31 Aralık 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

31 Aralık 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA | Yerli antranör kursu | * Psee e vrün pm 5 nihayetlendi Beden Terbiyesi Umumi Müdürlü- | pumu” “Son Posta, nın Hikâyesi “umman İ Beyaz geceler İ il Yazan : Muazzez Tahsin Berkand RL den yerli antrenör kursu nihayetlen -| Dünyanin en güzel manzaralarından)nın kanını kayndlıyor; dişleri arasın-İdiğinden dün mezun olanlara diploma- biri de köylerde, bembeyaz karın üze-|dan: «İları verilmiştir. rine vuran mehtab uşığının yarattığı | — Ah kahpeler; ah alçaklar! Sözleri) Altı aylık kurs devresinde çalışmış manzaradır. Dışarıda kar durmuş, rüz-İısılık çalarak çıkıyordu. olan yerli antrenörler dün Kuleli mek gâr kesilmiş, alçak damların ve genişi Münevver; annesinin ince; acıklı se-|tebi jimnastik salonunda âletsiz ve â- kırlarla yüksek ağaçların üzeri bembe-İsini . hâlâ duyuyor gibiydi: letli hareketler yapmışlar, ve boks ha- Yaz bir örtüye bürünmüş... Bu Örtü — Aman ağıtm; sen bilirsin; herifle- reketlerinden sonr# hendbol gösterişi Yıldızsız gökteki yusyuvarlak aydanİrin kafasmı kızdırayım deme. Sana ya- yapılmıştır. Süzülen ışıkla parlamış... İçeriden, 5'-İzık olur. Davetliler meyanında bulunan umu- cek bir odanın penceresinden bu mefis| Lâkin; asıl kafası kızan; kanı beyni-| mi müdür, Tekirdağ meb'usu Rahmi A- levhayı seyretmek ne doyulmaz bir)n. sıçrayan Mustafa idi. Karısına ölke|pak. birer nutuk söylemişler, ve genç- zevk! ile dönerek: lere yeni vazifelerİmde muvaffakiyet Bütün güzel şeyleri hasta denilecek| , SA Sİ) ercmaı ken: bu beri temenni etmişlerdir. bir iptilâ ile seven Münevver hanım, lerin karsısında korkak çocuklar gibi | Yerli antrenör kursunu ikmal eden tabiatin bu güzel manzarasından nefret | elimiz kolunuz. bağlı mı duracağız 35 gence meb'us Rahmi Apak tarafın- eder gibi. bu beyaz geceleri görmemek| Evvel Allah onların hakkından geliriz |dan diplomaları tevzi edilmiştir. için perdelerini sıkı sıkı kapıyarak di-İyiz.. Bu merasimden sonra davetlilere bir Şarısı ile alâkasını keserdi. Ne oluştu? Babası ne yapmı çay ziyafeti verilmiştir. j Münevver hanımı ei ri “İMüinevver bu tafsilâtı pek bilmiyordu.| Dün yapılan mekteb maçları lar için onun bu hareketinin mi MASIİ Yalnız bir akşam onun eve geç geldi- A a me büyüktü: Yaşı hanım, me Hini, yemek yemeden odalarda, sofa- Sa e el z > e ge hatıraların bu beyaz gecelerin|yasda sert adımlarla dolaştığını ve dik-) öle Şi rs ae ene — Sik ii Ke ireei çati dışarısım dinlediğini hatırlıyordu. vam edilmiştir. Birkaç gündür yağan| Bu insan denizi, geriye doğru yarıldık- Filbakika, karlı geceler Münevver), o» Bün yağan kar durmuş, YüsYü-İkar ve yağmura rağmen saha olduk-)ça, değişiyordu. Sipahilerin ileri elen - < ika. karlı & z varlak ay ortalı aydınlatmıştı. Mü- ça muntazamdı. Şeref stadında iki maçileri ile yeniçeri çorbacıları en geriden nımın hayatında çok feci roller OY-| nevver gene gece yarın bağırışmalar vel. b 1. | geliyorlardı. Bu müthiş kalabalığın üs - namıştı. Ömrünün üç korkunç vak'ası yapılmış ve her ikisini de hakem Tarık| önde de, yüzlerce bayrak dalgalan ğ < - Jpatırdılarla uykusundan uyanarak pen-| Özerengin idare etmiştir. BN lakin sinek llasin yenisi Gk #rlamış ve yabancı kimselerin, e MEYAN lar; slpabilerin yeniyeri Ge Yazan: Reşad Ekrem Kırılan saray kapıları En önde, palaspareler içinde, ihtilâin! batak sınıfı yürüyordu. Ayaklar, umu sl miyetle çıplak, yaralı, şiş, çamurdan bir tokalaç olmuş, yamru yumru, iri yarı idi, bazısında bir çarık, yahud kundura enkazı sürüklüyor, bazısında da bir ta - kım bez parçalarına sarılmış bulunu - yordu. Çoğu vücudlerinin en mahrem yerlerine kadar çıplaktı, göğüs, omuz, kol ve bacaklar üzerinde binbir renkte pa çavralar sallanıyordu. Keçekülühlar ü - zerine, bazan da yalın kafaya sarılmış kirli çemberlerin altından yağlı saç de -| metleri fışkırmış idi; tüyrüzlerin yüzü yağlı ve kirliydi, irlerininki yağlı, kirli ve kıllı idi. Gözler, ileride, saray ka- pısma dikilmiş, vahşi bir parıltı ile yanı- yordu. Ellerinde, silâh olarak, sapan ta- şından başlamak üzere muzrak, hançer, bıçak, orak, balta, lobut, kılıç, tabanca, küskü, çeşid çeşid şeyler vardı. ler ârasında bir haber, yıldırım sürati yayılımştı; sadrazam Hafız Ahmed Paş divanı hümayuna geldi. Ken disine relükat eden mutad iüiyeei sarayından çıkmış, padişahın yanına, Sas rayı hümayuna ge'iyordu.. Sadra; i yanında, en fazla iki yüz, üç yüz kisi bus lunabilirdi. İhtilâlin en korkunç bir mında, bu kadarcık insan ile yola çik « mak, muhakkak ki göz göre ölüme atı « mak demekti: ç — Bre koşun Hafız Paşa geliyor!, Daveti, o mahşer kalabalığının bir çalkanmasına sebeb olmuştu. Haber doğru idi. Sadrazam Hafız Ah med Paşa, mutad alayını düzmüş, k is muhteşem takımlı bir ata, azamet ve kar ile kurulmuş, mehterkanesin! dövdü! rerek, önde gidiş ve selâm ağaları, jfnda altın ösküflü şatırları, saraya gelis yordu. Saraya yapılan hücuma rağmen felerini büyük bir dikkat ve ehemmi: le gören Melek Ahıncd ağanın cas; Hafız Ahmed Paşanın saraya gel ni, | silâhtara, zorbabaşıların koyduğu göz » cülerin Sultanahmed camisine haber u * böyle beyaz ısikların altında geçmişti du va TE j | arı düsman askerlerinin avluyu çevreledi-) istanbul Lisesi 3 — Taksim Lisesi 7 ira İ * İcereye Bunlardan birincisi, eski, çok çe Jia görmüştü. Gene birkaç sene evvel- günlere, bir köy evinde geçen çocuklu- Euna aid gözlerini açarak yatağından (fırlamışıİne ertesi sabah karların üzerinde kır- pencereye koşarak dışarıya bekmiştı. İmızı kan lekeleri görülmüştü. i: Gece yarısı korkunç ulume-İki gibi babası pencererlen tabancalı e- lar, bağırmalar, havlsmalar içinde )lini çıkararak avluya doğru sıkmış, ge - İstanbul Erkek Lisesinin enerjik ve düzgün oyunu altında geçen birinci dev| rede Cezmi ve Süreyya iki güzel sayı! yapmışlardır. Devre İstanbul lisesinin 2-0 galibiyetile bitmiştir. İkinci devre! Sur ile Babıhüümayun üzerinde bulu - nan muhafızlar, padişahtan emir alma - dan ateş etmiyecekler, ok atmıyacaklar- dı, Her an saray muhafızları tarafından bir ok ve kurşun yağmuruna tutulacak - ların bekliyerek ayak ayak, saray sur - çurmalarından evvel bildirmişlerdi, ber alınca, bir an şaşırmıştı. Sonra, ko - şup padişahtan evvel Yalı köşkündeki devlet ricaline bildirmişti. Receb Paşa mütebessim, memnun: Silâhtar Melek Ahmed ağa, bunu ha - — Bist bir zahmetten kurtarır! başında İstanbul lisesi bir gol daha İyapmış, Taksim buna Saimin mükem- mel bir şütile cevab vermiştir. Netice- de İstanbul Lisesi 3-1 maçı katzanmış- tır. Avluda en sevgili köpeğile, kızıl gözlü Paket Münevver hir bir kurd, boğaz boğaza cenkleşiyorlar-İ daha babasını hiç, Sirer İkin- de. O sırada babasının yattığı odanmlci bevaz gecenin gizlediği facfa bu idi. penceresi açılarak babasının tabancalı eli uzanmış ve müthiş bir tarraka için kurdu yere sermişti. Ertesi sabah bevaz , karların üzeri kızıl kanla lekelenmisti. Kurd ortada yoktu; amma sevgili köpe- ğini görmek istiyen küçük kıza, onun da aldığı yaraların tesirile can verd! larına şöyle bir on adım kadar yaklaşın-! ca, birdenbire, müthiş bir sel gibi, bir koşuda saray duvarlarına çarptılar. Bu sırada yere yuvarlanmak, bayıl - mak, ölmek demekti... Gerideki kütle ile sarayın surları arasında sıkışıp ölenler,| Gi â boğulanlar sayısızdı, ayak altında ezi Hayriye 8 — İstiklâl O lenler de pek çok olmuştu. Kuvvetli bir kadroya sahib olan Hay| Birkaç saniye sonra da, Babıhtimayum, riye lisesi hâkim bir oyunla birinci dev balta darbeleri altında çatırdamağa baş- reyi 3-0 galib bitirmiştir. İkinci devre |lamıştı. Babıhümayun muhafızları sörat- İstiklâln gözel oyunıma rağmen Hay -İle içeri çağırıldı. Padisshın kat'i müdafa- Dedi. Hafız Pağanın zarafet ve asale tine, bilgi ve faziletine hayran olan Bay- ram Paşa ile diğer devlet erkânı sapsarı! kesilmiş'erdi. Öyle, Bayram Paşa ken - Gini tutamadı: — Melek Ahmed Ağa... Aman oğlum, tiz Hafız Paşaya ulak gönder, sakın ol « mıya ki buraya gelsinler, bir zarar e - Üçüncü beyaz gecenin dramı, fena hir tesadiiftü: Ava çok meraklı olan ve iş gecelerinde civar ormanlara avlan- mıvs giden kocası, baska bir avcının kâzaen attığı bir kurşunin — devrilmiş, karların üzerine kanmı akıtarak can vermişti, rişmesi muhtemeldir, geri dönsünler hattı hümayun ile amel etsinler! Deği, haber verilmişti, ei k z , Dördüncü Muradın Silâhtarı, sadra - Birin Sie > N lediği hatı Münevver, gene bir gece yarısı, ka-İrive iki sayı daha yapmış ve maçı 5-0 DAN İç kapısında yapacağı anlaşı| anı yakından tanırdı, Hafız Paşa, ölüm- Smm Bizlediği hatı- ının. önündeki - telâşlı- seslerle uyan-| kazanmıştır. € ç Ya den korkar adam değildi. Böyle müthiş vi şi a ra bu idi. pi İ Babıhğmayunun muazzam şimşir ka - bir günde Padişahın yanında bulunma « İyi vazife bilen bir vezirdi. Hattâ, bir teh- ilke zühurunda, kendi vücudünü Mura - da siper etmek için bir saniye bile tered- İdüd etmezdi. Melek Ahmed de, sadık bir bendesinin evinde gidip gizlenecek yerde, böyle a İsy göstererek saraya gelmenin o cinne$ derecesine varan bir cesaret olduğunu biliyordu. Ümidsiz olmakla beraber, Ha- fiz Paşaya karsı hemen bir ulak günder- di. Paşaya Bahçekapı taraflarında rast - layan bu ulak Bayram Paşa ile Melek Ahmed Ağanın ricalarım sarzedince, sad- razam kaşlarını çattı: 5 — Bre bunlar beni kim sanırlar, Mührü sahibine vermeden geriye dön » mek lekesini alnıma vurdurlur muyum! Diye bağırdı. Fakat Sadrazam alayı biraz daha ile levip de Demirkapıya yaklaşınca, Sara- ya hücum eden insan deryasından kop - muş en az iki bin kişilik bir kafile tara - fından yolun kesmiş olduğu görüldü. (Arkan var) miş, kocasının cansız cesedini getirdik- lerini görmüştü. Ertesi sabah, bevaz karların üzerin- de kan lekeleri vardı. İşte bütün bu feci hatıralar Münev- inad'arına ilk balla ve küskü darbeleri linmeğe başlar başlamaz, tekbir de dur - Küçücük bir kasabada muştu, Simdi, anlaşılmaz bir uğultu var- dı. Dikenli, paslı, en kalınmdan düdük ! ! kahve'ı n3 gibi ince ölenine vsrıncıya kadar çeşidli Sındırgı (Hususi) — Burada kahve-| hançerelerden çıkan bu seslerde, saray ver hanımda mehtab ışığında parl'van |hane açmak moda helini almıştır. Sek -| kapısının korkunç bir gürültü ile kırılıp beyaz karlı gecelere karsı korku ile ka-'sen, yüz dükkândan ibaret kasaba ça e RM e KL rışık bir nefret uyandırdığı için yaşlı|sırda Şehir Klübü dahil olmak üzere 11İıy 9 Vöz Din İŞ ği hamm her sene, kış tamamile bastır-| kahvehane vardır. vebâne * N İhtilâlcilerin Babhümayundan sarayın! madan evvel odasının perdelerini müa-| Küçük bir kasabasın bu on bir kahvesi birinci avlusuna doluşu, kelimenin en öz yene der, onların sımsıkı kapanabil- akşamları hıncahınç dolmaktadır. İmanasile bir sel gibi olmuştu. Bu akın da, diklerini sözile görmek ister ve dısart- —— len azdan birkaç yüz İnsanın canına mal en li. o'mustu. Babıhümayunun ve birinci av- İlarında acı bir tebessim, gözlerinde Adanarla asri bir hamam © İlunun zaptından sonra sarayın Soğukçeş. ç me kapısı da kendiliğinden açılmıştı. — Su başındaki çocukları kamçıla- uzaklara bakan nemli nazarlârla bu mnuşlar. İperdeleri iviee kamıvarak bevaz «ece. yapılacak Şimdi, orta kapıyı zorlamağa başlamış. Adana (Hususi) — Adana vakıflar) lardı. Orta kapıdan da girip ikinci avlu- — Hasan ağanın davarlarını zaptet- leri» arswn“ kalın bir duvar överdi. mişler. Münevver hanım ebedi uvkusma)vab idaresi şehrin büyük bir ihtiyacına ce-| yu da zaptetti'er mi, saray suk verecek şekilde modern bir ha enini lari) il emeti, — Camiin, arkasındaki semanlığı a-)daldıı mece de, dısarı? kar durmuş.|mam inşasını kararlaştırmıştır. Bu AS5-) gakilerin mutlak ölümü ile neticelenecek teşlemişler. yuvarlak av kırların, ağreların ve evle-|ri hamam Orozdibak meydanı arkasım-| bir boğusma olurdu. Bütün bu sözler Münevverin babası-İrin üzerine bev#z bir ısık sermisti. da kurulacaktır. İşte tam bu sıralarda idi ki, ihtilâlei -İ > mmm 4 zika eş - m am m a — Nereye böyle erkenden”. Hani bir-'saat köşkten, bağdan, korudan bahâedi -| Sustum. Elimdeki kitabın kabile oy » likte kahvaltı etmiyecek miyiz? İyor, Geceki taşkınlığını ibi... )namaya başladım. ” — Manalesci hayir... Hemen dışarı çı - Bir bahisten öbürüne atlış — Evet?. Kazara evlenirsöniz? kacağım. kasma sualler soruvor. Yüzünün sertli -İ — Mutlaka sevdiğimle evleneceğim. — Hiç te misafir seven bir ev sahibi inden hiç ummadığım sıcaklığı bana za| Bir şey söylemek istiyordu. Si pi değilsiniz. manı © kadar unutturuyor ki yemek vak | kestim: Hem yürüyor, hem cevab veriyorum; İti içeri girmekten icin için üzülüyorum. — Boş lâf diyeceksiniz değil mi? Ne — Ben ev sahibi değil, sadece misa -| Gotrada avukatla dereden tepeden u - | derseniz deyiniz, Sonu gelmiyeceğini ben firim. Ri zun boylu konuşuyoruz. o İhtiyar adem |de biliyorum amma ne olursa olsun se « Arkamdan geliyor: — Öyleyse çok tu-| nihayet kendine ebemmiyet | verdiğimi) verek evlenmek güzel şey. ğ haf bir misatirsiniz. Ev sahibinizin neden | sörünce çocuk gibi neş'eleniyor. Biz ye-|* Gözleri odamda, yatağımda dolaşıyor: hoslanıp hoşlanmadığı umurunuzda bile İmekten kalkmadan yağmur o pançurları| — Bakın burada ne rahatsınız? Ni Dİ çıkarmadım. Ya'nız merdivenleri) dÖVDEĞE basladı. Artık sabahki gezinti! ye gitmek istiyorsunuz? z inerken, gözlerinin içine baktım, - Tıpkı | ünid'eri suya düşmüştü. Kalktım. pencereye doğru , eki gibi - baktım ve güldüm. Bir sey Yukarı çıktım. Eşyamı (o toparlamağa | geri döndüri. Bilmem bu heyecan neden? mev debi ikeri iğirdi ve tâ öğİ6 > İbaşladım. Meğer benim minnacık odam | Odam bana her zamandan daha şirin gö- yle etin iel arı ve vi ÖNE yeme İgne karışık şeymişi rünüyor. Sanki bütün huzurum onun koy. asili yele ei Yere bağdaş kurmuş, koca sandığa ki- nunda... Dışarısı soğuk mu soğuk, karan. Sevilen y ; tablarımı yer'estirmeğe uğraşıyordum. |lik mı karanlı! İkincisini daha vazıh bir şekilde ha- tırlıyordu ve bunda gizlenen fatia daha tüyler ürpertici idi. Memlekete düşman girmişti. Evler - de, pünlerdenberi matem vardı. Kim- senin yüzü gülmüyor, kimse başını dik tutamıyordu. Gece oldu mu, evlerin pencereleri; kapıları sımsıkı kapanıyor; arkasına destekler dayatılıyor ve ev halkı ocağın başıma yaklaşarak fısılda- şıyorlardı. — Kör Alinin kızımı kaçırmışlar, — Muhtarın evini soymuşlar. «Son Posta» nim edebi tefrikası: Nakleden: Neyy'r Kemal Artık düşüncelerimle yalnızım. Dü -'maz bir ateşin - ona dokunmak ateşinin - me mi? Doğrusu onların ne ol - birdenbire damarlarınızı tutuşturduğunu u ben bile bilemiyorum. Vahidi bu duyarsınız, kadar değiştiren ne idi? Bir şeyler yap-| Bilsen ne nefis mshlk! Aman Halük, mak istedim, yaptım. Fakat yaptığımı ne olur, gel de beni bir budalahk etmek- Kendim de bilmiyorum. Ne çıkar? İçim- ten kurtar. Vaziyet gayet tuhaf. evde deki gurur dindi ya... |hemen hemen yalnız gibiyiz. (Yenge - rahat rahat atılabilir, yarası Artık hayata min ihtiyar avukatı da burada amma, o-| dünyayı huzur içinde görebilirim. nu hesaba katmıyorüm.) Genç kızın ne O beni istedi, ben reddettim. gidecek bir veri, ne de bir arkadaşı var, etmek ne ec Her halde bir a a .1$ey... Korunun buzı köşelerinde 'çimden v Gi EE H ağ 5 Sonteşrin (gece) İlaşmalıyım. BE a ek an a İse bir dalga yükseldi, boğazın” tıka as kal le KE e a ii a — © Kestane körumu > |alısacakım. Sen bu aksam mektubumu di. Az kalsın... Oh, hayır, hayır kanların İdemelnn Ka nek ev sahibim de J| Şaka m5 No münszebetf TMM Sevgili Halikcuğum, (*7 alır almaz derhal yola çık. Yarın dörtte hepsi Külünç şey... Hepsini umutmalı -J77 EVĞL a 7 İl derce ciddiyim: Bu Siiyatan Sli Bilsen başıma meler geldi. Yengem - bekliyorum. Kararsızlık icindeyim. Ça -|Yım. — X ve Bu ne hal? Ns yapıyor -İbaliniz namına hayırlı olacağını siz den kalan yerleri teslim ulmak için buk gel Gözlerinden öperim. e emi e MERE Sir TÜK böyle Sf bilirsiniz. Mademki dünyeyı ta MR...) ye KA eğ Miyetir' imi “bilsin Arkadaşın | gör beni âdeta Vahidin kucağına attı, Bu ; hemen dönmekti. Fakat burada öyle bir PAN. Şaene avAlAK e ene Benç kızla karşılaştım ki kızıl saçları,| Sahi, A m ai Orada, soluk ışıkların altında hariku Zümrüd gözleri, sık kirpiklerinin ormanı! min a em Be — Sabahtanberi nerelerde idiniz A -| — - Saçma... Hazırlanmak da neyet.)y. bir güzellik alıyor. Sözünü dinle 2 Size «gitmiyeceksiniz» demedim mi? Be- nimle evlenecek, hep burada kalacaksı - mz. Yere çömeldim, bir kahkaha attım: Tamadığım yer kalmadı, dedi. Yürür gi- bi yaptım: — Daha her tarafı bilmiyor. İ sunuz. Yoksa çabucak bulurdunuz. Be - İraber geliyor: — Yooo!... Öy'e çabucak | Şrasından insana meydan okuyan bakış- ları basımı döndürdü. Çılgınca bir karar verirsem hic şaşmıyacağım. Böyle kız an- Sik binbir hayalle dolu roman sayfala- sem... Onunla f — Dünkü düşüncelerinizden neye bir- denbire dönğünüz? Hani bana «yen, : imekle bitiremiyorlar. Ben daha görme - dim. Üzümü seversin. Gelince beraber tadarız. Postayı kaçırmamak icin acele ediyorum. Yarın uzun uzun konuşuruz. i zanneğİYOrsu zin srzusunu yerine getiremiyeceğiniziş a Hayatta esine rastlama- Sonteşrin 4 (Kestane korusu) keğlipöaimez. Nadi bana bu karlar sert ni zannediyorsunuz? lame pal De İRRLLER d e eme m “Büyük — 0, dündü. Sizi daha iyi görül odaya "girsin, anlaşıl- ii sabah Vahid Bey kahvaltıda yalnız zer : ldı. Avukatla ben erkenden çayımızı yı görmek istiyorum, Kimsenin tahak -| miştim. Bugün bambaşka düşünüyorum. — Yalnızım diye bana'âcıyorsunuz da İlüm yok... Günün birinde kazara evle - ondan... değiştiriyor. Yarım inirsem... i bir samimiyetle — Sert mi) davranıyorum? Affediniz, kabahat be -, notu: Bu mektub bir|içmiştik. Sast dokuza doğru tam kapı -İnim değil... Analığım bana bu güzel ter- kümü, mirneti alına girmeğe tahammü- defte -İdan çıkıyordum. Vahidle yüz yüze şek fbiyeyi vermiş, bigi v Sözü birdenbire geçer. O da ne aid yaprağına iliştirir. dik. Suratı biraz asıktı: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: