22 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

22 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

akra ŞER > eme ie Lİ e — ör ke Şi Tp 8 Sayfa İ Hâdiseler Karşısında | Sayfiyeye gideceklere B u yaz sayfiyeye gitmiye niyet ka) ettinizse; bu niyetinizi eşinize, dostunuza, akrabanıza, hısımlarınıza âç- mayınız. Belki onlar da sayfiyeye gide - geklerdir. Fakat sizin gideceğinizi öğre - nir öğrenmez: — Madem onlar gidiyorlar. Biz ne di - ye masraf edelim, Onlara misafir oluruz. Diye düşünürler. * Sayfiyeye taşınacağınız gün konu kom- guya veda etmessniz çok iyi olur. Gerçi kabalıktır amma, bu kabalığı mukabil onların sizi sayfiyede rahatsız etmelerin- den kurtulmuş olursunuz. > * Sayfiyeye taşındıkten sonra eski » ballenize sık sık uğramaym. Hatıâ hiç uğramazsanız daha iyi olur. Bü sayede eski komşulara rastlamak ve onları da .| vet mecburiyetinde kalmak tehlikesin - den uzak kalırsınız. * Sayfiyede iken dosi, ahbab edinmiye bakın.. Çünkü sayfiyeye çağı e a €ski dostlar çağırılmadıklar; ça - Bardıklarınız da, İyi ağırlanmadıkları için sizinle ahbablığı keseceklerdir. Sayfi - yede yeniden ahbab edinmezseniz, kışın şehre döndüğünüz zaman konuşacak kim se bulamazsınız. * Sayfiyede bir köşk tuttunuzsa, herkese | bir tek oda tuttuğunuzu söyleyin, gerçi övünmek zevkinden mahrum kalırsınız amma bu mah:umiyese mukabil, köşkün misafirler tarafından işgali yüzünder, köşk bahçesindeki bekçi kulübesinde yat- mak zarurelinden kendinizi korumuş o - Tursunuz. * yorulma- kumak mecburiyetinde kalırsınız amma, bu mecburiyet onları doyurmak, onları gezdirmek, onları gece alakoymâk gibi | külfetlere katlanmanın yanında hiç ka - İsmat Hulüsi | bunları iyor mu idiniz? | Kaynar suda yaşıyan böcekler | Kürdan Amerikada Kali- forniyadaki | sıcak $u membalarında bir takım böcekle- rin yaşamakta ol. dukları tesbit edi!- miştir, Bu sıcak suların harareti 65 ierece- yi bulmaktadır. * Bundan bir müddet evve! hayvanat âli- mi mütehassısı C. 'T. Brues Sahrayıkebir- de 40 derecsi hararetteki kumlar içerisin de böceklerin yaşımakta olduklarını t0s- bit eylemişti... * Palalesten cam yapılıyor! Şimdiye okadar İ yatnız yemeğe s Jih olduğunu bil Eimiz patatesin da- ha pek çok istimal tarzları varmış me ğer... Bir Alman mühendisi patates- ten cam yapmağa dile muvaffak Ol muştur, Bu cam fevkalâde bir şeydir. yanın birçok şualarının geçmesine eive- Tişli bulunan bu camıri diğerlerinden pek çök faydalı olduğu tahakkuk etmiştir. Bu camın ismine Anras Glass denmiştir Aldatılmış Bir genç kız... Bayan «Y.> bana yolisdiğı mektub da: — «.. Âsabım bozuk, beynim darma dağınık, perişan bir haldeyim.» di Anlattığı vak'aya bakı halde olmakta hak! bir halde olmak iânm. edil ecek hoş ba vaziyet değildir, perişanlığı oMmlzama kalbetmek lâzım... Bayan «Y.» daha çok masum bir gençkizken bir erkekle (O tunışmıs, üç niş, ve bu sevişme sira evlerin: gel de inkılâh ederek bir Anlamadığım, hözmeim budur amma, ü Him: Erkek şimdi Boyan «Y> nin yanında değil, uzakça vilâyetlerimizin 'birind9 iş peşinderlir. Yazdık mektubda: — Seni uldıracağım, demektedir. Ya kat mektubda evianmezter hiç bünis yoktur. Bu arada Bayan «Y. ikinci bir <rk bekâr kalmış bir etkek:.. Bayan «Ye bu ikinci şi yor, hiç sevmıyor. Fakat orun daar« nde ısrar etmiy& - 0 nasler Kürdanlar ne vakit icad edildi Berlinde bir mü. zede kürdının ta- ribi hakkında çok şayanı dıkkat vesa. ik bulunmaktadır. Ta bütün devirlerinde kulla- İniimış ve “kullan: makta olan bütün kürdanlar bu mü- zede mevcud bu- lunmaktadır. On dördüncü (asırda gümüşten ince işlemeli kürdarlar is edilmekte imiş. Sonraları şekiller değiş"| Asıl kürdanın dokuzuncu asıda mev- cud bulunduğu anlaşılmış olmakla berâ- ber menşei hakkında sarih bir malümat bulunamamaktadır. * Sesli filmin tarihçesi Sesli filmin icad: epey eskidir. Fa - kati sessiz film çeviren müesseseler ses li film yüzünden zarar göreceklerini tahmin ediyorlar ve sesli film yapmr- yoylardı. Burların arasında içâs ha-)» İlinde bulunan bir müessi kurtulmak için sesli film yaptı, diğer-| zülarma #let eiuyor. Bütün kx.bi ük €rkektedir. Bütün düşüncele tuftur. Fakat msdeyise ikinci e rkeğin de tesirine - kapılmaktan * kurtulamıyer Ve: — Benim için kurtulmanın en kolay Şaresi ğlmekti;, diye düşünüyor. Bayan «Y.» bana darılmasın, ceza « yâ gerçekten hak kazanmıştır. Fakut ölüm çare #eğil, vaşıa değil, netice dir, neticeye ise tabi bir şekilde, dahe sonra varilabilir Kendisine yaşımayı tavsiye ederim. Meşru veya gayri meş Tu, ne şekilde olursa olsunyaşkın zev - kini tatmıştır, mes'ud olmus ve mes'ud etmiştir. Bilânçonun kâr v sabının kâr kısmında ilk e: yazıh görmek yetişir. Şimdi eb nin muhtelif fasılları arasında müna kale yapmak; zamanı gelmiştir. Ba * yan «Y.> nin de istihkak kesbetmemiş olmasına rağmen bir ev kadını, bir an ne olması sırasıdır, Kızım ilk erkeği unut, senin için öl senin yerinde olsam artık oru sevmez, beni zevk» âlet yaptığı dan nefret ederira. Sey veya sevme is - tkbelin ikinci erkeğin yanmdadır. U- marım ki bu vaziyette dahi seni kabul ediyor, münasebetirizi meşrulaştırı » yor, kendisine mianettaralmahsın. TEYZE müş en şeh) Ur Kadın Köşesi Siklamen makyej Kadınlar :ki türlü boyanır: Birincisi: Herkes boyanıyor ve âdet olsun diye. Pudra, allık, ruj sürünür. İkincisi tıpkı resim yapar gibi yüzünün Şu - rasına (Oburasma en uygun renkler dokundurarak gü zelleşir. Makyajın iyisi şüphesiz bu sonuncudur. Bu usulle yüzün ho - şa gitmiyen, alâ - ka çekniiyen tarafları ikinci plâna atı- alıcı n kıymeti Gözü aldatarak uzun bir yerleri özlerinizi daha pâ manalı ( gösterebi Bum il, giydiğiniz elbiseyi daha çok yaraştırır, daha şık göri 5 Böyle bir makyaj tabii birçok tecrü- belere, birçok da bilgiye ve görgüye dayanır Deneme her vakit için elde- dir. Bıkmadan, yılmadan arka arkaya birçok pudra ve rujlar kullanılır. Kaş- lar inceltilir, kalınlaştırılır. Ve bün - Jardan alınan neticeler rda tutulur: na şu kaşlar, şu renk pudra, şu tenk ruj gidiyor. ye muayyen “fikirler edinilir. inmede olduğu gibi mak - yajda de şahsiyet böyle başlar. Bundan sonr mütehassislerin ve tecrübe sahiblerinin bilgileri gelir: Meselâ bu bilğilere göre yüzün teba- rüz ettirilmek istemiyenler diğer ta - raflarından deha açık bir pudra sür- mek lâzımdır. Bilâkis göze çarpmaması arzu edilen taraflarına da daha koyu Dudra sürmelidir Bu sayede iri bir bu- Tun nisbeten ufak görünür. Pürüzsüz ve genç bir “meydana çıkarılır. Sonra mese zılaştırmak gözleri çukur gösterir. halde pür ve güzel kirpikli, iri gi olmıyanlar ya fazla allıktan vazgeçme- li, yahud gözlerini daha parlâk göster- mek çarelerini aramdlı, kirpiklerini mu hakkak kozmatiklemeli, kıvırmalıdır - lar. Gene bu nevi mütehassıs tecrübele - rinin ortaya koyduğu ( bir hakikat de sudur: Hafif makyaj gündüz ve spor icin iyidir. Geceleyin — soluk görünür. Gündezün sürü zlü Ter kullanmalıdır. Ve nihayet iyi bir makyajın üçüncü şartı: Modayı takib etmek... Her şey gibi makyaj da bir modaya tabi... Kâh kızıllaşıyor, kâh (turuncuya dönüyor, kâh soluyor. Bazan iri ağızlarda, bazan minimüni kiraz gibi dudakların boşa git İtiğini görüyoruz. Bunda elbise renk - lerinin ve biçimlerin de çok tesiri var, Yüz boyalarını ister istemez o seneki moda renklere uydurmak icab ediyor. Yoksa bu iki renk grupu arasında â - heniksizlik basgösterir ve dyrı ayrı pek güzel olan elbise ile kadın çehresi bir arada güzelliğini kaybeder, Son zamanlarda siklamen, modanın en hâkim rengi halini aldı. Son mek - yaj renkleri de ona tdbi olarâk turun - culuktar uzaklaştı, koyu pembeye, me- nekse kırmızısına döndü. Bugün turun cu boyaları yakışsa bile haş göremiyo- ruz. Yarın elbise renkleri değişince bu günün hoşa iiden siklamen makyajı da yavaş y#vaş gözden düşer. Bu değişme zaruridir. Yanakları cok kırmı-| 1 | konuşmas ı boyaları gece her -| halde arttırmalı veya daha steşli rerk-; a Türk Pehlivanlarından Kavasoğlunun Güreşleri Kavasoğlu Suyolcu Mehmed pehlivan bir yağlı Suyoku Mehmed pehlivan - kendi ifa - desine nazaran - doksan üç yaşını idrak etmiş eski bir pehlivandır. çok iyi güreşler yapmış, kispetini omu » zunda şercile taşımıştır. Kurddereli de öldükten sonra payları dünyaya ün sal- muş, kendileri dünya pehlivanlarmın sıri- larını yere getirmiş eski pehlivanlarımı - ın zamanına yetişen yegâne pehlivan &- ramızda Suyolcu Mehmed pehlivan kal - mıştır. Kırkpmar güreşlerinden © döndükten sonra kendisini görmek, güreşler ve gü * reşçiler hakkında fikrini öğrenmek iste » Suyoleuyu Vakıf hanının vede yağlı güreşler başhakemi Kırklareli meb'usu Şevket Ödülle konuşurken bul- İdum. Eski güreşlerden bahsediyorlardı. | Bana «— Hoş geldin, evlâd, Sakın anlattık - larımı gazeteye yazma» dedikten sonrs na devam etti, Ben, Suyolcu - nun istediğini yerme getirmek, yani ân“ lattıklarını gazeteye yazmamak istedim. se de bir türlü Kendimi gazetecilikten tec. rid edemedim v» anlattıklarını aynen #i- ze nakletmeğe “arar verdim: Kavas oğlu heniz ölmüş. oğlu İbrahim, dedesi kadar boylu poslu. güçlü kuvveli yaman bir pehlivan oluvermişti. İbra « him pehlivan henüz pek genç yaşta idi. Kövde duyuldu: - Filibede düğün varmış... Kavas oğlu İbrahin pehlivan odurur mu? Kispetini omuzuma vurunca derhal yola çıktı. Filibev» düğünden bir hafta evvel varam İbrahim kızanlara sordu" — Düğün işin çok pehlivan ge'di mı? — Arar misin? Dünyadz ne kadar peh- livan varsa buraya toplandı. — Bu pehlivanların kahvesi hangisidir? — Nah. Şu köşedeki kahve. Kavasoğlu, ağır ağır, kızanların tarif ettiği kahveye doğru yürüdü, Kapınır 8 - nüne geldi, içetiye baktı, Kendi kendine” — Tüdü., Amma çok pehlivan vsr, dedi. Bu pehlivanitrdan hiç birini tanı » (mıyordü, Kahveden içeriye girerek o bir köşeye oturdu. Akşam vakti yaklaşmıştı Biraz sonra pehlivanlar birer ikişer kah - veden çikarak davetli bulundukiar, ev - lere akşam yemeği yemeğe gittiler. Ka - vasoğluna kimse rağbet etmemiş, nna hiç İmse: — Sen de bize buyur dememişti. Pehlivanlar ayrıldıktan sonra kahvede yalnız son gelen bizim pehlivan ve bir de kahveci Ali baba kalmıştı. Kahveci Al; baba müşterisine kahvesini getirdiği e3 mada: iki ahbab çavuşlar: Zamanında | Itındaki kah |» Kara Sülo pehlivanı nasıl yenmişti? güreşte pehlivanlar arasında (€ — Oğlum, sen de pehlivan mısın? sordu. Kavasoğlu çok mütevazidi. Ali sualine kısaca: v — Evet. cevabını verdi. — Ali baba, hiç kimse tarafından yö” avet olunmuyan bu pehliyanla fa” lâkadar olmuş, kim olduğunu geldiğini sormuştu. Kavasoğlu kab nin suallerine o kadar kısa cevrbisr mişti ki Ali baba bu pehlivanın 7” Kavasın oğlu İbrahim pehlivan old4Öğ va anlıyamamıştı. İbrahim hali, vakti yerinde bir p* N vandı. Filibede güreş vaktini bekl” aşçıda yedi, boş vaktini Ali Pehlivanlar yemek? ları yerlerde yiyor, sohbor etmek İ günün hemen her saatinde Ai ba” ! kahvesine uğruyordu. Tenha zamanlarda Ali baba K* yaklaşıyor: Oğlum, kendinin pehlivan oldüfÜ sunlara söylesene, Seni de davet © ler, der. Fakat Kavastan* n — Lüzum yok baba, cevabını alröi, Nihavet düğün günü seldi, çati” libe yerinden oynuyor, sokaklar inst e labalığını almıyor, herkes güreşleri" pılacağı meydan: dolduruyordu, G çiler çoktan Ali habanın kahvesinde” mış, meydana gitmişti, Kahveci Ali ” yanına Kavasoğlunu alarak güreşleri retmeğe gitti, Biraz sonra meydarei şecekleri çoğırıvordu. Ali 9 eviâd soyunsana.. dedi — Yok baba, sırası var, ç Destelerin güreşi bitti, Meydanci fer kücük ortaya güreşecekleri li mağa davet ediyordu, Ali baba gen€” — Haydi evlâd geç kalma de soyuluyl — Dur baba, benim sıram dahâ & di, cevabını aldı. Küçük ortadan sonra büyük ort. tı güreşleri de tamamlanmış, fakst © pehlivanda hiç bir hareke, görülü Artık Ali baba Kavasoğlundan kesmiş, işi alaya dökmüştür — Oğlum sen haşa güreşecek © ya.. diyordu, Nihayet meydanet reşecekleri davet ediyordu. Bu es” ayağa kaldı ve: «— Âli baba, şu emanetlerimi al ik Saatini, parasını ve daha nazı WİN feğini Ali babaya teslim eftiktem 99 kenara çekilerek soyunmağa başl8 baba, Kavasm bu hareketi mişti. Daha henüz biyikleri ti Kencin başa güreşmek istemesini

Bu sayıdan diğer sayfalar: