26 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

26 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ke ame öğ aramama Türk ruhunu Müdafaa için Yazan: Muhittin Birgen eçenlerde, bir yolculuk esnasın da, genç bir nesil içinde bulun - dum. Hepsi de öteki cinse mensubdu. | Bunlardan birini tanıdığım için hepsi ile hahbab olduk. Konuştuk. Yolcular ara - *aında, bir Türk müessesesinde memur © İlarak çalışan yaş'ıca bir de yahudi kızı wardı, Bu hanım türkçeyi iyi öğrenmeğe Müzum görmemiş olmakla beraber pek â. Mi Türkçe konuşuyordu. Bununla bera - 'ber, gençler, onunla ye zanıan konuştu - Jarsa orta bir levanten şivesile fran- Gxca konuşmayı tercih ettiler. Bu müşa- bede benim canımı sıktı. Türkçeyi bilen bir insanlı, bilhassa cemiyet içinde, ya.) bancı bir dille, bilhassa levantenlerin ha-| Yat dili olan fransızca ile konuşmak, sâs| de bir kozmopolitik ve levantenlik alâ-| Meti değil, belki de Türklük bakımından, Müzumundan fazla ileri giden bir müna - sebetsizliktir. Fakat, beni asıi müteessir eden hâdise bu müşahede değildi. Bir aralık, kitab-| fan ve romandan da bahsettik. Gençler,! türkçe oka#yacak eser bulamadıkların söyMüiyorlardı. Eskilerin dilini ânlamı - çetin iş başarmak Moskovada bayram yorlar, yenilerin de romanlarını beğen - miyorlardı. İçlerinde otuz yaşına yakla - işanlar bulunmasına rağmen, Halid Ziya-| *tın romanlarını okumuş veya okumuya teşebbüs etmiş olan yoktu. Halid Zıya,| ihenöz bizzat yaşayan ve en son yazdığı! yazılar da yeni zamanlarda neşredilmiş "bir müelliftir. Artık çocuk sayılamıya - çak insanlar arasında Halid Ziyayı cku - yamıyan bir nesil türemiş olmas. bizzat bir facia olmakla ber İnci bu değil, bunu kimseye anlatamamaktı Bu meseleyi gehçlerr anlatmaya ça -| ıştum. Bir milletin münevveri, kendi za- manınm müellifini okuyup anlayamaz - #a bunun çok fena bir şey olacağı; © Halid Ziyayı anlamanın güç bir bir şey ü asi, Gününün intıbaları olmadığını, yeni bir'di! öğrenecek ölma- dıklarını, biraz gayretle oru anlamaya Teşrinlevvel ihtilâlinin 22 inci devir BON POSTA di için yaratılmış” kiymetsizdir. SÖZ ARASINDA e a © . Hargin bir fıkra Talihsizlik Biri daima kâr eden diğeri daime zarar eden iki tüccer karşılaşmışlar» dı. Daima kâr eder , deme z0« rar edene sordu: — İşler nasıl? s- Berbad. — Her zaman böyle söylersin. — Yalan ma söyliyeyim . hnigi - şe girişsem, muhakkak O iş yil den zarar görürüm. Mesetâ, şimdi ni- yet edip bir sabun falmikam Fursam. — Belki kazanırsın! — Ne münasebet azizim, benim kurduğum sabun fab»ıcaşının çalış - i maya başladığı gür muholkak m. i ! ; ! i i , i i : alışabilecekleriri izah ettim. Kendilerine senesinde Moskovada büyük şenlikler esi bunun muzır bir şey o'duğu meyda- wisaller göstermek istedim; fakat, onler.'Kızıl meydanda Iki buçuk sant süren bir ; "5 çıkar, ve kimse sabun kullen » da en küçük bir alâka bile uyandırama -|resmi geçid yapılmıştır. Resmi geçidde | maz dım. Halbuki, Haliâ Ziya, alelâde çüzel roman yazan bir müellif değildir. Bir nes Min İsim babası ve bir içtim hamur yuğurucusudur, O h hepsinin taşıdıkları küçük Ziyanın kendi romanlar'le ortaya attığı! yeni tiplerin isimleriydi. Bu isimleri ta 3 gıyan çocuklar, kendi ietimsi tiplerinin isim babalarını tanımıyorlardı! mn kızların isim, Halid Bunun ne kadar acıklı olduğunu, an je çak bu işlerin manâlarını iyı bilenler an-| Jarlar; bunun derecesini benim izah ede. bilmeme imkân yoktur! | * Türkçenin içinde bulunduğu &nalşi, ürk cemiyetinin ruhunu sarmış olan gütlet, buna karşı sür'atle o müsaüeleye geçmeyi çoktan farz haline getirmiş o - Mcak derecede vahimdir. Vatan ve millet denilen şeyler, insan - İsrın kafalarına ne iki kere iki dört eder gbi, ne de bir fizik kanunu tarzında, mü-| eyyen ve sabit düsturlarla sokulabilir mefhumlardan değildir. Bunlar, bir ruh - tur, birer duygudur. Bu rıta ve duygu, bi. gi içinde yaşadığımız cemiyete bağlayan bir takım hissi alâkaların eseri olarak do- Bar ve bizim manevi varlığımızı kendi hâkimiyeti altına alır. Bu duygu, insen - ara zannedildiği gibi, Allahın verdiği ve binaenaleyh tabii ve beşeri bir duygu da! değildir. İnsanların vatanlıları olduğu gi-| bi vatansızları da vardır. Vatan duygusu, motörize ağır topçu kat'aları da geçmiştir. Reşsmimizr, Stalin ile hariciye nazırı Mo- ihalenin lotolun, Kızıl'meydana doğru gidişlerini | gösteriyor. Davu' çalan bal'klar!... Avrupada harb patlak verdiğindenberi ba- ağın rütbesi artmış bulunmaktadır. Bütön rfeşlemektedirler. Yiyecek maddelerinin tahdid edildiği, hattâ kıtlaştığı bir devirde balık büyük bir kıymet ihraz eylemiştir. Mademki balik bahsindeyiz. Geçenlerde uzak bir diyar olan Sumatra'dan ölınan çok garib bir haberden bahsedelim. Bu habere göre Sumatra'nın en geniş ne-| hirlerinden biri olan Tulang Beaylang'ın mansabında Wiiy Bianke adında bir Al - man âliminin vapuru demirli bulunuyor - muş, Bir yece Wiliy Blanke vapurumun güver - tesinde derin bir uykuya dalmış bulunurker nehirde garlb bir konser verilmeğe başla - Bır! Çıkan sesler muhtelif klâksonların sesle. rini mükemmel bir surette andırmaktadır. Bn kalın sesten en ince sese kudar hepsi meveyd! Gece uyumak kabil olmadığından ertesi sabah vupur burun terkeder, İxi ay sonra vapur o Sakampong deresi ağznde iken bir gece gene ayni konser baş. Jar... Tayfalar denise öteberi atarlar. Gürüiü yaparlar, Sesler kesilir. Pakat bir çeyrek va. at sonra aetler gene ortaya çıkar. Bu defa vapurdan ağlar atılır ve Üerleri rengârenk imgfli balıklar tubulur. Yerliler bu balıklara ler balık istihesline azami bir gayret milliyet duygusu, eğer iptidai o şeklinde| yıkan keromg kerorge adım vermişler cemiyet tarafından neşred'len bir duygu! Yerliler kuleklarını denizin sathına va - Ase, onun Avrupai ve modern şekli, mut -İzetmek suretile bü balıkların me mesafede | Holânda veliahdi Kızılhaç reisi b Holânda veliahdi Prenses Culyana, IKızıl selib teşkilâtının reisi olduğundan son günlerdeki içtimalarda bulunmuş ve birçok sihhi tedbir kararları vermiştir. Resmimiz Prensesi içtimslardan birinde münakaşaları dinlerken gösteriyor. m a a haddi yatında küçücük hayvancıklardır. Bu hayvanların gürültülerinden bizar bu- lunan yerliler çok 'defa tebdili mekân bile ederlermiş. Bataria #limlerinden Dr, Hardenberg kon ser veren balıkların esrarını çözmeğe mu - vaffak olmuştur. «İzan kerong kerong» tes. miye edilen bu balıkların yüzme öletleri ay. »! zamanda ses çıkarma kabiliyetini de ha. ix bulunmaktadır. Hususi aöülelere malik bulunan bu ba - Jhıklar bu adaleleri dilediği gibi germekte ve ikayuvermektedir, Bam kere ve hüsüsile ka e Kolay iş, kıymetli iş.. 4 Bir iş kolay mı, herkes tarafından yapılabiliyor mu bil kı i Sözün kısası Kundura gıcırlısı se Bahçe çakılı.. E. Ekram Talu A kşamda Vâ dura gıcırtısından bahs ve şi “ kâyet ediyordu. Aziz olduğu gibi, benim de fena halde âsa © 5 bütlin ayakkabı san'atkârlarına mal ef? miyeceğim. Bu kusur ve kabahat ne kullanılan yerli köselede, ne de san'at ğinde (değildir. Bu gıcıri llanat devrinden kalmış bir an'ane © nin bazı eski ustalarca, sebebi bilin * meden devam ettirilmesinden İleri $8 liyor. Padişahlar ekseriyetle vehham olduk larından, oturdukları ( sarayın içindö serbest. gezinenlerden de korkurlardı onun İçin de, oturdukları yerin civa © rından gelip geçenlerin ayak sesleri! duymak, saraydaki her hareketten ha“ berdar olmak isterlerdi. larının behemehsl gicirdar nevinden leca hâkanların vehminden doğan «mâ Hitlerin i diksek yerden geldiği için hemen İngiliz yeğeni İstambnulda moda öluvermişti. İste simdi bu modadır ki devam edip duruyor. Kibarlık ve zariflik icabların” dan sanılan bu çirkin modanm menşi bu suretle anlaşıldıktan sonra, şüphe ” sizdir ki, saltanat devrinin bütün diğe” köhne ve sakim an'aneleri gibi bu d8 tevkedilecektir. Osmonl: padişahlarının cebaneli V€ millete karşı itimadsızlığı bize bir ya” digâr daha bırakmıştır. O da saray bah çelerimizde, gelip peçenlerin yürüme © lerini işkâl ve ayakkablarını harab © den çakıllardır. Hızlı ve serbest yürümeğe mâni olaB ve ses veren bü çakıllar, beşinci Mü * radı yeniden tahta iclâs etmeyi istih “ daf eden Ali Suavi vak'asından sonrör bütün saraylarda, kum yerine, Abdül” hamidin emrile serptirilmiştir. Güya, bunu yapmakla, her türlü sU” fkasd teşebbüslerinin (önüne geçmek kolaylaştırılmış, daha doğrusu © teşeb- büsler güçleştirilmiş olacaktı. Bu tarihi sebeb ihtimaldir, alâka * derlmren malim olmadığındandır kis 9 müz'iç çakıllar hâlâ yerlerinde duruf durur. Alman devlet reisi Hilterin İngiliz ye- ğeri William Hitler Amerikada bir kon- ferans turnesine çıkmıştır. Bu konferans- larda «Alman halkının neler düşündüğü- nu, İzaha çalışmaktadır. William Hitler, Hitlerin üvey kardeşi Aloisin oğludur. Alois Berlinde bir lokanta sahibidir. İn. giliz Hitlerin annesi İrlandalıdır, İngil terede tahsil eden delikanlı, 1932 te Al manyaya dönmüş, orada oturmuş, ancak! geçen sene Amerikaya gitmişti. i İbulaşmış da bizler farkında değiliz! ei Talu yi e Hamburgun bir İngiliz golfcüsü geziniyor ! Hamiburgda Almanyanın en güzel golf sahalarından biri vardır ve burada pro- fesyonel İngiliz golfcülerinden biri hoca- ık etmekte, golf meraklılarına ders ver- mektedir. Harb dolayısile, esir kampına götürülmesi iktiza eden İngiliz golfe bu| kaldenin dışımda kalmaktadır. Ancak her sabah nahiyesinin karakolunda kendisini gösterdikten sonra, şehirde serbestçe do- Taşmaktadır. Greta Garbo yeni bir nişanlı daha mı buldu? Nevyorkta bulunan Greta Garbonun parmağında muazzam bir pırlanta yüzük gören meraklılar, bu yüzüğün meşhur Amerikalı milyoner Dr. Hauser tarafın. dan verildiğini meydana çıkarmışlar ve bundan da artistin nişanlandığı neticesi- Dün üç ecnebi vapt eşyası geldi Dün Imanımıza üç ecnebi vapur gelmif * tr. Bunlardan İtalyan bandıralı Bosforo VW puru demir eşya, yün mensucat, Macar dırak Triza vapuru elektrik, radyo clbâf” İdemir eşya, fotoğraf kâğıdı, ateş kiremi ktuşuk eşya, bakır levha, Romanya bö9 £ dıralı Dacya vapuru da soda ve sut KOS” igetirmiztir. İki motör çarpıştı Evvelki gece sast 9 da Kabataş önünde DİR denie kazasi olmuş, Pınarlı motğeü balık 8 Jarken ansızın önüne çıkan Rize Ilmanıd” baki: 168 numarah Nimetihüda motörü #* İçarpışmış, motörü ağır surette hasara Yatmıştır. Nimetihüdanın sahibi Mintaka Liman #€ İhibinden tazminat istediğini bildirmiştir. İBir motör batmak tehlikesi atlat 10 tonluk Mete motörü evvelki gece KA © İrmdenirden gelmekte iken Kefken mevkii” de şiddeti bir fırtınaya tutulmuş, bal Vü geçen gün kur meslexdaşımın bıma dokunan bu gıcırtıyı ben bizin Bu sebeble, mabeyn halki, kundurak olması için kat'i emir almışlardı. Böy” bem © gıcırtısı kaloş kundura», örnek © Ah a meş'um devir! Nelere, nereler İleliğine müracaat etmiş, Pınarlı motörü $$ mak © j i ne varmışlardır. Nota ile hatıralarını tehlikesinin arttığını gören kaptan, hazüe Jesi clan kömürden 10 ton kadarını geni dökmüş, hamulesini azaltmak suretile W” ilkeyi atlatmıştır. Motör, dün öğleden gor# © e bulunduklarını mükemmel © sürette teşbit/ranlıkla bu germe ve koyuvermeyi öyle seri ia, »debiyatın Karveti bei Ür bile etmektedirler. bir surette yapmaktadır ki suyu dava) gibi yazan adam nm Ğİ memnun kişaf etmiş ve kemale ermiş bulunanı-! asit, tutulan balıklardan 20 kadarını bir) varmaktadır. 9 yıldır, Berlin musiki akademisinin I M dır. Güzel bir dille yazılmış ve bizi sıcak | yayük bakraça vazeder ve odasının ortam.) İşte bu suretle geceleri Sumalra'da davul en meşhur simalarından biri olarak yük- bir m havas içinde tutan bir ro - heyeca: içi o Jan koyar Az sonra konser başlar. Hemen selen ve şimdi de İngiltereye sığınmış man, hattâ alelâde bir aşk ve ihtiras eseriİelekiriği yakar. Konser hitam bulur. Tek- çalan balıkların konserleri dinlenilmekte - dir. de, bizi bu vatana bağlıyacak olan büyük rar karanlık olunca konser gene başlar. Davul çalar gibi oOâ8 veren bü balıklar tesirli kuvvetlerden hiridiz, Edebiyatı ol |» muyan, romanı olmıyan, şilr! olmıyan bir cemiyetin duygusu da yek demektir Duygusu olmıyan bir cemiyetin ise her - hangi bir ideali olabileceğine inanmak i- gin insanın her hakikati inkâr eden bir Karakteri olması vevahnd da cemiyet de . nilan şey hakkında en iptidai fikirlerden Mmabrum bulunması lâzımdır! Garbperestlik, ancak romansız, Şiirsiz, #iyatrosuz, hülâsa edebiyatsız cemiyetler #çinde bulunur, ancak oralarda kolay inki- “Devamı 8 inci sayfada) İSTER Tuhafiye ticaretinde çalışan eski bir ona gideriz, bize daima doğruyu söyler: ISTER İ İNAN, zaman gıyime müteallik ufaktefek eşyaya ihtiyacımız ols; erzaç, belki tapondur, dediğini çok işitmişizdir. İ Balıklar bu sesi saniyede «on defa» çıkar. mak kabiliyetini haiz bulunmaktadırlar, İSTER | tanıdığımız var, ne | a | Temıştık, İ Jsv— nanya ile Dün akşam gene ik b | yana yolu kesiktir, — Garanti edemem, bü malı Viyanadan getirtiyoruz, belki | kar olarda pi NAN. ISTER bulunan Profesör Kahn hatıra defteri tutmakta ve bunu nota ile yazmaktadır. İNANMA! öteberi almak arzuslle bu mağâzeya uğ- aradığımızı bulamadık. Dostumuz. tcaret munhedesi henüz yapılmadı, Vi- tapon mal yok, iyisi de gelmiyor. İşin çı- Bu tavafye tasarruf bakımından faydalı olduğuna: IiINANMA!

Bu sayıdan diğer sayfalar: