24 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

24 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gazetecilik âlemine şayanı dikkat malümat - Harbin garib bir cilvesi: Amerikan gazetelerinin İngilz imparatorluğu dahilindeki satışları 3 milyon arttı ĞKİSİŞ GER DECORATED ii. # Tabı adedi günde iki milyonu geçen bir İngiliz gazetesi: Deyli Ekspres Nüfus miktarı nazarı dikkate alı -, arsa İngiltere, en az yevmi gazeteye malik olan memlekettir. Bütün İngil - terede intişar eylemekte oolan yevmi gazetelerin sayısı 196 dır. Bu miktar - dan 24 ü Londraya aid bulunmaktadır. Pazar günleri ise Londrada ancak 19 gazete intişar eder, onlar da bir gün| evvelinden basılır... Gazetelerin adedi| az olmakla beraber tabı miktarları yük sektir. Bundan başka sayfaları boldur. İngilterede çıkan yevmi gazeteler - den beşinin tabı adedi böl bol birer mil. yonu geçmektedir. Bu gezeteler 16, bazan da 24 sayfa olarak intişar etmek. tedirler. İngiliz gazetelerinin tabı adedi sür - atle yükselmiştir. 1914 senesinde yapılan hesabda 16 milyon halk için 10 milyon gazete tab- edilirdi. 1932 senesinde 18 milyon halk için tabı adedi 29 milyona varmıştır. Amerikan gazetelerine gelince: Amerikan gazeteleri adeta kitab geklini almış bulunmaktadırlar. Sayfa adedleri İngiliz gazetelerinin sayfala - rından fki bazan da üç kat fazladır. Pazar günleri neşreylemekte oldukla- rı ilâveler de nazar: dikkate alınırsa bunları eve taşımak için herhalde bir! bamal tutmak lâzım gelir. i Amerikan gazetelerinin tipleri adela stendardizedir. Amerikan gazeteleri - nin azim ekseriyeti siyasi değildir, ti - caret gazeteleridir. Amerikan gazete - eri bilhassa reklâm işleri ile meşgul 0- Yurlar. Bu gayeye erişmek için ellerin. den geldiği kadar çalışırlar. uğraşır - İtiraf eylemek lâzımdır ki bu husus- ta onların ayarına yetişen başka hiçbir millet gazetesi yoktur. Burada garib bir meseleden bahse - başladıkları sırada kendilerine model olarak İngiliz gazetelerini seçmişler - di. Şimdi iş tamamile değişmiştir. İn - giliz gazeteleri Amerikan gazetelerini taklide başlamışlardır. Son zamanlara kadar İngiliz ga - zetelerinde fazla yer tutmakta olan si- yaset işleri yavaş yavaş azalmıştır. Bu gün İngiliz gazetelerinin başlıca gaye. ler! halkın bilgisini arttırmaktan ziya. de onu eğlendirmektir. Amerikada olduğu gibi İngilterede dahi büyük ve kudretli matbuat tröst- leri tesis edilmiştir. Bu tröstlerin te - sisi keyfiyeti işin mali ve ticari bir şe- kil aldığını açıkça isbat eylemektedir. Tu tröst işi o kadar dal budak sal - mıştır ki bazı Fransız gazeteleri bile «Anglo Sakson» matbuatı tesiri altına girmişlerdir. z İş böyle giderse bütün beynelmilel matbuat dört beş büyük tröst tarafın- dan idare edilecektir. Avrupada harb hali hâdis olmamış olsaydı bu tröstleri herhalde iş başın » da rörmüş olacaktık. Harb vazivetinden istifade eden A. merjkan matbuatı olmuştur. Yapılan hesaba nazaran Avrupada harb başlı | yalıdanberi yevm! Amerikan Hazete - lerinin tabı adedi 3 milyona yakın art- mıştır. Bu artmaya sebeb yalnız Ame- riken karileri değildir. Amer'kan ga - zeteleri İngilterede ve husüsile İngil - tere müstemlekelerinde pek büyük bir| Şira içen bir genç zehirlendi Kasımpaşada oturan 15 yaşlarında Hakkı adında bir genç, o civarda şıracılık yapan Şemsi adında birinin dükkünından bir bar. dak şıra içmiş ve bir müddet sonra zehirlen. me alâlmi göstermiştir. Hakkı tedavi edilmek üzere Beyoğlu has - tanesine kaldırılmış, zehirlenme hâdisesi et, Zaman delim; Amerikan gazeteleri intişara Kadına köşeyi dönerken yetişmişti.: — Kızım biraz durur musun? tab ediliyordu. Niyazi bey şapkasını çıkararak ona yaklaşmıştı. xl t Mz kadın ne kadar ürkekti. isine ile bakıyordu. Dah, bir söz söylemeden: p — Vallahi ağabey bir daha buralar- da gözükmem, dedi. Bir işim vardı. Zn em y onun İçin uğradım. allah, annemin ölüsünü daha yapmam! de Niyazi bev şaşırmıştı. Kadın birine benzetmiş olacaktı. Yzivaran gözlerle, eşi) ezilip büzülüyordu. — Bu defalık birak beni ağabey... Niyazi bey yumuşak bir sesle: — Beni birine benzettin galiba kı. zım! dedi. Ben seni ilk defa görüyo - rum. Niyazi beyin sesindeki yumuşaklık gerç kadının korkusunu yakıştırmıştı. Bordu: z — Siz zabıtai ahlâkiye memuru de. gi misiniz? Niyazi bey korkunun sebebini anla- mıştı; cevab verdi. — Hayır kızım» Genç kadın derin bir nefes alm tavırlarına bir emniyet hâkim olmuştu. e den ne istiyorsunuz?. rafında tahkikata başlanmıştır. «Son Postar bın tefrikası; 10 — Bir şey soracağım, şayet bir mah- zur yoksa. bana cevab verebilirseniz büyilk iyilik edeceksiniz. Kadın. karşısında bir baba şefkatile konuşan saçları vaktinden evvel beyaz- lanmış. bu asil tavırlı adama hayretle bakıyordu.: — Buyurun efendim. Nazarı dikksti o celbetmemiz ihtimali var... Köşedeki muhallebiciye kadar zahmet eder misiniz? Muhatabı, kendisini yukarıdan a : şağı süzdü; bu süzüşün intıbalarını, düşün- ea süzgecinden geçirdikten son. Ded Muhallebiciye ği gidelimi. girdiler. Orada ayni fasileden iki kadın müşteriden başka İru, kimse yoktu. Genç kadınla Niyazi | | | | — Ayak üzeri konuşabilir miyiz?.. çıkarmadı. be-İtazelerken söyleyip söylemetmeği düşü- MR A «Son Posta» nın zabıta romanı: 50 Rıdvan Sadullah müstehzi bir tebes - sümle gülümsiyerek cevab verdi: — Cinayetlerinizi... Ha, söze başlama- dan evvel lütfen tasrih edin, siz yalnız Hüsnü Beyle Ahmedin katili misiniz) yoksa Raif Beyi öldüren de siz misiniz? Delikanlı alt dudağını dişlerile kemi- rerek birkaç saniye düşündü. Sonra bey- nine saplanan bir düşünceyi Miladi, atmak istiyormuş gibi başın silkeledi. Nihayet Rıdvan Sadullahın, gözlerinin tâ içine bakan bakışlarına karşı acı acı gü - lümsiyerek: — Evet, benim! dedi. — Şu halde yemgeniz Leylâ Hanımı da barda siz öldürmek istediniz? — Ben öldürmek istedim. — Peki bütün bunlara sebeb ne? — Raifin mirasına konmak arzuşu. Bü- tün varisleri ortadan kaldırıp tek başıma kalmak istedim. Delikanlı artık tereddüd devresini at - latmıştı. Kendisini yastıklara (o bırakmış, 'linde şahlaniyor, Bütün irademi kaybedi- gözleri yarı kapalı, Rıdvan oSadullahın yorum ve öldürüyurum. suallerine adeta evvelden ezberlemiş gibi! | — Tıpkı romanlardaki mücrimler gi - cevablar veriyordu. bi... Kendi kendinizle dalma mücadele — Peki Raif Beyi siz öldürdünüz. Se-| halindesiniz. İçinize giren cinayet şeyta - beb de malüm., Ya Raif Bey kardeşini ne-| nını oradan çıkarmak üzere boğuşup du- ye öldürdü? ruyorsunuz. Bazan siz onu yeniyorsunuz, Oda derin bir sessizlik içinde idi. Ne -| bazan o sizi mağlüb ediyor. Buhran 2a- fes almaktan bile çekiniyorduk. Rıdvan | manlarında kendinizi kırlara atıyorsunuz. Sadullah biraz müstehzi, biraz lâkayd! Böyle değil mi? #uallerini sanki gelişi güzel sıraliyordu.| o Rıdvan Sadullah aşikâr bir şekilde a - Serkomiser onun tam aksine derin bir he-|lay ediyordu. Fakat Necdet bunu farket- yecan içinde idi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. | miyerek gizli derdinin ârazı kendisine en Biraz öne eğilmiş, gözlerini delikanlıya | latılan bir hasta gibi tasdik etti: dikmişti. Müddelumumi muavini not ai-! — Evet, evet, tapkı böyle! makla meşguldü. Onun da heyecanlı ol - İ — Şu farkla ki size cinayetleri işleten duğu renginin sarılığından anlaşılıyordu. | Bana gelince delikanlının itiraflarındaki ' konmak hususurdaki maddi plânınızla kat'iyet ile Rıdvan Sadullahın müstehzi pek âyarlı şekilde seyrediyor. Mirası bi- ve İikayd tavrı arasında bocalıyordum. | rakacak olanla mirasta hissesi bulunanları Rıdvan Sadullah acaba niçin böyle 181? | öldürdünüz veya öldürmek istediniz. Yal Necdetin sesi yeniden işitildi: nız anlamak istediğim bir nokta var. Raif — Raifin kardeşini de ben öldürdüm. | Beyi neye hapishaneye attırdınız? O öl - Serkomiser odaya bir bomba düşmüş gi| medikçe siz mirasa konamazdınız. bi sandalyesinden sıçradı. Başını kâğıdla-| — Başka türlü şüpheleri üzerimden rından kaldırmıyan müddelumumi müs») atamazdım. Evvelâ mirasta hisseleri olan- vininin rengi büsbütün soldu. ları öldürüp Raifin hesabını görmeyi Ve Necdet ayni vaziyette, yastıklar Üs- | sonraya bıraktım. Bu suretle cinayet - tünde bitab, devam etti: lerin miras için işlendikleri de mevzuu - — Onu da ben öldürdüm. Suçu Raifin | bahs olmıyacaktı. Raif nasıl olsa hapisha- Üzerine attım. neden çikardı. Onu hapishane içinde de — Şu halde bu işin bir muhasebesini! öldürmenin veya öldürtmenin çaresini yapalım. Dört katil ve bir de katil mak-| belki bulabilirdim. sadile cerh... Bize vaktile pederinizden| oŞimdiye kadar müstehzi bir eda ile ko- kalan bazı emlâkin mevcudiyetini haber | nuşan Rıdvan Sadullah birdenbire ciddi- vermiştiniz. Pek fakir bir adam sayılmaz-| leşti. Kaşlarını çatarak: sınız. Şu halde yalnız bir miras meselesi! o— Bu itiraflarınızla mülâkatın çerçe - için bu kadar cinayet fazla değil mi? vesini çizmiş olduk, dedi. Şimdi deha e- — Haklısınız... Sebeb yalnız bu değil..İ saslı bir şekilde görüşmiye başlıyabili - oluyor ki kan dökmek arzusu içim | riz. de mukavemet kabul etmez bir karar ha-| o Necdetin kaçamaklı bir bakışla endişe SE Ş CENNETLİK GÜN AHKÂRLAR —” yin yüzüne mânglı mânalı bakıp, gü- lüştüler. Biri diğerine: — Yosma bir enayi yakalamış! Dedi. öteki de ilâve etti: — Paralı bir budalaya benziyor. Bu sözleri ikisi de işitmişlerdi. Ni - yazi bey aldırmadı. Genç kadın, onlara âteş püsküren bir nazarla baktı. Sesini nüyordu anlaşılan. Bu vakit kazan - mak için başvurulmuş bir çareydi. Yan gözle karşısındaki adamı süzdü. Tavır- ları insana emniyet telkin ediyordu. A- sil yüzünde bariz bir iztirab görünü » yordu. Bu adumun belki de karısını, sevgi - lisini. kim bilir nesini takib eden bir r ; v koca, bir âşık olmas: ihtimalini düşüm. z m pa hiç i li dü. Konuşurken, şimdiye kadar kim - İM senin hitab etmediği şekilde kibar ve — Kızım, sen bir apartımandan çık- müşfi L 3 ğ şfik davranıyor. «kızım» diyordu. e e Bu kelimeyi duydukça, bu hürmeti bilmem icab ediyor. Sakin beni ağzın- vi dan lâf almağa en lim me gördükçe çoktan ayrıldığı insanlığa memür falan zannedeyim deme.. kor .İmuvakkat de olsa. döndüğünü hissedi- kup da hakikati gizleme. Beni apartı- İyordu. Ne zamandanberidir ki, insan - man sakinlerini öğrenmeğe ( sevkeden |ların hoyrat hareketlerile, haşin söz - âmil tamamile şahsi ve hususidir. lerile karşılaşıyordu. Vücudünü. şeh - Genç kadın. çantasından âynasıni ve |vete nezrettiği gündenberi, & koynuna Junu çıkardı. Dudaklarının. boyasını İgirdiği erkekten, gördüklerine, konuş- tuklarına kadar herkes ona başka güz- ruhi hastalığınız Raif Beyin mirasına! Yazan: CEVAD FEHMİ Recdetin itirafları Necdet suallere ezberlemiş gibi cevablar veriyordu içinde Rıdvan Sadullaha baktığını farket tim, . — Raif Beyin katlinden işe başlıyalım. Yeğeninizin bizimle görüşmek üzere ha- pishaneden çıkacağını ve Yeşilköydeki köşke gideceğini nasıl haber aldınız? — Size mektub getiren mahküm Ralf ten Leylâ Hanıma da mektub getirmişti. Kendisine evde içki ikram ettim, Sarhoğ- luğundan bilistifade size gönderilen mek- tubu açıp okudum. — Ve derhal plânınızı çizdiniz. Hâdi- se gecesi spor otomobilini garajdan çı - kararak Yeşilköye gittiniz. Yanınızdaki kadın kimdi? Onu gördük, sesini de duy- duk. Necdet birden cevab vermedi. Rıd- van Sadullah tekrarladı: — Bu kadın kimdi? Nişanlınız Neo- lâ hanım mı? Delikanlı birden kalkındı. Dirsekle- rinin üstünde yarasının müsaade et - tiği nisbette doğrularak sesinin bütün kuvvetile haykırdı: — Hayır hayır! Neclânın bu alâkası yok! — Ya, öyle mi? Şu halde bu kadın kimdi? Necdet tekrar (yastıkların üzerine düştü. Kısık bir sesle: — Metresimdi! dedi. — Metresiniz, ha! Demek bir met- resiniz vardı. İsmi? — Söyliyemem. — Sebeb? — Onu bu yola ben sevkettim. Za - vallı kadın bana olan sevgisi yüzün » den cinayet işlemeye kadar sürüklen - di. Şimdi ismini vererek onu darağa * (Devam: 11 inci sayfada) le bukmış, hakir görmüş. bir çok in - sanları tiksindirmişti. Erkeklerin kaba munmelelerine © derece alışmıştı ki, hepsini birbir ayni sanıyordu. Yatakta. salyaları a « kan. gözleri dönen. ayaklarmı yalayan erkekler bile, işleri bittikten sonra ba karet etmişler. dürtüşlemişler. kaba muameleler yapmışlardı. - — Kızım- Bu yıllardanberi ilk defa işittiği bir kelimeydi. Ona bir kısmı orospu, bir kısmı yosma demiş, bir kısmı da türlü adlarla çağırmıştı. — Kızım! Bu kelime bütün benliğini değişti » ren sihirli bir tesir husule. getirmişti üzerinde... -- Söyliyeyim efendim, diye söz6 başladı.. Apartıman Aysel isminde or * ta yaşlı bir kadına aiddir. Aysel takma adıdır. El'an güzelliğini muhafaza e * den dehşetli bir kadındı. o randevu © vi olarak işletir burasını.. Bütün müş” terileri kibar adâmlardır. Öyle herkesi almaz içeriye... -- Bir şey daha sorabilir miyim? A» sıl bence ehemmiyetli olan da bul. işlerle — Sorun bakalım, Yoksa sizin de bir kimseniz ni buraya devam eğiyor? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: