — bin bi Yüz yıl evvel, Misir ülkesinin muküâği deratına Atapakus adında bir dilâver bi kimi j Atapakus ecdadının postuna geçip © turduğu gün memleketi, ucu bucağı İlirsiz bir virâne nde bulmuştu. Hi buğün, o bölgeye söfisuz bereket saçtı için «mübarek, sıfatını taşıyan Nil nel kalkın tedehhüş eylediği bir felâket kay nağı idi Sinâ tarafından İsrail eviâdiri Libya cihetinden kara derili adamlar Mİ &ırı tehdid ediyorlar, akınlar yaparak geriye dehşet salıyarlardı. ; | SAhali açtı. Ekmek bulamayınca biri İbirlerini yiyorlardı. İhsanlığu şeref ven mek için yaratılmış manevi (hasletlergi kullanılmış eşya gibi satışa arzedilmiği pazara düşmüştü. l Atapakus yurduna nizam verdi, Yük İsek bir dehanın eşsiz bir mertebeye vap dird hüküm ve nüfuz bem tabisi kem de insanlar râmoldular, Nil, mel bamdan; mansabına kadar, onun çizdiği güzergâha, yaptırdığı sedlere itaat ettis © Ümidsiz kalan düşman hüdudlardan çet kildi, Yerli ahali bol buğdaya kavuştu ahenk ve vifak içerisinde yaşamağa, İlt Zilete yıkmet vermeğe başladı... , Atapakus büyük adamdı., senelerce hn © küm sürdü ve bu müddet zarfında heh © yıl milletine yeni ve faydalı bhizmetlef İ gördü. i O ölünce, Mısırlılar, âdetleri veçhile ölüsünü tahnit ettiler ve şanma lâyık muazzam bir anıt yapıp, altına gömdüt © ler... “gi Atapakus, sağlığında, milletini | cehâf letten ve taassubdan kurtarmak, hürafer lere bağlılığın mazarratını bertaraf cif İmek maksadile, yurddaki bir takım öküğ eşek, katır, sırtlan heykellerini yıktın İmaştı.. bundaki isabeti takdir eden halli ta kendisine bu hususta müzahir olmuştuk Günün birinde Atapakus'un tâ: Hindeş Sinde, Mayalar ve Mülar diyarına yayM İlan haklı şöhretini, Arapios aâmda mağf rur ve ahmak biri benimsemek iddissmâ düştü.. Atapakusun abidesine el uzatıpı onu yıkmak istedi. Lâkin onun tecavüz€ kâr parmakları oraya dokunur dokunma$ bütün Mısır ülkesinde bir vaveylâdıf koptu.. Sinâda ve Libya çölünde sinmi$ İsrail evlâdları ile kara derili adamlar Afrikanın bütün aslanlarını isyan eyle" miş sandılar. le, tecrübesile ve ü ile tanınmış muhterem bir ihtiyar olan Patr'otas'& gitit, danıştı: — Atapakus, birçok eşek, öküz, siri“ Jan, katır heykellerini yıktığı zaman kira se ona bir şey demedi, Ben onun hatirâ* fna dokununca yer yerinden oynuyor. Bunun sır ve hikmeti aceb ne ola? diye İsordu. İ « Patriotas bembeyaz sakalını avucunun içine aldı.. hiçbir fena duygunun puslan* dırmadığı arık bakışlarını Arapiosun yü züne dikti ve hem ezeli, hem de ebedi bir hükmü tekrar ediyormuş gibi, ağıf ağır: Çünkü. dedi. Atapakusun abidesi milletinin kalbi üzerinde kuruludur, Ons el sürmek istediğin dakikada sade o kalb” lerden müteşekkil kutsi kaide değil, ar“ şüferşin de senin aleyhine dönmek ihti“ mali vardır İnsanları şöhrete ulaştıran kin, hasedk garez değil.. bilâkis sonsuz aşk ve feri” gattir, Atapakus eriştiği mertebeye bu? nunla ulaştı. Beni dilersen, sen de o yok dan yürümelisin oğlum! E. Talu arasam sasasanan sanı sensen ser rss sanmam aaa

Bu sayıdan diğer sayfalar: