25 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

25 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2. Birinciteşrin z N POSTA Sayfa 7 | LL ZiRAAT BAHİSLERİ JJ Finlandiya ve | Mahsul Kıymetlendirmenin çareleri “ Zirat mahsullerimizi kıymetlendirmek için kalitelerini yükseltmek, ambalaj ve nakil vasıtalarını ıslah etmek ve bilhassa standarda büyük İşi icabı köylerde çok gezen bir tanıdığım vardır. Arasıra görü - md igleri üzerinde yürenlik Geşen gün diyordu ki; — Ne zaman bir köye uğrasam vinun bunun yoksulluğuna a olsam, gayri ihtiyari boğ ran tarlalarına, yeşliMiksiz ya « gidlarına bakarak ve: «— Niçin , birleri ekmiyormunuz? Neden Yumaşlamda bağ, bahce yap - Miyorsunuz?» diye çıkışırım, Ta- Tanman olmadığım balde eklim T Ki, bu topraklar heç türlü geni vermek için can atıp uyorlar, Öyleyken, hic biri - * bİr karış fazla ekmek, bir Şobuk fazla dikmek gayret ve bulunmayışma hayret 6d! » Geçen gün senin (İstih . ırmak) lüzumuna dair ya. gene bir köyde bu- da, yanımdakilere «— Bakın! Gazeteler biçmeyi öğüdlüyor. dürlü daha farla yanaşmıyorsunus!» Ne deseler ?.. «— Mal para etmiyor ki, daha te ne yapacağız?.» Bu cevab dırdı. Öyle mi? Malpara etme- ekip biçmekte, dağı, bayırı fayda var? Anlatular da te kaldım: iki kuruşa, üzümü #ütü üçe, yumurtayı yirmi paraya #a., Yorlarmış... Demek köylüyü ezin istih- ik ederken, yetiştirdiğini para et. mi de temin etmek lâzım geliyor. Bu beni iyice sardı Tarımman!, Zirai a sahiden para etmiyorsa ne. değe, ? Ve bunları köylünün kanacağı gibi, tlendirmenin bir yolu yok mudur? cidden ehemmiyetli bir mevzu ki ipe eiştir. Malın para etmesi lâzımdır ka, ihsaline devamda bir özene olsun. Fa- gi Mil #ELEŞPEF ni n Pİ lerdir? Bu, YOR Muyuz? Bu ciheti ilk defn, İktmad Veköleti tetkik ei ve Almanyadan çağırdığı mütehas. karat Bede'ye uzun boylu bir Tupor ha. me sağ 1988 ziraat kongresi münasebe- #ebre mey, “TE edilen bu raporda Dr. Bade, İerimizin 7. ye “der başlıca zira) mahsul. Dara ge PURÜN niçin para etmediğini ve Sanem için ne gibi tedbirler alınmak ağ Yurdumuzu karış karış ge- bası, ç., “<7! mahallinde tetkik eden müte. « #örçekten ehemmiyetli noktaları tes- miş ve bunlara datr kalaytıkin kabili meyelerde tatbik ha; Şehir tiyatr » Vasfi ve Bedin birleşiği sah - Med, ve leşiği Her , Aklkaten © bir mavaffakiyet olur. #tkâp, “akit bu üç kuvvetli komedi san- den ERE ayni sahnede seyretmişsek, be - yi takdir etmişizdir. balyaj bazan tülüata kaçar, fazla mü- Mez £ hareketler yapar, Vasfi değiş - tatama,» Bedia da çok kere kendini Hazım, mübaj, in Hi Hazım, bütün : jestler yapan, (hattâ bazan telâkki © edilebilecek bu hareketlerine rağ- bi sahnemizde — bir kuvvettir. haraç ettir. Vasfi hâkeza Bedia bil- Pa dın artistlerimiz içinde komedi- wn muvaffak olanıdır. arım, Vasfi, Bedia zad da dahil olur. Pir Amerikan elma ambalâj evinde ça lişma usulü İlarea lira paranın köylünün cebine gİrme-| erden elma getirtmekte berdevamdır. Çünkü t 4caba bizde mahsulün köylüyü kandıra. kanaat haline gelm ki, Mi i ik naat haline gelmiştir ki, Marketing tatbi. ği Böyle bi tin alan te. derecöde para edemeyişin sebebleri ne.) İmre mii yarar çe e ları biliyor ve gidermeye çalişı.! geldiğini bütün teferrüatiyle inceleyip | Sp güler. Tülünta (kaçan, fazla! ehemmiyet vermek lâzımdır ,, girişmek gerektir, Yoksa ceki gö- renekler içinde saplanıp kal mahsulün para etmesini bek - lemek olacak şey değidir. Bir misal arzedeyim: Türkiye her yu epeyoo elma yetiştirmekte ve bunun bir hayli kısmını da ihrao etmektedir. Fa- kat bu istihsal ve ihrac işinden köylünün kazandığı para O ka - dar cüz'dir ki, buna inafimak elde değildir: Müşterinin on ku- ruşa aldığı bir elmada köylünün ancak bir kuruşluk payı vardi eri kalan dokuz kuruş, mütead- did ellerin ve mubtelif emekle - Tin karşılığı olarak dağılıp gider, Bu kadar üstün bir fedakârlığa rağmen piyasaya çıkan malın dünya mahsulleri yanında boY| Bugün kendi sedile! gösterecek bir tarafı da olmuyor: ün Kepdisihelin. eri zf; bab e Günkü mahsul yüksek bir kalite | memleketlerden biri de hiç şüphesiz Fin- teminine yarar çekilde istihsal e, |lardiyadır. dilmemiştir, çünkü bu mahsul! standard tiplere göre ayrılma 2İisettir, muştır, çünkü İyi ambalaj KAD -| yanı dikkat bir millettir. larina konmamış, iyi muhafaza) : — Dr. Bade'nin büyük raporunda ileri sürdü- | edilmemiş, ve iyi nakledileinemiştir. Fizlandiyanmn nüfusu 4.000.000 kadar- Bü mütalenlar, bugün başlı başını bir fen| İstatistikler gösteriyor ki, Filistin her yıl şubesi halini alan Marketing tatbikatına da-İ küniyeli miktarda elma ithal yanmaktadır. Marketing tâbiri, Jix defa 40) Yahudi muhaceretile alım £ kabiliyeti sene evvel Amerikada bulunmuş Olup, RİFGl! geçtikçe arlan Pilistinde 931 senesi ancak” mahsullerin daha iyi istihsal ve satışını dö-| 14$5 ton elma ithal edilmiş İken, bu miktar önleyecek tedbirlerin heyeti umumiyesini £.|o37 de 7748 tona baliğ olmuşcur. Ve şayanı fade etmektedir. dikkattir ki Türkiyenin bu iihalâtiaki payı Mahsulün piyasa ihtiyaçlarına güre islah ancak 548 tondan ibaret olup, geri kala Ive standazdından, müşteri eline ucuza B0Ç-17200 tonu Amerikadan, Kanadadan ve Avus.| ilkem İmesine kadar mevcad olan bütün noktalar tratyadan gelmiştir. Yani deniz aşırı yerler. rattığının ncü günü Finlândiyayı ta- &râl Marketing'in çerçevesine g'tmekledir.İden,.. Üstelik Filistin bu uzak yerlerin elma. | Hamile unutmuştur. Bunun sebebi ise Ziral Marketing çalışmalarile bilhassa Ame-| yarına bizlmkilerinden üç misli yüksek fiyat | Finlândiyanın, suyun ve toprağın karma rika, İrigiltere, Fransa ve Almanya mllyon-! ödemiştir. Böyle olduğu halde Filistin, © Yer-| karışık bulunduğu garib bir ülke olma - sıdır. Finlandiya göl memleketidir, ve bu - radeki göllerin sayısı 60 bini bulmakta - dır, Ormanları İse çok zengindir, bilhassa çam, fıstık ve gürgen ağaçları mebzul - dür, Çok zengin mer'aları vardır. İşte bu ormanların ve mer'aların her tarafında sayısız dereler. nehirler geçmekte, sayı - sız göller bulunmaktadır. Fınlandiyânın ormanları hakkında bir fikir edinmek üzere şunu söyliyelim ki; ormanların vüsati 25 milyon hektardır. Nehirleri, şelâleleri rvetleri istihsal eylemektedir. Bu e - lektrik istihsalâtı 1.500.000 kilovat olarak tahmin edilmektedir. metre murabbaıdır. Arazisi aşağı yuka - rı İngiltere, İskoçya, Irlanda, (Belçika, Felemenk devletlerinin birleşik mesaha- larına yakın genişliktedir. Finlândiyalılarda milli bir itikad var- dır, Onlara göre Cenabihak yeri gökü ya- sini mümkün kılmışlardır. Ayrıca müsteh- Amerikadan gelen elmalar - bütün tatsizlık- liklerin de menfaatlerini temine muvaffak Jarına rağmen - muntazam sandıklar içinde, | olmuşlardır. Bu memleketlerde umumi DİK hep bir boy ve renkle, çürüksüz, beresi bir İkati benimsenmedikçe mahsulleri * kıymet-| car, elmaların botuk çıkması veya aldatıl. ilendirmenin imkânı yoktur. masi ihtimalinden kat'iyen uzaktır. 100 Tük Attık öğrenilmiştir ki, çeşidi ihtiyaca UY-İ vir sandık almışsa bilir İki, bu sandıkta yüz gun olmayan bir tohumun, ipilda! vasıta- tane birbirinin ayni, temiz ve nefis elma larla ziranti kazanç vermez. Fena ambalaj-! yardır; ve bunların beş tanesi bir kilo gele. lar içinde, fena nakil tarelarile pazara çıkan | soktir. mahsul para etmez Standar edilmemiş! gina sorarım size: Bu vaziyeti: geri bir mailyeti küçültülmemiş, hülâsm her yanın.! . l a öztürk, esip Ağ, | o919 ote HEMİ Gözlere iy ike, bee İması imân var mıdır? müstehlike de hayir gelmez. Her halde bun.| ları yoluna köymak yani ziral mahsullerimi.| Elmaya verilen bu misal, diğer zirai mah. sin kalitesini yâkselimek, ambalaj ve haki #üllerimize de teşmil edilebilir. Buğday arpa- tarzlarını alah etenek ve bilhassa standarda dan, süt yumurtaya Kadar ker şey böyledir: İ büyük ehemmiyet vermek lüzmmdir. Mahsulü kıymetlendirmenin ve köylüyü da- | ba çok kazandırmanın çaresi, malını kıy. İ Binaenaleyh «mal para etmiyor kif» diye İ ağlananlara, malları para edenlerin tarzı metlendirmesini bilen memleketlere bakmak (Dayamı $ inci sayfada) " hareketini göstermek ve İşe onları taklid ile perver insanlardır. Asude bir surette çalışmaktan hoşla Yazan: İsmet Hulüsi osunda “ Hindistan cevizi ,, ları odun, kereste ticareti ve ziraattir. Firlandiyanm havası mutedildir. İki, eseri yazan, adapte eden muharrir bi-fvar, Vasfi var, fakat sacayağın bir ayağı le yaratılan tipleri hayretle karşılıyor. Bedi? yok, onun yerine Neyyire geçiril- Burları söyledikten sonra, Şehir Ti -)miş O ayak biraz aksıyor. O da aksama- yatrosu komedi kısmında ikinci eser o -İiniş olsa, «Hindistan cevizi». seyircileri, larak sahneye konular «Hindistan cevi-| küsıklarını tuta tuta güleceklerdir. zi» komedisinden bahsedeyim: Eser hakkinda en kat'i olarik söyli - «Hindistan cevi komedisini geçen) yereklerim bundan ibarettir. Çürkü a hafta Cuma akşamı seyrettim. Bilhassa|dapte eser, hayattan alınmış değil, lâa - güre işaret ediyorum. Cuma akşamları,İletteyin vazılmıştır. o Ve bilhassa bizim lay ortasına da tesadüf ederse tiyatro pek| görcülerimize, bizim yaşayışımıza, bizim geçer. Yaz esnasında ires'nin civarında mektedir. 8 ki memleketi, hem de en yeni devletidir. Finlandiyadan kuşbakışı bir Finlandiya dikkate değer bir memle - "inlandiyahlar da ziyadesile şa - dır. Mesahai sathiyesi ise 387 bin kilo - sayesinde elektrik Finlandiyallar tamüssahha, güçlü kuv seti, çok çalışkan ve fevkalâde vatan - yi nırlar, Karekter itibarile karar vermek - te ağır davranan bir hususiyet taşımak» tadırlar. Onların başlıca faaliyet saha - Daima buzlar içinde bulunan Groen - and ile ayni derecede olmakla beraber Kışın çok soğuk günler olur. Fakat bu- na mukabil yaz mevsimi emsalsiz şekilde günlerin müddeti vedi hafta imtidad eder. Bu da kutub da- bulunmasından İleri 1918 senesinde elde ettiği istiklâlinden beri Finlandiya durup dinlenmeden ça - İışmıştır. Bugün Avrupanın hem en €s - Einlandiyalı Yalnız dört milyon nüfusu bulunduğu halde 60.000 gölü olan memlekete dair bilmediğimiz malümat lik munzara Finlandiya, kadınlara intihab bakkını Vermiş olan ilk memlekettir. Amerikaya karşı olan ve Umumi Harb den müdevver harb borcunu ödemiş olan yegüne memleket Finlandiyadır. TFinlândiyada okur yazarlar kahir bir ekseriyet teşkil ederler. Ancak yüzde bir nisketinde okuma yazma bilmeyene Yasi- gelinebilir... Unutmamak lâzımdır ki Finlandiyada ilk tahsil mecburiyeti bundan üç yüz şe ne evvel vaz'edilmiştir. Bunun için cezri bir usul takib edilmiştir. Johan Gezelitus adında Finlandiyalı bir papaz her sene gençlerin ve ihtiyar - larır mecburi surette kıraat imtihanı ge- çirmelerini emreylemiş ve bu emri tat - yenler hakkında tatbikini kararlaştırdığı ceza eheramiyetliydi. «İlk komünyon» de nilen dini merasimi okuma yazma bil - meyenlere yapmıyordu. Bunu da yapma- yanlar bilâhare evlenmek hakkına malik olamıyorlardı. 1918 senesi Mart ayında General «Mü» nerhaym, Sovyet ordularını mağlüb ey - lediğinden beri Finlandiyada sulh ve sü: kün tesis edilmiş, ve burası Avrupanm en âsude memleketi olmuştur. Finlandiyanın ayni zamanda bir sıfa - tı vardır: Spor memleketi olması... Ka - dın olsun. erkek olsun, çocuk olsun, bü - tün Finlandiyalılar beden terbiyesine son derece düşkün bulunmaktadırlar. Firlandiyalıların son derece ehemmi - yet verdikleri bir de «sona» ları vardır. Sihhat bakımından — «sona: nin kiymeti sektir. İ Söhne bir nevi etüv'dür. Her evir mu - İhakkak bir sonası vardır. Her Finlandi - jyalı haftada bir defa muhakkak sonaya girer, Sonadan çıkan her adam temizliğin en son derecesini tatbik etmiş sayılir. Sona hakkında bir Finlandiyalı demiş idi ki: —«<Herkes sonaya girer ve sönayı s6 - ver Bu milli bir an'anedir. £ Ahbablara bir iki gün sürecek ziyaretlere gitmeden evvel muhakkak sona ziyaret edilir, E - ve misafir geldiği vakit hemen sona ya- kılır ve hazırlanır. Misafir evvelomirde soraya girer, çikar. Şehirlerde umumi s0- naler vardır. Bunların fiatları her kese- ye son derece elverişlidir. Temizliklerinden manda, Finlandiya - *İlilar son derece sıhhi yemeklere düşkün- birleşiğine bazan! ikalabalık olmaz. Halbuki © akşam kala - İbalıktı. Perde açılmadan daha bir saat evel bütün koltuklar satılmıştı, Rağbe- tin sebebi ne olabilirdi? Piyes hakkında bir yerde bir methiye yazılmadığı gibi hall arasında seyredenler henüz pek az maçtı, Eserin muharriri #yatro seyirci - leri icin meçhuldü. Rağbete sebeb olarak şurlar ileri sü - rülebilir: 1 — Ramazan, 2 — Hazımın rol alması. 3 — Balkın gülmek ihtiyacı. m €n eski san'atkârı Beh - 0 zamanda sahne hayatında her ,puvaffak olmuş, her an bihakkın al- uşlanmıştır. Eş arada komedi sahnemizin diğer iki Üh da işaret etmek isterim. Bün- ki slide ve Muammerdir. Halide be -| Bence hepsine galib olan üçüncüür. ie yeri doldurulmaz bir| Halk gülmek ihtiyacında. Esasen halk Ürü si ti&mmer, o Hazım ve Vasfi Hazımı san'ati için değil. güldürdüğü i - Kibadı men bir peyktir. cin seviyor. Ve esasen Hazım bu yüzden Bein emegi bu artistleri bir a-İekseriya, içinde iken bötün olgunluğunu ni Gi ve her birine zevkle oy -İbelli ettiği san'at çerçevesini kırıyor, ve kime ie benimseyecekleri rolleri ve-İçerçeve dışma çıkmak © suretile tebes - Mai e e ki esi süm edenleri kahkaha ile güldürmek ci- Im:yorsa bile, mu ini i iyor. Yafr, i , vi 'hetini iltizam ediyor. “bazan. öyle tipler yaratıyorlar|din birleşiğini kuran bir piyestir. Hazım el inanışlarımıza tamamile aykırı ve ya - barcıdır. Bir oğlu ve bir de kızı olan, karısı kaç- mış erkek, bir kadınla evleniyor. Erke - Bin kızı evlidir. Oğlu bekâr. Bu çocuk ü- vey annesini seviyor. Kadın evvelce bar- olduğu için ağızdan da reklâm yapılma -İlarda şarkı söyliyerek hayatını kazan - mıştır. O zamanlar sonradan kocası olan erkekle de beraber kalmıştır. Fakat er - kek farkında değildir. Öğrendiği zaman körürür, kavga eder, hem bir şey daha âğrenmiş olur. Oğlu da karısını seviyor. Gene köpürür. Fekat kadını seviyordur. Ayrılmıyacaklar, beraber yaşayacaklar - dır. Ne bir karşılık, ne de bir Demman sar. Sade, düz bir vak'a.. Eser, eserin ya- ziş farzı düsündürmez, Üstelik güldür - müyor da, artistler güldürüyorlar. Ücüneü ve son perde kapandığı 74 - man tiyatrodan çıkanlar, Hazımdan, Vas- fiden, Muammerden, Behzaddan bahse - diyorlar, onların jestlerini göz önüne ge- tirip, sözlerini düşünerek memnun ay - «Hindistan cevizi. Hazım, Vasfi, Be -İrılıyorlar. $MET HULÜSİ Finlandiyalılar an'aneperestdirler, 1-dürler. Beyaz ekmek yerine esmer ek - kat bu hal onların modern hayata tam&-İmek yerler. Mili içkileri süttür. Nüfus mile uymalarına bir mâni teşkil eyle -İbaema senede 300 litre süt sarfedilmek- mez. tedir. Şehirlerde tarzı kadim evlerin yamn -| İste Finlandiya böyle bir memleket, da en modernsinşaat göze çarpmakta -| Firlandiyalılar da böyle bir millettir. dır. eereessasssansasyenvanrssnasan sonses kan sasanamanasananın. * Finlandiya asırlarca o mukadderat ve tarihini İsveçe bağlamıştır. Bir çok mu- börebelere girişmiştir. i * Finlândiya dünyanın en az zabı vukualıma sahne olan memleketi - dir. Sirkat vukuatı tur, Sokakta bir cüzdan düşürülsün, gün: lerce kalsam, kimse ona el sürmez... Fin Isndivada halk namusu her şeyin fev - kinde addetmektedir. Askeri bakımdan Finlandiyalı dünye- aw' en iyi askerleri meyanında yer ala bilir, Onların «Sisus ları çok meşhurdur. Sisu ise cesaret demektir. Bir Pin Ya-| üzerinde müstahsil radihştan ceğürdur. Yanan pamuk fabrikası hakkında tahkikat yapılıyor Yenikapıda Karakol eaddesinde bir İdrofil pamuk fabrikasının yanmasile meticelenen yangın hâdisasi etrafında zabıta ve adliyece tahkikata devam edilmektedir. Fabrikanın 20 bin liraya Sümerbanka bağlı hemen hiç yok-| Güven sigorta kumpanyasina sigortalı olduğu anlaşılmıştır. Yangın hâdisesinde kasd mevcud olup ol. madığı müddelumümilikçe araştırılmaktadır. 90 bin canlı hayvan ihrac ediliyor Iğdır ve Kars mınlakasından Sovyet Rus- -İyaya 90 bin baş sığır ve koyun satılmıştır. Suriye ve Filistine de 200 bin koyun ihraç edilecektir. Memieketimizden canlı hayvan ihracının serbest birakılması hayvan fiatları e Lir düşüzlük ol. mamasında Âmll olmuştur. bik sahasına vaz'ettirmiştir. İtaat etmi -

Bu sayıdan diğer sayfalar: