7 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

7 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ile askerlik a Re İngilterede Rolls Royce otomobilleri ne giden efrad! şubeleri 1 | , EE tikten sonra da, resimde evisrine dönmektedirler. i İngilterede mecburt askerlik kararı tatbik edilmeğe başlandı. Esman orbabı askerlik şubelerine müracaat ederek İlk muaye- melerini yaptırmaktadırldr. Bu meyanda birçok zengin ve asil ailelerin çocukları da altlarınan mükellef Rolls Royce otomo- billerile mntakalarındaki şubelere gitmekte, isbati vücud et- gördüğünüz gibi gene otomobillerile Hidrellez nasıl geçti? Nedimin Saadabadı şimdi bir viranedir. Üç çifte kayık şimdi Haliç suları üzerinde transatlântik görmek kadar insana garib geliyor. Servirevan ise, Kâğıdhanede değil, bütün dünyada nadirleşti Evvelki akşam, içine bir tek on para-|da bir hatun, mezelerden bıyıkları yal-| küçük esmaf burads... Yeri! mallar sergi- lik konmuş kırmızı atlas bir keseyi bah-| dızlanmış bir ehli keyif, tamamen ken-| sine bile böyle mütenevvi firmalar iştirak çedeki ağaçlardan birinin dalına astılar, — Bu ne demek? Diye sordum. — Yanın Hıdrellez! Dediler. Sabahleyin, pencereden bitişik Komşu- ları gördüm. Çoluk çocuk. ellerinde se- petler, çıkınlar, yürüyüş kolunda siralar. maışlardı. Seslendiler: — Bugün Hıdrellez yal. KAğıdhaneye gidiyoruz! Nerede © eski Kâğdhane âlemleri?... Kıyıları yemyeşil söğüd dallarile öpüşen deresinde sandalların dünkü KAğıdhane nerede, birkaç ağacm altını ancak dolduran kalabalığı ile bu- günkü Kâğıdhane nerede? Belki de ar. hık güzel Kâğıdhaneye alaturka zevkimi. zi temsil ettiği için rağbet etmiyoruz. Va- ziyeti bildiğim halde, merak, bu ya, gene gitmek istedim. Eski bir sandalla Evibden pasaklı, kir. Ni yüzlü dereye girerken şair Nedim; ha. tırladım: Bir safa bahçerinde gel çu dili nâsade Gidelim servi revanım yürü S4dahada İşte üç çifte kask iskelede amade Gidelim serni revanım yürü Sâdabada Nedimin Sâdabad'ı simdi bir virane. dir; üç çifle kayık şimdi Haliç suları 0- zerinde transatlantik görmek kadar insa- ma garib geliyor. Servi revan ise, Kâğıd- hanede değil, bütün dünyada nadirleşti. Mashaza şu kıvıra kıvıra çifte telli oy- nıyan çifte kavrulmuş Sulukule dilberi servi kadar kara gövdesile Nedimin ölçüsüne pek uzak sayılmaz. İşte birçok sandaflar dereye doğru gi. “ tiyor. Eski üç çifteler yerine içleri tıka basa dolmuş irice balık kayıklarından şarkılar, gazeller ytikseliyor. Dere kenarındaki ağaçların altında ku. su yerine başka şeyler çevriliyor. Önün- de yarılanmıs koca bir rakı sisesi, vanın. fikanıp okaldığı! disinden geçmiş vaziyette... Ağaçların çerçevelediği meydanda el şakırtıları.. tef, keman, ud başbaşa ver- mişler bir keriz havası yapıyorlar. İşitiyor musunuz? Davudt bir ses avazı çıktığı kadar ba- Kırıyor: «Yaktm beni, yıktın beni viraneye dön» düm. Önüne baktım; hakikaten sofra yangın yerine dönmüş. Biraz ileride kocaman şarap şişeleri, başlarını taşlara dayamış yatıyorlar. Bu arada, kendi halinde eğlenenler de görülüyor. Belli ki, birkaç komşu bir 6- İup. buraya gelmişler.. yere kocaman bir Yilim serili. ortaya sepetlerin bütün muh- tevivatı konrmuş. Etrafında toplanmışlar. vakıf gu kafam nikâhı kaçmasın diye, #i- yah başörtüsile sımsıkı örtülmüş tazenin avaz avaz bağırıyor amma, diğerleri neş'e içinde zeytinyağlı dolmaları atıştırıyor. lar, Arada bir, kadınlardan biri: —A, bak, dah dah geçiyor. yahnd, hu... sünnetçi, gel, gu oğlan... Pilân diye sesleniyor amma. mahdum beyde #ünnetçiden hazredecek hal yok, /Kim bilir ne istedi? Nuh diyor da pey - gamber demiyor. Beri yanda hararetli bir tavla partisi. Yemekler yenmiş. kahveler içiliyor; | çocuklar salıncakta. : | Havanın da maşallahı var, Birkaç genç ların da gözleri velfecri okuyor. etmemiğti. Her önüne gelene: — Kurbanın olayım; gözüm, beş kuruş ver de sana bir fal atayım! İ Böyle günlerde musiki başköşede Ki) Diye ekdolaş olan falcı çingeneler ise bardadır. Tapeldrden akseden gazelleri) adeti bütün Kâğıdhaneyi istilâ etmişler... Nedim: 1d irişrün baisi şevki cedit olsun da gör Seyri sddabadı sen bir kere id olsun da gör Diyor. Dün Sâdabadın !di idi, Fakat ben bun. boşalmış) lardan başka görecek bir şey bulamadım. EDE Yazan: Halid Ankara 4/5/1939 1 Mayıs Pazartesi sabahındanberi An- karadayız ve hummalı bir kongre faali - yeli içindeyiz. İnkılâbın her sahada ya - ratıcısı Ankara, şimdi de Türk kültürü - nün inkişaf yollarını araştırıyor. Ankara #ak olmadı? Bu defa da olacak. İşte bu i- mandır ki, memleketin en seçkin fikir ve san'at adamlarını bugün burada, genç ve öteşli Maarif Vekilimiz Hasan Âli Yüce- lin etrafında şevkle, aşkla çalıştırıyor. Bu çalışmadan doğacak olan nurlu neti ce, muhakkak ki, on yılda harf inkilâbı- rın ortaya çıkardığı eserlerin, gelecek on yılda iki mislini, üç mislini daha ya » ratmak şeklinde tecelli edecektir. Bu - gün bu yolun başındayız. Sevincimiz on- dandır, gururlarımız da ondan. Bu ne baş döndürücü inkılâb! Bu hava içinde serpilen yüksek ve geniş çmarlar gibi bütün bir milletin hergün. her ay, Bar yıl daha dinçleştiğini, daha tunçlaş - tığını görüyoruz. Kollarını ve göğsünü çelikleştiren Türk, asil başına lâyık olan #im ve san'at hüzmalerini de bu çeliğin parıltısından alıyor. Fakat şu da var ki, on yılda gerek okuyanlarının adedini ço- ğaltarak, gerek eser vadisinde bütün bir serginin raflarını, bölmelerini doldura - rak yaptığımız büyük işin daha fazlannı aramalı, bulmalı, yaratmalıyız. İlk Neş- riyat Kongresi işte bu idealin tahakku- kuna azimle, metodla adım atmıştır. Ge- lecek yıllar içinde de bu gayretlerin ve hazırlanmakta olan esaslı neşriyat prog: ramının meyvaların devşireceğiz. Ne mes'ud bir devrin çocuklarıyız. Bu anda çocukluğumu düşündüm. Bun- dan kırk yıl evvel beni, ilk defa, bir ma- halie mektebinde sarıklı bir hocanın ö- nünde aminle derse başlatmışlardı. O mektebde vakıâ ancak iki ay kadar kal dım, sonra hususi bir mektebe, sonra rüşdiyeye, sonra da Galatasaray sultani- sine (şimdiki Galatasaray lisesi) devam ettim, Fakat gözlerimi kapadığım vakit, bana, garib bir binbir gece masalı gibi gelen o ilk mahalle mektebinin sarıklı ho- €ası ve boynumdaki cüz kesemle bu ke- senin içindeki pembe saman kâğıdından kapaklı elifbe kitabı, adetâ tarihten ev. velki bir zamanın hikâyesini hatırlatıyor ve içimde bir ürperme de duyar gibi olu- yorum. Bir hayat ki, başlarken bir ucun- da bir cüz kesesi ve bugün yarım &sra yaklaşan diğer ucunda Ankara neşriyat sergisinin yeni Türk harfterile donanmış göz kamaştırıcı dekoru var, Bir tarafta arab harfleri ve o harflerin yüzde doksa- ını cahil bıraktığı bedbaht bir halk küt- leşi, diğer tarafta, her sahadaki inkılâbı İle dünyanın hayret ve hürmetini uyan- dıran tam manasile müstakil ve müttehid Türklüğün bugünkü saadeti... Hâsılı öy- le bir yol ürtündeyiz ki, çok geçmeden, eskisi gibi okuyanlarımızı değil, bilâkiş Dönerken hafızamda keler yalnız bo-| okumayanlarımızı parmakla o gösterece- şalmış şişelerdi. Kend! kendime: Hiz. Bu da harf inkilâbının yarattığı mu Başlar dumanlandı hele bir akşam ol-| eizenin eseridir. sun da gör Diye mırıldanıyordum. Hülâsa dün gelen Hıdrellez, bizi yadır. gedı. kkk Hollanda veliahdının kucağındaki çocuğun tutarak'arı tutmuş,| Kizi büyüyor! boy/kız kofkola, fıs#koslu dolaşıyorlar. Güna. Bu bebeği tanıdınız mı?.. Nereden mi?. © İbi boyunlarına. şu kahvedeki delikanlı. ,diyeceksiniz, haklısınız. Bebek, Holanda yelishdi Prenses Jüliananın kızı Prenses Ne de ema? bolluğu var.. seyyar köfte| Beatrix'dir. Artık ayakta durabilmekte, elden kAğıd helvacıya, şişelerini iki yan- yavaş yavaş adımlarını atmasını becer. gın kovası içine doldurmuş o gazozcudan | mektedir. Resimde onu 30 uncu yıldönü. macuncuya, tahtını, itibarını kaybetmiş|münü tes'id eden annesini tebrike gelen İhtiyar bir kartalın tablası üstünde tüne.| Holandalıları pencereden bakarkan gö-|de bu mesele çok derin bir surette, ana diği niyeiçiden marulcuya kadar bütün | rüyorsunuz. Şimdi bu eserin daha esaslı ve prog- ramlı bir safhaya girmesini istiyoruz. Kongreyi açış nutkunda Başvekilin şu cümlesi ne kadar manalı idi ve ne'derin bir alkışla karşılandı: «Ben şahsan gürül. tüki, programsız işden saten hoşlanmam.» Maarit Vekili de, muvaffakiyetle başar- dığı bu ilk kongredeki her kelimesi, her dmlesi irfan hayatımızın bir eksiğini, bir fhtiyacını ifade eden çok mühim nut. kunda bilhassa şunu dedi: «Okur yazar her yurttaşı kendi işi ve seviyesine uygun ber türlü neşriyattan nasl haberdar edebiliriz? Okumak saye- sinde işlerinde ve mesleklerinde nasıl daha verimli, daha faydalı bir unsur, memleketlerine daha çok yararlı bir ferd olacaklarını kendilerine ne yolda anlata. biliriz?, Bu sönler, Neşriyat Kongresinden nasıl halk kültürü için de kuvveti kararlar beklendiğini sarahatle anlatabilir. Neşri. yat Kongresi yüksek kültürün yüksek ilim ve san'at eserlerinin inkişaf, kadar halk kültürünün de bilhassa genişleme ufuklarını araştıracaktır, nasıl ki araştı. rıyor. Hemen ilâve edeyim ki, bu öç gün içinde, çalıştığım ki encümenden birin. hatlarile ortaya konulmuş ve her nokta- Neşriyat kongresinden ilk mektub hangi mühim milli işi ele aldı da muvaf-| Mayıs. İYATZİ Fahri Ozansoy dan konuşulmuştur. Artık beşer yan bir program dahilinde davanın bu cepifiğ si de aydın! yor demek! Çok geçmeli esnaf ve ki istedikleri ve kendileri en lâzım olan kitabları şimdiye kadak imin edilebilenden daha çok isabetle İM Zırlanmış ve ellerine sunulmuş bula€ğ İardır. Halk edebiyatına bu suretle ve len ehemmiyeti bill rim. Hat Gern Türkiyenin gayelerine göre &) wİ bir şekilde ve gene halkın anlıyacaği rzda yeniden yazılacak olan ii ikâyeler, türküler, muhakkak ki il yüksek lerine hitab ei olan büyük edebiyata da malzemeler i ültür si arlıyacaktır. Çünkü tam manasile Bal bir Türk edebiyatının vücud bi için, halk edebiyatı elemanlarınm bi kü dağınıklıktan kurtarılarak asril miş ve gayeleştirilmiş parça haline rilmesi herhalde pek canlı bir hizmet edecektir. sanırım, Tercüme işleri de, yayın ve basın İri gibi eneümenlerde dikkatle torik $ Junmaktadır. Sonra hakkı telif, zesmi hususi neşriyat işleri İda birleştirilmesi meselele, fih bülün bunların raporları kinci umumi toplantıya arzedileceği bu makalemde etrafile bahsedemiy! Yalnız bu İlk yazımı bitirmeden şunu © kaydedeyim: Maarif Vekâleti, teri davasına pek haklı olarak büyük bi $İ hemmiyet atfetmektedir. Gerek meki İliler, gençler için, gerek kültürü derle vatandaşlar için doğru, iyi ve güzel ri tercüme serisine lüzum görmektedir. sasen bu lüzum, senelerdenberi kendisi ni hissettirmişti. Yanlış ve manasiz ue cümelerin bolluğundan bu siltunlarda Pİ de az mı şikâyet etmiştik? Şimdi ar iyi telif gibi iyi tercümenin de mükâi# * landırılması €sası etrafında konuşu! maddeler hazırlanıyor. Muhtelif xil8f lerin edebiyatından, bilhama kıtslkiİ den neler tercüme ödilmeli ve bunlf kimlere ettirilmeli? Bu noktalar da gölü şülüp not edilmektedir. Maamafıh büt bu gayretlerin neticesinden, kon; diğer mesaisi gibi, gelecek makalemi bahsedeceğim. O zaman, verilen ve om miyetle kabul edilen esâşlar üzerinde “ ha geniş konuşabilirim, a Londrada 60 saat Yağmur yağdı Son günlerde İngilterenin cen” şarkisinde, yıllardır görülmemiş bi? *.€ dette yağmur yağmış, Londrada « at yağmur dinmemiştir. Buna musiki meraklılar: ve sosyete m€ ları, Londrdda opera m gala merasiminde hazır bulunm geri kalmamışlardır. Resmimiz ya giden İngiliz bayanlarının dan kaçışlarını gösteriyor... Evlenirken ölen kız İngilterede Wetford'da evlenme$ İre nişanlısile kiliseye giden bir ge” İzükleri takılıp da papasın sorduğü ibayı kocahğa kabul ettin mi?» 80! cevab vereceği bir sırada yere ve ânide ölmüştür. Genç kızın hö? İ6 sene evvel bir otomobil kazası # İ sinde uğradığı sademenin zamani? * 14 İnenjit'e çevirmesinden öldüğü mıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: