25 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

25 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Balkan dedikoduları Yazan: Muhittin Birgen D ünyanın karışık vaziyeti devam et » Wikçe bu karışıklığın biz tarafa mün- hasır kalmıyacağı muhaktaktır. Avrupanın göbeğinde, dünyanın en büyük üç kuvveti a- rasında başlamış olan harb, Avrupada hâkim olan sulh mürazenesinin mihverini yerinden çıkarmış demektir. Şu hâlde, bu hâdisenin diğer taraflarda, tedricen bir takım akisler yapması da tabii olur. Harb hali devam ettikçe, bu akisler de ya- vaş yavaş hem sahalarını genişletecek, hem de yavaş yavaş bariz şekiller alacaklardır. Me. selâ, Rusyayı ele alalım; görürüz ki, harbin ikinci haftasında Lehistan üzerine bir ha - reket yaptı. Üçüncü haftasından itibaren de Baltık siyasetine geniş bir İnkişaf verdi, BE - Ber, harbolmasaydı Fusyanım bu gibi teşeb. büslere girişmesine imkân yoktu. Gene ayni Rüsyayı ele alalım, bizimle de bir takım ko- nuşmalar yaptı. Ebet bu konuşmaları icab ettiren siyasi sebeblerle bugünkü karışık Av. rupa Yaziyetinin bir alâkası vardır. Ayni tarzda bir alâkayı, Rusyanın o Bulgarlstan, Yugoalavya ve Macaristanla olan siyas! mü. Gasebetlerindeki değişmelerde de görebiliriz. Bu görünüş, Rusya hakkında böyle olduğu gibi İtalya tarafından baktığımız zaman da ayni müşahedeleri yapabiliriz. İtalyada he. Büz, harb münasebetile kendisini göstermiş süyük bir değişme yoktur. İtalya, bitaraf gö- tünüyor ve biç bir şeye karışmıyor. Fakat, #ünya polltikannda bir unsur ve dünya kuv- vetleri arasında bir kuvvet olan İtalyayı, mütemadiyen, böyle sakin ve bitaraf, gayrli Taal ve Jâkayd göreceğimizi tasavvur edebi lir miyiz? Hayır, İtalyanın da kendisine göre bir takım hesabları vardır ve bu hesablar fis. tünde bu memleket işliyecektir. Şimdiki hal- de onu sxkin ve hattâ lâkayd görüyorsak bu. nun sebebi, onun hesaberz olması değil, he. snblarına göre henüz hareketlerine vüzuh ve İstikamet, yahmd ciddiyet 7e kezafet vermek zamanının gelmemiş olduğuna kanaat getir. mesidir. * Bunlar böyle olduğu gibi, son zamanlarda Balkanlarda da bam güna hareketler göze çarpmıya başlamış bulunuyor. Henüz buna hareket demek belki caiz değildir. Balkanlar, sakin, bitaraf ve muayyen bir manaya doğ- hi lekâmülden müçtenib bulunuyor. Ancak, kendi etrafında Avrupanın bütün çehresini geğiştirebilecek derecode mühim hâdiseler gereyan etsin de Balkanlar, buna tamamen Mikayd kalsın, buna imkân yoktur. Harb de. ram ettikçe ve onun inkişaf istikametleri mütebariz manalar aldıkça, Bikanlarda da bir takım hareketler vukun gelmesi zaruri. dir. Alihanyanın tedrici surette Balkanlar -| dan çekilen nllfumu yerine oraya yeni nüfuz- ların girmiye çalışacakları ve bunların isti. kametlerina, şiddet ve kesafet derecelerine göre de Balkan devletlerinde bir takım rak. siyonlar görüleceği şüphesizdir. Nitekim, son günlerde Balkanlarda bazı de- dikodular dolaşmıya başladı. Meselâ, Mos - kova ile Sofya arasında bazı konuşmalar vu. kun geldiği söylendi. Moskova ile Sofya ara. sında tayyare postaları tesisinden bahsedil. di Bunu müteakib, Sofyada hükümetin bir istihaje geçirmesi ve Köseiranof kabinesine dah geniş bir muhit Seinde min! bir olorile verilmesi bahsi ortaya atildı, Sade bahis or- İnsanların çoğunda prensip yoktur, bütün hareketlerine iki his hâkimdir, ya kalblerinin sesini dinlerler, menfaatlerinin gösterdiği yola bakarlar. Resimli Makale: SON POSTA yahud da Bir meselede prensip! rüz? Muhatabınız müstesna hilkatte birisi değilse ya kendi — Her prensipten bahsedene inanmayınız. & nden bahseden birisini mi gördü - kendisini aldatmakta, yahud da sizi aldatmağa çalışmaktadır. SOZ ARASINDA Helsinkide kafesli Evler tarafından o müzakerelere devet edildiği gündenberi Finlândiyada har hazırlığı da Birçok sınıflar silâh altına çağırılmış, ha va hücumlarına karşı tedbirler alınmış, süratle sığınaklar yapılmıştır. Yukarıdaki resimde Firlândiyanın pa taya atılmakla kalmadı; kabinede bayll mü.) yitahtı olan Helsinki'de binaların pence- him bir istihale vücede getirildi, Sade Bulgaristanda değil, başka memle ketlerde do bir takım hâdiseler oldu. Meselâ, Macaristan ve Yugoslavya birbirlerina daha| . İrilmıştır. Şimdi Helsinki İbir şark şehri haline gelmiş bulunmak- #iyade yaklaştılar, Ayni zamanin Macaris tanla Romanya arasında yirmi senedenberi gergin olarak devam eden münassbat bir — denbire yumuşadı. Gene ayni tesirlerin alâ. metlerinden olmak üzere İtalya ile Yunan!s. tah âramdaki münasebetleri hstırhyabiliriz. Bu münasebetler, daha düne velinciye kadar gayet nahoş ve hattâ gergin iken, birdenbire yumuşamış, ve dastane bir sekli almıştır. A. caba, bu inkişaf bu tarmia devam ederek mi? Henüz bir şey söylenemez, faka: vakıa budur. * Görülüyor ki Balknlarda bir takım bare. ketler vardır; bu hareketler etrafında bir ta. kım dedikodular da cereyan edip duruyor, Meselâ, Bulgaristanla Rusya razındaki mü - nasebetlerde, eski zamanların ruhunu tekrar mani istiyen bir unsurun faal olduğu Gene bu cümleden olmak üzere Bükreş ve Belgrad matbuatında bzi neşriyat görüyo - ruz. Roma matbuatı tarafından da teyid e - dilen bu naşriyatın bise verdiği intiba şudur Ki İtalya, Romanyada, Yugoslavyadaı, Maca - ristanda faal bir vol oynuyor. Belki bu mem. leket tarfından ayni rol Bulgaristanda dg oynanıyor. Acaba, bu rol nedir? Bu faaliyetin hedefi nedir? Bunlar hakkında şimdiki halde hiç bir şey söylenemez; çünkü Avrvoanın mu - kadderatı üzerinde en büyük tesiri yapacak olan mücadele, büyük kuvvetler arasındaki muharebe, henüz kararsızlık vo karanlık için de bulunuyor. Balkanlara ald dedikodn. ların bir mana iktisab etmeleri ve bir isti kamet almaları için. bugünkü mücadelenin bira manalanması, ihtimallerin daha bariz relerihe hava hücumlarında bomba in - çin gördüğünüz şekilde şeridler yapıştı- evleri Kafesli tadır. hareketler ve bunlara ald dedikodular, şim - diki halde hiç bir mana Made etmez; yahud, daha doğru söylemek için, as mana İfade eder. Fakat, muhakkak olan cihet şudur: Bu harbin inkişafı esnasında Bikonların ondan müteessir olmama imkân yoktur. Bunun için, Balkan hidiselerini gayet dikkatle ve yakından takib etmek, bir Balkan memleketi olan Türkiye için çok mühim bir vazifedir. Muhittin Gem İSTER çöktü. * Bu dostumuz trenle Erzuruma gidip zaman geçtiği yerlerde bariz bir kalkınma hareketi gördü - ğünü memnuniyetle sn'attı. Fakat ayni ilâve etti: — Ankaradan sonra Kayseri, Sivas, büyük bir çöl ortasında birer vahadır. bomboş görünüyor. Köy ve kasaba tren güzergühinin öte İNAN, İSTER başlamış bulunuyor.! İ yatı İfilâklarile camların parçalanmaması İi “İron Hiranuma ni. İNAN, Bir arkadaş geçen hafta tayyare ile Ankaraya gidip gel - mişti, Avdetinde hava yolile yapılan seyahatin rahatlığını, kolaylığını ve zevkini kaydettikten sonra şunu söyledi: — «Yalnız tayyare İzmiti müteakib boş bir toprağın üze- rinden geçiyor. Bakıyorum: Köy pek nadir, gördüklerim de kupkuru, ne bir ağaç, ne bir yeşillik. içime bir üzüntüdür Hergün bir ikra Böylelerin sayısı fazla 5N : | Gözleri miyop bir âlim; küçük bir il köye çekilmiş yaşıyordu. Onu orada ? herkes tanamıştı. Gördükleri zaman İ selâm verirlerdi. Miyop ölim, gözleri $ iyi seçmediği için, bir ayak sesinin : yanından geçtiğini hisseder etmez, $ kim olduğuna bakmadan selâmlar - dı. Bir gün kızile beraber dolaşıyor - du. Yanlarında bir ayak sesi peyda olmuştu. Alim gene başile selâm ver- di. Kın, geçeni görmüştü. Başı hş gezen bir eşekti, babasına: — Baba, dedi, selâmladığın şey.. insun değil, bir eşek. Alim kızına döndü; — Ne çıkar kızım, dedi, ük defa olmayor, hayatımda selâmladıklarım. arasmda böylelerin sayısı o kâdar İ çok kil mpi İalmareşimei Japonyada bir Başvekil istifa Edince ne yapar? 31 yaşında Ja - ponya Başvekil - Miğine gelerek, bu suretle siyasi ha - müddâtince beslediği en bü - yük emel ve arzu- suna kavuşan Ba - hayet istifa etmiş, ve o külfetli mera- sim elbisesini der- hal arkasından çı- kararak resimde gördüğünüz gibi yerli / elbiselerini giymiştir. Paris mağazalarında askerlere mahsus şubeler Parisin büyük tuhafiye mağazaları son Londrada kırmızı Yün çoraplar moda! İ Harb, Londra kadmlarını tasarruf İriayeti öğretmekle kalmadı. Buna uygun! lolarok yeni modsların da çıkmasına 5© - İbeb oldu. Süratle yırtılan ipekli çorab- İların yerine şimdi kırmızı yün çoraplar görünmeğe başladı. Bacakların zsraie « tine de halel getirmiyen bu yün çoraplar hızla taammüm etmektedir. Tayyare bombardımanı pijamalorı Parisin kadınlık Aleminde yeni bir moda çıkmıştır; Tayyare bombardıman pijamaları modası... Bu pijamalar kalın şuhadan yapılmakta. dır. Tıpkı iiaiyp efradının elbiseleri gibi. Parisli kadınlar bu pijamayı geceleri yatak. larının kenarına koymaktadırlar, o Tayyare tehlikesi işareti vellir verilinez giyinmek hu. ———— a an haftalar içinde yeni bir satış şubesi açmış. başlıyarak bu şubede ber şey bulunmakta - lardır. Bu satış şubesinde sırf askerlere mah.) dır. Bu satış gabeleri büyük bir rağbet ka. ||| Kumi sene sus oşyalar satılmaktadır. Boyun atkısından İSTER tarafındadır. vermekte haklıdır. Tanmıştır. İNANMA! * Cumhuriyet idaresi demiryollarımıza azami ehemmiyeti Bu hareketi ile memleketin “kuvvetini defalarca arttırdı. Memlekete yeni yeni can damarları ilâve etmiş oldu. Bu damarlardan pek yakın zamanda yurda yeni hayat usareler. fışkıracaktır. Fakat eseri tamamlanmış ad- detmiyelim: İzmitten sonra hattın iki tarafım yeni, modern gelmişti. Döndüğü zamanda da şunu Erzincan, Erzurum Geçtiğimiz yerler SER köylerle süslemek mecburiyetindeyiz. Fazlasına gilmiyelim, İzmitle Erzurum arası takriben 1600 kilometredir. 10 kilo - metrede bir köy yapılacak olsa yekünu 160 tane eder, Be - herini 750.000 Hraya çıkarırız. Tekmiline sarfedilecek para nihayet 40 milyon liradır. Birkaç seneye taksim edilmek şar- tile biz bu eseri kolaylıkla başarabileceğimize ve o zaman yurdun defalarca daha mamur görüneceğine inanıyoruz, Fa- kat ey okuyucu sen: NANMA! | | Jbağışladığı nimetlerden aceba onda bi « E Ekrem Talu nkarada bir iş takibine gelmiş hoşsohbet, rirdmeşreb ve haya» tı oldukça tecrübe etmiş, yaşlıca bir zaf ile ahbab oldum. Bir akşam karşı karşıya oturmuş, kı » rasthanenin birinde sohbet - ediyorduk. dedi ki: — Haniya, ikide birde buhrandan fas Tan bahsediyoruz ya? Kulak asma! Ne buhran var, ne bir şey. Salt, bizler yaşas masını bilmiyoruz. Umumi Harbden son- ra hayat ezgisini kaybettik. Bütün sa» katlik burada; her birimiz bir türlü adım attığımız için umumi gidiş bozuluyon Dedelerimiz, iyi düşünecek olursan, biz« den daha da mahrumiyet içerisinde ya * şamıslar, Sen söyle! 'Cümhuriyetin bize rini babalarımız görmüşler mi? Bunun « lâ beraber, o iptidai şartlar içinde bizden çok daha mes'ud olduklarını anbyoru&. Sebehi ne idi, acaba? Meydanda. Onlar, hiçbir #amah elzömi Tüzumsuza feda et « memişler. Yaniya ki evde meselâ aç o « turup da boğazdan tasarruf — ettiklerini süse, nizama harcamamışlar. Eğer ka» ranlıkta oturmuşlar ise, bu, bugünkü gk bi züppelikten değil, en kabadayı petrol lâmbasının yirmi beşlik bir ampul kada? aydınlık reşrelmemesinden ileri gelmiş, Daireden, dükkândan, nerede çalışı « yorler idi ise, oraya otomobille, tramvay- la değil, yaya gidip gelirlermiş. Allahın, insarlara bacak ve ayak denilen nesne «* leri yürümek © için ihsan buyurduğuna kan! imişler, ve yürürlermiş. Evlerinde gümüş, altın evani yerine bakır bulunur müş. Gümüşü, altını sandıkta, (kasada, çömlekte muhafaza ederler, dar günler « de meydana çıkarırlarmış. Evin idaresi kadında olduğu gibi, evlâdın terbiyesi de anada imiş, Erkek nede olsa müsriftir. kabadır. Ne idare bilir, ne de sübyan eğitmesini. Sonra, unutmıyalım ki: «Ayağını yor ganma göre uzatmalı!. bir Türk tem - silidir. Babalar'miz bu sözü dealmitu'” far, masraflarım İradlarına uydurmanın sırrını gözetirlermiş. Her biri kendi hağ- dini bilir, komşusunun her yaptığını tak- İlde asla kalkışmazmış. o Esnaf, esnaf. ıemur, memur. Her sınıfın bir kiyafeti, bir tutumu varmış. Herkes, bübasından kalen mirası kabartır, Sy na öyle devredermiş. Hele, durmâdan, bizler gibi: Vakitler kötüledi, Geçinmek güç ol du. Para kıtlarıdı. ve h inden şikâyet etmezlermiş, Helbuki onlar, hiç bir zaman bizim ka « dar kazanç membalerı görmemis, bizler kadar kazanmamıslardı. Tevazu ve Iktw sadları sayesinde bizden müreffeh geçin- miz iseler, bu, kendi kendilerini dev ay « nasında görmedikleri ve temiz gönüllerk ne hased denflen yılânı sokmamış olduk» lari içindir. Dilimize doladığımız buhranı, ne za- yaar e ne de hâdiseler, Buhranın berce yegâne sebebi, lükse kudreti ve hak İmıyanların Jüks iptilâsıdır. . bizim halk feylesofunun ıi pek de yabana at;lır buk E. Ekrem Cal TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: