15 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

15 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.. Hergün Zekânın, sâyin, Şuurun kıymeti? Yazan: Muhittin Birgen arem Kanunu bir reaksiyondur; Türkiyenin süratle kurmaya te. gebibüş ettiği bir iktisadi devlet makine. sinin, eski Babıâli kadrosundan başka bir kadro yaratmaya muhtaç olduğunun gö. rülmesi üzerine rasgele dağıtılan yüksek maaşların reaksiyonu... Ben öyle zanne. diyorum *i, birden verilen bu yüksek maaşların pek çoğu yerindedir; ehliyetsiz unsurlara nahak yere çekilen maaş ziya. fetleri ve bundan - mütevelli israflar, zannedildiği kadar yüksek değildir. Fa. kai, yan gözlerile birbirlerinin tavukla. rım süzen komşular arasında tavuğu kaz görenler çok olmuş ve bu memlekette mebzul olan bir dedikodu havası, bütün bu mahdud yolsuzlukları mübalâğalan. dıra mübalâğalandıra ortaya masallar çıkarmıştır. İşte, barem kanunu bu mü. balâğalı masalların uyandırdığı bir reak. siyondur. Müaleset, bu memleketten bir miras. yedilik havası da geçmemiş değildir. Çok mahdud bir muhit içinde de olsa bu hal, bir kısım insanların gözünde büyüdü ve bir takım vicdanları isyan ettirdi. Meselâ. bir futbolcüler kliği teşekkül etmiş oL duğunu gördük! Yeni doğan iktısadi mü. essesolerde bu klik daima mümtaz mev. kileri aldı. Falanın oğlu, filânın damadı, filân veya falan dairede çok maaş aldı ve * ve iş verdi. Ben bitaraf ve objektif bir gözle bu hâdiseleri kenardan tetkik ederken daima insaflı oldum; «bu kadlarcık kusur kadı kızında da bulunur!» dedim, Hâlâ da ona kanm ki bu nevi| haksızlıklar, israflar. mirasyedilikler çok mahdud kalmıştır. Fakat, hâdiselere her. kes benim gibi, hayat içinde çok yuvar. lanmış, sakin bir gözle bakmaz. Pireyi deve yapanlar, gıpta veya hased edenler, dedikoduyu hakikat zannedenler pek çok oldu ve bunların hergün birbirleri! sıldadıkları şeyler, işte bu Tegi vücude getirdi. Barem kanuü, bugünkü geklile, bunun ifadesidir. * Bundan evvelki hareket çok güzel bir gayeyi istihdaf ediyordu: Bilgiye, zekâya, ihtisasa, şuurlu çalışmaya ve mes'üliyet. li işe hususi bir kıymet vermek. Bu nevi işleri eski Babılili bürokrasisinin elinde bırakmıyarak modem usullere vâkıf, bil gili ve şuurlu, genç kuvvetlere tevdi et. mek. Devlet, bu unsura sohib olmaksızın #ktımadi işlerde tek bir adım atamazdı. Her ne pahasma olursa olsun bünu ya. Tatmak lâzımdı. İşte, bu hareketin hedefi | bu oldu. Fakat, bizim kadro mskinemizin eline teslim ettiğimiz her iş, mutlaka hedeften &z veya çok inhiraflar yapar; bu, yalnız «memur . münevver. yetiştiren bu mem. İeketin içtimaf ve siyasi bünyesinin ikti. gasıdır. Bunun önüne geçilemez; daha bir müddet te geçilemiyecektir. Bununla be. Teber, insaf ve vicdan namına söyliyeyim ki, benim müşahedelerim bu inhirafların mübalâğa edilen nisbetlere varmadığı merkezindedir. İnhiraflar, benim korktu. ğumdan çok az öldu ve ben, daima uzak. tan yaptığım bitaraf tetkiklerle, bu neti. Ceye vararak memnun oldüm. Eğer, bütün bu işler daha kontrollu, daha hesablı, arada bir durup düşünüle. rek, geride bırakılan İsaliyetlerin bilân. çoları yapılarak idare edilmiş olsaydı, da. ba az inhirafla, daha az israfla ve daha çök az dedikodile yürür ve bugün bu re. aksiyonu görmezdik. Maalesef, böyle ol. madı, Çok itimad ve hiç denecek derece. de az kortrolla çalışıldı; bunun için, te. rüküm eden göze batıcı şeyler, zihinlerde derin #kisler bıraktı. Fakat, her şeye rağmen, tayin edilen hedefe doğru çok büyük edımlar atılmış olduğuna kaniim, Meselâ, kooperatife ad basit bir nizamname meselesini hal için, bir buçuk sene süren uzun bir muhabe. renin nelicelenmesinden ümidimi keserek, 927 senesinde bizzat Ankaraya gittiğim zaman, yüksek bir mevkide bir hukukçu ile karşılaşmıştım. Kooperatifin değil, hattâ şirketin dahi ne olduğunu bilmiyen we kafası Meceilenin dört duvarı arasın. | da örümcek bağlamış olan bu bukukçu: — Efendim, kellim, kellim la yenfa'! (Devamı 10 uncu sayfada) ——C——.CC«—— —ş———... Resimli Makale: Saadet veya felâkette bir mıknatıs hassası vardır, derler, Biri ötekini çeker, mes'ud musunuz? Mes'ud olmakta devam edersiniz, felâkete mi uğradınız? Arkasından bir yenisi gelir. İddia ekseriyetle doğru çıkar, doğru da olabilir, fakat sebe. bini talihe yahud şesmete atfetmekten çekininiz: Aldanırsı. «Bugürikü san'at dünyasının en büyük heykeltrüşi> diye anılan Epstein, Âdem ismini verdiği yeni bir heykel vücude ge - tirmiştir, Muarızlarının acı tenkidlerine uğrıyan Epstein, üç ton mermerden vü - cude getirdiği bu yeni eserine «üç tonluk çirkinlik şaheseri» diyenlere; «Kısır insanlar, velâd insanları çeke - mezler; cevabile mukabele etmektedir. Holivudda naziliğe karşı mücadeleden vazgeçti Holivad, Naziliğe kafşı mücadele etmekten vazgeçmiş bulunmaktadır. Nazilik aleyhinde çevrilmiş olan film- ler piyasadan kaldırılmıştır. Meşhur ro mancı Sinclair Leurs'in senaryosunu hazırladığı, «burada böyle şeyler old - İSTER te de bu vaziyete bakınca: — Boya ihtikârı mı başlıyor? Endişesini izhar etmiş. Bu münasebetle bir arkadaş anlattı: — Evimin içini yağlı boya olarak boyatıyordum. Bir odası için beyaz, biz diğeri için mavi, bir üçüncüye pem seçtim. Boya yapılıp bitü, güzel de oldu. Sayfiyeye taşımmıştım, kapısını çekip gittim, Arada iş çıktı, daire ile vapur arsın. İNAN, İSTER İNAN, İSTER İstanbul belediyesi her sokağını bir başka renge boyat. mak tasavvuru üzerinde ilerleyince en çok kullanılması muhtemel olan boya cinslerinin mevcudu azalmış. Bir gaze. İnsan sıhhat bahsinde kendi kendisinin doktoru, hayat işle. rinde de müşaviridir. Hastalık bahsinde olduğu gibi saadet ve. ya felâket bahsinde de onun sebebini araştırınız. Araştırma. sını ve görmesini bilirseniz, fikri takib ile hareket ederseniz mutlaka bulursunuz. Artık saadeti artırmak, hastalığı veya felâketi önlemek sizin elinizdedir. Hâdiselerden ders almasını bi Li ge Hergün bir fıkra Barla bayram arası Memur oldukları yeknazarda belli İ olan orta yaşlı iki zat konuşuyorlar. | | i — Barem kelimesi nereden geliyor, — İyi bilmiyorum. Amma baremin ! bazıları için bir bar, bazıları için de ? ir bayram olacağına göre; barla bay. Tâm arası bir kelime olarak icad edil. miştir, zannederim, N Zenginin aklına dı bi Sözün kisasi. Muharririn tasası E. Tal © uhârririn baş tasası nedir, bir misiniz? Tertib hatası! E” zan, özene bezene yazdığınız bir bendin bir hikâyenin, bir tefrikanın bir si fe öyle bir tertib hatası olur ki, © emekle vücuda gelmiş eserin on Kıymetini bırakmaz. İ Fuzulinin; tahir «Kalem olsun eli ol kâtibi bed İt, Ki sivâdı kalemi sürumuzü, ” 'Bodduası, emin olun ki içden 89 ve çok yerindedir. Dün, başka bir gazetede Heyet azaları terkibi Heybe şeklinde çıkmış. Bu hatadan, benzetilen 2: kadar, fıkrayı muharrir de müteessir olmuştur ne fayda? Hayrenın hayven, mümeyyizin XX hayyer, Velinir. deli dizildiği ve Mg sahhıhın gözünden kaçtığı çoktur. yasi sabah, bir gün evvelki yazımızın çıktığı endişesile, her birimiz, o mizi yüreğimiz çarpa çarpa açar, vi hatası görmezsek derin bir nefes 8 yal rız. Sıcaktan mı, nedir?'bu hatalar be id resimlerde de oluyor. Geçenlerd8 eb günlük tefrikonm resimleri klise #4 yesine birden verildiği için Mah Nedim paşanın fotografisi yerine, bi“ mithat paşanın ki çıkmıştı. Ayni Sd de, diğer bir gazetede Muğld meh Halil Mehteşenin resmini Hüsnü tabçı diye koydu. Hem Halil Meni, nin resmi bununla beraber o Bö dd üçüncü defa olarak ve ayrı ayrı bö yetlerle çıkmıştı. Diyeceğim $u ki, bizi kendine göre tasları, üzür değildir. Ve okuyucularmıza kar$! sürsuz ve miihtazam bir manzâr: meyi ne kadar istesek gene de m börle kâ küh feci, disi di e yaz anı st Esince... Hanri Maklin isminde bir Kanadalı zengin, kendisine bakan hastabakıcısı 25 yaşlarında İnez Atkinson'la birlikte Karintiya transatlantiği ile Nevyorktan ayrıldıktan dört gün sonra, hastabakıcı kıza: — Ne dersin? Tayyare ile bir dünya seyahati yapalım mı? demiş. Hastaba - kıcı oturduğu yerden fırlayarak: Ah ne güzel olur. o samma, şaka orsunuz.. diye cevab verecek ol- muş. Karintiya Tiverpoole yanakşınca, zengin Kanadalı hemen tayyare sefer- leri idarehanesine gitmiş, İngiltereden Amerikaya kadar seyahat etmek iste - diğini, fakat 9 Temmuzda da Nevyork- ta bulunması icah ettiğini bildirmiş. Acenta kemali hürmetle haritayı aç- mış ve Sutampton; Marsilya, Rama, İs- kenderiye, Bombay; Siyam; Singapur; Hong - Kong, Filipin adalarını, Huno- lulo, San Fransiskovu, Teksasda Dal - Ja ve Nevyork'u ihtiva eden bir seya- hat programı hazırlamıştır. Bunun ü - zerine Kanadalı memnun olmuş ve 18| O... > : bin Mira vererek bir tayyare kiralamış. | 0©'eli bir adamdır. Bol Kalikahalarile br. Gemi berberine 40 Jira bahşiş ve - | meşhurdur. Kendisine Kaktüs Jak lâ - ren Kanadalı zengin, sinirlerinden muz | abı verilmiştir. İngiltere hükümdar- tarib olduğu için, hava teb'li a -İları Amerikaya vâki olan seyahatlerin- dile İngiltereye gelir gider, kendisine|de, Cümburreis muavini Kral ile kar - bakmak üzere de bu hastabakıcıyı tut- şılaştığı zaman onu bir kenara çekmiş, epi em üç tane o bususİlpemen muhabbet kaynatmağa koyula- amın sr mamanın | rak, sırtına birkaç defa vurmuş ve tam maz!» filmi, gayrimuayyen bir müddet | yirmi beş dakika ardı arası kesilmiyen için oynanmıyacaktır. fıkraları ile kralı güldürmüştür. İngilterede yıllardır görülmemiş sıcak. Jar hüküm sürmektedir. Hayvanların bu! hâraretten rahatsız olduklarını düşünen | açıkgöz bir köylü, resimde gördüğünüz! gibi atına bir şapka giydirmekte gecikme. miştir, Amerika Cümhurreisi muavini ve İngiliz Kralı Amerikanın Cümhurreis muavini pek İNANMA! eve uğramıya vakit kalmadı, faka; geçen ne olursa Glsun uğramıya âzmetmiştim. uğradım. Ne m beğeni i27 Benim bembeyaz, pırıl piril yanar bi. taktığım boya sarı olmamış m? Pembe oda ile maviti de toprak rengini almamışlar mı? Âdeta ben gittikten sonra bir başkasının gelip renkleri değiştirdiğine inanacağım geldi, sonra anlıyanlara sordum. Meğer yağlı boyanın yerlileri hep böyle olurmuş. Ayni bal ez çok bedanada görülür. müş. Binacna.eyh bizde bu hilekârhk veya beceriksizlik varken belediyenin bir sokak için tesbit edip yaptırttığı rengin uzun müddet o halde kalabileceğine ben inanmı - yorum, sen: İNANMA! renk İSLER lik hatalarına düşüyoruz. 8 Ve göribi bu ki, bu tertib hatalari istenerek yapılmış şeyler olmağiğ. İbile bile hiddet edenler, garaz bağ © yanlar oluyor. seni Halbuki, meselâ, bundan birkaç d evvel Yıldızda toplanan bir kongre ile, ayni tarihe tesadüf eğe hayvan sergisine eid resimler Yer nin birinde birbirine karışmış VE “4 bancı delegeler bir arada» ibar€ üstüne on tane kadar oküz.. «Hay sergisinde mükâfat kazana öKüZl€ ibaresinin üstüne de silindir spk fraklı murahhaslar konmuştu. Gi tenin intişarından birkaç saat e hiç bir müvezzlde bir tek nüshs : ınak imkânı olmadı. Tek tük bulu0 lar da elli kuruşa kadar satıldı. Hel en 0 ecnebi delegeler toplatmış, katılâ deki tıla gülerek, kendi memleketleri" eşlerine, dostlarına göndermişlerdi Bumunle beraber, terifb hatas” ir zim tasalarmızın en başında gelir Za ne de olsa, sürumuz'un şür olmasiPi” Zu etmeyiz. & Elsen Cl TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: