7 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

7 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Hitlerin nikü| Yazan: Muhittin Birgeri saman: D ünyanın büyük bir sabırsızlık içinde beklediği nutuk, Bay Hitlerin Rayhş- taz karşısında irad elâiği nutuz, dün öğle- den sonra, bütün radyolar tarafından, her dilde etrafa neşredilmeğe başladı. Bu satır- dari yazdığımız sıralarda Dutluk, zaman za- man Alman radyoları tarafından plâklarla yeniden neşrediliyordu. u Dünyanın mukadderalı üzerinde (büyük bir tesiri haiz olan bu nut&u, büyük merak ve alâka ile dinledim. Birkaç defa nutukla- rini gene bu suretle dinlemiş olduğum Füb- rer, ba defa, evvelkilerine nisbetle daha çok ciddi, ve daha çok heyesan verici bir mesele Üzerinde söylediği halde, her zamandan d2- ba skin söylüyordu. Mevuua onu daha serin, daha ağır ve daha diplomat yap- miş gibiydi. J Nutuk Iki kısımdan mürekkebüir. Birbiri) içine giriti olarak oturmuş bü Iki kısmın biri sirf polemiğe, diğeri de nisbeten milebe: sulh lerden başka yeni pek az bir şey vardır. 49! milyon nüfustu İngilterenin yeryüzünde kırk| milyon kilometre murabbal araziye sahib ol- masma mukabil 80-90 mlüyonluk kesit bir halk kütlesini temsil eden Alnınnyaya sekiz yüz bin kilometre murabbaı toprağın çok şö- rülmemesi lizem geleceğini mürinfaa eden bu polemik, ötedenberi Almanyanın ve Bay Miterin dalma tekrar edeşeldiği unsurlarla süslenmişli. Fakat, bu polemiğin bu Cefa tekrarının sebebi, diinya İçinde şiddetli bir Harbin radyo ve matbu propayandasının tesiri ais tında tutulan Almanyayı, bu vesile ile dünya efkârı umumiyesine karşı müdafaa etmekten Maret olsa gerektir. * Günün asil bakısı meselesine, yani stih| teklifleri bahsine çelihcs bu hususta Bay Hitler kârı derecede sarih olmamakla bera- ber, hayli vazıh esaslar söylemiştir. Bu €sas- ları şöyle hülüsa edebiliriz: Evvelâ, Almanya, Lehistan meselesinde Gayet sarih ve ka” kararını vermiştir. Le- histan fhys edilecektir. Fakat, bu, Versaflles yeni tay'n Bu esaz- ka göre yeti Lehistan münhasıran Lehiiler- Je meskün olan saba üzerinde tesis edilecek- tir. Bu Lehistanın Almanyayı alâkadar eden hududu, Almanyanın tarihi, iktısadi vesaire menfaatleri dikkate alınarak tayin edile- çektir. Hududun çizgisi tayin edilmiyor. Fo- kat, bunun 914 Alman hududu olmasi çok muhtemeldir. Saniyen, Almanya şark ve cenubuşarki Amerikadeki Tesirleri Avrupada harb başlar başlamaz bütün dünyada gıda maddeleri fiyatlarında gö- rülen yükseliş evvela Amerikada vukua gelmistir. Halbuki harb Amerikadan çok uzaktadır. Avrupada harb patladığını duyan A - merikalı ev kadınları derhal çuvalları ile bakkal dükkânlarına koşarak ooralarını boşaltıncıya kadar evlerine erzak taşı - mışlardır. Bu yüzden Birleşik Amerika şehirle - rinde ve hususile Nevyorkta fevkal - âde pahalılık baş göstermiştir. Nevyorkta şeker, un, kahve, et ve yu- murtanın fiatları yükselmiştir. Nevyorkun birçok bakkaliye mağaza- ları adam başına ancak bir libre şeker satmaktadırlar. Middle West'te birçok şehirlerde un bulunamamaktadır. Halbuki burası unun en bol olduğu yerdir. hududlarını astık kat'i olarak tesbit etmeğe karar vermiş olduğundan bu sahalardaki hududlarını kararlaştırdıktan sonra bir nü- fus mübadelesi yapacak, Alman hududlari haricinde kalan Alman nüfusunu kendi hu- dudlarma çekecektir. Bu prensip, gulkun en mühim noktasını teskil ediyor. Çünkü, bu kararı vermiş olan Almınya, bununla dünyaya karşı girişmek istediği taahhüdleri bu defa katl suretle tutacağına dal? kuv- vetli bir deli vermek istemiştir. Eğer Alman- ya, hududlarını mütemadiyen o genikletmek isteseydi bunun en biyük bahanelerini teş- tercih edene Zannedersek, Fütlerin nutkunun en mühim Kısmı budur. Bu !ki nokta Üzerinde Rusya iie Almanya Kanserin yeni bir tedavi usulü Amerikada kanseri yeni bir usul ile tedaviye başlamışlardır. Bu usul soğuğa istinad eylemektedir. Hasta birkaç gün müddetle çok dü - şük bir derecei hararet içinde bırakıl - maktadır. Bu hararet düşüklüğü buzlu su kom - presleri, buz torbaları vastaları fle elde edilmektedir. Üç gün kadar süren bu tedaviden son- .İra hastanın derecesi 37 den 3! e düşmek- tedir. Hasta bu sırdda Adeta donmuş bir vaziyette bulunmaktadır. İddiaya göre bu hararet (düşüklüğü çok sarih suretle anlaşmış görünüyorlar. Führerin sözlerinden snlamadığımız budur. Mümkündür ki Rusya da ayni usulü kendi sahasında tatbik edecektir. * Bu iki prensip haricinde Almanyanın baş- , Zolonilerin ladesidir. Pa- iler meselesinin hali deği. bir anlaşma ve bir sulh derri tesis edilebilmesi icin beynelmilel mü- meselelerinin, Yahudi meselesinin hallolunması lâzım geleceğini noktalarda müsbet teklifler yoktur; bu işlerin müsbet noktalar &mrinde konuşulması böyle nutuklarla ol- maz; bunun için bir konferans akti lâzım. ya da bunu istiyor. bunları taleb veyahud teklif eder- de Hitler, bu tâleblerinin bir nevi üli- mahiyetini haiz olmadığını tasrih her şeyin müzakere yolile halledil- mesi mümkün olacağını anlatmak İstedi. R- er böyle bir konferans aktedilecek olursa konuşmak ve anlaşmak imkânı bulunduğu- pa, hiç olmazsa bizzat kendisi, çok kani gö- Umumi surette nutkım havasını geliner. de . Bu hakiki esaslara istinad edin etmediği sinra Fransa hakkında cok iyi sözler söyledi. İn- gerede, ancak Almanyaya basım olan zim- telere hitab etti. Almanyanın İngiltere fle anlaşmak imediğini, hattâ dünyanm rahat etmesi için böyle bir anlasmarnın en esaslı bir şart olduğunu sörledikten sonra bu an. Jaşmanın hattâ bugün bile mümkün oldu- Buru tasrih etti. Nutkun bu havası, bie değilse sulh ümled- erinin büsbütün bertaraf edilemiyeceği ân- kanserli unsurları mahveylemektedir. Bu usulden şimdiye kadar bir hayli istifa - deler temin edilmiştir. Çin hakimlerinir kunduraları Bundan beş on sene evveline gelinci- ye kadar Çinliler evvelden hâkimlerin kundurslarına büyük bir kıymet atfe - derlerdi. Hâkim öldükten sonra kundu- raları dul kaları zevcesi tarafından satı - fırdı. Ekseriya bin franga kadar da para Mba veriyor, Bu nutkun diğer taraflarda ve bilhassa uyandıracağı akis. ere baktıktan sonradir ki suln ümldlerinin arttığını veya oksildiğii göreceğiz. Bu akls- Jer de usun sürecek değildir. Muhittin Birgen İSTER anlatıyor: otobüsleri alelüzul 12 kuruş uzattım, Yüzüme bakarak: — Dört kuruş daha! dedi. Hayretle sordum: İSTER Uçuruma doğru gitmekte ısvar edenlere bak, ya kendilerini çok kurnaz sanırlar, yahud da gözleri kördür. sSOZ ARASINDA INAN, Dün akşam saat 6 da (Kocamustafapaşa - Sirkeci) otobü - süne binerek Lâleliden Sultanahmede gelen bir arkadaşımız LAl li ile Sultanahmed arası iki nevi otobüsün güzer - ghina müsadiftir. (Kocamustafapaşa - Sirkeci) ve (Bakır - köy - Sirkeci) otobüsleri, Bunlardan Bakırköy otobüsleri Lâ- leli - Sultanahmed mesafesi için 7,5 kuruş, Kocamustafapaşa se 6 kuruş isterler, Bu da garib bir iştir amma ar- tık alıştık. Benim bindiğim otobüs Kocamustafapaşa otobüsü idi ve (3031) numarasını taşıyordu. Biletçiye iki kişi içir INAN, SON POSTA Hergün bir fıkra Tam otuz gün otuz gece Aç ve uykumuz kalmaktan bahse- diliyordu. Biri; — Ben, dedi, tam üç gün uykusuz kaldığımı biliyorum. Bir başkası: — Bu birşey değil, dedi, ben bir sefer tam otuz gün uyumamıştım. Hayret etmişlerdi: — Bu nasıl olur, imkân yok. İzah etti, — Neye imkân olmasın. Yalnız gündüzleri uyuyordum. merlin. el iyiki mele İngiliz Kraliçesinin Zarif gaz maskesi n : i i | çok icadlatın yanı na bir yenisini da- | ha kattı Bu yeni | fcad da bildiğiniz £ gibi gâz maskesi , dir. İngilterede her İngiliz vatan - daşımn bir gaz maskesi taşıma - sı mecburi olduğundan, gündelik iç - timat vazifelerini yapmak için bir çok saatlerini dışamda geçiren İngiltere Kra- lçesi de bu kaidenin dışında kalmadı ayni zamanda kraliçe, kadınlık insiya - kile, resimde gördüğünüz gibi, gaz mas- kesini kadifeden bir torbada taşımakla İngiliz kadınlarına «mecburiyet» ile ze- raletin pek ustaca omezcedilebileceğin! gösterdi. İSTER İSE Hatanı anladığır. dakıkada dur, yanlış yoldan geri dönmek #aziletlerin ve cesaretlerin en başında sayılan bir harekettir. Bir İngiliz Denizaltısının Harikulâde macerası Londradan yazılıyor: İstahbarı$ nezareti, bir İngiliz tahtelbahirine karşı yapılmış o. Jan bir tasrruz hakkında malümat vermek- tedir, bu rivayet hâdiseyi gözü ile görmüş 0- lan bir adamın rivayetidir. Şöyle söylüyor; — Düşman sularmda karakol geslyorduk Tahtelbahirimiz, su altında sefer ediyordu. Sabahleyin erkenden sabah kahvaltısından evvel pek yakınımızla iki denizaltı bomba- sının gürültü ile patladığını duyduk, yerimi. zin keşfedilmiş ve yakalanmış olduğumuzu zannettik. Kumandan, derhal makinelere stoper ettirdi. Bu sırada düşman etrafımız- da araştırmalar yapıyor, çelik ağlarla deni- zin dibini tarıyor, denize elektrikle patlıyan bombalar indiriyor, denizakı bombaları atı- yordu. İkişer dakikı muntazam fasılalarla, bir denizaltı bombasının patladığı işitiliyor- du, bu hal, iki saat devam etti. Tam çay za- mani bir çelik ağın gemimizin teknesi Uze- rinden kaymakta olduğunu işittik. Tekne- den birçok darbe akisleri geliyordu. Güya bir dev, demir ayakkabılarla teknemizi tekime- iyordu. Birdenbire müthiş bir infilâk tahtel- bahirimizi sarstı, Bütün ışıklar söndü, Lah- *elbahirin har tarafında tabak ve bardakla- nn kınlmasından mütevelld gürükü işit. yordu. Bunu takib eden süküt içinde kompri- | me bavaya mahsus ölstemden su fışkırdığını işittik, Kumandan, sabitleri ve mürettebatı #opla- yarak onlara şöyle dedi: «Eğer bu kadar derinlikte bu halde kali- cak olursak teknenin eansen hasara uğra- miş olan eldarlarını suların delmesi çok| mübtemeldir ve hepimizin kapanda yaka- lanmış fareler gibi ölmemiz muhakkakt Pek emin değilim amma, şayed balas'lar mukavemet edecek oluraa tekrar su yüzüne çikabiliriz ve bir kere sn yüzüne çıktık ım vaziyetimiz müşkül olsa da mücâdele edebi- Uria, ölünceye kadar çarpışabiliriz.. Herkes, cidale atılmak şıkkını sevinçle ka- bul eti. Tabtelbahir, musize kabilinden, suyun yü- züne, kumandan da açık havaya çıktı. (oce, berrak idi, Hiçbir gemi görülmüyordu. Ezil- miş bir periskop ve artık işlemiyen telsiz ci- hazımızla yola koyulduk. Motörlerimizden yalnız bir tanesi işliyor- du. Maamafih üç saat sonra ikinci motör de tamir edilmiş bulunuyordu. Biraş sonra tel- «iz cihazımızın da tamir edilmiş olduğu teb- şir edildi. Torpito muhriblerini imdadımıza — Sebeb” Kocamustafapaşa otobüslerinde Lâleliden Sul- tanahmede gitmek bir kişi için 8 kuruş değil mi? — Diğer Kocamustafapaşa otobüslerinde 8 kuruştur amma bu Kocamustafapaşa otobüsünde 8 kuruştur! — Böyle şey mi olur, sebeb? — Araba bizim değil mi? Biz 8 kuruş istiyoruz. Arkadaşımız bu vaziyet karşısında 16 kuruş vererek (520338) ve (520939) numaralarını taşiyan iki bilet almıştır. Ve şimdi şöyle demektedir: — Bunları (İster inan, ister inanma) sütununa yazınız. Okuyucularınız inanıp inanmamakta şerbesttirler. Bana ge - nee bu şehirde otobüsleri şehrin nakil vasıtası kılığını ömrüm oldukça inanmıyağ çağırdık. Gece yarına doğru geldiler. Fecir vakti, İngüiz kruyazörleri de bize doğru ge- niyorlardı. INANMA! eden, onlara medeni bir bir belediye bulunduğuna > i o oo Birineiteşrin Sözün kısası Zavallı kadın! E Ekrem Talu Bir kadın.. Sürtük, fahişe, çirkef. ne derseniz GR yin, Fakat bir kadın.. O iğrenç sıfatlardan tecrid edilsin, İdilmesin, Bimayeye £ muhtac, sahabi hak kazanmış zayıf, biçare bir mahldkei Kimsesi yok. Ne ana, ne baba, ne X ne koca. Ne de barınacak bir yefi Hepimizin sahib ve hâmisi dediğiği addes, manevi varlığın da böyüM na erişilmez cilveleri vardır. ir kulunu, —belki de sevdiği ve Öğ ükâfatlandırmayı di ğ apıp koyuvermiş. Bu kadın, günün birinde bir parça mek, yahud da, —kim bilir?— bir gü İyüz, bir tatı (o söz mukabilinde. çi ibunlâr da beşeri ihtiyaçların başımda lir.. kendini verdiği bir adamdan bir Pi peydalamış. l Bir kadının, ne kadar düşkün olul olsun, içinde, kendi kanının mahsulü karşı, sırası gelince bütün (o gürlüğü cüşa gelen bir şefkat kaynağı vardır. O bahsettiğimiz kadırı da bu nameşiti evlâdını doğurmuş, dokumuş, üç ay of” buktıktan ve kurumuş memelerinin 4 resile onu besledikten sonra, artık görüğü müş ki ölüyor. karakola götürüp bıraf «ben bakamıyorum, siz bakın miş.. diye. Medeni kanunların (o ahkâmı sarihtifiğ Evlâd terkini suç sayar. Velev ki piç SE sun.. Ve velev ki anası yersiz, yurda hâlükinin himayesinde bile mahrum bif bedbaht olsun. T Ru kadını mahkemeye © vermişler. 07 anda gözlerinde bir ümid ışığı parlami$ Tevkif olunacağını, ve adı hapishane olsa, sefeletini barındıracak bir dam al bulacağını sanmış. ” 7 Salıvermişler... O zaman yeise düşen (| zavallı kadi hürsür hüngür ağlamış. Çocuğu kuca Bında.. bir an için kurtulacağını zan! tiği karanlığa yeniden dalmağa gitmiş Alelâde bir zabıta vek'ası olarak gö zetelerde okuduğumuz bu serencam $ö yal bir faciadır. Bir Sihhat ve İctimat Muavenet Vek letimiz var. Bu Vekâletin birinci kıs Cümhuriyettenkeri harikalar o başarmıği mucizeler göstermiştir. N İkinci kısmının da ayni hızla, ayni a ama koymasını candan dile Tâ ki bir örneğini hikâye ettiğimiz £S daler şu iyilik kaynağı (olan müberdi yurdda bir daha tekerrür etmesin! E e Mali Akdeniz seferleri dünden İibaren başladı Harb delayıslle hükümetimizin göcterdiğiği lüzum üzerine tatil edilmiş bulunmn Arden seferleri dünden itibaren başlamıştır. fik seferi Konya vapuru yapmış, asbah #9 ; at 95 ta Mersine hareket etmiştir. Derlet Denizyolları İdaresi Akdeniz ssf8f?ğ lerinin uzun bir iniddet yapılamamış o) 4 dolayıslle Axdeniz Ilmanlarına gönderi ve ayni suretle oradan İstanbula getiri) ieab eden bir kısım eşyanın biriktiğini gi nünde tutarak Konya vapurundan mpi” bir'vapur daha tahrik etmeğe karar ve miştir. j Sosyete Şilebin Krom Şilebi bugün Meri ne hareket ettirilecek$ir. 1 İskenderun limanına kadar gidecek o” Krom gilebi gidişle İzmire, Mersin ve Umanlarına, dönüşte de Payas ve ir başka Antalya, Finike, Küllük, İzmire uğ” TARA. a alsalar T AKV IM NANMA! 2EHEEEE

Bu sayıdan diğer sayfalar: