22 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

22 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e BATTAL GAZİ GE Yazan: Ziya ŞAKIR Aç kalan Bizans halkı kay hane deresini dolaştı. Galata Surları karşısına vardı. Kale- nim bureların üstüne ça - ğe acı sözlerle akarladı: neye bu iki yüzlülükte devam e - dan > kale zi nize girerim. Yedi yaşın- nit Yaşa kadar, hepinizi th ye iririm. . Bu sözlerime, “li “© Yetmiş ili Peygamber GE ar kay Saksi, büyük bir hücuma mu p Battaj çek halde değildi. Onun i- Gazini; 2 Mükhig azinin bu sözle, z zi ri, Ceneviz- ig pi korku verdi... O andan a Zanslılara yardımın arkası izan, Bag alk, “lığa ve bilhassa şa - hate, tevke gz mıyordu. İsrafa, sefa Betik bu düşkün olan bu adamlar, a m erkekler, meydanlarda > A Rana ba bu hale; daha ne zâ- Meeğiz » Açlık VT Ve tahammül göste - farapa 1? Midelerimiz kazı - Ekmek, 2 iktan, boğazımız kuru- ia, İETİZ. & isteriz. zeytin Diye, yagı rap İsteriz, < iriyorlardı ad yalar, hiç kimseye bir SEM iztıray ordu. Açlık ve şarap - mil ire, kayı tikça artıyordu. “Ck hayvanı y #iĞE; tavuk gibi ye - mıştı.. Balıkçılar ize açılamıyor - * Sehri # Bazı kı Ye in urnaz açıkgöz - re raki dak süprüntülük - ri i 38 ; # i g S | iü, . sa İ bun UM ede, » Süpürüntü - İ Haiz hafik a tutuyorlar. R İtiyorlardı. mukabi- k Tini yüz ertiler de, koca Bizanş şeh - vi değilar, halkını do; erin Ni İçin artık aç mi iyecek hale a nün birinde, bini yeri ya kil lerce erkek ve ka toplandılar... b sl ve se z Diy, düzenbaz ve dllen ya - m... sözler karşısında şaşırarak süküt et - mmişlerdi. Birdenbire bu derin süküt içinde — Yaşasın, İzavrili Leon.. cesur ku- mandânımız.. fedakâr imparalorumüz. Diye, bir ses yükseldi... Hiç şüphe - siz ki bu sesin sahibi, kıyafetini dei tirerek şehir halkına mahsus eli se igiymiş olan ir saray adamı idi. Fakat Bizansın oynak, kahpe hi bu birkaç derhai de, di. Biraz evvel, coşkun ölkelerile, ağız doluları küfürlerile imparator Leon'a hücum eden bu mütereddi ve sebatsız insanlar: kaypak ve öz üzerine — Yaşasın imparator! yaşasın cesur Leon... Diyerek, alkış seslerini semalara ka- dar yükseltmişlerdi. * Esasen imparator Leon, hakikarı gör- müyor değildi. Ve o, herkesten ziyade muztaribti. Muhasaranın çok uzun sür- düğünü.. ve bu muhasara karşısında â- ciz bir mevkide kalmakla, parlak şöh- retinin günden güne söndüğünü, o'da, takdir ediyordu. | Hakikaten birkaç defa kaleden dışarı çikarâk Arab ordusuna hücum etmek istemişti. Ve bunun için de muhtelif zamanlarda harb meclisleri toplıyarak müzakerelere girişmişti. Fakat bu mec- İlislerde bulunan kumandanlar, böyle görüyorlar. Bat- bir hücumu teh tai Geziyi kastederek: — Bu orduda o Türk varken, böyle bir hücuma kâlkmak, budalalıktır. Bo- şu boşuna asker kı ikta ne mâna var?. Diyorlardı. * Bizans kalesinde bu haller cereyah ederken, kumandan Müslime ile Battal Gazi de Şam halifesi Süleymandan g€- lecek cevabı bekliyorlar. herhalde ye- niden büyük bir imdad kuvveli gönde- rileceğini ümid ediyorlardı. Nihavet bir gün deniz yolu ile Şafm- dan bir (sâi) geldi. Ve bir mektub ge- tirdi. Kumandan Müslime, derhal Battal Gaziyi çadırına celbederek, mektubu gösterdi. (Arkası vü) İnhisarlar U. Müdürlüğünden: | 1 — Çamaltı tuzlası için şartnamesi mucibince «160.000, Kg. ağır dizel yağı ka- palı zarf usuüle eksiltmeye konmuştur. TM — Muhammen bedeli 11200 muvakkat teminatı 840 liradır. HI — Eksiltme 25/V/939 Perşembe g inü saat 14'de Kabataşta Levazım Subesi Müdüriyetindek: Alım Komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler hergün sözü geçen V — İsteklilerin kan Şubeden parasız alınabilir. i vesaikle 76 7,5 güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek kapalı zarfların ihale saatınden bir saa* evve- line kadar mezkür komisvon baskanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzım- dır, «3208» e Cinsi Miktarı Muhammen 96 75te- (OEksillme (Eksiltme bedeli minatı şekli saati Motör (110 beygirlik) 1 Aded O 6959 521.25 O Kapalı Z. 1030 Motör (70 beygirlik) 1 > 4500 31 Açık Eks, 11 1 — Doç marka biri 70 diğeri 110 beygir kuvvetindi aded motör yukarıda hi- zalarında gösterilen usullerle satın alınacaktır. IV — Şartnameler hergün sözü geçen ralarile müracaatları ve kapalı zarfları rilmesi lâzımdır. (3430) TI — Muhanimen bedeli, muvakkat teminatı, eksiltme saatleri hizalarında gös- HI — Eksiltme 31/V/939 tarihine raslıyan Çarşamba günü Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. şubeden parasız olarak alınabilir. V — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatlerde 96 7,5 güvenme pa- ihale saatinden bir saat evveline kadar kanuni vesaikle birlikte mezkür komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde ve- Diş Doktoru Diyor ki: « —İyi bir diş macununda, diş etle- rine müzır tesirleri olmıyan antiseptik bir madde; bulunmah, asıl dişleri te mizleyici madde, mineleri siyırmıyacak şekilke hazırlanmış olmalı, içinde ha mız olmadıktan başka ağızdaki hamız ları da temizlemek üzere kaleyi mad- deler ihtiva etmeli ve nihayet k ve lezzeti nefis olmalıdır.» İşte Radyolin budu Sabah, öğle ve akşam her yemekten 8or.. . RADYOLİN KULLANINIZ. Mekkeli Tercüme eden: HU Kararlaştırılan günde toplanıldı. Âlim- lerin içi pek rahat değil ise bende de bü - yük bir endişe vardı. Filhakika vaziyetim zordu. Galebe çalmak istiyordum. Fakat tezlil etmekten korkuyordum. İzzeti nef-| sim ile nezaketim arasında kalmıştım. He- | yet Reis efendi, defterdar, şehremini, mü- hendislerbaşı ile mühendisler heyetinin şerefini muhafaza etmek üzere araların - dan intihab edilmiş altı âlimden terek - küb ediyordu. Bu heyetin umacısı ben » dim. İsmail Bey bir nutuk irad ederek cel- seyi açtı. Bunda devletin menfaati ile! İ padişahın iradesinden buhsediyordu. Bü-| İlığım ihtar olundu. Ben bunu çoktanbezi düşünüyordum. Mülâyim davranmağa ka İrar verdiğim için, şefe bir müsellesin iç zaviyesinin kiymeti neye müsavi oldu - ğunu sordum. Sualimi tekrar etmekliğim jteleb olundu. Bütün Alimler birbirlerile istişare ettiler. İçlerinde en cür'etlisi bu- İnun müsellese tâbi bir keyfiyet olduğu - nu metanetle temin etti, Kolum, kanadım düştü. Sorduğum &v- alden dolayı hiç bir esef duymamak için bu kadar manasız bir cevaba ihtiyaç ol- duğunu itiraf ederim, İmtihan, daha ileri vardırmak faydasızdı. Sualimi halletmek İve bu riyazi hakikati halletmek vazifesi bana düştü. Bü sözlere mühendislerin ce- haleti artık isbat edilmeğe hacet kalma- mıştı, Fakat ilme karşı besledikleri mer- butiyeti itiraf etmek mecburiyetindeyim. Hepsi yeni mektsbe kabul edilmeğe ta - Mib oldular. Artık mektebin tesisinden baş ka bir şeyle meşgul olmadık. Mektebe mütesllik bazı meseleleri ko- nuşmak üzere Babıâliye gitmiştim. Vezir bunları mektubcu ile halletmemi söyle. mişti, Mektubcuyu müstace! bir kâğıd ile| meşgul buldum. Mindere oturarak işini| bitirmesini bekliyordum. Bu sırada Mek. keli bir şeyh (1) gelip yanıma oturdu. Bu, mukaddes topraklarda doğdukları için kendilerini yüksek bir mahlük zanneden cismani kudrete meydan okuyan, Allahın namını tezlil eyliyen, servetleri istihkar eder gibi görünen, küstahiıkla dilencilik yapan müteassıblardan biri idi Bu adamın çok kere biperva vezirin ya- nına girdiğini gelip yanıma oturduğunu ve ancak birkaç altın sikke aldıktan son-| Ta oradan uzaklaştığını görmüştüm. Ken. disini baştan savmak için bundan başka tün başlar eğilmişti, İmtihana başlamak- mahcubiyet içinde bıraktı odada bir şeyh Bu adam çok kere biperva vezirin yanına girer, gidip yanına oturur ve ancak birkaç altın sikke aldıktan sonra oradan uzaklaşırdı sayin Cahil Yalçın Bu gayretli müslümana dedim ki: — Zannediyorum ki itikadınız neşir için her fırsattan istifade oediyorsunuz, Beni buna lâyık gördüğünüzden dolayı size teşekkür ederim, Faka* sizin deruhde ettiğiniz kudsi vazifeden daha mühim bir vazife bulunduğunu biliyo « rum, O da bir sürü yeşil başların ihtida « sını temin etmektir. Onlar da, sizin gıbi Peygamberin akrabaları oldukları halde şeriate sadakatten uzak bulunurlar, Gi » dip onları hak dine sokunuz. Bu bü başardığınız zaman, gelip beni bul ne yapacağımı düşünürüm, Kâtibin bir kahkahası bu zavalı: şeyhi çıktı, Daima kapıdan lâkırdı dinliyen uşaklar onu teşyi ederken yeşil kafaları hak dine sokup sokmiyacağım kendisinden dular, Zavallı şeyh artık Babıâlide gö « rünmeğe cesaret câemeği. Bu sahneden moktubvu da haber al « muştı. Bana mazeret beyan etti. İşin ha- timesinden dolayı güldü. Yeni mektebin tesisi için muhtaç olduğu emirleri gön * derdi, Bilhassa bahriye için hazırlanan bu mekteb tersanede tesis olundu. Fakat mektebe ancak tesisine sebeb olan men « faste hizmet edebilecex haldeki ler kabul olunuyordu. Ak sakallı gemi kaptanları yaşları ilerlemiş diğer talebelere iltihak ederek beni yaramazlıkı larla uğraşmaktan kurterıyorlardı. Her gin dersi türkçe olarık imlâ ediyordum, Her talebe bu dersi defterine ya: İçlerinden birini sezerek ertesi gün: onu müzakereci tayin ediyordum (2). Bu usul talebelerimi dikkate mecbur ederek onlara çarçabuk terakki temin eni. Üç ay içinde, mesnevi müsellesatın dört kale desini arâzi üzerinde tatbik o edebilecek hale gelmişlerdi. (Arkası var) mak usulü tahsil müesseselerinde muvaffa - kiyetle tatbik edilebilir. İnsan ancak göstere diği ve isbat ettii şeyi epeyce öğrenebilir, İzreti nefsi çahşma İle birleştirmek tahsili temin etmektir. j seasmsesersa0m00s20a0neaseammsez! Meşhur Türk Pehlivanlarından Kavasoğlunun güreşleri bir çare yoktu. Şimdi de gayet âzametli bir tavır ile bunu bekliyordu. Bu çareye müracant etmeğe pek meyyal olmıyan mektubcu ona yeni mü€sseseys aid tafsi » W'ı hikâyeye haşladı, Memur olduğum muhtelif mesaiye taallük eden bütün hu- susatı şeyhin fnünde bana izah etti, Bu sözleri dikkatle dinliyen şeyh bana hayretle bakıyordu. Esvabımi haiz gibi göründüğüm otorit: ile telifte zorluk çe- kiyordu. Bu sırâda, vezir tarafından ça “ ğırılan mektubeu avdetini beklemem ri- ca ederek bu şeyh ile beni yalnız biraktı. Yanımızda bir de odanm köşesinde yazı yazmakla meşgul kâtib vardı. Bir müd « det üçümüzün de muhafaza ettiğimiz s0- kütu Emir ihlâl etti, Çünkü şeyhin yeşil sarığı Peygamber ile akrabalığını göste- riyordu. Bana hitaben: — Mademki, dedi. siz hakiki imana hiz- met ile meşgul bulunuyorsunuz, neden dalâletleri terkederek bu hak dini kabul etmiyorsunuz? Çünkü insan ne yapsa 0 dalâletleri affedemi Bu sözlerini bitirir bitirmez, kalemi e - linden düşmüş olan kâtib derhal gidip bana karşı cür'et ettiği küstahlığı vezire haber vereceğini ve kendisini Babiâli » den kovduracağını söyledi. Ben, sükünet tavsiye ederek, kâtibin sözünü kestim. Şeyheceyat vermeyi ba- na bırakmasını rica ettim, Kâtibin bu Çi- kışması şeyhi biraz şaşırtmıştı. (4) Bir hevi Arab prensi ki Muhammed neslindendirler Kut) camiin hizmetinde bu- undukları için ber türlü küstahlığın ken - dileri için mübah olduğunu zannederler ve büyüklerin yanına gelerek dilanallik yapar -/ lar. (Baştarafı 6 ncı sayfada) etmişti. Başta meşhur Kara Sülo vardı Baş pehlivan olmadığı için Kara Sülo çı * rağı ile oynaşacık ve başa könan m'kâ fatı ahp, gidecekti. Kavasoğlu zembilinden kispetini çixars dı, giyinmeğe başladı. Bu kispet en usta pehlivanlara mahsus kispetlerdendi. Kavasoğlunun soyunması bitmiş, yağ « lamak üzere yağcının yanına yaklaş < mıştı. Bu esnada Kara Süle meydana çikk mış, rakibini bekliyocöü, Kara Sülo giti usta bir pehlivanla güreşmek üzere 50 « yunmuş olan bu genç pehlivana herkeç gülerek bakmakta ve: i — Deli mi olmuş. Süloya nasi! çıkar? diyorlardı. İki pehlivan karşı karşıya gelmiş ve gü“ reş başlamıştı. Bir, iki elenseden sonra Kavasoğlu İbrahim pehlivan, koca cüs * seli Kara Süloyu altına alıvermiş, biraz sonra da havaya kaldırmış bekliyordu. Kurtuluş olmadığını anlıyan Kara Sü“ «— Pes evlâd» demişti. Kara Sülo ayağa kalktıktan sonra ra » kibinin adını sordz ve: — İbrshim, cevabım alınca: — Yoksa sen Kavssın oğlu İbrahim el muyasın, deği, Bu genç pehlivanın Kavasoğlu İbra « him pehlivan olduğu pek çabuk her ta « rafa yayıldı. Düğün sahibi davul ve zur nalsrla İbrahimi evine götürmek istiyor, fakat Ali baba; #— Ben onu birakmam, diye bağırı > yordu. (Arkas: var) İzzet Kolay i (2) Talebeleri birbirlerinin muallimi yap»:

Bu sayıdan diğer sayfalar: