22 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

22 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YENİ NESİL mamanın YAZAN e Muhittin Birgen SON POSTA maçları dün Kız mektehleri voleyhol de devam etti ün sabah (gazeteleri okurken'rihine nisbet edildiği zaman, daha dü -|ma kalıb ezberlenmiş erit, kelimesinin Şimdiye kadar hiç mağlüb olmıyan Çamlıca takımı Peyaminin Pazar yazı üzerin- nün adamıdır. Henüz onun Hüsmü Aş -| de de durdum. Haftanın muhtelif hâdize- Kından pek çoğu beyti zorluk çekmeden leri arasında alaycı bir dikkat gezdiren ezber terennüm edecek pek çok insan Peyami, gelecek neslin yanlış kitabla - Vardır ki aramızda yaşıyor. İstanbulun! rından bahsederken, Şeyh Galibin Hüs. mes'ud günlerinin neş'eli kahkahalarını, Bü Aşk ünvanlı eserinden bâhis birkaç! Bir neş'e bu kim beyana sığmaz, satırı bugünkü lise mezunu daktilonun Bir handesi âsümane sığmaz! mütemadiyen tekrar edilmesi demek de- Zildir. MIM bir duygu, bir insanda, an - cak, bütün geçmiş bir hayat selinin asır- la rarasında ruhlarda biriktirmiş olduğu bir tortedur. Bu tortunun gelecek nesil- dün yeni bir galibi İlerin ruhlarında da yerleşmesi için, on ların geçmisi tanımaları ve anlamaları, basil yanlış yazdığına aid birkaç nümu- ne veriyor, sonra da istikbalde Hüsnü Aşk'ın «Hasan ve Aşk, şekline gircce-. ğini, hattâ, bizzat Şeyh Galibin dahi, ge- lecek mesil tarafından bir sinama sahne vaz - pardon, mettör ansen- olarak ta- mınacağını söylüyor. diye tasvir eden ve ismi henüz Tünel |hattâ bilhassa uymaları lâzımdır. Hep bi- civarında yaşıyan Galib Dede, bir mev |liriz ki geçmiş denilen şeyler, bugünkü- İlevi şeyhi olmaktan ziyade bir şairdi. ler gibi yaşamazlar ve unutulmıya mah- Hem de, bazan bir takım duyguları, yu- küm kalırlar. Ancak, eğer unutma, ruh- İkardaki misalde olduğu gibi, en modem |J#Tda ve kafalarda herhangi bir tortu » şairlerden daha modem ve fakat tabif Nun teşekkülüne mâni olacak dereceye kadar gidecek olursa, yarınki nesiller, Peyaminin istikbale aid bu kehaneti şekillerde ifade etmiş olan coşkun ve in- beni acı acı tebessüme sevketti; çünkü, |e hayali bir şairi kehanet boş değildir; aynen bu hâdise | Belki de bu ince hayalli derviş ruhlu değilse bile, buna benzer şeylere pek ya-'$air, bir gün gelecek, Türkiyede, ondan kında belki de bizler bizzat şahid ola -| bahseden edebiyat tarihçileri tarafından cağız. Hattâ, buna benzer şeyler bügün-| «Şeyh Galib, döner dervişlerden biriy - den görülmeğe başlamıştır. Meselâ, daha 'di, diye, herhangi bir Fransız kitabın -| iki hafta evvel Âşık Yunustan uzun U -İdan tercüme edilmiş bir elimle le anlatı- zadıya bahseden bir takım yanlar gör -|Jacaktır. Evet, Fransızların «döner der- dük ki bunlarda Yunusa hep ebüyük ç;,, dedikleri dervişliğin «mevlevilik> ruhu bomboş bir ferdler kalabalığı hali- ne gelebilir. Naml bugün Afroditi tanı -| yanlar, Hüsnü Aşkı ve hattâ Mevi ve Si-| yahı tanıyanlardan çoksa ve Şeyh Gali- bin ismini hatırlıyanlar, sinema artist - lerinden rastgele birinin hayatını derin derin tanıyanların yanında, birer mahcub ekalliyet halinde fseler, yarın da kendi varlıklarma yabancı olan duygular ara- Türk şairi> ünvan: veriliyordu. «Büyük» ve «şair» kelimelerini yan yana getir » mekle Yunusun mevkiini yükseltmek tiyenler, onun âşıklık ve sofuluk vası! ların: tamamen unutmuşlar, hattâ, da fenası, sezmemişlerdi. Hattâ, bahset- mek bile kabildir ki, «âşık» ve «solu denilen tipin, eski zamanlarda ne oldu- ğunu, bunların Türk tarihinde ve Türk demokrasisi içinde oynadıkları rollerin neden ibaret bulunduğunu, yeni edebi - yat tarihçilerimiz ne öğrenmiş ve anla »- muşlardır, ne de bundan sonra anlıya - caklardır! * Daha bugünden bile mekteblerde «Hüsnü Aşk» m ve Şeyh Galibin belki de ismini duymamış olan gençler, dil ve edebiyat hocalığına başlamış değil midir- ler? Mekteblerde, «Mekke» yi «Peygam- berin mezarının bulunduğu yer» olaruk anlatan okitablar görmedik mi? Hattâ, Mekkeden ayni tarzda bahseden ansiklo- pedi sayfaları yok mu? Halbuki, bunları yazanlar, henüz Şemsettin Saminin Ka- mus-bi-Â'lâm'ını kolaylıkla okuyabile - cek insanlardı! Demek ohiyor ki Peyaminin alaycı dikkati bu hâdise üzerinde beyhude ye- re durmuş ve gelecek neslin Türk ede - biyatı tarihi hakkındaki bilgi ve fikir «| lerini güzel bir karikatürle şimdiden can-| Jandırırken lüzumundan fazla bir müba- lâğaya kapılmış değildir. Meselâ, Şeyh Galible, Galib Dedeyi ayrı ayrı insanlar olarak öğrenecek mektebli" gençlik, Türk cemiyetinin eşiği üstündedir, pek yakın bir zamanda bu gençliğin ayakları © eşiği atlayıp aramıza karışacaktır. Halbuki, Şeyh Galib, bu milletin Odasından cevab vermeden çıktım. El'an kafamın içinde iki düşünce çar- pışıyor. Birincisi, suiniyetin bayrağı nı taşıyor. Aklıma diğer kâtibin söy - ledikleri geliyor: Çapkın (ve küstah bir adam! Acaba şeytani zekâsı bana taarruzunu şefkat, himaye maskesi al- tında mı yaptırıyor. fena bir maksad: mı var?. İkincisi. hüsnüniyetin ta kendisi. avukata minnet, alâkasından dolayı sevgi duyuyorum. Bana güler yü? gösteren. fena hiç bir harekette bu - Junmıyan bu adamı birdenbire nasıl kötü bir niyetle itham edebilirim! Gece yarısı, odamda bu satırları ya- zarken iki kuvvet arasındaki harb h8- Yi devem ediyor. Şüphesiz yatağıma uzandığım zaman, yarın da ve netice- ye kadar sürecek. ve. şüphesiz bu harbin hakemi zaman ve netice ola - cak! Şimdiden hiç bir hükme saplar - mamak istiyorum. Azami de a müteyakkız davranacağım, 13 Temmuz. Yazıhaneye geldiğim zaman masa - mı kaldırılmış buldum. Hayretle arka- daşa sordulum zaman, manidar bir) Şapkasnı asarken sordu: gülüşle pu cevabı aldım: — Birin masa beyin odasına gitti. Badema örnda çalışacakmışsınız. Öyle Hizum görmüş Aptallaşmıştım. Ne söyliyeceğimiİgerektir olduğumu bilen genç, pek yakın bir za «İsında kendilerine milli duygu aramıya! manda aramızda tamamen kaybolmuş bir İmuhtaç insanlar yetisebili:. Bu, öyle ker- tip haline gelecek! kunç bir tehlikedir ki, onu görmemek için * gözlerimi kapıyor ve noktayı koyuyo -| Her zaman söylerim, milli olmak, bas-İrum! | ( Eskişehirde eskrim müsabakaları |) Eskişehir (Huasi) — Eskişehir es-|vermiş olduğu çayda kolun tertib ettiği! kirmcileri arasındaki ikinci teşvik müsa-!diğer müsabakalarda kazananlara mükâ- bakası da geçen hafta Halkevi salonunda |fat tevzii merasiminde bu gençlerden yapılmıştır. Bu müsabakalara bir sene-'dördüne de mükâfatları vilâyet mektup- denberi öğretmenleri İlhaminin nazaretilçusu tarafından verilmiş ayni zamanda altında çalışan sekiz genç iştirak etmiştir. mezkür çayda iki gösteriş müsabakası Gençler bu vesile le büyük kabiliyete! yapan eskrimciler çok takdir kazanmış- malik olduklarını ve bir senelik çalışma-| lardır. dan hakkile istifade ettiklerini isbat et. Resim müsabakalara iştirak eden e#- mişlerdir. krimeileri öğretmenleri ile beraber gös İki gün sonra Halkevi spor kolunun) termektedir. Kr mektebleri arasındaki voleybol maç - Jarı dün büyük bir heyecan içinde Kız Mu. alim mektebi salonunda yapılmıştır, Program mucibince üç müsabaka yapıl - ması lâzim İken Şişii Terakki Lisesi akımı bu hafta da gelmediği için Erenköy bük - men galib sayılmıştır. irinei müsabaka Kndilli ie Boğaziçi ta- kımiarı arasında idi. İlk seti 15.4 gibi bir sayıyla kazanan Boğaziçi diğer iki seti 19-9, (15.11 kaybettiğinden Kandili galib geldi. Son maç Ligde'en güzel oynayan ve en Ayi vaziyette olan Çamlıca ile İnönü Hseleri arasında oynandı. İnönü lisesi gözel ve he- sablı bir oyunla ik geti 15.7 kazandı. Bu maçta Çefmlisamin o mağlöbiyeti bir sürpriz olacaktı. Çok temkinli ve gayet isa. betii paslaris derhal rakibini müşkül Yı siyette bırakan Çamlıca takımı 15-6, 15.1 i— ylarla Iki seti birden kazanarak nâmağlüb bir takım olduğunu bir defa daba isbat e derek şampiyon olda. Balkan güreş ekipleri birkaç güne kadar geliyor Altıncı Balkan güreşleri Martın İkişinde başlıyacak, öç Marla devam edecek son müsabkalar dözt Mart gecesi yapılacak ve nihal karşlaşmalırdan sozra oyunlar ka - panmış olacaktır. Mıntaks ve Türkiye birincilikleri dolayı - sile esasen hazır bir vaziyette olan güreş - gilerimizden on beşi de on gündenberi şeh. rimizde ciddi bir kontrol alında imâçlara intizaren İdmanlarına devam etmektedir - Jer. Seçmeler önümüzdeki Cumartesi günü Beyoğin Halkevinde yapilacaktır. Mil güreş takımımız, birinci Balkan gü - reşlerinden İtibaren tam beş karşılaşmada zaferden zafere stliyarak daima birinci oi- muş ve bü sparun kolay kolay yenilmez Ç0- AHKÂRLAR —? A e ee — Neden?. — Gelenleri burada kabul ediyor - sunuz. Size gizli şeyler söyliyenler, a- Diyebildim. Odaya gidip, masamın) ile sırlarını ifşa edenler olur. Ben var- başına oturduğum vakit beni bir dü -!ken tereddüd edebilirler. sünce almıstı. Bu hareket garibime git) Gürültülü bir kahkaha attı: mişti. Ya kâtibin gözlerindeki manalı — Saçma. bana söyliyebilen. senin bakış, Bu bakışta pek çok Kasıd şeyilyanında da söyler. Burada çalışmanı mevcuddu: daha münasib gördüm. Bazı şeyler dik İkaz, istihza, allah versin diyen birİte etlirmek, dosya aramak icab ettiği mâna. yavas yavaş taarruz başladı, yılzaman çağırmak uzun sürüyor. Böyle ifade eden bir iğneleme. yakınımda bulunun daha iyi. — Bonjur Güner hanım! Buna memnun olmadığımı ihsas e - Birden sıçradım. Öyle dalmışım ki..İden hafif bir sesle: avukat gelmişti: — Siz bilirsiniz, dedim. Nasıl ister- — Bonjur efendim. seniz. Fakat rahatım da kaçmıştı o İçerikli odada iken boş zamanlarımı istedi - ğim gibi tasarruf ediyordum. Şimdi yer müsavi efen-|kayıd altına giriyordum. Serbest hare- buram mahzurlu olsa|ket edemiyecektim. Fakat ne çare?.. “Yazihanede bulunduğu müddet, ol- şaşırdım. Buns ne münasebetle lüzum görülmüş olabilirdi? Yalnız! — Yeni yerinizden memnün musu- nuz”. — Benim için her dim. Herhalde İZNİ * duğum yerde büzülmüş olarak çalışi- yordum. Ara sıra. lüzumlu lüzumsuz bir şey söylediği, sorduğu zaman, kısa cevablar veriyorum. Önüme (yığılan kâğıdlardan, daktilo makinesinden her başımı kaldırışta. gözümün ona her ilişişinde gözlerini Üzerimde, masanın altında, bacaklarımda buluyorum. A - yaklarımı nereye koyacağım: şaşırıyo- rum. Ne ise ki, yazıhanede pek kalmı- yor. Bu göz kırpmadan tetkikleri te - cessüs mü, beni deneyor mu, yoksa yi- ne suiniyetin bayrağı altına mi gire - yim? 14 Temmuz: Gece Bir türlü gözüme uyku girmiyor. Yatağın içinde bir sağa bir sola dönü- yorum. Bazan dalar gibi oluyorum. Feka! bu ancak iki dakika sürüyor, ge ne siçriyorum. Akşam yazıhaneden çi- karken: — Eve haber veriniz Güner Hanım, yetle şampiyon oldu Kandilli - Boğaziçi takımları | » i i Şampiyon Çamlıca tekim Jeukiarı olduklarını her delasında isbat et 4 mişlerdiz. Birkaç gün sonra şehrimize gelecek olan Yunan, Yugoslav ve Rumen ekipleri, iki a. ne yapılamıyan Balkan güreşleri dolayısllş fazla tanımadığımız için bugünkü kuvvetle rl ve müsabaka formları hakkında esaslı bir fikre sahib değiliz. Balkan güreşlerinde ötedenbezi araların « dn Macar güreşciler olduğu için en çetin ra. kibimiz olan Rumen takımı e yapılacak karşılaşmaların büyük alâka ©ouyandırman kuvvetle muhtemeldir. Gerek Rumenlerin, yerek Yuçoslavların 58 dan 79 kiloya kadar olan slkletlerde çe - (Devamı 9 uncu sayfada) dedi.. yarın işlerim çok, geç kalırsam roerak etmeyiniz. deyin.. güzel bir film gösteriliyor. altı buçuk batinesine gi- deceğiz. Cümlenin sonunu âdeta itiraz edilmez bir emir şeklinde söyleyip çık» tu gitti. Ağzımdan bir kelime bile çık- nadı. Apışıp kaldım. Geconin yama: oldu. hâlâ bir karar im. Kestirme, kat'i bir: — Hayır! Demeğe imkân yok. «Neden»: ve «niçin» hazır. izahı güç. — Olur Diyemem. Yarın bu sinema teklifi, fena maksadla'olmasa da daha başka sahalara uzanabilir. Babana söylesem üzülecek. Onun benim yanaşmağa cesaret edemediğim kötü ihtimaller Üzerinde duracağı yüz- de yüz. ne yapmalı Allahım!, İş bula- İbileceğimi “ümid etsem derhal uzak- laşacağım. Bana rahat çalışmak, hiç ol mazsa bu kabil üzüntülerle karşılaş « mamak mümkün olmıyacak mı?. Ne yapacağım bilmiyorum, Beni sinemaya daveti. beni hayata ısındırmağa çalışmak gibi temiz bir maksağla olsa bile gitmek doğru olmi- vacak. Görenler ne der? Hele onu tük nıyanlar, vaziyeti bilmedikleri için: — Bak bu sefer de bir genç kizı al datımıştı! (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: