16 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

16 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kel İY OREY vr ye ar Hergün Ekmek işimiz Yazan: Muhittin Birgen er nedense basıt işleri sevme. şlern basi, şekil. ler alması bizim idare makinemizin ho. şuna gitmiyen bir şeydir. Bu, an'ane. dir; biz onun pençesinden yakamızı bir türlü kurtaramayız. Meselâ, ekmek yaeselesini ele alalım. Bir kilo deneğin kalitesinin tayini we, fiatın tesbiti de, p Mf unsurları ihtiva yiz; yahud, i kr, burları | düşündükçe, ten hayrete) düşer Bu problemlere biraz göz atalım: * in, SON POSTA E İstidadınızın ye çevirerek mâziye baki recöde miz hayatınızın muhtelif merha hat amaya çalışınız. Bu takdirde mutlak surette görür- sünüz ki zevkleriniz hayatınızın uhtelif devirlerinde tamamen değişmiş, fakat fıtri meyilleriniz dâima aybi Eğer başınızı geri rağmen ak Türkiyenin esas gıda maddesi ekmek. tir, Halkın büyük bir kısmı, karnımı ek. mekle doyurur. Bunun yanı başında Şu da vardır ki Türkiye bir zirsat memle. ketidir: Karnını ekmekle doyurup 9 sa. yede çalışan ve umumiyetle ziraati de ekmek için yapan bir memleket. Bunun. a beraber, iyi ekmek yemek isterseniz, Tüskiye hududlarından çıkarak hiç ol. mazsa Balkanlara geçmeniz Jâzumdır. Ekmeğin tam lezzetini almak, onun ne güzel bir şey olduğunu görmek için hattâ Yugoslavyayı da atlıyarak Avrupa mem. leketleri dediğimiz yerlere kadar gitmek zarlıridir. Demek, memleketımizin ©n maddesini -teşkil mekte biz Avrupsllara yaklaşabil. meklen çok uzağız. Türkiyede ekmek.| insanın tekemmül etmiş bir eseri olmak şöyle dursun, bü ihtiyaç maddesinin bu. günkü sanayi medeniyetinden almış ol. duğü hiçbir tesir yoktur: Ekmeği ecda. dımız resi vapı bizde öyle yopmakta devam ediyoruz. Ekmekçilik n'atında ibesine rağ I bugün güzel bir eser sahibi bulund muz İsalde, acaba Va sar mühim eden ek. bile sa çıkıyoruz” diye di nen bir insanın bu sualine kolay kolay MEZ. için gayet si. Bu nark w: veudur, Sı ekmekte şehirler kın i kutlar lü başlı başın mek sanayii beblerinden biri « k usul unsurdan g 2 — İşçilik. 3 — Umumi ma 4 — Kâr. Halbüki, bu say şehrin muhtelif semilerin? havvildir. Şu halde satiye göre tesbit edilm Bu alinin alında kalanlar kadâr feryad etsinler, k etmez, k mü Ecdaddan İst ğımız dört Yun ekmek narkında SULU r göre k, umum! hkümdi rkü na bir kanun. O. me hâşâ! . kâ. fir olmak demektir! Bir de ekmeğin tartısı behsins gelelim; Bir kilo ekmekte asgari kilo ekmek. ten bilmem kaç gram fazla bulunmak lâ. zım. Nizam bunu böyle ister. Fakat, bu kilo e gramı nizama denk getirmek başlı başına bir iştir. Çünkü bizim iptidal fırınlarımızda bunu temin etmek insan. ların yapabilecekleri bir iş değildir. Ne buğdayı, ne unu, ne suyu, ne fırın, ne odunu, ne de ekmeğin fırında bulundu. Bu yer «standarda olmıyan bir final işin. de ekmeğin, belediyece mazbut olan ev. safmı tamamen yerine getirmek, bir ne. vi sihirbazlık demektir. O kadar ki, eğer, bütün şartları her ekmekte temin etmek hakikaten bir zaruret olsaydı, İstanbulda yemek için bugünkü ekmeği dahi bula. mazdık! Buna rağmen, her tarafta İste. diğimiz kadar ekmek var, Demek oluyor ki belediyenin ekmek hakkındaki nizam. Tarı bir tamfta kendi dosya hayatların yaşarlar, öbür tarsita dı ckmekçiler ek, ini yaparlar ve satarlar! « )rüz? Neden ilmek yapmak ve onlar gibi ekmek $: kalmıştır mâyınızı © Hergün bir ikra | İki defa evlenmiş olmasından ulan Unhse. Göring çocuğile Oznuyor!. Bir mecliste Navo diliyordu; biriz — Çok akıllı allamdı. Dedi, Bir başkmu itiraz etti — Bence o kadar akıl değ Sordular: — Akılı olmadığımı nereden anla. dınız? — İki defa evlenmiş olmasından! N Dünya hafif siklet Boks şampiyonu Bulgâr başvekili Kösciyonofun Berli, ve veki olan seyahatinde Mareşal G5. e de konuştuğunu, iğini biliyarsunuz. Resmimiz, bu 2i -| » Göringi çocuğu ile şaka güldürmeğe çalışırken görüyorsu -| arette icah edecektir. * Acaba, bizim ecdad, ekmek bahsinde| adar karışık unsurları bir sraya kas. | mi getirmişlerdi? Eski b devirlerini, nisbet, eki zamanların ski beled erini tan » cevabını vermek ler gerektir. akat, acaba, buzün- sr, neden dola' bu karmakazışık sistemde xersr ederiz? Diyelim ki ecdad, bu İşleri karıştırmayı lermiş ve bâsit üsulleri o sevmezlermiş| Fakat, bizler ki yeni insanlarız; inkılâbı ; her şeyde doğruluk, vuzuh isteriz; acaba neden dol karışık ve ki tercih eder. ayı Avrupalılar £ “İLen Harvey, 15 ravund süren nak) çarelerini aramıyoruz? susilerin cevabını vermek, Jleket için bütün bir inkılâb felsefe. | si yapmak kadar mühümdir! C k, sehüllişi Birgen galib gelmiş. dünya hafif mer simde yi me İSTER İNAN, Vaktile Tramvay Şirketinin İstanbula hâkim olduğu zamanlarda bütün gazetelerin arasıra syuka çıkardık- ları feryadlardan bir tanesinin sebebi bu sabah birden - bire hatırımıza geliverdi. Belki siz de unutmamışsınız- dir: O zamanlar Fatih ile Harbiye, yahüd Topkapı ile Be- şiktaş gibi şehrin bir ucundan diğer ucuna doğru hatlar yoktu. Yolcu Eminönünde. Beşiktaşta, yahud Harbiyede tramvay değiştirmek mecburiyetinde kalıyordu. Biz de: — Tramvay Şirketinin doğru seferler tesis etmemesi - nin sebebini aktarmaya mecbur ederek yolcudan fazla para almak arzusudur. deyip duruyorduk. Üsteli — Şehir içi münakale vasıtaları tesis edilirken gözönü- ne alınscak ilk sart yolcu bir ucdan öbürüne aktarmasız götürmektir, diyenleri, bü mevzu üzerinde konferans verenleri görüyorduk. Allaha şükür Tramvay İdaresi belediyeye geçti. Bele- İSTER İNAN, İSTER yacak, şi hareket sa; cak? > Tg e ai Nasıl? İşin bu tarafını anlamak işin n tarınmış -böksürlörinden boks maçında hasmı Neavoy'a sayı hesabile|ierine ses çıl Jet boks)bağ İşampiyonluğu ünvanını almıştır. Re - Len Hi sile öpüşürken #örüyorsunuz. diyenin halktan faz'â para almak gelemez. Yalnız bir nokta var ki: gözümüze çarp Belediye bir müddettenberi Beyoğlu caddesinden tram- vay hatların: sökm çizdiği yolu birakid nt” i işral gi İri söeyildir Eğer ise muvaffak olmuş aksi halde Çok garib Bir aile meselesi Sağdaki bayanla Soldaki erkek ka rı kocadırlar. Ortadaki genç kız da 16 yaşlarındaki kızlardır. Bu karı koca rışmamış olacak ki iki defa ay: İtekrar birleşmişlerdir. Fakat kabak, Jen mibavet kızlarının başına pat - lamıştır. Zira hiçbiri de Kızlarının van- larında bulunmasını istememektedir - ler. Şikago mahkemesi de genç kızın bir leyli müesseseye konmasına karar verm r. İmiş, Kocasının ölümüne daya- namıyan dişi maymun nihayet öldü Londra hayvanat bahçesinin meşhur dişi maymunu Mona, geçen senenin sonlarına doğru ölen kocasının acısına dâyanamıyavak derin bir koma halinde ölmüştür. Bugünlerde fethi meyit ame - liyalı yapılacaktır. Maymunun ayağında gsemitik yaralar husule gelmişti, Fakat hırçın tabiati yüzünden doktorlar hak - kile tedavi etmek imkânım bulamamış - Yaralarının üzerine ilâç sürme - rmiyar Mioina, gazlı bezler anmasına bir türlü yanaşmıyordu. Moina 14 yaşında idi. Nev'inin en gü. zel nümünelerindendi. 1992 senesinde Jardı. tan.sonra karı-| kocası Mok ile birlikte 1200 İngiliz lira. sina satın alınmıştı. INANMA! istemesi hatıra dahi üşünmektedir. Yerine troblus de- nayı tasarladı. Baktı ki olmi- otobüsle iktifa etmenin mümkün olup olmı- ni elüd etmektedir. Beyoğlu gibi bir türlü genişle- tilemiyen daracık, o'nisbette de kalabalık bir münâkalesini temin etmek için kafa yormak yersiz bir amaz. Fakat şayed İstanbul kısmı tramvay- ğlu ciheti otobüslü olursa şehrin bir köşesinden diğer köşesine tek vasıta ile gidebilmek imkânı ne ola - caddenin Biz bu noktayı hatırlayınca şunu düşündük: — Ya vaktile ileriye sürülmüş olan münakale pren - sipleri yanlıştı. Yahud da o vakittenberi vaziyet x- de - gişti. Bunun başka türlü olabileceğine: INANMA! “Jim sahibi bir miktar bu kadar seneden sonra yıldızları ba -İ “Temmuz 1S : Sözün kısası Duha we osun **x epebaşı | bâkçesmin - önünden geçiyorduk. Arkad: İGardenbar tarafındaki baş sahnı tı: — Burada va:yete yapı'sa © seyretsek. Ayni arzuyu ben de duyuyordum. Ar, adaşım: — Şehir tiyatrosu san'atkirları bu işi selâ ço müessesenin şarkı söylyen «”- eri, muhtelif danslar yapan bir ba. evcuddur. 3 kadar oynan. tecöx”şarkilâr bu. İrada söylenir, danslar yapılır. Bunlara hariçten birkaç ta âyzı numârö alive © dilince mükemmel bi. — Bilmem olur m | — Niçin olmasın, onlar da kazanırlar, İbiz de eğleniriz. Gerçi onlar tiyatroyu Iİ benimsemişler. senenin allı ayında ça. İaşmağa alışmışlar. kendilerini yük İartist addetiikleri için buhçelerde teresi üçük görebiirler.. fakst bu bir ihtiyaç ve bir şehir müessesesi bü ihtiyacı karşılamak mecburiyelindedir. Arkadaşım sözlerinde haklı gibi idi, — Haklı olabilirsin, dedim, fakat arzu ettiğin şey, hiçbir zaman mümkün ola. ma, — Niçin mümkün olmasın. — Çünkü onlar Ş&hir tiyatrosunun artistleri, st, fakat bundan çuk sene evvel. a çalışanlar, kü. çük ve muvakkat teşekküllerde şehir şe. hir, yer yer dolaşıp temsiller vermiyor. lar mıydı? Arkadaşımın son doğruya bir cevab vermedim. — Saha bir fıkra anlatayım! Dedim, ve anlattım: «Bir köylünün damızlık bir tekesi var. mış. Teke çok kuvvetli imiş.. köylüler. den keçi yavrulatmak istiyenler te. İkenin sakibine müracaat ederlef, “eke, para alarak keçi ile tekesini kısa bir müddet bir arada bi. rakırmış. Köyün muhtarı Akıllı dam, » bu kuvvetli tekeden köylülerin be, varye!z olur. bilhassa operet kısmını i sözüne doğrudan anlatmış ve tekeyi hükümet hesabina da. mızlık olarak satın almaya ve gıdası için lâzım gelen tahsisatın verilmesine ikna etmiş, Teke satın alınmış, beslenmiş, ve satın alındıktan sonra ilk defa “kaymakamın da köye geldiği bir gün bir kâçi le bir araya konulmuş. T ye dörüp bak. mamış, muhiar, “köylüler © şaşırmışlar. Kaymakam Kendine muhtarın methede ede bitiremediği damizlik tekenin böyle uyuşuk bir hayvan olduğunü (görüm hiddetlenmiş.. muhtar keçinin deği: 1, İmesini söylemiş. Biz başka keçi getirmiş. ler. Teke yeni gelen keçiye de dönüp | bakmamış. Tekenin eski sahibi bir yan. İsa durmuş, için için gülermiş, Muhtar jonu görmüş: — Yahu, demiş, teke senin teken, ne oldu da değişiverdi? Tekenin eski sshibi gülmüş: — Daha ne olsun, memur olduk EW Holanda veliahdi ikinci çocuğuna ana oluyor Holanda kraliçesinin kızı Prenses Jülyana gelecek ay yeni bir çocuğa una olacaktır. Şimdiden hazırlıkiara başlan. mıştır. Yavrusunun bu sefer oğlan ola . cağına muhakkak #azarile bakmaktadır. o... TEMMUZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: