17 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

17 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POSTA Avrupanın bugünkü acıklı vaziyeti, karşısında düş Pm YAZAN ünceler Emekli General H. Emir Erkilet j İl “Son Posta, nın askeri muharriri Sephesi; t etinde Mağino - Zigfriğ hatları kü gördüğünüz şekilde delik deşik illa taka ban bene |tefikler ne yapacaklarını biliyorlardı: Al 5 a kalarak ordusunun büyük Iosmile larının ciddi y “-|£€h askeri kuvvetlerine taarruz edecek İ elik me Pir müttefikler de Zigfridi tazyik ederek ü - Me ale mümkün mertebe fazla Al Akla erjman kuvvetleri celbedecekler ve bu su imiz ; — a iğ Polonyanın işini kolaylaştıracaklar- Miz üç büyükldi, Müşterek Veya ayrı ayrı VE faydasız kalamaz. shyalıbeyi adar kar, MAŞ. Çünkg ik ve teh) ve y, Ü bidayeite ç. ya abılacak işleri az <5, a Lebistana çok, belli Pa ve Amerika devlet ve hü. Harbin bu ilk safhası memulün pek üstünde çabuk bitti, Leh ordusu 15 günde esir veya imha edilerek Lehistan Alman- ya ve Rusya arasında taksim olundu. Bu esneda Fransız ordusu seferberlik ve to- cemmüünü ikmal etti ve İnsiliz hareket owd Rarb ha, dal âzivet ikeli olma ariyetler sarih idi. Alman ridorg lan Danziği yeri : v da Fransya nakledilmiye başlan- Binde bie Almaz Dn iş Ko:İdi Fakat bunlar için, Zigfrd hattına taeuz epe gP lom razı ol Jcebri bir hücum bahis mevzuu olamadı- tanı dak, en ve Fransa $: için, sadece, bu hatta, büvük bir ihti- b “ ae, Bran ia Li olsa dahi, yaklaşmak hareketlerine dd, Ya b açtık çin evam ettiler, Besin rn Ren ile Mele Mai İşto tam bu sırada sulh taarruzu fikir iş Alman, topraklarına sındaki böl |ve Tâkırdısı meydana çıktı. Bu fikir şöy- daya ylnda man müistaış ? #mİle hülâma edilebilir; Mademki Lehistan hatt, 5 çi Onun için İarekle 2 garb kurtarılamamıştır ve mademki ne Alman- doğru b uzak arazişin R igİridİlar müttefiklere yani Majino hattına ve ların, e Warndı ne de müttefikler Almanlara yani Zigfrid daha İç mevzifne taarruzla seri ve kat'i bir zafer Alma; elde etmeleri olamıyor; o halde yi ami u EE Danca larca vüruşüp harab olmaktan ve harb kat “ Sözüm, Yürüdüm da oluyo, aa CR Güme çi Htretiyorda. a orayi 7 a a a N 4 A Yüzü agzi CAMİA dokt e Münetisin... yep mal İ ine gelemedim. Sık sık baygınlıklar Geçi- (Fiyor, kendimi kaybederek bağırıyor, kendi. Ji yataktan dışarı fırlatmak Setiyordum. Bunları bep sonradan Nahide hanımdan öğ. rendim. Yalnız, vakit vakit çok müşfik bir çift gö- zün bana doğru eğildiğini, sıcak bir sesin kulağıma bir şeyler fısıldadığını hisseder gi. bi oluyordum amma bütün bunlar çok karı. — Hik ve bulutlu sai tey, lum. Eş Yatağa düştüğümün tam on beşinci günü mag, SİİR tarmmalıyazaz. ei baki. | Gözümü açtığım zaman başucumda Nahide mai VE elle, | Ranımı gördüm; tatlı tebessilmie bana geldi: Kron Pa Yetim © kada, arti — Allaha şükür kurtuldun yavrum... Man: mayı Son; — Çok mu hasta olmuştum efendim? — Artik geçti kızım. Evet hastalığım geçmişti; fakat aklım ba. #ma yavaş yavaş gelmeğe başlayınca etzâ. funda birisini aradım; yoktu. Niçin gelmi Yordu? Nereye gitmişti, Birkaç gün bu me. raki içimde giziiyerek kimseye bir şey sor- amma niyahet dayanamadım, Dir ki, kapı, M1 ay ün kr Ta, a Gl Yüz yüze : bi ilaç eki beni aorta imi dave 3 Er Seti — aranda bulunan ve Avrupanın er güzel edilmistir Md, RP Ğ a İN Bitarafların ve ,Manya garbde Zigfrid mevziirde müda -İ; yerlerinden madud olan arazi ateşini bütün Avrupaya ve belki de dün- a yayıp günahsız birçok devlet ve milletin başına harb belâsını musallat etmektense makul şert ve esaslar daire - sinde barış yoluna sapmak daha makul idir, ve daha İns Fakat görüyoruz ki sulh taarruzundan İbir hetice çıkmadıktarnı başka muharibler, İbitarafların muhtemel tavassut vazifele- rini de fevkalâde güçleştirecek surette birbiri aleyhine çok ağır neşriyata baş - İadilar. Almanya Daladyenin nutkunda tam bir harbe devam arzusu sezmiyerek Fransız basvekilmin sözlerini mü lâyemetle telâkki etmişti. Belki de bunu kasden böyle yaptı. Ancak Çemberlaynin sözleri radyo ile yayılır yayılmaz Alman ler bunu sulhe tamamile aleyhtar bularak İhiddetlendiler ve Alman milleti ile hü- kümetini birbirinden ayıran İngiliz nazır. İlar meclisinin başkanına ağır sözlerle ta- arruza başladılar. Bu, böyle mi olmak 1â- zımdı bilemem amma bu hal herhangi bir tavassut ihtimal ve imkânmı fevkalâ- de gürleştirecektir. İngiliz ve Fransız harb plânı esas iti - barile uzun bir harbde Alman ordu ve memleketini o yıpratarak alt etmektir. Müttefiklerin uzun bir harble müvaffaki- (Devim © mer sayfuda) söylediği günün akşamı İstanbula hareket etti. İçimde büyük bir kırgınlık duydum... De- — Doktor tehlikenin geçtiğini . Hayır, bunu tasavvur ekmek İmek.. deme bile müthiş! O gün gelen doktorun yüzü gülüyordu: — Artık iyileştin kızım, istediğin saman gidebilirsin. Hayretle ihtiyar adama baktım: « Gidebilir miyim? Nereye? Cevabı Nahide hanım verdi: — Seni tebdilhava için Dörtler çiftliğine götüreceğim Semiha... Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı: — Dörtler çiftliğine mi gideceğim? Beni siz mi götüreceksinin? — Evet, bunda şaşacak ne var? Cahid biz. den eyrel gidip her şeyi hazırlattı. Yüzüme ateş çıktığını hiseetmiştim. Çeki. nerok sordum: — vasim orada mm? — Hayır, her şeyi hazırladığın dalr bana ve Düçi madım MRI tm vaa plan İğin bana yemek getiren Patmadan sordum; | telgraf gönderdikten sonra kendi Alman. — Bavetendi nerede? ken. yaya giti Sayi «Son Posta» nın tarihi tefrikas: o 26 BİNBİRDİREK, BATAKHANESİ Yazan: Reşad Ekrem Bir miras yedi Deyip gitti. Hüseyin efendi: |yarısından sonra ancak yatmak için dönü. — Oğlum, efendi hazretleri sizi bana pek Yordu. Hüseyin efendinin dört karısından da methettiler. Burası kendi eviniz, ben de sizin Çocuğu olmamıştı. Tayyarzadeyi yetişmiş bir öz babanız yerindeyim. şu yalnızlık devrim. OĞUl yerine koymuştu. Ona en kıymetli ku- de benim yoldaşım olacaksınız. maşlardan İstanbulun en meşhur terzilerine Dedi. Sonra Tayyarzadeden kendisi hak.) birkaç kat esvab yaptırtmıştı, Sokaklık, bah. kında ve alle durumuna ald hazı şeyler sor- Gelik ve evlik samur, sincab ve kakum kürk” du. Delikanlının Konuşmasını, tavır ve ha.'ler vermişti Mücevherli hançerler, pırlanta reketlerin! çok beğenmişti. Bir aralık uşüklar | yüzükler ve elmaslı saatler hediye etmişti Hüseyin efendiye çubuk takımını getirdi. | Arada bir de beş on altın ceb harçlığı veri. 'Tayyarzade derhal efendinin çubuğunu dol.| yordu. durarak yaktı. Gümrükçü biraz evvel oku. Tajyarzade haftada bir iki defa Hüseyin makta olduğu kitabı uzatarak; elendiden izin alarak evine gidip anasını — Selânikli tarihidir. birüz okür musun | dolaşıyor, âsicık ta Kemani Osman Dedenin oğluma... | kahvesine uğrayarak şehir haberleri toplu- Dedi. Tayyarımde Hüseyin efendiye bir iki | Yordu. sayfa tarih okudu, Sonra musikiden konuş-! İstanbul, Mısırçarşın Osman ağayı da, bâ. tular. Tayyatzade, Hüseyin efendiye bir iki | Akçı güzeli Ahmedi de unutmuş gibiydi. Ar. şarkı okudu. Tayyarzadenin güzel bir gesi| tik herkes her ikisinin esrarengiz birer elna., vardı. O gün Hüseyin efendi yemeğini taşra | yete kurban gittiklerine kali kânaat getir- divanhanesinde yeni çubuktarı Tayyarzade | mİşti. Yalniz balıkçılar arasında, bilhakma öe beraber yedi. 'Tayyarzade efendiye boş | Kumıkapılılar araaında Ahınedin adı, günde fıkralar anlattı. Bir aralık şatranç oynadılar, | belki binbir vesile ile anılıyordu. Meselâ, gece İkindi namazından sonra Tayyarzade evine Jülere çıkan sandallardan birinde yem kes- gitmek üzere Hüseyin efendiden izin istedi Mek için çakıını çıkaran bir balıkçı, çakı. Hüseyin efendi kâhyasını çağırtarak Tay. ;&inı fenerin tlirek mum ışığına tutarak gn. yarzadeye bir kese akçe vermesini emzetti,| kadaşlarına tutuyor: Delikanlıya da: — Ahmedin yadigârdır! Oğlum. yarın erkenden terilye gider,| Deyiveriyordu. Artık ondan, sonra, hep bü. bir kut çuhalar kestirirsin. Sonra gene bu.'likçı güzelinden bahsediliyordu: rayı teşrif edersin... Senden pek hoşlandım. Açma 0 yarayı be... Gözünü seveyim... Bundan sonra sensiz olamam oğlum. Açma o yarayı... Dedi, Tayyarzade teşekktir etti: — Ahmed gibi yiğile kıyılır ım be. — Başüstüne efendim sultanım, dedi, eş-İ — Geçen yıl bizim Ahmedle bir âlemimin bahleyin erkenden gider, sirin kapınıza lh-İ vardır... Çekmecede... Küçükelendinin çifi- yık bir takım çuhalar kesinirim. sonra dalliğinde.. devlethanenize gelirim — Yaman mirasyedidir o herif... Tayyarsade, birkaç gün, sabahları erken.| — Ulan bütün Çekmece onun be... Amma 'den Hüseyin efendinin konağına gelerek ak-'eli çok açık adam doğrusu... Ahmed, ben, samları evine gitti. Fakat, Hüseyin efendi Adalı, Balaban, İstavro, dur bakayım... Sa- güzide çubuktarını tamamen konağına a). iri Kanad da vardı galiba. on kişi kadardık... mak İstedi. Tayyarradenin anasına içinde|sAy mehtabındas tandırı sandala koyduk. nadide kumaşlar ve çamasırlarla fk! bohça |İki de damacana aldık... Zurnacı Demir de bediye gönderdi. Tayyurzaderiin konakta ya-|bir köçek alıp getirdi. açıldık. Bamaiyada, tp kalkması işin isin aldı, Gümrükçünün|ki konağından bizim sandah Küçükefendi konağının selâmlığında Tayyarzade için der. görmüş. hemen fırlayıp iki çitte bir piyndeye bal bir mükellef oda döşendi. Çubuktarin | atlamış. bizim sandala geldi: «Çekin bakm. hizmetine ayrıca iki uşak veridi. kım Çekmecedek! çiftliğe çocuklar. orada si. 2e kuzu çevirttireyim> dedi. Çektik Çekme ceye... Herif Çekmecenin padişahı. bir yez var. şey... Soğuksu mu, Soğukpınar mı ne Tayyârrde Gümrükeünün konağına yer. diyorlar... Oraya gittik... Kuzu çevirdik... Mürasyedi Küçükefendi leseli bir aydan fasla olmuatu. Hüseyin e. | TCİSİN rakı. gelsin şarap... Erlesi gün de İş- fendinin kendisine karşı beslediği sevel ve itimad günden güne artmış, bir taraftan da Tayyarradeye karşı konakta sdetâ düşman bir fırka teşekiti etmişti. Tavyarsadenin affuzunu çekemiyenlerin basinda, Gümrük- çönün dört karısı vardı. Sonra bütün harem “halkı, dwarda ise kAhya, haz'nedar, ve ve, kihare geliyordu. Eğer Ayağını konaktan çektirteamezlerse, bir gün gene çubukların kendilerini birer birer attıranağını anlıyor. lardı. Gümrükçünün #ehir ile alikasmı kes. miş olarak yaşamasından istifade eden bu üç adam, efendilerin! soymak İle meşgul idi- ler. Tayyarzade gibi zeki ve namuslu Dir gencin cubuktarlık fe konakta yerleşmesi, kendileri iein en büyük bir tehlike Jât Tayyarzade, konakta kendisine karşı te. şekkül eden düşman fıfkayı birkaç kün için. de farketmişti Pakat Hüseyin efendinin gösterdiği sevgiye dayanarak ophemmiyet Termemişti. Gümrükçü yatağından kalkınca selhmlıktaki divanhaneye çıkıyor, sabah kahvesini, ve kahvaltımı orada Tayyarsnde De beraber içip yiyor, hemen bütün gününü yahnd konağın bahçesinde sevgili ıktan ile beraber geçiriyor, hareme, gece or çubai Büyük bir inkisarla başımı önüme eğdim ve içimde bir isyan coştu: Bursaya kadar geleceksiniz? Mademki vasim | münasib görmüş ve her şeri gidip hasırlat- mış, ben kendim giderim, Orada dadım var. Pakat ihtiyar hanynefendi sözlerimi be. genmedi! tanbuldan Gülü Patmayı getirimesin mi? — Vay canına be... Doğrusu orada olmak isterdim... — Güllü Fatma da bizim Ahmede abayı yakmasın mi? — Bak küfir çingeneye Sak... — Kız «yandım balık güzelin... Me, ded!. Meded!..» diye narayı basınca, vallah bülâh dağlar isim “inim inlerdi... — Ahmed şimdi hepimizi yaktı... — Açmayın « yarayı be. gözünüzü seve. yim... Açmayın o yarayı... — Nurinin anlattıkları gönlümü bulandır. dı benim... — Neden be Topnl?.., — İşin içine Güllü Fatma girdi mi girme“ di mi... — Ulan Topal... Ben akılı adamsın be... — Buluttan nem kapar 0... — Sultan Murad tutkun diyorlar şimdi Fatmays.. kız ağzından kaçırdı Ahmedi. ye- di delikanlınm başını... — Pek güvenmesin kendine yoksa, bir da, ha ayaklanırsı bu İstanbul, onu da, etrafın. daki serserileri de kendi kanlarında boğaz inan olsun. (Arkası var) Daha fazla ısrar edersem bu iyi kalbli ha, nmmefendiyi gücendirmekten korkarak suş. tum ve İki hafta sonra, yanımızda Fatma (4 Mersinden hareket ettik. Gerek Mersinde geçirdiğim son günlerde, gerekse seyahat esnasında orada geçen müt. hiş vak'a hukkında birbirimize bir şey söy. lemedik; ikimiz de o korkulu ve kâbuslu gün. leri unutmak istiyorduk. xv büyük bir yasama atrusu vardı. O zman hayatla dalu dim, basım göklerde idi, gös. lerim dünyayı görmüyordu. Şimdi kolu ka nadı kınimış, yaralı bir kuş gibi kuvvetsiz — Sani hasta hasta yollara mı savacağım | PAD Ve yorrunum, Hiçbir ş67 beni tatmin ben? Orada da cahil bir kadın eline biraka, |*tmiYOr, hiçbir seyden zevk alamıyordum. cağım değil mi? Aşkolsun sana Semiha; ben | HA'İİ tamburumla bile aramız açılmıştı. de senin beni sevdiğini zannediyordum, Bar günler erkenden dağlara çıkıyor, söz. eyi arız ez de bir kitab okumak bahanesile Nahide ha- — gol iğimi ve size mi “4 ni karin derece minnettar olduğumu pekâlâ Me a yel sunnz; işte sie olan mühebbetimden dolsyı e: VE bik saye nlar ilime. beyoodu bu uzun yolculuk yorgunluğuna katlanmanı. | *E samdet veren yeşil yamaçları, mor tepeleri zı ve buradaki rahatınız bırakıp konforsuz |Jâkayıd gözlerle seyrediyordum. Artık dağ. bir çiftliğe gelmenizi İstemiyor üm. İlarım esrarını öğrenmek istemiyordum; bum- — Ben orasin düşünme; ben kararımı |dan vesgeçmişsim; çünkü onlarda benim an. verdim. Hastâ bu seyahatin bana da faydası lıyamıyacağını kadar karışık ve karanlık bir dokunacağını sanıyorum; burnda pek sıkıl. | takım sırların gizlendiğini biliyordum. dım; çiftlik hayatı beni meşgul edetek, il (Arkası vap) mz ki

Bu sayıdan diğer sayfalar: