22 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

22 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Şubat SON POSTA sveç ile Norveçin Fin harbi karşısında aldık iEmekli general Hi. Emir sıl harb ce olan o garbde, Ren ve Sar boylarında, derin ve korkunç sükün, rde de yalnız ge- rilla harbi deva ken tâli bir hab gahnesi olan İskandinavyada müthiş bir boğuşma oluyor. Boğuşma diyorsak mü- baliğa etmiş olmuyoruz. Çünkü Sovyet Rus kıt'aları, yığıldıklan Kareli berza- kında, Fin müstahkem mevzilerine insan ve malzeme zay na bakmaksızın dai galar halinde hücum ediyarlar, , Diğer cihetten, bihakkın asker olduk- larını bütün dünyaya ebediyen isbat e- den Finler, Ladoga gölü şimalindeki ha- reket harbi sahalarında Rus fırkalarına hergün ağır zayiat verdiriyorlar. Bütün bunlar Finlerin ölmez bir şan ve şerefin en yüksek derecelerini kazan- maları için iyidir. Fakat zaten mahdud ve küçük olan Fin ordusunun tabii olan insan kayıblarını doldurmak için mem- lekette hizmete elverişli edam kalma- mıştır. Birkaç gün evvel bir İngiliz ga getesinin Finlândiyada bulunan muha- biri Finlândiyanın harbe devam için a- dam, silâh ve malzemeye ve zatürrie İ- Finlândiyaya çok büyük ve hayati bir yardım teşkil edebilir, Kezalik yalnız 2,8 milyon nüfus olma- ları vaziyet AN Erkilet “Son Posta,, nın askeri muharriri anenessnsdonsans10s0030sasamsaansamsssamdanaanı — müttefiklerin böyle bir vaziyet idamesi- İne muktedir o'amıyacaklarını tahmin ederiz. Çünkü İskandinavyanın Sovyet Bir otobüs yolculuğu ihangirde oturan bir dostumun evinde misafirdim, Gedğp sanat on birde: — Gitmek vaktidir. Dedim, ayağa kalktım. Cihangirden İstanbul taralına geçmek te epey mese- le, Toprak sokakların çamuru, tramva- yın uzaklığı, taksi bulunamaması. Benim zihnim bunlarla meşgulken dostum; sanki zihnimden geçenleri an- lamış gibi: — Hiç merak etme, dedi, şu köşeden çık, otobüs bulursun. — Otübüs ha, mükemmel. Hem ucuz, hem de seri, Yalnız durak yeri nerede? — Onu ben de bilmiyorum. Sen bine- cek olduktan sonra, nerede olsan o du- rur, | —Am Çık dediği köşeden çıktım. Yirmi otuz adım ilerledim. Bir korna sesi duydum. Arkama baktım, Otobüs geliyordu. — Ya durmazsa! Diye düşündüm. Daha otobüs çok u- zakta iken elimle: — Dur! İşaretini verdim. Boşuna işaret verdi- jğimi anlamam geç olmadı. Çünkü oto- büs daha bana yaklaşmadan biraz geri- den gelen bir adamın yanında durdu. Kondüktör kapıyı açtı, Hani Mahmudpaşa esnafı dükkânları önünden kim geçse: — Efendim aradığınız burada, hamam İtakımları, yazlık bluzlar, son moda pi de onlar gibi: — Eminönü, Beyamd, Fatih, Edirne- kapı, Diye bağırdı. Adam başını çevirdi, o- tobüsün kapısı Kapandı. Korna çalındı, iotobüs ilerledi, ve benim olduğum yerde malar, diye bağırmazlar mı, kondükiör! memnun olmuştum. Herhalde şoför, o- turduğu yerden soldan sağdan geçecek taksileri, hususi otomobilleri görmüyor- du ki kondüktör onu ikaza mecbur kalı- yordu. Hiçbir taksinin, hususinin olo- büsle çarpışmadığına bakılırsa, kondük- tör vazifesini Miyıkile yapıyordu. Hattâ kısaca «otomobil» demeyip; otomobil ne- vilerini taksi, ve hususi olarak bırbirin- den ayırması da vazifesinde ehemmiyet- siz teferrüata bile çok dikkat ettiğine de- lâlet ediyordu. Otobüsümüz, kağnı süratile ilerlemek- te devam ediyordu, Durak mahallinden gayri yerlerde insan görünce duruluyor, durak mahallerinde ise, insan görmeden İdakikalarca durmak suretile bir insan görmek ve bu insanı da otobüse almak için bekleniyordu. Ben otobüse bineli belki yarım saat olmuştu. Bu yarım saat içinde yarım ki- lometreden az mesafe katetmişlik, Kon- düktör şoföre haber verdi; — Ağır ol, müşteri geliyor, yan sokak» tan bir'karaltı gördüm. Otobüs durmuş, kondüktür kapıyı aç- mıştı. Bağırdı: — Eminönü, Buyazıd, Fatih, Edirne kapı. Yolculardan biri şikâyet edecek oldu: — Daha ne kadar bekliyeceğiz. Kandüktör izahat verdi: — Müşteri geliyor, şimdi hareket ede- İriz. Ayak sesleri yaklaştı, Könaâi ir susmuyor, #oütemadiyen bağırıyordu; â — Haydi bayım acele edelim, Eminö- nü, Beyazıd. Fatih, Edirnekapı. Tık, tık, tık... Ayak sesleri yaklaştı. Kondüktör gördü, kapıyı kupadı. Ben de gördüm ve güldüm. Gelen bir insan de- gil, bir sokak köpeğiydi: lâçlarına muhtaç olduğunu en açık ve #-işına rağmen barış zamanı ma'ik olduğu) Rusya ve Almanya tarafından istilâ ve, — Dayan, cıklı bir dille söylemişti. Bütün müşa-| 16 piyade, 3 süvari ve 6 topçu alayı üze-| taksimi bilhassa İngiltere için yeni bü-j0, Ker? daha durdu, kapı açıldı. Otoyaş | Otobüs gene kağni süratile ilerledi, hidler ayni şeyi tekrar ediyorlar. Biz de,! rine kurulacak olan 6 fırkulık Norveç or-İ yük tehlikeler hazırlar, gi Ni — Ağır ol Fin harbinin başındanberi, bu şeci (Fin- Türk) kavminin kendi başına nihayet bahara kadar mukavemet edebileceğini,' onun için fiili askeri yardıma muhtaç olduğunu her vesile ile tekrar ettik dur- duk. Her şeye rağmen Finlândiya yalnız barbediyor. Şuradan ve buradan gelen ve gelecek olan cem'an birkaç bin gönül- Tünün, bilhassa daha mahdud adeddeki muharib gönüllülerin Fin'erin derdine dusunun da yardımını hesaba katacak olursak Finlândiya muhakkak kurtulur. j çünkü bu yafdımlar Fin ordusunu en az bir misli derecesinde arttırır. Mükemmel silâhlı ve askeri değeri yüksek takriben 25 fırkalık bir ordu vücude gelir. Bu hakikat İsveç ve Norveç hükümet- lerince gayri ma'üm değildir. Finlândi- İcelli eden heyecanlı alâka pek büyüktür. Finler Ruslar tarafından imha edile- rek Rusya nihayet bu bedbaht memis- ket üzerinden İsveç ve Norveçe doğru garba: yürürken OAlmanyanın, Zigirid hattının verdiği mahfuziyet sayesinde, meselâ takriba 20 fırkalık bir kuvveti görb cephesinden ayırıp İskândinavyaya göndermesi kendisi için güç bir şey olmı-|,.... iyaya yardım lehinde bilhassa İsveçte te-| yacaktır. Böy'e bir vaziyette müttefikle. | *“re rin İskandinavyaya kuvvetler (o gönder- hareket etmemişti, Kondüktör talfel ci- ne dönerek; — Eminönü, Beyazıd, Fatih, Edirne- kapı! Diye; üç kere seslendi. Taifei cine, de- dim, çünkü civarda hiçbir insan görül- müyordu. “ Nihayet kapı kapandı. Kewdüktör, ş9- — Dayan! Nitekim işte gazetelerde ökuyoruz; «Fin-İ meleri pek tabif olursa da bu biraz geç) , Dedid (bu tâbir de yeni çıkmış, eski- Gene kim geliyordu. Bu seler de kö- pek olmasın. Diye düşünüyordum. Kondüktörün, şoföre söylediklerini duydum; — Üç hafta evvel önünde bulunduğu- İmuz aparlımandan iki kişi çıkmış, 6t0- İbüse binmişlerdi. Belki gene oradadır. ilar. Hele sen birkaç korna çal, Şoför birbiri arkasına belki yirmi de- fa korna çaldı. Apartımandan çıkan ol- madı, deva olabileceklerini sanmak hata olur.|lândiyaya gidecek İsveç gönüllüleri rel-İve güç olmuş olur. Çünkü müttefik, kuv-|den «tamam» diyorlardı). Şoför korna | — Dayan! İsparyaya İtalyan gönüllü lejyonları |$i ile İsveçin müdahalesi taraftarı birçok | vetli ve emsalsiz Fin ordusu artık yok g)-| Saldı, tekerlekler gıcırdadı, benzin ko| Otobüs hareket etmişti Fakat gene kimseler İsveç genç'iğine hitaben bir be-| muştur. kusu bir kat daha arttı, bu duman gözle-| kağnı süratile. gilmiş ve bunlar Frankonun galebesini temin elmişlerdi. Fakat bunların sadece| yanname neşrederek mağlübiyeti İsveç adlari gönüllü idi, Çünkü seçme siyah gömlekli sübay ve erlerden ve en mo- dern silâh, malzeme ve harb arabaların- dan teşekkül etmiş hakiki alay ve fırka- lardı. İşte, İngiltere, Fransa ve İtalya- dan ve İskandinav mem'eketlerinden Finlândiyaya ancak bu çeşid gönüllü &- lay ve fırkalarının gitmesi müessir bir yardım olabilirdi. Görüyoruz ki Finlândiya adamsızlık- tan çok sıkılıyor ve bir Finli on düşman- la uğraşmak mecburiyetinde bulunuyor. Fakat bu böyle devam edemez. Finlündi- için büyük bir tehlike teşkil edecek olan Pin ordu zayiatının tamamlanmasını is- temişlerdir.» Bunlara rağmen İsveç, res- mi askeri yardımdan çekiniyor ve Nor- veç, bitaraflıktan zerre miktarı ayrıl- mak istemiyor. Bunun sebebleri Sovyet Rusyaya kar- şı duyulan korku değildir. İsveçi de, Norveçi de çekindiren ve sindiren asıl Alman korkusudur. Finlândiyaya yardım ateşile yanan kendi halkına karşı müşkül vaziyette bulunan İsveç hükümeti Fin - Rus har- ya yakında dermansız düşüp ka'acaktır.| bine müdahalenin mahzurlarını izah €- Buna mukabil müttefiklerin şimdiden Petsamoya büyük bir ordu göndermele- ,ri halinde hem Finlândiya kurtulur, hem İde İskandinavya himaye edilmiş olur. Eğer Almanlar, bu takdirde, İskandinav. | harbine müdahale ederlerse o zaman müttefikler az bir kemmiyet olmıyan Fin, Norveç ve İsveç ordularile birlikle hem Finlândiyayı kurtarmış, hem de İs- Kündinavyanın müdafaasına daha iyi muktedir olmuş olurlar, Herhalde askeri ve siyasi aklı selimin müttefikleri nihayet Finlere yardıma ve İskandinavyayı garantiye sevkedece- İğini ummak şimdilik bir hayal kurmak difalarının denizlerde vücude getirdiği &- rimi kararttı, Otobüs kağnı (gıcırtısile hareket etmiş, ilerliyordu, Kondüktör ikide bir: — Solda taksi. ... Solda hususi. Diye şoföre sesleniyordu. Kondüktö- rün şoförü, bu sözlerle ikaz etmesine Yeni doğmuş el'i iki ada 19 uncu asırua vukuu gelen volkan in- İdalar 54 ye baliğ olmuştur. — Süratli olduğu için tercih edilen © tobüs bu muydu acaba? Kendi sualime kendim cevab verdim: — «Çelebi böyle olur, bizde de sürat Gİzmal gh slüsi dediğin.» No renk göz makbul Amerikada bir gazete bir anket ya « parak karilerine kadın gözleri arasında hangi rengi beğendiklerini sormuştur. değildir Ankete cevab verenlerden yüzde yet « Fin hükümeti bir yandan 9 ilâ 17 yaşın-|derken bilhassa Almanyanın İskandinav- daki erkek ve kız çocukları ziraat işleri-! yaya taarruz edeceğini ve ilk evvel İsveç | he çağırırken şimdiye kadar şu veya bulile Finlândiya arasında Botni köwlezi ü- H. E. Erkilet # Havanın kıymeti İnsan havasızlıktan beş dakikada su-|0İSi Yeşi! gözü, yüzde yirmisi mavi gö- sebeble cephe hizmetinden istisna edil-İzerinden yapılmakta olan nakliyatı ke- Miş olan 18 ve daha büyük yaştaki hiz-İ seceğini öne sürmüştür. Filvaki öyledir mete elverişli bütün Finleri silâh altına|de. İsveç, bu halde Fin - Rus harbine celbetmiştir. Bunlar Finlândiyanın en) müdahale edecek olursa Almanyanın ta- son gâyretleridir. arruzuna uğraması ve Botni körfezi mü- Vahim akıbeti müdrik olan Pin hükü-|nakalâtı kesileceğinden İsveçin şimdi meti ayni zamanda fiili askeri yardım) Finlândiyaya yapmakta olduğu türlü için İskandinav ve devletlerine ve müt- yardımları da yapamaz bir hale düşme- tefiklere mükezrer müracaatlarda bulun-|si pek kabildir. Onun için İsveçin mu- muştur. Fakat muvafik cevab alama-! hafaza ettiği şimdiki siyasi durum şüphe mıştır. yok ki mantıkidir. İsveç hükümeti ve İsveç kralı Firlân-| Bundan çıkan netice şudur ki Finlân- diyarın İstediği fiili askeri müdahaleyi diya diğer Iki İskandinav devletinin 9 yapamıyacaklarını bu defa da bildirmek! askeri yardımlarına o güvenemiyecektir, elim mecburiyetinde kaldı'ar. İsveçin | Çünkü mesele sadece Sovyet Rusyaya Finlândiyaya, fiili askeri olmamak çarti-| karşı harbe tutuşmak meselesi değildir. le her türlü yardımda bulunduğu bir has| Korkulan şey Almanvanın müdahalesi- kikattir, Fakat bu (6,5 milyon nüfuslu) |dir. ğı Şehir Mec'isinde azadan biri eğlenca yerlerinda türkçe konuşulmasını istedi Dün toplanan İstanbul Şehir Meclisi, ! Belediye zabıtası ta'imatnamesinin mü- İ zakeresine devam etmiştir. Vali ve Bele- diye Reisi Lütfi Kırdar dünkü toplantı- da aza arasında bulunmuştur. Maddelerin müzâkeresi sırasında aza- dan Ekrem Tur ayağa kalkmış, şunları söylemiştir: — Eğlence yerlerinde bulunanlar bir çok dillerle konuşuyorlar. Hattâ bu yüz- İden bazı hidiselerin polise intikal ettiği loluyor. Eğlence yerlerindeki konuşma- Jar, takdimler türkçe olmalıdır. Ancak, küçük ve bitaraf İskandinav devletinin durup dururken mahza Finlere yardım için, kendini harb ateşine atması bekle- Fakat bir lâhza İsveçin Fin - Rus har, | türkçe bilmiyenlerin başka dille konuj- bine müdahale ettiğini, Almanyanın ga masına izin verilmelidir.» Meclis, Ekrem İskandinavyayı istilâya kalkıştığını to-| Tur'un teklifinin bir temenni olarak zap- suzluktan bir haftada, uykusuzluktan on |2ü ve yüzde onu da siyah ve elâ gözü be- ğendiklerini bildirmişlerdir. günde ölür. İki genç kızdan Hangisi? , Bay «M.T.» Bir buçuk sene ev - vel fiilen çalışmakta olan bir genç kızla tanışmış. ara sıra konuşmuş fakat münasebetleri daima yl > 'rçevesi içinde kalmış. Mi fakat henüz karar vermiş değil Tam o sırada karşısı- na ikinci bir genç kiz çıkmış, bu nemez. savvur ve kabul edelim. Bu takdirde İn- Pilvakt Finlândiyayı mahvedecek teh-)| gi'tere ile Fransanın İskandinavyaya da- Mkenin İsveçe de teveccüh £ edebileceği! ir olan durum ve kararları acaba ne ola- doğrudur. Kezalik İsveçin barış zamanı cakfir?. Müttefiklerin bu kadar yakınla mevcud 22 piyade, 4 süvari ve 6 topçu'rında bulunan navyanın nihayet alayı üzerine ilk elde kurabileceği 7:10 Polonya gibi taksimine karşı acaba gene fırkahk seferi ordusu takriba 210 harblmi seyirci kalacaklardır?. Ne kadar mü- ta geçmesini kabul etmiştir. Şehir Meclisi Pazartesi günü toplana- caktır. Sebze Hali ıslah edilecek Belediye sebze ve meyva kalinin ısla.| hına aid projeyi ikmal etmiştir. Tahsi-| uçağı ve bir alay muharebe arabasile| tereddid veya soğukkanlı olursa olsunlar|sat temin edilince ıslahata geçilecektir. | genç kız ailesinin siki kontrolü al - tında yaşıyor, sokak hayatı ile ülle- ti yoktur, erkeğe verdiği sempati hissi de birincisininkinden azdır. fa- kat Bay «Mi. 'T.> bununla da evlene. bilir, ve benden soruyor: - Hangisi münasib? Kurar verebilecek vaziyette de - GONÖLİSLERİ ğilim, elimde mevcud malümstı pek noksan buluyorum. Birinci genç kız hayatı yakından görmüşe benzer. 'Hüviyetinin tamamen anlaşılmış ol ması lâzımdır. İkincisi ise tamamen kapalı bir kutudur, içinden ne çıka- cağmı tayin edemezsiniz. Şahsen Piyongoyu sevmem. şüpheli şeyi &l- mam, Biri bilinen. diğeri bilinmi - yen iki madde karşısında kalırsam karar vermeden evvel bilmediğimi de öğrenmeğe çalışırım. Hatırıma gelen bir noktayı daha kaydedeyim: Sevginin âmil olma - dığı birlesmelerde hiç olmazsa men- faatin rol oynamış olması lâzımdır. Bay M. T. bu noktada sessizdir. iş te beni kararsız bırakan müphem noktalardan bir tanesi daha TEYZE

Bu sayıdan diğer sayfalar: