19 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

19 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA üncü yıldönümünde posta pulunun arihine bir bakış Avrupaya musallat olan harb dolayı sile dayanın en şayanı dikkat bir hâdi- Besl sessiz geçmiş bulunuyor. Bu hâdise Posta pulunun istimale başlandığının yüz Yılı bulmasıdır. v Posta pulunu ilk defa olarak 10 :ânu- Dusani 1840 ta kabul eden memleket İn- Biltere olmuştur. Posta miş icad ve tatbik edildiği ta - Tihe kadar posta ücretleri mesafe üzerin- den hesab edilirdi. Ücreti mürsil değil, Mürsilünileyh tesviye e Posta pulunun müci: ! 1835 senesi yi mevsimi esnasında ir Rowland Hill adında zengin bir İngülz İngilterenin şimalinde bir seyahat yapı - Yordu. Bir gün bir köy evinin önünde durak- lâdı. Tam bu sırada bir posta müvezzii bu &ve biz mektub getirdi. Evden bir gen$ kız çıktı ve zarfı evirdi, çevirdi, fistnn DE tuttuğunu sordu. R Zi bir şi'in istemişti. Halbuki bu in veremiyeceği bir para idi, Genç Kız İçini çekti: - — Mektub erkek kardeşimden geliyor... Fakat param yok ki mektubu alayım, ne Yapayım, geri gidecek!.. dedi. Sir Reneland Hill genç kızın bu hâline çok acıdı. Posta ücretini tesviye etmek İstedi, Fakat genç kız bu talebi reddetti. ve «Kardeşimle öyle söz'eştik. Sıhhatte ise adresi o şekilde yazıyorken bi- kar bakmaz anlıyorum ve mek- tubunu O kabul (o etmiyorum» (o dedi. #tacı uzaklaştığı sırada Sir Rowland Hill düşündü, düşündü. Bu gibi hilelere Meydan we mahal veren bir usul her hel- de İyi olmasa gerekti. Bunun ıstahı nasıl kabil olabilirdi? İlk İngiliz posta pulu, «siyah peni» denilen kenarı tartılsız pul Posta pu'unu icad eylemiş olan Sir Rowland Hil Proje tetkike başlandı. 13 Şubat 1836 tarihinde Sir Rowland Hill istidasında şu cümleyi kullanmıştı. «Posta damgasını alabilecek vüs'atte dört köşelik bir kâğıd parçası...» «Bu kâğıdın arka tarafına zamk sürer ve bu suretle zarfın üzerine Yapıştırırız» Zarfı Posta Sir Rowland Hill, böylece bugün isti- mal eylemekte olduğumuz posta pulunun temelini attı. Fakat İngiliz posta idaresi bu çok pra- tik fikri derhal tatbika yanaşmadı. Posta zarfı usulünü tercih eyledi. Bu, postanın bir resmini taşıyan bir zarftı ve resim de büyük bir şöhret kazanmış bulu- muyordu. Resmi William Mulresdy adın- da bir ressam yapımıştı. Fakat halk posta zarfını hiç benimse- medi. Bu usulü matbuat ta tezyif eyle- meğe başladı. Nihayet posta idaresi Sir Rowland Hill'in pulunda karar kıldı. Kraliçe Viktoryanın profi'ini havi ba- İnan ilk pul sivah renkte idi. İsmine Black Penny denilmişti, kıymeti bir pezi idi. Bu pul, 10 Kânunusani 1840 tarihinde ilk defa olarak istimale baş'andı. 1841 senesinde pulun rengi kırmızıya kalbedildi. 1834 senesinde de dört tarafı tırtıllandı. İngi'terenin her tarafı Oiçin posta ücreti bir şilin olarak tayin edildi. Black Penny İngilterenin usulünü tatbik eden ilk| memleket İsviçre o'muştur... 1843 sene-| sinde posta pulunu kabul eyledi. Brezilya ve Amerika Birlik cümhuriyeti hükü -| metleri bu usulü 1847 de kabul ettiler.) 1849 senesinde ise Pransa, Belçika, Bav- yera da posta pul'arını benimsediler, Kestane yemekleri E vime gelen kalabalık misafir grupundan bir kadın, etajer üzerinde duran İramsızca bir kadın mecmuasını eline alâ. Sayfalarını çe- Ne mükemmel! Dedi. Ben bir manto veya rob mode-| li gördüğünü tahmin etmiştim. Fakat yanlış tahmin ettiğimi ikinci cümle - sinden anladım: — Kestane yemekleri tarif ediyor. Kadın ve erkek misafirlerim alâka - dar oldular: — Kestane yemeği mi? Mecmuayı elinde tutan kadın.., — Hem ne yemekler, dedi, kestane gorbasından, kestane yahnisinden tu tun, kestane kompostosuna kadar her şey var. Tam on dört türlü yemek. Misafirlerimin alâkaları artıyordu. Fransızca bilen biri: — Verin mecmuayı ben de okuya yım, dedi Bir başkası; — Okuyup. tercüme edin de hepi - miz öğrenelim.” Teklifinde bulundu. O Mecmundaki keslane yemeği tariflerinin hepsi o - kundu, tercüme edildi; dinlediler. Mik tarlar üzerinde notlar aldılar. Ve her - kes hir şey söyledi: — Ben yarın bir kestane çorbası ya- pacağ'm. — Pastası hoşuma (gitti. Giderken kestane #lır, muhakkak yaparım. Kompostosu güzel olacak. Yarına e - sâsen komposto Oo yapacaktım. kestane kompostosu yaparım. Misafirlerim gittikten sonra mecmu. ayı elime aldım. Kestane yemeklerinin tarif edildiği sayfayı buldum. Düşün - düm.. Bu mecmuadan Türkiyede satı « lan miktar pek az değildi. Hattâ bazı mecmualar. bundan tercümeler yapı « yorlardı. Eğer mecmuayı alanların hep si kestane yemeklerine misafirlerimin gösterdikleri alâkayı gösterdilerse, kes tane istihlâkinde oldukça ehemmiyetli bir tezayüd hasıl olacaktı. Bence fransızca mecmuada çıkan ya- zın memleket meyvacılığına yaptığı hirme?, tramvaylara, vapurlara asıla « cak ve kestane istihlâkini © arttıracağı zannedilecek «kestane yer tarzındaki pankertlardan daha çok faydalı olmuş- tur. İmes İlulasi | Bunlar biliyor mu i diniz ? 7) Balık avlıyan fareler Yeni ( Ginede S bulunan. balık 3 avcısı fareler, ba- Lıkları kuyrukla « rile (o yakalarlar. Bu fareler sahil - de kayalar üzeri - ne oturur ve kuy- ruklarını suya sallandırırlar. Balık gelir, kuyrukları- hi sir e oraya takılı kalır. onlar da yruklarını sudan çıkararak kuyruk Kristof Kolombun Cumaları Kristof Klomba uğurlu gelen gön Cuma idi. Hindistanın deniz yolunu keşf için hareket ettiği gün Cuma idi. Denizde kuşları gördüğü gün de Cuma idi. Kara gördüğü gün de bir Cumaya tesadüf etmişti, 70 gün seyahatten son- ra bir Cuma günü karaya ayak basmış. tı. 17 Mayis 1493 de Barselona dön- m Gün gene Cuma idi. * Bir arı bir lokomotifden Posta ücretinin az masraflı ve kolayca | esat etti, noktai nazarını bildir ikrinil | İnai'tere hükümeti posta pulu mucidi |ucunda takılı balığı yerler. kuvvetlidir! i tahsili için rö'yapman (a1? müdafaa etti. Rowland Hil) hiç urutmadı. Ona 500,000 in Bir ar kendi N , O gün bu adam posta pulu fikrini kl OPosta idaresi keyfiyeti tetkik eylemek franklık bir sermaye, 50.000 franklık ta 2925 metre derinl'kteki sikletinin 30 mis- > SR | defa olarak tasarladı. Hükümete müra -İüzere husus! bir komisyon tayin eyledi. İsenelik bir tekaüdiye ücreti verdi. a e N ar bir yükü ; hacerisemayi çekebilir. cüsse itibarile bir lokomotif. O | Arizonaya 1886 senesinde bir haceri © Mukayese edilirse, arı bir lokomo- | İsmi düşmeli ve yere görülmüştür Harak ğande okay Di dok Şimdi. kâşifleri bu haceri semaviyi| birkac misli fazlasmı sürükliyebilirdi, yerden çıkarmakla meşguldurlar. 225 * detre derinlikte kazdıkları çukurdan Filipin nikâhları sonra Hecesi semaviyi bulmuşlardır. Filipinde iki genç evlenecekleri za. j Nikel madenini havi olan bu taşın a - man ebeveynleri birbirine yakın ayni grliğı 365.000 ton gelmekte olduğu|boyda iki patmiye ararlar. Buldukları |tesbit edilmiştir, zaman gençleri bu palmiyelerin altla- x rına götürürler. Genç erkek ve genç Dünyada en fazla balık © (ii: palmiyelere tırmanırlar. Genç er ( TARİHTEN SAYFALAR -J Bağdadda bir facia Anasının kucağından alınıp idam edilen vali ve oğlunun cesedine kapanarak ölen ana tarihi kahisler muharriri yazıyor | yiyenler kimlerdir ? kek, genç kızın tırmandığı palmiyeyi (Z “Son Posta,,nın : : yakalar. kendine doğru genç kızın ol m den soğumalarını icab ettirir, aman ana- Dünyada en fazla balık yiyenler Fi, |Yakalar. gru zın alnı rt 1163 den 1246 senesine kadar, & - <ığım, gel bundan vazgeç, beni halimellipin yerlileridir. Her ailede bir sene | kendi alnıma dokununcaya kadar çeker, İ Yukarı bir asır, Osmanlı imparator- İLİMİZİN, ayla bırak!, Sasi üzlalınlar birbiri Tağunün en büyük ve zengin vilâyetle - i zarfında istihlâk edilen (o balık üç yüzlalınlar birbirine dokundukları zaman Finden Bağdad, Kölemenlerin elinde kal- Miş, Kölemenlerden on bir vali, Bağdadi Yarı müstakil Siare etmişlerdi. Bunlar - da Said Paşa devri, korkunç bir fa - Gia İle kapanmıştı. Said Paşa, Kö.cmenlerden onuncu vali ir entrika ile pek genç yaşın- teyin edilmişti. Pek kısa süren de kanlı bir sahne ile kapanmıştı. Bağdadın Kölemen valile - da vali anasının adamlarının Etrafına toplanan «mehlikalar, gi e $id suiistimale alet olurlardı. Bağdad v cidden kiymetli iş adamları birer köye! de Mnatuluvermişti, Said Paşa, Bağdad valiliğine nafl oldu. zaman Bağdad dışında bulunuyordu. İŞİ eniştesi Davud Efendiyi kendisine aya Yapmak, yani, vilâyetin bütün ida- Tesini eniştesinin eline vermek olmuştu. Davud Efendi, Sall Paşanın üvey eniş - yi Büyük Süleyman Paşanın ikinci arısından olmuş kızının kocası iğ De - derli bir adamdı. Süleyman Paşanın kö- Bağdada kayıkla Dicle üze- ii baz Davud Efendi de, birkaç İ gün sonra, Sahd Paşa askeri ile büyük bir çer Paşa kayıkla doğruca nehir ke - narındaki saraya gitmiş ve hemen ana - sının huzuruna çıkarak elini öpmek iş - temişti. Fakat anası elini vermemiş: — Saidim bir daha bana yüzünü gös - terme. Bir yandan ortağımıa damadım kâhya yaparsın, öbür yandan da gelip eli- mi öpmek istersin! Halbuki bunlar ba - banın vaktindenberi benim düşmanım Gi |duk'arını pek güzel bilirsin, şimdi ya he- men Davud Efendi azlolunmalıdır, ve ilâ sütümü ve yüzümü sana haram ederiri, ne sen oğlum, ne de ben senin anânım! Demişti. Paşa: — Anacığım, bu olmıyacak bir iştir,İde bi bu adam babamın damadlığa #eçtiği kö- lelerinden iken efendisi tarafından mzadilelerindendir, benim de eniştemdir, ne ©- ni ve damadlıkla taltif edim id Paşımın kâhyası olur olmaz, işe dört sarıldı, 1.İlursa olsun yabancılardan bin kat iyidir, sadikane hizmetini görüp dururken se -| Efendi, bebsiz azli dostlarımızın boşuboşuna hiz- Demiş ise de fayda vermemiş, anası - nın ısrarı ile Davud Efendiyi azletmişti, Azil haberi, Davud Efendiye, alayla! Bağdada girerken tebliğ edilmişti. Da - vud Efendi, hemen alayı terketmiş, evine gidip kapanmış, fakat bu muamele çok gücüne gitmişti. Davud Efendinin azlini, anasının 15 - rarları ile, paşanın diğer sadık bendelş - rinin uzaklaştırılması takib etmişti, Az bir zaman zarfında Bağdad hazinesinde para kalmamış, valinin anasının etrfını alan dalkavuklar tarafından fırsat, gani- met bilinerek yağma edilmişti. Diğer taraftan, Davud Efendi de, Kö - lemenlerin bazı küskünlerini etrafma toplamış, avlanmak bahânesile Bağdad - dan Süleymaniyeye gitmiş, orsdan, tatar ile İstanbula müracaat ederek Bağdad e- yaletinin kendisine verilmesini dilemişti; ve bilhabssa, ikinci Mahmudun gözdesi meşhur Nişancı Halet Efendiye dehalet etmişti, Bu aile münaferetine şöyle bir entri- 'ka da karışmıştı: Halet Efendinin Yahudi sarrafının Az- râ adında bir kardeşi vardı, Bağdad sar- rafbaşısı olmek istiyordu. Halet Efendi uyun teinini için Said Paşadan ili - maş etmişti, Fakat Bağdad sarrafbaşısı, Said Paşanın anasının adamlarından idi. Halet Efendinin ricası reddedildi. Halet çok kindar bir adamdı. Ricaları- (Devamı 9 uncu sayfada) elli kilodan fazladır. Okuyucularıma Cevablarım Mersinde Bayan «L. Lo &: — Darılmazsanız söyliyeyim, anlat- tığınız hikâyeyi hayal mahsulü adde- diyorum. Fakat bir saniye için yanıl « mış olduğumu kabul edeceğim: Bah - gettiğiniz vaziyet tahakkuk edöcek 0- lursa muhitinizi değiştirmek mecburi- yetinde kalırsınız ve neticede nadim olursunuz. * Bayan «B.B. Pe ye: — Yanılıyorsunuz. Almayı tasav - vur ettiği kizin babasından yardım kabul etmeyi düşünen erkekte gurur bulunmaz, nefis izzetide bulunmaz, gururu ile nefiş izzeti olmıyan erkek- te ise samimiyet aranmaz, size tavsiye ederim, trkasına düşmeyiniz. * Bay Karabibere: — Sevdiğiniz kız size, bay amca, di- nikâhları yapılmış sayılır ye hitab ediyor. Bakıyorsunuz 17 ya - #ındadır, siz ise 34 dü geçmek üzeresi- niz, ne yapayım? diyorsunuz. İki şıktan biri Günün birinde kızı bulur, «Bey am- ca sana âşık oldus diye söze başlartı- nız, yahud da bana masal söylemek « ten vazgeçersiniz, * Eskişehirde Bay «1, K. Bin ye. — «Tanıştığınız genç kız nişanlıdır, fakat nişanlısını sevmiyor, size müte- :sayildir, siz de nou seviyorsunuz, Ve ne yapmanız lâzım geldiğini soruyor- sunuz. Basit: Kizin ailesini görünüz ve hâdiseyi olduğu gibi anlatınız. * «Sima da Bayan «<P, K» & — Kuvvetli karaktere sahib olm kimse istemediği süjeyi dü kudretine maliktir, karakteri zayıf © Jan ise bu meseleye takılır, kölir. Ka * Tarı siz vereceksiniz. TEYZE

Bu sayıdan diğer sayfalar: