2 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

2 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTa varaydaki düğünler Evlendirilecak Sultanlar - Damadlar nasıl seçilirdi? - Sultan Muradın iki kızı - Nikâh merasimi- Enverin damadlığı - Naciye Sultanın cihaz defteri Yeni padişaha, seleflerine imtisal ede-'bir vesilei şeref, hem bir sebebi istifade ciye Sultanın Abdü'hamidin oğulların- vek, yapılacak bir vazife terettüb ediyor- olurdu. Başka bir tabir bulamıyorum; |dan Abdürrahim efendiye tezviç edilmek du: Hanedandan henüz teehhül etmemiş Bunu izah etmeli, Nikâh kıyıldıktan son- | musammemdi. Bu izdivaç hanedan ara- olan sultanları tezviç etmek. Yalnız sal- ra, hünkârın mürüvvetleri mali kudreti- | sında ilk izdivaç olacaktı. tanatın varisi #fatile değil, ayni zaman-,le mütenasib binaenaleyh mefkud dene-| Mektubu yazan Abdülhamidin zuk da ailenin reisi sıfatile bunlara babalık cek kadar mahdud olduğundan o, bu fır. münden, istibdadından, velhasıl bütün yapmak ona aiddi, Kendi selefi olan Ab-İsatı münasib bir vesile addeder: Başma- kendisine isnad olunan sülef'alden bah- dülkamid zamanında hemeh bütün ev-|beyncisile başkâtibine ihtiyar ettikleri settikten sonra nasıl olup tâ kız kardeşini lenmek çağına yetişmiş sultanlara birer | zahmetin mukabili olarak bir kırmin'bü zalim adamın oğluna tezviç ettirece- koca bulunmuş, her birine ayrı bir saray|atlas kese içinde kırkar lira gönderirdi; ğini Abdülhalim efendiden acı bir lisan yaptırılmış, ve o zaman intihab See müddet sonra da damadlardan ve İle soruyordu. damadların tahsil gören, asalet ve neza-|sultanlardan onlara birer hediye gelirdi;' oOkuduktan sonra serdedilecek bir tek het sahibi, hattâ güzel gençlerden MEM altın tabaka yahud bir saat... mütalea vardı; hünkâr: — Ne dersiniz? mesine dikkat edilmiş id Öyle ki mis! Hünkâr elbette nikâhı kıyan zamanın deyince onu söyledim: — Efendimiz, bu- beti yakın olsun, uzak olsun saltanat ma- şeyhislâmanı da taltif ederdi. Nikâh me- nu #eryaverinize verir ve onunla müm- Telefon çalıyordu. Bu telefonun kendisile alâkası olabilir mi idi? Belki ledi,,. Sahiden. benim de aklıma gel di: Bu Mayısta matmazel Aleksandrf onu Ali Osman arıyordu. Bir lâhze te-İbir hafta kadar bir taraflara gitmişti. kamile alika kesbedince tefrik edi'mek-| rasimi Dolmabahçenin büyük bir sale Jön olan tahkikat yapılmak üzere Mah-| reddüdle durdu. Pansiyoncu konuştu;| Galiba Pendikti; pek hatırlıyamıyorum sizin damadı hazreti şehriyari mutantar nunda icra olunurdu. Hünkâr bir kana- ünvanını taşıyacak olan bu gençlerin ü- pede, diğer zevat ve bunların başında düşünüyorum,.. — Doğru! dedi, ve bir zerinde o süslü damga yakışık almalıydı. | hanedandan davet edilmiş bulunanlar, daha bundan bahsolunmadı. Aradan bir Hakikaten intihab edilen damadlar he- yerde, ipek minderler üzerinde diz çöke- müddet geçtikten ve Naciye Sultanın men kâffesi vezir, müşir, rical evlâdı ve rek oturmuş buluhurlardı. Vekiller yakışıklı gençlerdi. Abdülhamid bu mes | şahidler şeyhislâmın iki tarafında mutad nazar olunduktan sonra işitildi ki Naci- selede pek titiz davranır, ve evlendirilen olan «Tezevvüç ettiniz mi? Tezviç etliye Sultana Enver Paşa talibdir. sultanlar için mesken ve cihaz hususun-'niz mi?» suallerine muvafakat o cevabı Meşrutiyeti müteakib kahramanı bür- da semahatle para sarfetmekten çekin-|verildikten sonra şeyhislâm nikâhı kıy- riyet diye bütün memleket Enverle Ni- mezği. Yalnız bir defa büyük biraderi /mış olur, duasım yapar, aşirler okunur, 'yazi isimlerini dilinden düşürmez olmuş- e m ve ig elm a iğ yeni bir çift te. tu, hattâ bu iki ismin bir arada türküleri adının şekkül etmiş ol bile vardı. Ben de herkes! haricine çıkarak, kendisine mahsus ve-| Bundan sonra vazife hazinei hassaya ları isimlerile tebcil AM himlere tebaiyetle bunlar için pek mü- aid olurdu. Vesalti ne kadar kıt Olursa meşrutiyet sevincini bu İki isim ile Made tevazı nilelerden, Darüşşafaka mezunia- olsun padişah ya bir konak (aldırarak ve tercüme etmiş oluyorduk. rından iki genç bulunmuştu. Her ne ©-|tamir ve tefriş ettirir, almak mümkün, Enveri iki üç defa kısa mülâkatlarla Tarsa olsun bir izdivacın mes'üd netice olmazsa kirası hazineden verilmek ize- | tanıdım. Pek mahcub, söz söylemekten vermesi mutlaka çiftlerin şu veya bu si- re isticar edilir, gene masarifi hazinece müctenib, kendisine hitab edilince biz hıftan olmasına tevakkuf etmediğinden tesviye olunarak mükellef bir düğün ya- tün simasını kırmızı bir nlev kaplıyan MR Eka tee im Bu izdivaşlar biribirini takib güzel bir gençti. Sonraları”. Meselâ har- i X € biye nazırı olunca, Harbi Umumi esna- istikbali ayni menfi şekle vâsil olmuştu.| Bir tanesinin hikâyesi var; sında, ne büyük tahavvüli,. Onunla tek- Bunların maceraları o zaman memleke-| Sultan Reşadın kendisinden sonra ge-'rar bir telâki fırsatı zuhür etmemişti. U- tin işinde çalkanmış birer hikâye teşkil len biraderi Süleyman efendi vefat et- zaktan gördüm. ettiğinden bunları tekrardan ietinab €- mişti. Oldukça mühim, fakat pek müşev-| Talib olduğu İzdivaca hünkir derhal deceğim, hatti ne damadı hazreti şehri” veş bir miras bıraktı, En mühim mirası muvafakat etti ve Naciye Sultan için yâri ünvanını taşıyanların, ne de zevce- o zaman pek genç iken çok güzel oldu- konak (hzar ve tefriş edildi, cihaz yapıl- leri olan sultanların uzun fhristini ya» Şundan bahsedilen kızı Naciye Sultandı.'&, düğün masarifi görüldü, o vesile ile zacak değilim. Hatıralarımı yalnız biz- İki şehzadesi de vardı: Henüz delikanlı mükellef ziyafetler verildi; velhasıl bir zat müşahedat dairesine girenlerden, ya- | çağına gelmiş Abdülhalim efendi ile da- yandan Enver tatyib edilmek, bir yan- ni Sultan Reşad zamanında evlendirilen ha bir çocuk olan Şerafettin efendi. idan da biraderzadeşi sultan hakkında #ujtanlardan kısaca bahsettikten #onra Karışık miras işlerini tesviye ve met-| bezli âtıfet etmek için hünkâr en vâsi bunlardan ancak birinde, hikâyesinin rukâtı idare için Hüseyin Hilmi Paşanın mikyasta kudretini sarfetti, oldukça garabetine mebni, bir nebze te- tavsiyesile Selânikten İsmail efendi na-! o Yalnız eihaz meselesinde ancak müm- vakkut edeceğim. J sunda metidebbir ve müdir bir zat vekili kün olabilen raddede kalmak mecburi- vazifesi padişa- | umur tayin olunmuştu. yeti vardı. Bunun hikâyesi var; gear ih eden İzle ok) Bir gün hünkâr mutad haricinde hs-| Bir gün Süleyman efendi veresesinin dukça çoktu, bunların arasında hatti Ab- remden erken çıkarak beni celbetti Ve| vekili umuru İsmail efendi beni görme dülhamidin bir kerimesile, Salâhattin e-| elime buruşuk bir kâğd ( tutuşturarak| ge gelerek önüme bir defter koydu: Na- fendinin iki sultam, ve Süleyman efen-| oldukça helecan içinde: — Bunu Oku- ciye Sultanın amcasından istediği ci sultanı da vardı. Bunlar sıra-| yun! dedi. : ee Bean e Yumam değiştirilmiş, fena bir ricatı hazinei hassanın hiç olmazsa bir Nikâh merasimi Dolmabahçe sarayın» | şekilde, imza konmamış bir tezkere ki o aylık varidatını massedecek kadar ağır da yapılırdı. Ekseriyet üzere sultanların |zaman Harbiye mektebine devam eden mücevherat ve eşyadan mürekkeb' Yal veldili başmabeynci, damadların ovekili| Abdülhalim efendiye hitaben yazılmıştı. mud Şevket Paşaya gönderirsiniz, diye| ve Abdürrahim efendiye tezvicinden sarfi” | haz... Koca bir defter ki bütün münde- | başkâtib idi. Bu vazife onlar için hem! Süleyman efendinin güzel kerimesi Na- — Olanleri unutuyor musun İhsan, bir an evvel bu işi halletmeliyiz. Cevabı hâlâ kulaklarımda: — Olan bir şey yoktur. Taş kesilmiştim: — Ne diyorsun İhsan, şimdi ben ne olacağım? — Hiç. ne olacaksın. şayed çocuk olursa aldırıverirsin! — Bunları sen mi söylüyorsun İh san”. Hani evlenecektik, beni böyle iğ- fal etmedin mi?, — Kendini rast gele bir erkeğin kol ların atan bir kadınla evlenemem, — Ben kadın değildim. — Haydi, uzun etme. günahlarını bana mı yükliyeceksin, — O gecenin sabahı gtinahkâr deki. dim sence.. bir günahım ver: O da sen- sin... Yarabbi. insanlar bu kadar vicdansız. olabilirler miydi? En dürüstü, en vic- danlısı sandığım böyle olursa,.. Benim yapılacak bir tek hare- ket vardı: İntihar etmek... Namussuz yaşamaktansa., İnsan talihsiz yaşıyabi- konuştu, Sonra odasından dişarı çıka- rak acele seslendi: — Beyim. beyim... Beyefendi... Komiser Sedad telâşla geri döndü. Merdiveni çıktı. Sofada ev sahibi nefes nefese haber verdi: — Şimdi matmazel Aleksandraya telefon ettiler. Fakat İstanbuldan de- gü... Sedad. hir lâhzada itidal ve sükünu- nu topladı: — Aman. bir kelimesini atlatmadan söyleyiniz; bu telefon benim için çok mükimdir. Nereden telefon ediyorlar- dı, telefon eden ? — Pendikten telefon ediyorlardı. Te- lefon eden, matmazelin birkaç gün ya- nmg gelmesini muhakkak surette İsti- yordu. Matmazelin arkadaşlarından biri,.. — Demek ki bir kadın he! — Huyır, kadın değil, erkek sesi... Amma matmazelin arkadaşı telefon et- #iriyormuş, telefon eden bu kızın baba- sı iği, İsmi Necib... Bu Necib bey, kı- nın matmazeli mutlaka bir iki gün için olsun beklediğini, onun zaten Pen- dikteki evlerini bildiğini. kendisine ha ber verdiğim zaman ânlıyacağ ö y örtüsü istiyordu. Diğer eşya bununla yas edilsin. Kısmen okuduktan, daha sonra gittik- çe artan bir hayretle göz gezdirdikten ye sordum: arrolunacak? yapayım?» diyen bir süküt İle durdu. İsultan istememiştir. Etrafındaki kadın- Jar tarafından tertib olunmuş Olmalı. iyor lâkin namussuzluk ne ağır.. fakat ya babam? Ben ölürsem o ne olacaktı? Onu hastane köşelerinde bir de benim acımın ilâvesile süründüremezdin. Bu- nu da kalbime bastım. Iztırabımı içi - me akıttım. İhsan, bürosunu değiştirtti. Şimdi Yüz yüze de gelmiyoruz.Fakat banka- daki facin burada bitmedi. Bir öğle paydosunda. yemek yedik- ten sonra, #trf odadakilerin dedikodu pa Bi ei havanın fena ol- masma rağmen dişarı çıkıyordum. İh- san: daima beraber gördüğüm bir genç arkamdan yetişti; konuşmak istediğini söyledi. İhsanın gönderdiğini, ona aid bir şey söyliyeceğini zannettim. — İhsan evvelki akşam O sarhoştu, dedt.. Sarhoşlukla ağzından baz; şeyler kaçırdı. Siz namuslu bir kadın değil - mişsiniz. Kız geçindiğiniz halde kadın imişsiniz. Sizi müdüre haber vermek mecburiyetindeyim. Biliyorsunuz ben sicil kalemindeyim. Müessesede böyle bir insanın çalışmasına kat'âyen taraf- dar olamayiz. Beynimden vurulmuşa döndüm: — Bütün hepsi yalan bunların, inamn- mayınız.. beni aldatan İhsandır. Diye bağırdım. — Olabilir. suça sizin de iştirakiniz var yal. Yalvardım: — Hayır, rica ederim.. hususiyetime karışmayınız. Ekmeğimle oynamayınız. Ne kadar da zalimdi? — Sizi bankadan çıkarttıracağım. — Bunu yapmayınız, babamı geçin-İken kadıncağ diriyorum. Durdu.. iğrenç teklif yapacak insan-|vel bir doktora lara hâs bir sinsilikle: — Bir şartla, dedi, Bir gece de be- nimle kalasın! amma,,. Herhalde o taraflara bir y gitmişti. — Ne dediniz? Matmazel Aleksan- draya haber verilecek. o da Pendiğd gidecek, birkaç gün için... Öyle mi7 — Evet, öyle söylediler amma,.. İş ler altüst oldu. Ben artık matmazeli nerede bulurum?. Hey yarabbi! Pansis vonumda çit çıkmaz iken neler geldi başıma! — Merak etmeyin; Letafet pansiyo” nu bir daha hiç bir hâdiseye sahne olmaz... Ve sözünü hemen kesen komisen bir kere daha telefona koştu. müdürik- yette Ali Osmanı buldu. Ona kısaca: — Pendiğe gidiyorum, Hemen şim - di... Oraya benim geldiğimi haber ve- riniz. Bana icab eden yardımı yapsın» lar!.. Öğleden sonra dairelerin tatilinden evvel Pendiğe giden trende, bövle a « lelâde günlerde kim bulunur? Ne me- mur, ne #ezmeye giden. ne işinden dö nenler!.. Binaenaleyh koca tren çoğ tenha idi Yednız o gün Letafet pansiyonun dan telefon haberini alan Komiser Se- (Devamı 19 uncu sayfada) herkesten iyi Enver bilir. Sultan henüz çocuktur, bittabi istenen şeylerle yapıla bilecek olanları da ölçemez. Bana aid o lan vazife bunu böylece hünkâra arzeb- sonra defteri kapadım ve İsmail efendi-|mekten ibarettir, Mütebakisini, sâdır o lacak iradeye göre, hazinel hassa dü — Bunu ne yapacağız? Hünkâra mı|şünsün, Bittabi ancak mümkün olan yapıla. Gözlerini indirerek, mahcub, «ben nelbildi, ve bittabi her istenilen neticeye varamıyan her iş için başkâtibe karşı bir Söylemekte devam ettim: — Bunu bizzat |infial hâsıl olmuş olacaktır. Bir diğer vesile ile Hakkı Paşanın des diği gibi: «Başkâtib? Aman ne fena « nız bir tanesini tahattür ediyorum: Suk |Hele Enverin melüâmatı yoktur. Devamidam!,..> tan tamamile inci ile kaplama bir yatek'ettim: — Hazine hassanm kudretini! Halid Ziya Uşaklıgil yarattığı bir mahlüka. bütün yaptık « larını iade eden bir mukabelemdi. Ar- tık bankaya gidemezdim. Bir iskandal yapacaklar, beni büsbütün Jekeleye * ceklerdi. j Lâkin, bankadan ayrılış. gene mu « vakket bir süköna kavuşturmadı.be * ni.. Hasta idim. Gözlerim © kararıyon şakaklerım zonkluyor. midem bülanı « yordu. Sanki içimde bir el beni tırnak bywordu. Böyle anlarda baygınlıklar g€ çiriyordum. Erimiş, iğne ipliğe dönmüştüm. Pa ramız yoktu. babam artık konuşamaz, kıpırdayamaz hale gelmişti, Hafize ka- dmın ikazı olmasay n kendimi dü» ü n? Renksizliğimden ü? şünebilir mi Aman kızım k gittikçe fenalaşış Demişti. Gebe olacağımı aklıma getirmemiş Bu benim ilk isyanımdı.. çantayı bü|tim. Doktor söyler söylemez. düşüp be ün kuvvetimle #uratına indirdim. Bu) yılmışım. bana mütemadiyen şamar atan tabiatın (Arkası ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: