21 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

21 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Almanya, Danzig işinden BON POSTA daha fazla (Stephen Kinghall meselesi) ile meşgul İngiliz bahriyelisinin ismidir. Öyle Bu bir mütekaid ir adam ki Almanyadaki 50.000 mektubla » e » . endişe, infial Paris 2i (Hususi) — Berlinden gelen "haberlere göre bugün çıkan Alman ga. zetelerinde Stephen Kınghall meselesi hattâ «Danzig» meselesinden daha fazla yer işgal etmektedir. Bütün gazeteler ateş püskürüyorlar, birçoklarında: — Kafası balta ile kesilecek adam! gibi başlıklar görülüyor. Bütün matbuatı kendisi ile meşgul et. miye muvaffak olan bu zata verilen sıfat ise: — 1 numaralı Alman düşmanı sıfatı . dir. Bununla beraber Stephen Kinghallin kafası balta ile uçurulamıyacaktır, çünkü başın sahibi Alman hududları dışında o - turmaktadır. Bir suikasta uğramasından da korkulamaz. Londra polisinin nezare- t altındadır. * Stephem Kinghall bir İngiliz amirali, Bin oğludur. Kendisi de deniz zabitiydi. 1929 yılında Commander rütbesile te - kaüdlük hayatına çekildi, O zamandan. beri politika ile meşguldür. Siyasi bir klübün ileri gelen azası arasnda bulunur, boş zamanlarını da tarihe müteallik eser. ler yazmakla geçirir, müteaddid tiyatro Piyesleri de vardır, ayni zamanda «Nevs Letter, isminde haftalık bir mecmuayı idare eder, Kendisini biraz eksantrik ©. larak görenler yok değildir. Fakat ek » santrikliği sadece görünüşündedir. * Stephen Kinghail geçenlerde Alman - yaya gitmişti, orada epeyce zaman kuid?, birçok mahitlere girip çıktı, muhtelif sa. Yalardâ tetkikat yaptı, bilhassa her sı Dıftan on binlerce kişinin adresini topla, dı, nihayet Londraya döndükten eornra da yekmesl bir mektub yazarak bu ad. resini topladığı adamlara yolladı. Mek - tubların zarfları muhtelif şekillerde, Holivuttan başka dünyanın hiçbir 50.000 adrese gönderdiği Hitlerin memleketinde hakiki bir ve hiddet fırtınası koparmıştır ! / Stephen Kinghall mlarında elle, bazılarında mekine ile yazılmıştı, Fazla olarak ta İngiltere, Fransa, Belçika, Holânda, İsviçre, İtal . ya, hattâ Almanya gibi muhtelif memle. ketlerden postaya 'atılmışlardı. binaena. leyh Alman polisi bu mektublardan bir tanesinin muhteviyatını anladıktan son « ra mütebakisinin memlekçt dahiline gir. mesinin önünü alamadı, Alman matbua. tında görülen coşmanın birinci sebebi bu, dur, ikinci sebebi de mektub muhtevi - nakaşa edilmiye başlanmış bulunması - dır. Stephen Kinghali gönderdiği mekbubda: — Sizi aldatıyorlar, haksız bir harbe sürüklüyorler, evinizi barkınızı mahve. decekler, diyor. Sonra da kendi kanaati. ne göre Alman siyasetinde, Alman haya, tında gördüğü aksak noktaları anlatıyor. du, binlerce Almana Berlin 21 pi — Bugün muhtelif hatibler radyoda Stephen Kinghalle ce « vab vermişler, bilhassa Stephen King - hallin mektoblarına: — Aziz Alman, hitabile başlamasın - dan istifade ederek bir İngilizin bir Al - manı asla azla olarak (o göremiyeceğini kaydetmişlerdir. Voelkişer Beobahter gazetesi de bu meseleye dair bir makale yazarak: — Stephen Kinghallin ötedenberi AL. man düşmanı olduğunu, daha 1998 yılın. da Alman düşmanlarından mürekkeb bir İngiliz kabinesi teşkil edilmesi lüzumunu ileriye sürdüğünü, bu kabinede Sinclair, Eden, Churchill gibi zevatın bulunma » masını istediğini, Alman mekteblerinde öğretilen şarkılardan seçtiği parçaları delil makamında ileriye sürerek Alman gençliğinin harbel olarak yetiştirilmekte aAduğunu iddia ettiğini söylemiştir. Şvarç Korps gazetesi Kinghallin dağıt. aflar. toğrafharını neşretmiştir. Bu da mektubların zart, tarih, pul itibarile yekdiğeinden çok farklı oldukları görül. mektedir. Gazete: — Bir vatan ihaneti karşısında bulu. nuyoruz, bunu yapanlar eğer hududla - rımızan dışında mukım olmasalardı idam editirlerdi, diyor. * Londra 21 (Husus!) — Mıstr Stephen Kinghall önümüzdeki intihab devresinde muhtelif Tenklerdeydi, adresleri de ba.| yatının birçok Alman muhitlerinde mü -İmeb'usluk için namzed hi koyacaktır. yerinde görülmiyen yeni Holivud'da görülen bazı mesleklere Münyanın hiçbir tarafında rasgeline - mez. Meselâ Holivud'un son icad mes- İeklerinden biri olan (sinema yıldızları Uyandırimı. bunlardan biridir. Bu mesleğin salikleri şimdilik iki adam - ir. Bu mesleki icad eden Russell Sher Man'dır. Elyevm meşhur film kumpan His Warner Bros hesabına çalışmak - r. 2 Bu adam eskiden figüranlık yapıyor- Sabahları stüdyoya sanatkârların dalma büyük bir teahburla geldiklerini sahnede eyledi. Kumpanyanın bun- zarar ettiğini nazarı dikkate ala - için e san'atkârlarını uyandırmak ni fm, vazife icad eyledi ve bu fikri- Kk yası müdürüne açtı. Hin gp Russell Sherman'ın fik- bir meslek: “Yıldız uyandırıcılığı,, Bu yeni meslek belki kazançlıdır ama hiç de hoş olmıyan bir tarafı vardır: Yıldızların bol bol küfürlerini dinlemek! tenberi «sinema san'atkârlarını uyan- dırıc» mesleği ortaya çıktı! Mucid, hemen ertesi günü işe başla” dı. Odasına birçok telefon makineleri yerleştirildi. Her sabah saat 6 buçuktan itibaren san'alkârları uyandirmağa başladı! — Alle: Allo! Mis Bette Davis! Na - sılsınız Hava lâtif! Saat 9 da 7 numa - ral stüdyoya gireceğinizi hatırdan Çi- karmayınız! Darek Vietoy filmi için amazon kıyafetini giyeceksiniz... — Alo! Mis Priscilla Lane! Bu sa - bah saat 9da 3 numaralı stüdyoda Jeffrey Lyun ile birlikte bir aşk sah- Uyandınılan ru değildir. San'atkârların çoğu sa - bahleyin uyandırıldıldarına çök kız - makta ve telefonla küfürler savurmak tadırlar. Bu mesleğin gerib bir cilvesi de vardır, Sinema yıldızları prestişkârları tarafından taciz edilmemeleri için te - lefon numaralarını saklarlar. Halbuki (uyandırıcı) bunları mü - kemmelen bilmektedir. Sinema san'at- kârları ve yıldızlarile temasa geçmek, onlarla telefonla görüşmek arzusun - da bulunan meraklılar kendisine yük - sek ücretler teklif ederek numaralar nesi çevireceğinizi unutmayınız! Te »İistemektedirler. nis kıyafetile rol yapacaksımız!... Shermann meslek! sır dolayısile bu Böylelikle bütün büyük san'atkâr -İmüracaatleri is'af eylemektedir! lar uyandırılmaya başlandı. Russell Bu adamın mesleki diğer film kum - Shermann'ın yaptığı bu hizmete mu -İpanyaları tarafından o kadar faydalı kabil san'atkârlar tarafından sevilmek |telâkki edilmiştir kt hemen, hepsi bu tehaltikle kabuk etti. İşte o tarih - te olduğunu iddia eylemek hiç de doğ vazifeyi fhdasa karar vermişlerdir. Şairin deye en elverişli vasıta olan nazmın ne. sirden evvel vücude geldiği pek malüm bir hakikattir. Ancak cemiyetler ilerle - yip te fikirler çoğalınca, ilk devirlerde mahdud düşüne ve duyguları bildirmeğe kâfi gelebilen nazım, bilhassa vezin gibi muhtelif kalıplarının şekilleri ve üstelik mısralarındaki ahenge musikide olduğu eden hususiyetlerile çok dar bir ifade tarzı olarak görünmeğe başlamış ve İşte ondan sonradır ki nesir doğmuştur. De. mek oluyor ki nazımla nesir arasındaki en büyük fark, evvelkinin bütün kuvvetile duyguları, ikincisinin ise düşünceleri be, lirten birer beyan âleti oluşlarındadır. Ne var ki iş bununla da bitmiyor. Bir an geliyor, şairler nasirlerin ve nasirler şair. lerin dilindeki bususiyetlere el atmağa başlıyorlar. Şiir dilinin mecaz, denen kıymetleri nesirde de aranmağa ve bu. na mukabil şiir de nesrin muhakeme yo. luna sapmağa mecbur kaliyor. Bilhassa bütün edebiyatlarda misalini gördüğü » müz didaktik şiir, bu hakikati teyide kâ. fidir. Şimdi doğrudan doğruya şairlere gele. lim. Bazı kimseler sanıyorlar ki, şair, 68. dece hayatı bir hayal çerçevesi ve pembe bir duman hâlesi içinde gören, az çok fevkalbeşer. yemez, içmez melâike gibi bir şeydir. Hayat ve cemiyetle alâkasını da, yalnız, Ahmed Haşimin meşhur bey. tinde dediği gibi: Seyreyledim eşkâl.i hayatı Ben bâvz.u hayalin sularında Mefhumuna mutlak surette bağlılıkta tevehhüm ederler. Halbuki hiç te öyle değildir. Ne Kadar romantik bir devirde yaşasa da muhakkak ki şairin de nazar. ları cemiyete şu veya bu şekilde çevril. miştir. Yanlız içtimal hareketlere kendi. since bir mana vermesi ihtimalı fa: dır. O da, ancak, o romantik devirlere göre düşünülebilir, bugünse bunun da €8. ki kudreti kalmamıştır. Neticede şunu demek istiyorum ki, hayatın nâzımı olan bütün fiziyölojik hareketler gibi pisiko » lojik hareketler, şairde de nâsirde de te- sirlerini belli ederler. Düşünen dimağ ay. ni zamanda hissedendir, nasil ki hissin miyarını düzelten ve onu her türlü müf, rit heyecanlardan ve hattâ fel&ketlerden koruyan da sadece muhwkemedir. Bu böyle olunca, şairin de eserlerinde dü . şünmeğe ve düşündürmeğe hakkı oldu . ğunu teslim etmemiz lâzım gelir. Düşünmek ve düşündürmek... işte ba. rada yeni bir vazıyetle karşılaşıyoruz. Şairin düşünmesi ve düşündüklerini tes. bit etmesi, düz, kuru bir nâsirin muha . kemesine benzemez. Muhakkak renkli bir lisanla fikirlerini ortaya koyar ve üstelik, mısra ve beyit çerçevesi arasında o fi . kirleri mümkün olduğu kadar sıkıştır . jpak, âdeta vecizeleştirmek mecburiyetin İde kalır. Kullandığı ifade vasıtasının en mühim rollerinden biri de zaten budur. Diğer taraftan nice nâsirler de görürüz ki bizim Yakub Kadrimiz ve Fransızların Pi yerlotisi gibi, nâsir olmaktan daha fazla bir kudretle şairdirler. Meselâ Yakubun «Erenlerin Bağından; isimli küçük, fakat çok kıymetli nesirlerini okudunuzsa der, hal tasdik edersiniz ki, bütün 6 parçalar, nazım çemberine girmemiş olduğu halde en ahenkli şiirin musikisine erişmiş bir takım küçük şaheserlerdir. O derecede ki, türkçenin ne ahenkli nesir nümune. leri verebileceğine bunlardan daha iyi misaller güç gösterilebilir. Ayni zaman. da, o parçaları okurken, şiir diline aid, teşbih ve istiare gibi birçok İmecazlarm fevkehüde bir örüşle bu nesrin nescini kapladığını görür, bunda da bir an şüp. he etmezsiniz, O halde terimizin esasına yaklaşıyo ruz: Nâsir nasıl yazılarında şiirin ele . manlarını kullanırsa, şair de icab ettiği zaman neşrin muhakeme kapısından ayni hakla serbestçe girebiliriz: Yalnız en ku. ru, en mücerred bir fikri bile kanatlandı. rip ahenkleştirerek.. Burada, bir kısım şairlerin nesirlerile şürleri arasında pek sıkı münasebetler, pek yakından benzerlikler bulunduğunu ve nesirlerile şiirlerinin birbirini tamam, #ikretmeliyim. Meselâ son dev. LLEDEBİYAT YAZAN: HALID FAHRi OZANSOY İnsanlarda ilk uyanan meleke duygu; olduğuna göre, kalbin heyecanlarını ifa. gibi kafiyelerinin tekerrür zevkini ilâve Sayfa 9 ği nesri Yakub Kadri rin maruf Fransız ediblerinden Franris Carco bu neviden bir müelliflir ve daha son neşrettiği «Kalbimin bohemi; isimli kitabında bile bu hususiyeti fazlasile gö. ze çarpmaktadır. Daha evvelki eserlerin. de, bilhassa hatıratında, şiirlerinin duy. gularımı' hayatındaki tatlı ve acı tesadüf. lerile nesir olarak ikmal ettiğini de gö. rüyoruz, Bunun içindir ki bö hem nâsir edibler, edebiyat rek şahısları, gerek €si ri içinde yaşanmış oldukları cemiyet bakı . mından daha çok istifadeli vesikalar bi. rakırlar. Bu vasikalar hem artistik, hem didaktik bir kıymete münekkid, böyle şair . nâsi tini inkâr edemez, yeter ki sirde de canh ve renkli bir üslüb ile ya, zebilsinler! Bütün mesele oradadır bunların ber iki ifade şeklini ay: lik ve incelikte kullanabilmeleri ber iki cephede de samimi olabilmele . rindedir. Ötesi ise boş lâkırdıdır. Halid Fahri O; dalini kaybetmeden onu sudan çikar . nefes vererek, zavallıyı muhakkak biz olan İzmir #warile 'Trakyamız da ya "Ânneler siz de böyle Ri Bir ana olmıya Çalışınız ! e Se Çocuğuna banyosunu yaptırırken, bir ara odadan dışarıya çıkmak :nec - buriyetinde kalan bu Şikagolu önne dönüşünde yavrusunun banyonun içk ne yuvarlanmış olduğunu görünce, iti mış, başaşağı çevirerek masaj. yapmış ve resimde gördüğünüz gibi ona ağzik ölümden kurtarmıştır. İzmir fuarında Trakya Edirne (Hususi) — Memleketimiz 4. çin her bakımdan bir hareket kaynağı kından alkadar bulunmaktadır. Trakyada funra karşı çok yakından verilen ehemmiyet Trakyamızda mey « cud alâkayı bir kat daha kuvvetlendin. mektedir. İzmir fuarının güzel ve şirin İzmirk mize bir çok noktalardan temin ettiği büyük menfaatlerle birlikte | memleket gibi Türk Cü i garb sınırlarının bekçi Trakyalılar da müstefid olmaktadır. Her yü İzmir fuarına iştirak için mü temadi artan ve genişleyen bir gayret ve himmet bunun en canl bir delili ve şahididir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: