28 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

28 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa Nasıl eğleniyoruz ? Pazar günleri Mecidiyeköy Şişli civarındaki ailelerin yanında hizmetçilik eden köy kadınları bir küme olmuşlar. İçlerinden biri avaz avaz bağırıyor: “Sizin yaptıklarınızı birer birer Uzaktan bir hoparlör avaz, avaz: «Ermerim kıyma bana, kurban olayım sanal; duruyor. Pazarlık elbi- girmi ve bu kırılan kav benzeyen hafif arkalarır kırarak ılarına kahkahalarla kırışarak, bol pantalonlu, en motosikletler, yor. Pafaşol lar da aheste a çekerek eli Halkın bir kısmı daha yandaki kır- lara sapmıyor. Mecidiyeköyüne kimbi- lir belki de daha Biz yana saptık. Hoparlörün: Esmer aman, aman.. aman. Çok içmişim, başım duman, Diye feryad ettiği tarafa doğru gi - diyoruz. Buralarda yeni yapılan modern bina ların arka taraflarına doğru yeni kah- veler, gazinolar açılmış. Gök kapalı!. Güneş yok amma hava ılık!... Yağmur tehlikesine rağmen gâ- zinoların daha ilerisinde dut ağaçları - nın'altında grup, grup insanlar yerlere oturmuşlar. Sepetlerini açmışlar, kimi- si salata hazırlıyor, kimisi (yumurt M ahallede su tesisatı olmadığı cihetle, civardan gelen tulum- balara, sakalar, meşin kırbalarile, el - 4 metre mesafedeki cami şadırvanın - dan su yetiştiriyorlardı. Bazan, derinden 'derinden vahşi bir feryad, bir nâra duyuluyordu: — Hay...t! Derede kaplan. karada aslan. yaman gelir, Mevlânekapılılar!. Hayyyyt. Ve bu tüyler ürpertici feryad gittik- çe yakınlaşıyor, korkunç bir hâdisenin kara habercisi gibi herkesi olduğu yer- de mıhlıyarak, nihayet o kalabalığın bağrında karar kılıyordu. Yangının dehşet veren kızıl ışığı al- tında, kısa donlu, ten fanilâl, başları mendilli bir takım adamlar, güya ateşi söndürmek için sağ» sola (o koşuşuyor, çırpınıyor, fakat hakikatte (hiç bir iş göremiyordu Gittikçe dairesi genişleyen alevin (- zerinde, kırlardaki narin tavşan bıyık- Jarımı andıran ipincecik bir su demeti dağnla serpile, bu yaman (ateşe güya meydan okumakta, onu bastırmak iddi- asında bulunmakta idi. Bütün o sarfedilen emeklerin fayda- sızlığını kimse takdir edemiyordu. A - teş alabildiğine yürüyor, her an, her dakika yeni bir şikâra s#ldırıyor, kor - kudan büyüyen gözlerin önünde, her biri birkaç ayda yapılmış evleri lâhze- de eritiyor, kül ediyordu. Manzaranın dehşetini sanki arttır - mak için, uzak mahallelerde yangını haykırm bekçilerin korkunç (sesleri birbirine cevab vermekte, ve bu sesle- re, telâşa düşmüş sokak köpeklerinin ulumaları katışmakta idi. Ateş birkaç evi silip süpürmüştü ki, bir boru sesi duyuldu: İtfaiye geliyor- du. Oylukları köpürmüş yağız katanala- rın çekmekte olduğu makineli tulum - baların arkasında koşmaktan O tıkan - mış zavallı neferler, yorgunluklarma, bitkinliklerine rağmen, gelir gelmez oynatıyor. | arabalar, |” erlere doğru gidiyor. | or. Kimisi dolma, kimisi börek yi-| | Bazı ağaçların altında küçük rakı ve arap şişeleri de boşaltılıyor. İhti - kadınlar oturmuş, genç kızlar kol- dolaş:yor, daha küçükleri koşuşu- Genç kadınlar en miniminileri şalla-| rın içine koymuş sallıyarak uyutmağa yorlar. Şurada yeşil taze çimen-| n üstünde dört beş erkek çocuğu | çember olmuşlar... Aralarında boş ka i erde iki minimini ama güreşci | makla meşgul... Daha öte- en küçüğü on yedi yaşında i ni mektebliler (!) uçu oturmuş beş! parmak- klarını| Bir ağacın dibine çökü It köylüden en pos b; nı bıyıklarına dolam dir? Gözlerini öteki ağacın #Itında otu- ran siyah, kahve rengi, lâcivert yeldir- meleri altından dallı basma elbiseleri görünen kırmızı yanaklı, ablak çehreli köy kadınlarına dikmiş. Bu köy kadınları Şişli civarındaki a- kocalarınıza yazacağım !,, Helerde hizmetçilik yapan kadınlar... Onların kış günleri, Osmanbeyde köşe- başlarında yapılan toplantıları, yaz günleri Duthığa intikal ediyor. Aralarında kavgaları, dedikoduları, meseleleri var.. İstanbul içinde bir ko-| loni halinde yaşayan bu on beş, yirmi kadın her Pazar günü belki bir nostalji ile böyle bir araya toplanıyorlar. Bir hafta içinde birikmiş dedikodu - Isr burada yapılıyor. Birbirlerinin e - nden aldıkları sevgililer (hakkında kıskançlık kavgaları burada yapılıyor. Ve ekseriya sevgililer de burada bu - İşte hıyıklarını bura, pos bıyıklımın baktığı kadınlarla biraz ötede bir ağacın altında sıralanmış du- ran kadınlar (o afosında geçen şu ufak münakaşaya bakınız: Siyah yeldirmeli otuz beşlik bir ka-| — Sizin yaptıklarınızın hepsini, ko- calarınıza yazacağım, diyor. Öteki ağacı: altında o oturanlardan yirmi beşlik bir şişman bu sözü söyle- (Devamı 12 nci sayfada) Eğlence yeri ve reklâm Ankara Belediye Meclis inde bütçe görüşülürkel eğlence yerlerinin azlığına işaret edildi Levha, reklâm yazı ve ilândan belediyenin almakt# olduğu resim tarifesinin de tenzili istenildi Yazan; Mecdi Ankarada Bankalar caddesinin Ankara 5 (Hususi) — Belediye mec - Hai dünkü toplantısında yeni bütçenin müzskeresine devam etmiş ve varidat bütçesi fasıl fasıl o görüşülerek kabul o- lunmuştur. Muayyen varidat maddeleri görüşülürken azalardan bazıları söz ala- rak şehrin bazı #ıtiyaçları üzerinde dur- muşlar ve reislik makamından temenni - İlerde bulunmuşlardır. Bütçe eneikmeni!riya 2: bura oturan | mazbata muharriri avukat Hayrullah Öz- bet budun, sorul, izahat vermişti Üzerinde tevakkuf edilen meseleler - den biri şehirde eğlence yerlerinin 87 - lığı olmuştur. Her şeyden evvel bir me- mur şehri olan Ankarada şehir gakinle « rinin büyük bir kısmını teşkil eden me - murların tatil sastlerinde eğlenebilecek- leri yerlerin kifayetsizliğine ve bunlarda tenevvü olmayışına işaret edilmiş, iyi ve ucuz eğlence yerlerinin arttırılması imkânlarının temini için tedbir alınması uallere encümen namına Son Posta'nın Romanı : 115 “Ah ne ba bortum tomarları - nı çözmüşler, rap - tedecek bir mustuk, içine daldıracak bir sarnıç, bir kuyu, bir çeşme yalağı artyor- lardı. Güçlükle içine sığ- dığı hissini veren » rabasından dışan - ya çıkmadan efrada ve zabitlere kuman- da eden ihtiyar bir paşanın gülünç va - ziyetine bu (telâş arasında aldıran bi - le yoktu. oOEn uzak yerlerden yangın seyrine gelenler za - ten dapdarscık 80 - kaklar o büsbütün geçilmez hale ge - tirmişti. Feleğin birdenbire (O kahrına, zulmüne uğramış biçarelerin insiyaki hareketlerle kurtarmak sevdasına dü - şüp evlerinden çıkararak boş arsalara, cami, medrese avlularına (taşıdıkları değersiz birkaç parça eşyaya göz ko - yan çapulcu takımı fermada idiler. Ka- Tabalıkta, ağızdan ağıza düştükçe çığ galdndırılan ve büyütülen rivayetler (dolaşıyor, ve bunlar zaten korku içindeki gönüllere bir kat daha dehşet salıyordu: Bakkal Hacı efendi güya dükkânından çıka - mamış diri diri yanmıştı.. e Tophaneli mümeyizin kötürüm kaynanası da ayni âkibete uğramıştı. Çığlıklarını kulak - İarile duyan vardı. Kaşıkçı Mahir us- «— gazlmend! Yeti şin!., Yarıyoruztu tanın karısı çıldırmış, yediği tokatlara rağmen aklı başına gelmemişti.. yan - gın çıktığından bir saat evvel, kadem - haneye gitmek üzere yatağından kal - kan Gülsüm hoca hanım tesadüfen s0- kağa baktığı zaman cadde üzerindeki türbede yatan evliyanın, başında yeşil sarık, arkasında da kırmızı bir cübbe ile, öfkeli öfkeli bir şeyler söylenerek geçtiğini görmüş Evi barkı sönmüş, yahud da kudur - muş alevlerin tehdidi altımda bulunan insanların gene de vakit bulup böyle yalânlar uydurması hiç kimsenin hay - ret veya nefretini mucib olmuyordu. Bu esnada Hürmüzle oŞazimend de, yülje hafif, pahada ağır eşyayı topla - ın bakışın var, mak ve kaçırmak kaygusuna düşmüş « lerdi. Yükler, dolab. lar o boşalmış, eşya yerlerde sürünüyor- du. Ve bunların a - rasından kendilerin. ce maddi ve mane - vi kıymeti olan - tar alelâcele seçe - tek gelişi güzel san- dıkların içine doldu- ruyorlardı. Şazimend nisbe - ten soğukkanlı ha - teket ediyordu. Hür müz İse son derece heyecan içinde idi. Kendi başma kalmış olsaydı hiç birşey beceremiyecek, hiç - birşey kurtaramıya- saktı. Evin içerisine hamal kılıklı bir a - dam almışlardı. Sandıklar dolup ka - pandıkça ona teslim edip civardaki boş arsalsrdan birine gönderiyorlardı. Bu meşguliyet arasında ateşin pek yakına|. geldiğini, evin kaplamalarını kızdır - mağa başladığın farkedememişlerdi. Derken bir aralık sokak kapısının hız- Yı hızlı yumruklandığını işittiler. Dı - şarıdan, kalın bir erkek sesi haykırı - yordu: — Kadınlar! Ne duruyorsunuz, hâlâ içeride? Çatı başınıza inecek! Kavrula- caksınız! O anda Hürmüzü yaman bir korku Sayman bir şenlik gecesinde görü: | | hususunda temennilerde bulunum'Uğ İ tur. Reislik makamı narhına bu cevab veren reis muavinlerinden sin Kayaalp belediyenin bu gibi mah lerin çoğalması için elinden gelen Yöf dımı her zaman yaptığını söylemiş, f kat bu gibi yerler açan kimselerin © şılaştıklarını, halkın öğ temenmil$i ni ilâve etmiştir. i Levha, reklâm, yazı ve ilândan belt İdiyenin almakta olduğu resim tarifesi ş ruş ve bu müm betle söz alan azadan Mecdi Sayma rifenin yüksekliği yüzünden ticaretn8if lerin arzu ettikleri gibi reklâm yapan dıklarını, zevkli ve bol reklâm ü eğine göre bu sebebden A il rın gündüz ve gece bu süsten mahrurB'f dilmesinin doğru olamıyacağını; tarife'i tenzili ile muhammen varidatın gen€ İ (Devamı 10 uncu sayfada) sardı. Eli, ayağı, ve hattâ bütün v# dü önce ispazmosa tutulmuş gibi yaf gır zangır titremeğe başladı, sonrâ birdenbire kazık kesildi. e Şazimeni kolları arasında, hamalm da yardır” güç belâ evden dışarıya çıkarıldı. P gın bir halde, dili tutulmuş, üst açık saçık, gecelik kıyafetile, öteki X hallede Walettayin bir eve götürüldü Hâdisa kendisini manen de, yendi ten de çek sarsmıştı. Hele bir â! ve on, on iki yaşlarındaki bir çocuğun denbire gelip de; — Teyze! Sizin ev de yandı.. yangın arka targftaki sokağa kol c büsbütün fena oldü adan bir saat kadar geçmis, ES ki bu manevi iztırabına ei da inzımam etti, K o müthiş bir sancı girdi. Zalim bir © karnının içinde bars gibi idi. Sık hamlelerle sancıyı, sabaha karşı gü sı tekib etti. Hürmüz en son de veda ediyordu... Bu vakıânın uyandırdığı telâş | ler hafiflemez, kurtarılan eşyaya tırlayan Şazimend başını örtüp 9 * tırlemıştı. Adım başında yalık e Wi birikmiş sular, yığılmış insan ve kütleleri yürümesine mani oluy karmakarışıklığın içinde £ kendi” aid öte beriyi tanıyamıyor, bul du. Bir ha şi bir kan meli radı. O arsadan bir viraneden ne seğirtti- iki ıslak şilte, bir tahta sandık, b ğ iklen ibaret bir yığının il de sabahlıyarak, nihayet bitab döl” birkaç yıllık mes'ud bir gile mi kinin bu zeval yi sor » döşek edinerek nde uyuy biçareleri uyandırıp uyandırıp * ya çekti. Hanala teslim edilen üç, dört ie dık eşyanın biç biri meydanda Bizzat hamsl da ortadan kaybol” (arkas v0

Bu sayıdan diğer sayfalar: