8 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

8 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa ml Hergün İhtikâri muhtekir Değil biz yaparız! Yazan: Muhittin Birgen ünyanın birdenbire fevkalâde karışmış olması üzerine halkın, ber tarafta olduğu gibi, bizde de geniş bir heyecan dalgası içine düşmesi tabil idi, Bugünkü dünyada yaşıyan insan m8 silleri, geçen büyük muharebe esnasın- daki tecrübeleri çok iyi hatırlarlar. Ek- meksizlik günleri.şekerin altlın kadar pahalanması hâdiseleri, donsuz ve göm. leksiz kalma tehlikeleri, bütün bunlar, ya şahsan yaşanılmış veyahud yaşıyan- ların ağızlarından dinlenilen hikâyelerle hafızalarda sorlan, şeylerdir. Bun. ları hatırlıyanlar, dünyada umumi bir karışma hareketinin baş gösterdiğini gö. rünce, bir daha gafil avlanmamak için, derhal kendilerince münasib gördükleri tedbirlere tevessül etmiş bulunurlarsi, bu gibileri ilk hamlede ayıblamaya kadar gitmeyiz. İnsan ruhunda heyecanlanma hâdisesi, çok beşeri bir haldir. Bunu ma- zur görebiliriz. Fakat, mazur göremiyeceğimiz şeyler yok değildir: Meselâ, şu dakikada henüz harbin ne kadar süreceği ve genişleyip genişlemiyeceği malüm değildir. Halen göze çarpan şeylera nazaran, dünyanın yakında geniş bir mikyasta karışacağını İarzetmek fazla bir bedbinlik olur. Böyle olsa dahi, Türkiye, bir takım ihtiyaç maddeleri bakımından eski halde hiç de. ğildir. Meselâ, kâfı derecede yiyecek Is. tihsal edebilen bir memleket olmuştur. Bunları nakledebilmek bakımından da Türkiye, bugün eskisine nisbetle kıyas| kabul etmez derecede genişlemiş vasıta- lara maliktir. Bu cihet böyle olduğu gi. bi, bugün Türkiyede, birçok ihtiyaç mad. 'desini memleket içinde ve memleket Va- mtalarile yapmanm imkânları da elde e dilmiştir. Devletin elinde fabrikalar var. dır. Hususi teşebbüzlerin ellerinde de bay mühim istihesi kuvvetleri toplan- mış bulunuyor. Her ne olursa olsun, bun. lar, bir harb halınde, memleketin ihti, yaçlarından bir çoğunu temine muvaffak olacaktır. Diğer taraftan. halen, Türkiyenin har- be girmesini icab edecek sebebler karşı. sında değiliz. Bizim gibi, yakın komşu. larımız için de bu nevi alâmetler yoktur. Şu halde-Türkiye, henüz geniş bir sulh sahasının ortasında bulunuyor. Bütün bu mülâhazaları bir araya ge- tirecek olursak, ortada telâş edecek ve beyecanla piyasa üzerine yüklenip, eşya fistlarının yükselmesine yardım edecek bir sebeb yoktur. * İşte, bu noktalar üzerine dikkati celb etmek içindir ki hükümet te bir beyan. name neşrediyor. Bu beyanname ile hü. kümet, bir taraftan spekülâsyon unsuru- na bir şhtarda bulunduğu gibi diğer ta. raftan da halkı sakin olm. telâş et. memeğe davet eyliyor. met, halkı bir senelik memleket ihtiyacının müem- men olduğunu söylerse evvelâ buna'i. nanmak mecbüriyetindeyiz; sonra da Şu. nu düşünmemiz lâzımdır ki bugün dün- yanım en zengin memleketlerinde dahi bir senelik yiyecek ihtiyacına sahib oldu. ğunu iddia edebilecek pek az , ve o da müstahsil - memleket vardır. Eğer, biz bu iki nokta üzerinde gaflet eder de memleketin piyasa mevcudunu evlerimi. ze taşımaya kalkarsak iki günde ihtikâr denilen yılanın baş kaldırmasını kendi elimizle temin etmiş oluruz. Şunu unutmıyalım: İhtikâr: canlandı. ran muhtekir değildir, onu, kendi he- sabsızlığımız ve telâşımızla, bizzat biz canlandırırız. Biz, ne kadar Fizumundan | fazla açıkgözlülük etmeğe teşebbüs ey. Jersek #htikâr da bundan o kadar mem. nun olur. İhtikâr, içtimat bir hâdisedir; eğer biz, sakin, telâşsız, disiplinli olur ve hükümetin sözlerine İmanırsak ihtikâr hiçbir suretle harekete gelemez. Aks tökdirde o, çok çabuk - ve maalesef ken. di elimizle . uyanıp bizi sokuverir! Bu münasebetle. aziz vatandaşlarıma, | misal olarak, bir hâdiseyi kaydedeyim: Geçeni harbi yaşamış olarlar bilirler) ki Suriye harbe stoksuz girmiş olduğu | çin her bakımdan pek çok müşkülât çek.! t. Ora halkı, ne de olsa, zihniyet itiba. | rile iptidaidir. Bunun için bu defa, daha Fransada seferberlik sözleri meydana Çı- kar çıkmaz, Suriye ve Lübnanlılar dük. kânlara kaştular ve çılgınca mübeyaat yaptılar. Bu hareket derhal piyasayı da. Kırmak ber vakit kolay, yapmak daima zordur. Bır vurmadan evvel bin düşünmeyi öğren. SÖZ ARASINDA Gül şapkalar RE arr Şimdi bütün Amerika genç kızlarının sembolü «gül şapkalar» dır. Yapma bü. yük bir gülden ibaret olan bu şapkaları evli kadınlar giyememektedirler. ralttı, #letları şişirdi ve ihtikâr yılanını canlandındı. Fransız mends İderesi bu hali görünce bir beyanname neşretti ve herkesi elindeki mevcudu mecbur eyledi. Fevkalâde zecri tedbir lerle de takviye edilen bu mecburiyet meydana gelince, balk dükkânlara hi, cum edemez oldü ve neticede fıatlar ye, niden düşmeğe başladı! Biz, bu gibi ahvalde iptidal zihniyette bir millet olmadığımızı göstermeğe mec- büruz. Bilmeğe mecburuz ki ihtikârı muhtekir yapmaz, bizim telâşımız, fazla açıkgözlülüğümüz yapar. Piyasayı bizzat tazyik etmediğimiz takdirde o ihtikârın ayaklanmıyacağını anlamak bizim için bir iz'an ve şuur borcudur. Aziz vatandaşlarıma tekrar edeyim: Hükümetin sözlerine itimad etmek ve piyasaya yüklenmemek, hepimiz için bir borçtur. Aksi takdirde biz de hükümeti zecri tedbirlere müracaat lüzumuna ik. na etmiş bulunacağız! Muhittin Birgen bildirmeğe | ig - NY En güzel fotoğraf Hergin bir fıkra Sekiz gün Bedbin adam: — Harb başlıyalı tam sekiz gün ol. du. Sekiz gündür insanlar birbirlerile çarpışyorlar. Dedi, Nikbin adamın yüzü güldü: — Desene sulhe sekiz gün yaklo: miğizi ken mma seniii J Amerikanın lâstik Yüzlü kadını | Bu resim Amerikada en güfel fotoğ. raf müsabakasında birinciliği almıştır. Kocasını öldüren kadının hapishaneye oıraktığı mektub sigara içmesine ve kına pantalonla 80 İmiş, ve ani bir hiddet salkasile eline ge. çirdiği bir keserle onu öldürmüş, sonra süslenip püstenerek bir ahbabına gitmiş, briç oynamış, sarhoş olunca da piyanc- nun başına geçerek, o zamanın en çık. İrak havalarını çalmıştı, Hâdise meydana çıkınca yakalanmıştı. Mahkeme n Nina Martin adını taşıyan bir genç kız Amerikanın elâstik yüzlü kadını; dır. Birçok tiyatrolarda çalışmış, müteaddid İbüyük roller yapmıştır. Fakat en büyük hususiyeti yüzünü istediği gekle sakabil. | © zl mesidir, Meselâ yukarıda sağdaki resim sinde *milebbad haya santimi; “edildi Mine Münriniz taki ve göle halide e | GL LE ün pe AE kinci resim bir yanık kokusu duyduğu | desile birlikte, bulunduğu kadınlar ıs. İzaman yüzü bu'hali'alır, Üçüncü resim, | Jahhanesinden kaçmış ve idareye hita. İde ise onu, burnuna bir sinek konmuş| ben de şöyle bir mektub bırakmıştır: halde görüyorsunuz. Dördüncü resim Ni.| «Elime bir fırsat geçti. Ölmeden ev- na Martini bir vahşi çehresin: can.andı.|vel hayatımdan kâm almak istedim. O. rirken görüyorsunuz, nun için kaçtım. Kusura bakmayınız!» ISTER Bir dostumuz anlattı: — Balkan muharebesine takaddüm eden günlerden bizm- deydi. Bir akşam yokuşu tırmanırken Babiâlinin önünde bir kalabalık gördüm. Belki 150, belki 200 seliyen yağmurun altında, yarı karanlığa gömülmüş, hare. kerz beklişiyariardı. Derken binek taşının üzerinde adam göründü, baktım, bu, Nazım Paşadıt: — Ne istiyorsunuz, diye sordu, O zaman *â ileriden bir ses gürledi, döndüm. baktım, san zamanlara kadar Resimliay matbaasınm işgali altında bu. gonmuş bir bına vardır, o binanın methalina yarı sığınmış bır adam, yözü gölge içinde tek bir adam, ik: svucunu bir boru hâlinde ağzmın kenarına götürmüş: — Harb isteriz! diye bağırıyordu ve halk, o, 150, 200 kışi. lik halk hep bir ağızdan; — Harb isteriz! diye tekrar etti, Nazım Faşa başını biraz yana eğmiş SELEM INAN, İNAN, İSTER İNANMA! kesilince ancak beli hizasına kalkan elile durunuz, durunuz demek ıster gibi bir işaret yaptı. Dudaklarının arasından pest, ölü bir ses çıktı: — Yapacağız, yapacağız! Ve içeriye girdi. Harbi istiyen yüz kişi idi ve hakikatta belki on kişinin kı yüz ağızdan istettiği bu harb yapıldı. Fakat ben o gölge, ler içinde matbaa kapısının kenarına sığınarak. ik; avucunu dudaklarının kenarında boru haline getirip: - Harb isteriz, diye bağıran genci Çorlu bataklıklarında değ.I, para getiren koltuğa gömülmüş olarak gördüm. Şimdi Alman gazeteleri harb lehinde yazılarla doludur, diyorsunuz, mümkündür. Fakat harb lehinde yazan, harb istiyen, lizumunu isbata çalışan bir muharrir görürsem onun söomimi olduğuna itimed etmek için her şeyden evvel; — İlk safta sen de gidecek misin? susline cevab vermesini dinliyordu. Gürültü | isterim.» iSTER İNANMA! kişi vardı. Hafıf çı. bir Bundan 1l sene evvel, Amerikada O.! hioda 20 yaşlarında bir evli kadın, kocası! kakta gezmesine karışıyor diye, sinirlen.! Sözün kısası Bir de bu eksikti *»*”» eni bir buluş, yeni bir Şe kil kabulile beraber o bulu « şun, o şeklin bir de ismi kabul edili - yor ki ekseriyetle bu isim yabanc: bir dilden getiriliyor ve dilimizde yer kas Pıyor. Dünkü gazeteler, Kadıköy tramvâ& yile Kad:köye işliyen vapurlar için müşterek bir bilet şekli kabul edildi. ğini haber veren yazılarmda bu müş « terek biletin ismini de koymuş bu « İlumuyorlar.. Fakat isim bir değil, iki tane.. Bazı gazetelerde kombine bilet, bazılarında komple bilet tarzında gör- düm. Gerek komple, gerek kombins her İkisi de yabanc: bir dilden alın « nış kelimeler. Bu şekil biletler yarın vapur gişelerinde, tramvay (içlerinde verilmeye başlandığı #aman hepimia4 — Bana bir komple İstanbul! Yahud: — Bana bir kombine Bostancı! Demek mecburiyetinde kalacağız... Ve artık,dile giren bu kelima kimi & fızda gambine, kimi ağızda könpüne biçimine girecek, #akst dilde yer tu « tacak ve hep böyle devam edecek. Gidip gelme bilet aldığımız zamap da görüyoruz; ve işitiyoruz. — Bana aleretur bir bilet ver! — Bana ele retur bilet ver! Binde bir yolcu ancak bunun doğ rusunu, yani en doğrusu olan: — Gidip gelme bir Kadıköy! 'Tarzında söylüyor. Halbuki bu bi « letlerin ârkalarında; gitme, gelme ke. Wmeleri yazılıdır. Ve gitme gelme kelimelerini telâffuz etmek yabancı bir dilden alınmış ayni kelimeleri yanlış telâtfuz etmek gibi bir hataya düşmek ten çok iyidir. Kadıköy vapurları ve tramvaylari' için kabul edilen müşterek biletleri mi kadar beğendimse, bu müşterek bie İletlerin nevicad ismini de o kadar be Zenmedim. Niçin komple oluyor, niçin kombine oluyor da birleşik olmuyor, beraber ol muyor. bütün olmuyor, vahd DUnlan dan daha münasib türkçe bir kelime olmuyor. Sabah akşam türkçe Konu « yabancı kelimeleri tekrarlaf makta ne mâna var ki! Müşterek biletleri ortaya çıkaranlar; “işterek (biletlerin türkçe adını d& İkoyarlarsa çak iyi bir iş görmüş, esasen ecnebi kelimelerle epey yüklü olan İs«; #anbul türkçesine bir ecnebi tâbirin daha girmesini önlemiş olurlar. İ kk* ! i Bağdad ve Prag elçileri İ Ankara, 7 (Hususi) — Lahey orta el İçisi Cevad Üstünün Bağdad elçiliğine nakli ve yerine eski Praç elçimiz Yakub Kadrinin tayini yüksek tasdike iktira S0) etti, . Üniversite profesörler meclisi dün toplandı İstanbul O Üniversitesi profesörler meelisi, dün Hukuk Fekültesinde Re, tör Cemil Bilselin başkanlığında top © lanmıştır. Bu taplantıda profesörlerden maadf bütün fakültelerin dekanları da hazıf” bulunmuş, Üniversitenin umumi va *; ziyeti ve bilhassa talimatnamesi üze * rinde yeni yıl için bazı tadilât yapılı | yapılmaması lâzım geleceği etrafın « da görüşülmüştür. TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: