17 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

17 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE 3 Eğ re Sulh olacak mı? Yazan: Muhittin Birgen sans. B u suali daha doğru bir şekle sokmak için «harb olacak mı?» demek daha münasibdir. Çünkü bugüne kadar maydan- da harb alâmeti yoktur. Dünkü diplomasi ve Politika mücadelesi ile bugünkü arasında Yalnız Lehistanın işgalini mueib olan eskori müdahale ile allâk şakırtıları ve top sesleri farkı var. Harb, Eylülün birinden eyv) de Olduğu gibi, yalnız radyolarda ve matimatta, diplomatlar arasında ve nutuklarda cereyan ediyor. Asl harbe gelince, o, henüz başlamış değildir; ne bir taraf, ne de diğeri, karşı - sindakine taarruzlar yapmıya t - şebbüs etmiyor. Her iki taraf ta malik ol - dukları taarruz kuvvetlerini harb meydanı. Da atmaklan çekiniyorlar. Biraz gayre: öt seler, arada sırada İarşılıkhı savurdukları gülleler yerine de, çiçek demetleri kullana - taklar! Halbuki, biz bu harbi hiç te böyle bekle. miyorduk. Muharebe başlar başlamaz, her İki taraf ta bütün taarruz kuvvetlerini ha - rekete getirecekler ve böyle bir taarruz için hüzırlanmış olan bütün tahrib vasıtalarını kullanarak birbirlerini imbaya çalışacaklar #annediyorduk. Şimdiki nalde, meydanda böyle bir şey yoktur. Bütün mücadele vasıta. ları, propagandaya İnhisar etiniş gibidir. Acaba ne bekliyorlar? Bekledikleri bir şey- ler mi var? Yoksa, bu harb için henüz her Iki tarafın da muayyen bir plâm yok ta böy- le bir plânın tertibi ile mi meşguldürler? Bu suallerin cevablarını vermek için, her Iki tarafın da harice arşı sımsıkı kapalı du- ran kafalarının içine girmekten başka çare olmamakla beraber, bunun imkânsızlığı kar. gısında, kendi kendimize muammayı halle çalışalım. Netioasiu de kalsa, bu gayret sa - yesinde hiç olmazsa merakımızı avulmuş o. duru * Almanyanın sulh beklediğine hiç şüphe yoktur. Yapacağını yapmış, işini görmüş, bir sulh konleransında elde edebileceği bir ta- kım yeni faydaları da bunlara ilâve ettiği | takdirde kendisince matlüb olan gayelere vA. sl olmuş bulunacağı için, Almanyama sulh İstemesi ve onu beklemesi kadar tabil bir gey olamaz. Böyle bir sulh için henüz ümid ka - pisi açık bulundukça, Almanya, insan ve ser. vet israfına hiç te lüzum görmez Pransa ve İngiltereye gelince, zahire ba - kılırsa onların sulh istemediklerine hükmet. mek kabildir. Herhangi bir sulh, bugünkü şartlar içinde, bilhassa İngiltere için, manen gok zararlı bir sulh olur. Şu halde, Alman - yayı mağlâb edeceğinden emin bulunmak gartile İngillerenin şiddetli bir harbe taraf- tar olacağına hükmetmekte tertddüde ma. hal yoktur. Fakat, acaba, İngiltere bu har - bin neticesini böyle vuzuh ve kat'iyotie gö-| - recek kuvvette midir? Bu noktada mesele çatallaşır, Eğer, İngilterenin karşısında yal. miz Almanya bulunsaydı Iş kolaydı. Faksi, henüz ne yapacağını tayin etmemiş ve İn - giltereye karşı hiç te dostane olmıyan tavrı Me, hâdiseleri uzaktan takib ile meşgul bir Rusya varken, mukabli cephedeki tehlikeleri görmemek kabil değidir. En iyi bir ihtimal de Rüsya, şu harb güsültüsü esnasinda bita. raf kalmak ve ne kadar devam edeceği belli tlmıyan bu harbde Almanyaya iptldat madde vermekis iktifa edecek olursi neticede Av. rupa ve Asyanın en büyük kuvveti Rusya - dan ibaret olacaktır. Almanya, İngiltere ve Yransa cephelerini ürün müddet tütmıya ka- dir askeri bir kuârettir. Bu kudreti yenmek için mukabi! tarafın sarfedeceği kuvvet o - Kadar büyük olacaktır ki, günün birinde Rus. yanın meydanda tek bir askeri kudret halin. de kalması çök mümkündür. Böyle bir ne - ticeyi ne İngiltere, ne de Franâa istemezler, Farsedelim ki Ruzya da Almanya te birlik. te İngiltere Pransaya karşı harbe iştirak etti ve harb aahaları bütün Asyayı da ihtiva eden bir genişlik tetisab ettikten ve uzun zaman devam #yledikten sonra her iki ta - raf ta yoruldu. O zaman İtalya ne yapacak? Taze kalan kuvvetleri üe, İtalyanın da Af - rikada geniş bir fütuhat hareketina göçmesi #btimali yok mudur? O İtalya ki, bu ayın sonundan İlibaren Libyaya yeniden 20,000 ki. şilik bir kuvvet göndermek (zere hazırlıklar. da bulunduğundan bahsediliyor. Bu faraziyeler! bir tarafa bırakalım da baş- ka bir ihtimali göze alalım: Harb devam et- ti; Rusya ve İtalya bitaraf kaldılar; Alman. ys mağlüb oldu. O saman Avrupanın ön büyük kuvreti olarak kalacak devle; Rus - yadır. Bir Pransız muhârriri, Journal gazetesinde geçenlerde yazdığı bir makalede, Hitleri «Sovyetler selini, Avrupaya okıtacak olan kapakları» açmakla itham ediyordu. iter baklı veya haksız, mesele burada deği), ka - pakların açılmış olmasındadır; görülüyor ki Pransmların zihinler! bu hâdise le çok maş- guldür. Hitler sulh istiyor ve onun imkâzları mev- cud bulundukça taarruz hareketlerin» geç - miyeceği muhakkaktır. Acaba (ötekiler de) sulh istiyorlar mı? İmkân olduğu takdirde| öteki tirafın da sulhe muarız bulunmuya - cağını takdir için vaziyetin bu karışıklığını, #htimallerin bu çokluğunu hatıra getirmek) kâfidir. Harbin başlaması için, mutlaka, her #kl taraf için de bazı meçhullerin halledilme- #i yaruretiir: Almanya, harbe bâşlamak için hiç bir Üümldleri kalmadığına kani stmatı- dir. İngilbere ile Fransanın şiddetli bir harbe girişmeleri için de Rusyanın, İtalyanın siya. Harb cephelerinden gelen ilk fotoğraflardan birinde bir dini âyin hazırlığının intbbamı görüyoruz: Ordu papazı siper gerisinde bir tahta vakkat bir mihrab yapmıştır. Az sonra bulunanlarını çağiracak, dua edecek: — Allah namına, hak namına, adalet Tuz, diyecektir. Bu dakikada hiç şüphesiz karşı tara! varılır, Orada da bir başkası bir başka di söyliyecektir. SON POSTA ir, can verir. dalet hep masa üzerinde mu- askerin istirahatte İki cepheli hakikal.. İnsan her zaman için samimidir, her zaman için hak, ha- kikat, adalete âşıktır. Hep bu hisle hareket eder. Bu hakla Faksi onun bildiği hak, inandığı hakikat, kendi gözile, kendi menfaati zaviyesinden görülmüş hak, inanılmış hakikat, iyi bulunmuş bir adalettir, namma harbediyo- meye hakkı olduğu fta da ayni hazırlık lden ayni kelimeleri siniz. Ferdi ve milleti yekdiğeri üzerine"saldırtan his karşı taraf- takinin da hakkı, hakikati ve adaleti bir başka şekilde gör- nu kabul etmemesidir. Yalnız kendi men- İaatinizi değil, muhatabınızın menfaatini de düşününüz, iki- sini telife çalışınız, ihtilâftan ancak bu sayede kurtulabilir- SÖZ ARASINDA İsviçrede Otomobillerin Sür'ati azaltı'dı İsviçre hükümeti o Avrupadaki harb hali dolayısile seyrüsefer talimatname - sinde tadilât yapmıştır. Buna nazaran İbundan böyle, otomobiller 20 kilometre- den farla süratle seyretlemiyaceklerdir. Buna dair İsviçrenin başlıca sokaklarına dikilen ilân direklerinden birini yuka - rıda görüyorsunuz. Bu fânlarda 20 kilometre süratle gi - dileceği. aksi takdirde silâh istimal e - dilereği bildirilmektedir. aaa için de vuzuh, İngiltere - Fransa için de vu- zah. Bu vazuh himl oluncıya kader dn her #r! taraf, sulh imkânlarını reddetmiyecek - lerdir, Eninde de, sonunda da ancak bir kon. ferans meveud oldukça, ber iki taraf için de büyük olan tehlikeleri hiçe sayarak, ne Al - manys, ne de mukabfi taraf, körükörüne şid- detli bi? harbe atılacak değillerdir. Bugün içinde bulunduğumuz sükünu, ka - rarsırlığı, sessizliği, anoak bu mülâkazaların çerçevesi içinde isah edebiliriz. Bu karar - sizlik ve sökün devri daba bir müddet um - e Muhittin Bizgen Hergün bir fıkra Azrail tatil yapıyor Ertuğrul Sadi Tek, Şehir tiyatro - nun önünden geçiyordu. Camekâ- yapıştırılmış ilânı okudu: : i | ; sun na — «Azrail tatil yapıyor.» Bu esnada Hâözwn da tiyatrodan çi kıyordu. Sadi ona sordu: — Ertuğrul! Muhsin, evinde istira- hat mi ediyor, yöksa seyahate mi çık- İ zg ; 4 > adın ayakkabılarında Görülmemiş bir yenilik Londra, hava hücumlarından korun - mak için geceleri zifiri karanlığa bürün- mektedir, Piyadelerin herhangi bir ka - zaya uğramamalarını temin için; gece - leri beyazlı birşey giyerek sokağa çık - maları tebliğ olunmakla beraber, müm- kün mertebe az hedef teşkil etmek ga - yesile de kadın ayâkkabılarının arkala - rına könacak iki ışıklı yuvarlağının pek mükemmel işe yarıyacağı ilâve edilmek- tedir. Kırmızı balığını aç bırakan bir adam mahküm oldu Londrada 26 yaşlarında bir İngiliz de- likanlısı beslemekte olduğu kırmızı ba- lığının suyunu değiştirmediği ve hay - vana muntazam yiyecek vermediği için mahkemeye verilmiş ve bizim paramızla da 5 lira para cezasina çarptırılmıştır. Batırdığı Yunan gemisi Resmini gördüğünüz zat, geçenlerde Lamds End'de bir Alman tahtelbahiri ta- rafından batırılan Yunan gemisinin kap- tanı Panagos Pateras'tır. Alman tahtelbahiri batırdığı geminin kaplanı ile tayfasını İngilterede Kerry guhillerine çıkarmıştır. Londraya gelmiş bulunan kaptanın HMadesine göre, bir dil âlimi kadar muhtelif lisanlar bilen Al - man kumandanı, kendisine ve tayfala - rına iyi muamelede bulunmuştür. Ara- larında her türlü konuşma mevzuuna temas edilmiş, fakat yalnız harbden bah- solunmamıştır. Hitler ilk defa tabanca taşıdı! İngiliz gazeteleri, Varşovada oAlman eşkerlerinin resmigeçidinde hazır bu - lunan Hitler'in belinde bir tabanca ol - duğunu ve Alman devlet reisinin, son harbdenberi ilk defa olarak «eslihal na - riye» den birini taşıdığını kaydetmekte- İdirler. GA LG GN YE Şİ İSTER Şöyle bir mektub aldık: — «Birkaç gün evvel her mekteb çocuğuna bir gaz maske- si tedarik etmesi için yapılan tebliğden de okumuştum. Temaş ettiğiniz mevzuun gerçekten mühim bir mesele olduğunu ararlan 48 saat geçmeden anladım. Ben ayda 70 lira ile güç geçinen kala! siyim. Dört çocuğum var, dördü de ilkmektebde. Çocuk için maske tedariki mecburiyetini evvelâ büyük oğlum haber verdi. Gidip öğreneyim dedim, teyid ettiler. Ayda 70 lira ile güç geçinen bir adam bu paranın 24 Hra- gıni maske tedarikine nasıl ayırabilir? İSTER NAN, İNAN, İSTER İNANMA! — Bir tane alayım, dördü de sıra ile kullansınlar» dedim. baheetmiştiniz, ben balık bir ailenin rei- madım, Düşündüm dur» ISTER. 1 Mektebin müdürü güldü: — «Tehlike gelirse hepsi için de ayni zamanda gelir, bi - rini tepelik edip diğer üçünü nasıl feda edebilirsiniz?» Mektebin müdürüne verilebilecek makul bir cevab bula- ki 2 ayda bir maske alarak bu işi sekiz ay sürüncemede bırıkmuk da mümkündür. Fakat müdür buna da itiraz etti, mektebden sıkıntı içinde çıktım ve düşün- düm ki ayda 70 lira kazanamıyan çocuk babaları da mevcud- NANMA! Alman tahtelbahirinin Sözün kısası Tı ramivayın. on parası E Ekrsm Talu dı ön para amma, sırası göl insanları dinden imandan Z İriyor. Kaç defa, sizin de, eminim veni za grlmiştir. Eminönünden SultanahiB. dd İde, Harbiyeden Taksime, Beyazi Aksaraya gideceksiniz. İkinci mevki tramvay arabasma binersiniz. Ee töre bir çeyrek uzatıp bilet istersiniZ, beyaz kâğıd parçasını size zim İberiber sorar: — On paranız var mı, bayım? — Yek, — Bende de yok. Ya, çelebi bir adamsınız. Kalsın der, geçe: yahud ki hesabisiniğ ufak bir parava kıymet verirsiniz! © man 'dâ kordüktörle aranızda bütün tramvay halkını rahatsız eden bir nakasadır baslar, Ve her iki kaziyede de, sizin ve beni gibi namuslü, havsiyetli bir vatanda$ lan. bicare kondüktörün izzetinefsi SE rılmaktadır. On para. BağışladığınıZ kit bir sadaka mahiveti alır, bağıslar yıp da ısrarla istediniz mi, o vakif o bir meteliği bulamadığı için isde miven adama boş yere bir suiistimal di Hası vapıştırmıs olursunuz. En iyisi, eski şirketten devir a9 su münasebetsizliği ortadan kaldır tir. Acaba bunu beledivemiz meden edemiyor; ve neden, bugün kendi # muru olan kondüktörleri heran bölü İcirkin bir mevkie düşmekten korum ii yer? İle kurus on parava satılan bir yt9ği takalık ikinci mevki bileti ya vuvi hessb üç kurus yapmalı. yahud kİ bucuğa cıkarmahdır. ki. esasen düü durumunun pek ziyede bozmuş oldü sinirlerimiz, tramvaylardaki bu «o ra davası. nden biraz daha bozulmü sın. On para derilen sikke ortalıktan mer hemen cekilmistir. Baska hiehir Se ısveriste İse varamadıX icin arandığı yek vok. Hattâ dileneiler bile on Pi almağa tenez»1)) etmivorlar. Sa Wi bunun tramvavlarda fbira edip da İs bul hemserilerimi rahatsiz etmekte " na ne? Hem bune dörlerkis “valandartı ği s#iveti de bom bosuna venefde olm dü ruvor. Beledivemizden bunu rir3 zi rix. Tanrının dünü nisa ve asabiyet silesi olan su on parsı bizden n viSiğ Seve seve hatırlarız. Tak, hiz de kondüğ törler de he Arden kurtulehm E Eksim Ka bir Akşam kız san'at mektekleri hakkında bir karar Masrif Vekâleti Akşam iız san'at —E$ teblerinde simfta kalan talebe hakkında zi kararlar vermiştir. ş Akşam kiz san'at mekteblerinde terfi * miyen birinci sımf talebelerinin ikinci SE devamla yeniden birine, “sonra de, İkili mf imtihanını vererek merin olmalari bikatta iyi netlos vermemiştir. vekâleğ Se vaziyet Üzerine aksam kiz san'at meki. rinde Haziran devresinde öç dersten DÜ aşağı nat alan telebenin birinel sınıfta rakılmasını, en çek ix) dersten içten not alan talebenin Evldi deyresinde 'W imtihanma tAb tutulmasını, fizmel HÜ, hanında bir dersten gene üçten aşağı “© alan telebenin sınıfta bırakılmasını KAP aştırılmış ve keyfiyet elükadarlara BÜ miştir. “TAKVİM ME İİ emi seve Arabi s5** EEE

Bu sayıdan diğer sayfalar: