14 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

14 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Battal d Maksadı buralardaki büyü k ük ir ve ieleri basarak, bulduğu yen m. Feyi, Bizans surları önündeki e. dusuna göndermekti, a eş Batta! Gazi, bu maksadına biran €v- vel muvaffak olmak iç bi durup dinlenmiyorda, Fi, 5 rma men, Aşkatın grti mi erzak toplayıp İstan- bula gönderilm esi İ ki emirler lem bunlara de s-| Battal Gazi böylece Küt, diği zaman, Yanında pek a; mişta. ii MN ©, bu askeri de kâfi göre. ene işe başlamıştı. Hattâ, birk; ş Na Se eori, basmış, bunlarda buldu: bU : Sday, &rpa, yulaf gibi dia <A hayvan yiyeceklerini la yollamıştı, lerini, derhaj İstanbu - ahyaya gel. z asker kaj - Bat * dinin e bu işleri görürken, ken- i casusları tarafından ta- tirkımda değildi mpâratoru, bilekâr dusunun erzakını yak- sonra, ; hal ve vaziyat >. ordunun nasıl bir lacağ sur, i Sını anlamak içi tieniçekai islâm İM in Böndermişti. Ve bu cak | * Gazinin mühim i mik - » Anadolu sahiline nasıl çarçabuk g; © Yapmak istediğini de) iğ zi şti. Ve bunu öğrenir Bizane a talın geçtiği yerlerdeki ğ alelerine gizlice adamla; e ermiş. onları ikaz sözle n il Gazinin şöhretinden yı n halk, onun tey mii hâber alır elmas bej li in başlamışlardı. Tin sımsıkı kapamalı ü mamalar. pamışlar, müdafaaya değiller” hilekâr Leonun istediği bu hiç e Onun tek bir maksad hee mağlüb edilm, mekt, l İrmş 0- arakeldiğini rkularından titre. © varsa, esine im- iyan Battal Gaziyi ele geçir - B * v vii Gazi, tem manasile bir düş - e Payyasının içine daldığını biliyor. hayatımı Bizans önündeki ordunun keye gh, ortârmak için, hiç bir tehli- Böylece gi yet vermiyordu. ni işti, Bul mia ovasına kadar in- ik Yüreği vardi çefi biraz rahat ederek, o ci - laların birinde, bir kaç gün avlanmıya karar vermişti. buralarda gezip dolaştığı İlme ile Battal Gazi tara .|VÜ Derhal kale kapı-! ği erzakı göndermişti | Sırtüstü uzanıp yatarak, Bunlar da Battal Gaziye rast geldik- leri zaman, derin bir hayret ve korku- ya kapılıyorlar.. oldukları yerde taş! kesiliyorlardı. Bunlar, Battal Gaziyi tanımıyorlardı. Fakat, onun kılık kıyafetinden, par - lak silâhlarından, b etli çehre ve Devzade Aşkarın altın yan renginden şüpheleniyor - del Gazinin bu tarallara n kalmamıştı. 4 kalelere kapanmış, Vakıâ Battal geldiğini duyup Onun için heri ortada gezinenler, son derecede azal - mıştı. Bunlar da, çok mühün işleri o- lan ihtiyarlardı... Bu ihliyarlar, gerek Battal Gazinin ve k Türklerin, si- Tâhsız adamlara ilişmediklerini biliyor- nek-| ne Bunlardan, Battal Gaziye rasgelen -| ler, veled ondan şüpheleniyorlardı, fa-| kat onun, bu ıssız dağlarda, tek başma dolaşacağına da ihtimal vermiyorlardı. Yalnız, gördükleri şahsın heybetinden kalblerinde bir korku ve ürküntü his- sedivorlardı. Kalelerine we köylerine döndükleri zaman, gördüklerini anla - zam, - k me (Doğanlı), (1) yaylâsının bir k kaybettiği kuvvet i i be ha i alyabileceğini an z srasındaki sulak ei rm » Yanına bir tek at üşa pi ğanlı yan db alarak, sma çikmıya Manzara, e k çi kler emsalsiz bir b çekler, ma, aşmet ve sanı Mesteden çi Atafet veriyor, çek kokuları, Batiai aktan harab man, teblatin bu ğ Pet ve ; etafeti birdenbiye SN kavuşur Mü açiliyeygi S3 i. Adeta, g n- DAP basi buz gibi ie arında, Aşkswdan iniyor. vuçlarile içiy ırdan taşan suları, a- Tinde, Sİ bazan da çam gölgele- erdi İstirahat Uzanıp yatarak, saat Y, ediyordu. olarda. den büşke ',(€k tük ihtiyar kö yordu. pe $ kimse görü 0 e? görümm ba Yayla, bu demi taşımaktadır. İismmelikn.. mzaraya | Sıhhat Yazan ZIYA ŞAKIR * nilecek kadar lâtifti. si Saide hatunu saatlerce istirahat ediyordu tıyorlar, Ve dinleyenlere de hayret ve- riyorlardı, Battal Gazi, artık Doğanlı yaylâsına gelmişti. Burası, cennetten bir köşe, Koca Battal, manzaranın bu lâtafet ve haşmeti karşısında, öyle ruhani bir zevk duymuştu ki, gönlü adeti bir ço- cük ruhu gibi hafiflemişti. İ Aşkardan inmiş. onu, yemyeşil çi- İmenler üzerinde kendi haline terket- miş.. kendisi de, eflâke ser çeken çam- ların nefti gölgelerine uzanıvermişti. Hayalinde, tatlı hayaller tanlanmıya başlamıştı, Dımağı, birdenbire sevimli yurduna, Malatyaya kadar kaymıştı. oradaki o şirin bağ evini candan ten sevdiği Zeynebin. sadık ve vefa- kâr Jalası Tâvabili görür gibi oluyor. Ve sanki, tatlı bir rüya görüyormuş gibi, bu sevgililerin hayaline dalıp gidiyor- idu. Birdenbire, Aşkar kişnedi. Ve bunu müteakıb de, Rum isanile; — Can kurtaran yokmu.. İmdad!. Diye, bir ses yükseldi. Pirine re (Arkası var) BAHAR KOKULARI Ciğer! imizi nasıl yıkar, neş'emizi arttırır, zevkimizi tazelerse Nefis ve mükemmel bir gıda da Ömrümüze ömür, kuvvetimize kuvvet katar. ÇAPA MARKA hububat unları ve neş'e kaynağıdır Kuruluş tarihi: 1915 M. Nuri Çapa Beşiktaş Kııcali ÇAPAMARKA Tel: 40337 İris Yahudilerin elin (lâtıdır. Şehrin etrafında bu derileri ima- “İcuları soymakla Sayfa 13 Son Posta'nın tefrikası: 84 Baron Tot Buraya yakın bulunmalarının tesirin?)| daha şimdiden farkediyordum, Tatarlar. la Türkler arasındaki ticaretin merkezi bulunan şehirde Tatarların mümeyyiz vasıflarını teşkil eden açık sadelikten ve saffetten eser yoktu. Burada şehirli ve mültefit ev sahi nez, İnsan ha-| r. Nerede ken- dilerinin vücudlerine tahammül edilirse kâr hırsile hemen oraya dolarlar. İsmail şehrinin Tuna tarikile buğday ticaretine merkez hizmetini görmek gibi muhassenatına hususi bir sanayi de in- zimam ediyor, Bu bizim Türkiye «chag- rin» i dediğimiz «chagrin» derileri ima- le mahsus büyük yerler göze çarpar, De- rileri iptida bir perşümen gibi işlerler. Dört deynek ile ufki surette derileri ba- vaya gererler ve üzerlerine küçük diş diş iz bırakacak surette bir baskı basıl- ması imkânmı temin ederler. Bır müddet sonrâ, «cbagrin» denilen bu diş diş izler hâsıl olmuş ve deri tamamen hazırlan- mış bir hale gelir. Karşı kıyıya vâsıl olmak için nehrin #ki kolunu geçmek lâzımdı. Ortadaki ada- İya sal bizi götürdüğü zaman güneş yeni doğuyordu. Bu dört fersah süren bir ku- tur istikametinde adayı geçtik. Tolça karşısında nehrin ikinci ayağına vâsl| olduk. Tolça nehre iltihak eden ayağın biraz aşağısında bir Türk kalesidir, Ora- da dinlendikten sonra, bir orman içinde yolumuza devam ettik. Ormandan ge çerken, Tatar bize dikkatli bulunmayı tavsiye etti, Sözlerine bakılırsa valinin | oğlu ve kendi yaşında bazı kibarlar yol eğleniyorlardı. Fakat bizim gibi beş Tatar onların hirs ve ta İmahını tahrik edemez zannediyordum. Böyle bir şakadan kendimi masun bili yorduk. Fakat, birdenbire, ormandan çı. karken temiz giyinmiş, iyi bir ata binmiş bir süvari gördük. Arkasında haydud kı. lıklı biri de vardı, Gerçekten gülünç gö- rünecek bir fazlalıkla müsellâh bulunu- yorlardı. İki karâbine, üç çift tabanca, iki kılıç, üç dört büyük bıçak bu adamla. ii tun hâltıraları Bir Türk kalesi önünde Ormandan geçerken, Tatar bize dikkatli bulunmayı tavsiye etti. Sözlerine bakılırsa valinin oğlu ve kendi yaşında bazı kibarlar yolcuları soymakla eğleniyorlardı Tercüme eden: Hüsayir Cahil Yalçın gayet müthiş oldukları rdu. Bu garib cenk ha zrflıklarına şüphesiz korkak (kimseleri tethiş etmek ve hücum etmek lâzım mu, değil mi diye bir karar verdirmek içi küstahane bir tavır da inzimam ediyordu. Yanımıza lerine nazik leri ilk düşma kabele etmemek oldu. teşkil eden bu muameli a izi görerek şüphesiz cü» bizi bütün bütün kmetmiş olacaklar ki an herif eline bir ta ra kendilerinin nl veri; kanaat yumuşatacağına âmir vaziyetinde banca aldı. hayvanını hızlandırdı ve et- rafımızda dolaşmağa başladı. Bu çapkk nm bizi korkutmak istediğini: görerek ve halimizdeki korkaklığın onu bazı hare ketlere sevkedebileceğini ve bizi de ken- disini öldürmeğe mecbur bırakacağını düşünerek fikirlerini tashih suretile bas şımızdan defelmeyi münasib buldum. Bunun üzerine, bizim gruptan dım. Tabanca elimde, o herifin karşısına geçtim. Bu hareketten hayrete düşerek atını yavaşlattı. Gülerek: — Hayvanınız gayet iyi terbiye edilmiş gibi görünüyor. dedim. Çok cins bir at, Ateşten korkmaması icab eder. Bakalım, bir görelim. Derhal, hayvanın kulaklarınm yanım» da silâhı boşalttım. Beygir şahlandı, üs- tündeki sifrari yelesine tutunmak için silâhmı attı, serpuşu düştü. Onu böyle bir perişan vaziyette kendi haline bırsk- tım, Kâfi bir ders almış olacaktı ki bize yolumuzda rahat rahat devama müsaade etti Dobrogan (1) ovasını geçtikten sonra, bizi Trakyadan ayiran dağların eteğine doğru yavaş yavaş yükselen toprak her tarafta mermer tabakaları arzediyordu. Bunlar Balkâna (2) temel hizmetini gö“ rüyor denilebilir. Bir boğazdan bu dağ lara girdik. Kamçi suyu buradan kaynar, Memba sularile dâima beslenen bu sel, akarken, bir kayadan diğer kayaya çar« parak yılankavi uzanır, O surette ki bo- Barın nihayetine vâsıl olmak için çayı on yedi defa geçmek lâzımdır. Boğaz bit ten sonra gayet sarp yollardan dağlarım üstüne çıkmağa başladık. Geceyi geçirmek için orta havalide bir köyde durduk. Biraz istirahat ettiğimiz wrâda, kalabalık bir süvari kuvvetinin çıkardığı gürültü kulağımıza geldi. Bu, İDevlet Guerayın kardeşi yeni Calga sul« itanıydı. Babıâli Krim Gucrayın yerine Tatarlar tahtına Devlet Guerayı çıkar İmıştı, Beni hâlâ Caouchanda zanneden bu prens aymi köyde bulunduğumu haber alır almaz ziyaretine gitmemi rica ettirdi, Osmanlı ordusunun yürümekte olduğunu söyledi. Yollarımızın ayrılığından dolayı esefini beyan ettikten sonra, Saraya (3) gitmek üzere yulumu biraz değişi İrica etti, Biraderi yeni Kamı görm İtavsiye ediyordu. Biraderinin oradan hâs İrekete hazırlandığını ilâve ettikten sonra: — Ümid ederim ki sizi bizimle beraber gelmeğe ikna edersem biraderim tamil kabul etmez zannettiğiniz bir ziyaı 8i7 unutturacaktır. Doğrusu, Krim Guerayin yerine o ke biliyette birin! getirmek kolay olacağını emin değildim. Fakat Tatar milletine te allük eden şeylerin hepsini görerek or. ların Rumelide ne tarzda yaşadıkları hakkında tam bir #kir edinmek maksa. dile Tatar sultanlarının hasları da na de bir cevelân yapmaya kolayca oldum. a (Arkası var) * (1) Tuna ile Trayya Gağinı asında AYA rupa Türkiyesinin bir vilâyet, Küçük bir beygir ırkı yetiştirmekle meşhurdur. Türk. ler bu beysirlero pek rağbet ederler. Hepsi rahvandırlar, (2) Türkler Trakya dağlarına ve umum!» yetle, en yüksek sıra dağlara bu ismi ve- rirler. (3) Saray, Tetar sultanlarının haslari das hilinde bir Rumeli şehridir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: