November 7, 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

November 7, 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mu Yözen: Muhittin Birgen wi anzimat mevzuu ile meşgul ol makta deva meden Peyami Safa, kosmopolit bahsi üzerinde aynca durdu. Tanzimatı kosmopolit olmakla itham e- denler arasında hen de bulunduğum için, bu bahsi biraz daha kurcalamak istedim. Peyami ile aramızda o kosmopolitliği anlamak bakımındın mühim bir fark ol duğunu görüyorum. O, kosmopoliti: İ Milletim nev'i beşerdir, vatanım ruyu zemin! Diyen adam rosnasına anlıyor ve böy- le tarif ediyor. Halbuki, ben'bu düsturu bir kosmopolit düsturu olarak değil, bir sosyalist, daha doğrusu bir enterdas ist düsturu olarak tanırım. Hat rütiyetin ilk senelerirdi dafii olmak üzere reşret ünvanlı bir gezete, kendisine bu mevzun | gözü şiar olarak kullannı Benim an- ladığım manaya göre - ki kelimenin en-| ternasyonal anlaşılışına da mutabık ol duğunu zannediyorum » kasmopalit, aki- desiz, meşrebsiz, her şeye ve her yere U- yan adam demektir. Sosyalist için, dünya bir vatandır; o, arz kadar geniş olan bir Yatan üstünde kafasında bir fikir ve kak binde bir iman olarak yaşar ve nihayet) kendisince aziz ve mukaddes tanıdığı bir gayeye erişmek üzere çalışır. Halbuki kosmopolit böyğebir adam değildir. Onun dünyadaki vatanı, evinden ve hattâ evin- den de değil, kendi pefsinden ibarettir. Kendi şahısı veyahud - en geniş cemiyet alâkasını temsil etmek üzere - kendi &- vinden hariç bir vatan mefhumu kesm9-! politte mevcud değildir. Nerede kaldı ki böyle bir vatanın duygusu ve ideali bu- Junsun! Dünyayı vatan, insanlığı millet taniyan adama enternasyonalist denilme- si de gösterir ki hu adam kosmapalit de- ğildir. Aziz dostum, ko: politi bu tarzda anladığı için Tanzimalın kosmopolit ru- hunu' müdafaa edecek deliller bulmakta; güçlük çekmiyor. Meselâ, kosmopolit ol-| mayı Avrupalılaşmanın şartlarından biri ölmak üzere ileri sürüyor. Ben ise, bu fikirde değilim: Her yerde olduğu gibi Avrupada da kosmopolit vard: Fakat, kosmopolit Avrupalılaşımanın değil, Av- Tupalılaşmamanın şartıdır: Bugünkü Av- Tüpa nüfusunun en büyük kütlesi ya na- yonalistir, yahnd ehternesyonahst. Avrupada kosmopolit denilen unsur, yük- sek enternasyonal sermayeye mensub 0- lan unsurla hâlâ eski aristokrâsi ruh ve an'anesi içinde yaşıyan zümreler arasın» da bulunur. Kosmopolit mahlükun en pik mümessilleri Yahudiler arâsında bir, bir de nev'i ancak bizim memlekete mah- sus olan levantenlerdir. Bir kınm Alm n kadir gul olurken gö; ve Macar Yahudileri gidi unsurlar a smda Almanlaşmış veya Macarlaşmış 0- Yan Yahudiler bile kosmopolit değildir. Peyami, züppe derilen tipi de kosma- politin müradifi olarak anlıyor. Hayır, züppe kosmopolitin müradi değildir. Çünkü her züppede biraz kosmopolit ru- fakat, her kosmupolit| , Hattâ, hattâ, İkosmopolit- Jer arasında züppe tip azdır. “ Köosmopolitin manasını - bence daha| doğru ve daha ilmi olarak - bu suretle izah ettikten sonra Tanzimatın kosmöpo- Mit ruhuna bakabiliriz. Tanzimatın vatanı İstanbuldur; İstan- bul. Tarzimatçıların müşterek o evlerin- den başka bir şey değildir. Bundan dola- yıdır ki Tanzimat, İstanbulun Belediye hududlarınım haricinde, memleketin hiç bir köşesine ne ruh, ne de kelime ola- rak girmiş değildi. Tanzımatçıların akide bakımından boş, vatan duygusu bakımın- dan sıfır olduklarını - yani kosmopolit- İiklerini « anlamak için Peyaminin bir noktaya dikkat elmesi kâfidir: Tanzimat, mecburi askerlik hizmetini koyduğu zâ- man bunu İstanbul şehrinin hududları haricinde yaşayanlara hasretli. Hattâ kendi vatanını kendisi müdafaa etmek duygusu dahi Tanzimatei İstanbullu için, yabancı bir duygu idi. Kosmopelit Yahu- dilere atfedilen: 4— Canım efendim, bu muharebelere|; filân ne lüzum var? Devletler aralarında- ki davaları hal için meselâ, başvekilleri ni karşı karşıya koysunlar, bunlara bir parti tavla oynatsınlar, kim kazanırsa galib o olsun!» ” Tarzındaki milli mücadele hazarivesi, tam bir kasmopolit nazariyesinin çök gü- zel bir karikatiirüdür. Eğer, Tanzimatçı biraz gayret etse bu ruhu bile müdsfsa edebilirdi. Çünkü onun için herhangi bir hayat ve millet idenli yoktu. İcab ettiği zaman uğurundu ölmeği rahatça kabul edeceğimiz bir ideal mevcud olmaksızın, insan, ne Avrupalı, ne dünyacı, yani en- ternasyonalist olabi Bu tip. ancak kosmopolit tipidir. Ayni zamanda Türk we milli bir hareket olan meşrutiyetçiler hareketi hayata gelinceye kadar, İstan- bul için vatan, İstanbullulardın gayrileri tarafından müdafaa edilm lâzım geler bir mefrumdu, Namık Kemslin vatan Tanzimatçıların vatanı değildi; bundan dulayıdır ki Namık Kemai, menküb ola- rak, zindanda veya menfada yaşadı ve öyle öldü. Tanzimatcıların taptıkları tek bir şey vardı: Osmanlı sultanları, Ölmüş, vakti geçmiş, devri bitmiş bir put! Suk Amarkarın meşhur milşonerlerinden nan uği'ma İvtaben bıraktığı vasiyermamesinde Cümle okundu: aSibz gi servet İiçbir zama! alışma Kabiliyeti t bilir İaicat sıhhate, bert öldüğü za- göyle ur imak güç te olsa gön? mümkündar, sakat n sıhhat temin etmez, zekâ temin etmez, emin etmez, bugün vardır, yarın yok ola- , zekâya, çalışma kabiliyetine mulik olan bır olam için serveli.temin etmek her zama mümkün- dür. SÖZ ARASINDA Fransız kadınları Cephedeki askerlere Fanilâ örüyorlar Fransada bütün kadınlar ve genç kızlar, hududlarda dövüşmeğe giden erkekler için durup dinlenmeden ço - tap ve fanilâ örmektedirler. Bu faali. vet şimdi Fransız kibar kadınları a İd ında da taammüm etmiş bulunmakta. dır. Yukarıda Parisin en şık ve güzel ndan üçünü örgü ivorsun tan, Tanzimatı hangi ruh ve hansi sartlar içinde kabul etmistiyse Tanzimatcı da bu müesseseyi o ruh icinde ve o sartlar al- tında teşiş ve tatbik etmişt. Vakti yec- miş ve devri nihayet bulmus putlara ta- vanlar, onlar irin kendi hayatlarını b bir zaman tehlikeye atmazlar. Tanzimat- cılar da bövle v it. Avrupada «vatan» diye kelime çikmis olduğu için, taklid ovununu tamam olarak oynamak üzere, onu Tügatlerine kovrlular, fak da bü vatanın bizzat kendileri tarafından sade müdafan edilmesini değil, kullan:I- masını bile yas ttiler” Namık Kemal imattı değildir; o, Tanzimat devri fe milliyet de da, erken zuhür etmis ve erk irin de Tanzimat tarafından mahküm « dilmis bir tahammür ve istihale ursuru- dur: Bir tarih mikrobu! * sonra Tanzimat, kosmonolit ruhlu opportü- nist kafah ve sırf kombinezoncu bir si- vasettir: Avrupadan Türkiveve vsin»> taklid ve sahte sever ithal etmis olan ve hu suretle memtaki normal Avrunalılaeması fsini temelinden edeit. müs olan bir civaset! Yüz eenedenberi tr memleketin bir tü hakiki Avruoalılas#maması. dalma her müzsi se- vin Avrupadan valrız kelimesini alm maddesini orada hırekmem, Tansimatın Bımda hiz birsre Türklerin his ka. bahatimiz valetr, Tarihin basııza ga sürstte mansşila| Hergün bir fıkra Nihayet Kaynanası ölen tir erkek meşhur bir Fransız muharririni ziyaret ci - miş, muharrirden kaynanasının me- Zar taşına yazılmak üzere bir kitabe rica etmişti. Muharrir bir kâğıd kı- Tem aldı, kâğıda: «Nihayet...» Kelimesini yazdı, ve kaynanası ö « ler gence uzattı. İldeki Romanyaya gidecek İngiliz muallimleri İngiliz kültürel münasebetler cemiyeti Bükreşte İngiliz - Rumen tarih ve İngilizce öğretmek için, Londra- nm en tanınmış muallimlerinden dokuz i tanesini seçmiştir. Bu muellimlerin her birine 325 İngiliz lirası aylık verilecektir. Ya'nız hava ile yaşıyan bir kadın İspanyada Burgos şehrinde Murgerita Luga âdında 25 yaşlarında güzel bir ke- dın çok garib bir hususiyet taşımakts- dır. Bu genç kadın tam on senedenberi İağzına ne bir lokma ekmek, ne bir damla su koymamıştır. Doktorlar bu kadının heline bir isim İverememektedirler. Ancak ölümünden sonra yapılacak otopsi ile meselenin an- Taşılacağına kenidirler. Bu doktorlara göre kadının teneffüs eylemekte olduğu havadaki oksijen bil hare azota tahavvül etmekte ve bu su- retle gidası temin olunmaktadır. Yememeğe başladığı gündenb kadın hiçbir defa hastalanmamıştı hu Avrupalılık ve medeniyet alâmeti vardır ki bu memlekete, Tanzimatın elile sahte ve taklid bir nümüne halinde ithal edil miş olmasın? Bu bakımdan. hattâ bugün- kü derdlerimizin çokluğu Peyamice meç- bul müdür? | “Tekrar edevim: 'Tanzimata küfretmek, tarih ilmi bakımından haksız ve manasız olmakla beraber, 9 ruhu hekiki çehresile göstermek, gelecek nesillerin selâmeti'ye Türklüğü hesab'na, bir vazifedir. Türki- İve, Tanzimat ruhundan ne zaman Kultur enstitüsünde m Pariste hestekâr “Chopin'in mezarına Ziyaretler çoğaldı 01 Mezarı Pariste bulunan meşhur Leh nusikişinasi Chopin'in mezarı son gün- le Lehliler tarafından bir ziyaret - gâh olmuştur. Fransada çalışan ve Fran saya yeni gelen Lehliler bu büyük bes itekârm mezarına yığın yızin çelenkler getirmektedirler. Resimde iki Lehliyi Chopin'in mezarı önünde tazim vazi felerini ifa ederken görüyorsunuz. Havada c'nayet Geçerlerde İndianapolis semalarında fakat o nisbette müthiş bir fâcia İolmuş, Amerikanın Şeytan © tayyarecisi İdiye anılan 29 yaşlarında Pleç isminde - |Ki bir Amerikalı, bir kıskançlık yüzün - İden tayyare muallimini tabanca ile öl“ İ se İdürmüştür: Muallimin cesedi bir hendekde bulu- nunca araştırmalar yapan polis katili ya- kalamekta güçlük çekmemiştir. Katil şu itiraflarda bulunmuştur: — «17 yaşlarında bir kıza âşık olmuş- İtem. Onu tayyare ile kaçırdım, ve beş İ gün beş gece tayyarede - hapsettim. Bu İmüddet zarfında geceleri uçtum. Gün - İdüzleri saklandım. Her seferinde dö kıza | benimle evlenmesi için yalvardım-ya - İkardım. Fakat kiz bir türlü razı ölma - İ dr. Öldürdüğüm muallimi tercih ettiğini söyledi. Ben de, bir punduna getirerek, bir başka tayyare ile-ve ımuallim-ile bir- rdiği belâ sitmda, sadece eğilmiş ve e-)lutsa O zaman Türkive olacak ve“0-Za-| likte havalandım. Onu öldürdüm. Niye * yilmie yarivatteyi?. Pevaminin İrnekin yekâsmien Trira sin. rimi Kinafına hir gür carlirein:» Tayat (EN Bir çazetede şöyle bir fikra okuduk: INAN, man Avrupahlaşacaktır! DE en İSTER .İzmir tara*larında dalyan balıklarının fhracı meredildi- * edenler var. Dönkü gö gırelen sik #lerinde bitilerce kasablık &nub vilâyet kış içi>de ölü in canlı ve cansız. yiyecek ani birmilli müdafaa ted memleket dahiinde muhafaza edebilme olmek Tazım geht. Bir defada binlere» ki. yâh balıkları eski hükuk tâbiri ile .mütesârıuliasai; mahi- İSTER İ tehlikesinde olduğu yazı etelördea birinde de varda yaklaşın sal mak yüzünder. ger ediyor. Betürlü d şeyle; vardır: O a dlarak çık ve şümullü bir teri NAN, iSTER ia halde w0)li müdafaa zarureti alımda konan memruniyeti kururından istisnası icab edenler Üzerinde siki, tim, babatir çiftliğine tayyare ile sukut elmekti, amma ceseret edemedim.» İNANMA! vette oldufundün uzun zaman değil, kız3 bir müddet içinde mez. Derhal satılıp sarted"lmedikçe neder bik Bayüdnldrin da ihracedilmediği tak »memek ve muhafaza" alında 'tululuma- ne ölüm tehlikesina maruz olduğu hayvanlardan istifari> edebilmek iin tek da kara kış basmadan evvel kesgrek”etn tan ibsrettir, Nin ihracat <i kike ihtiyaç var depektirye iNANMA! z Sözün kısası Bir av hikâyesi E, Ekrem Talu 5 ülga Osmanlı saltanatının ihtizar devrinde büyük büyük makam» lara geçmiş, vasıt kiymette, korkak biz zat verdı. Ömründe eline silâh almamış, Ramazanlarda “iftar topu âtılırken, boş bulunuyorsa, yerinden korku ile zıpla miş,evinde kurvan kesilirken daima w zaklara kaçmış olan bu zat günün birin: de, resmi sıfatla Macaristana Orada, onun şerefine gir domuz avı tertib etti - ler. Yahud ki - iyice bilmiyorum - den mütetteb bir domuz avına o da dür vet olurdu. Ilkin, gitmek istemedi. Peşte başkonsölosluğtundan: — Olmaz! des Git z lâzımdır. Gitti. Eline bir tüfek verdiler ve av sa hası olan orntanin ücrü bir noktasında biçareyi, tek başına bıraktılar. Zât» muhterem korkudan tirtir titri- yördu. Elindeki silâhın demir namlusu nun - soğukluğu - İlikierine işliyor gi âi. İçinden, kovâlanân hayvanın k mından geçmemesine dua ediyordu. Ür kek bakişları kuytü ormamn içerisini | dikkatle tarastus ederken, o arda, kosko caman bir domuzun olanca hızıyla üzeri ne doğru güldiğini'gördü. Züti muhtevemdehoşalın yağı kesildi. Can kaygısı ilen da koşmuğa başladı, A7 ilerde, önceden şavulladığı bir kaya mör nını tutmak “istiyordu. Aklınca, orada selâmete erecekti. Kendi. önde, kudurmuş domuz sında, bir yarıştır tutturdulâr. Derken, hazretin ayağı, yerdeki kuru- muş çam iğnelerinin üzerinde kayıp ta vendisi oracıkta boylu boyuna kapanmaz 17. Bu esnada, elindeki tüfek te taşlar3 çarpıp;patlamaz mı?, Ve çıkan kurşun da, arkadan gelen hayvanın tam alnına İse İbetle, onu, cansız, yer» sermez mi?! Ormünin başka başka noktalarında bu lunan kimseler, silâh sesine koştukları zaman, gördükleri manzara karşısında bi" zim büzreti tebrik ettiler, Avcılıktaki meharetini öven övene oldu. O fa hiç bozmadı. Bu tesadüfi zaferi benimsedi, Hem de öylesine benimsedi ki, nihayet atıcrlıkta bir tane olduğuna kendi de inandı. Şimdi, her ne zaman, sırf talihin yar- dımı ile, kolayca kazanılmış bir zafer- den, bir muvaflakiyetten bahis (açılsa. kaza kurşunu ile terki can eden o yaban di arka- “İdomuzunu hatırlarım.. ise Cali .... E, € Bir çocuk araba ile oynarken yaralandı Üsküdarda Kısıklıda 6 numaralı evde | oturan arabacı İhsanın bir bucuk yaşla - İrındaki çocuğu Yüksel, evlerinin önünde oynarken araba heygirinin tekmesile ba- sından tehlikeli sürette yarslanmıştır. Yaralı çocuk tedavi edilmek üzere Nü - mune hastanesine kaldırılmıştır. Bir hususi otomobil bir adama çarptı | Mehmed Kânımın i&aresindeki 71 plâ- ike sayılı hususi otomobil, Zeytinburnu caddesinden geçerken Hasan namında bi- sebebiyet İrine çarparak yaralan; vermiştir, Yaralı hastaneye kaldırılmış, kozay? sebeb olan Mehmed Kâzım hakkında ta kibata başlanmıştır. Ramazai

Bu sayıdan diğer sayfalar: