2 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

2 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kın bir yerde çadır kurmuştu. Daha iler- ere, kutub noktasına gidebilmek için; birkaç gün orada istirahet edecekti. Bay Tükel hiçbir şeyden korkmazdı, Bay Tükel kurduğu çadırın önünde © Önünden geçiyordu. O da, bir şehirde ol Saydı, herkes gibi yaşıyacak, eğlene- cekti, Pakat o bunu düşündükçe üzük müyor, bilâkis memnun oluyordu. Çün- kü geride bıraktığı eğlencelerden fazla, keşietmek için yola çıktığı kutba bağ- aydı. O İsatub mantakasında henüz kep- fodilmemiş şeyler keşfederse, her eğlen- Senin vereceği zevkten üstün bir zevk duyacaktı. Arkasında bir hışırtı oldu. Bay Tükel baktı. Bu beyaz ayı kendine çok yakın gelmiş bakıyordu. Kutub seyyahlarının düşmanı ona da musallat olmuştu de- mek. Bay Tükel'in gerçi bir tüfeği vardı Sanma o esnada gidip tüfeği almak kabil Ne diye daha evvelden ted- birli davranmamıştı. Bu tehlikeden kur- alsa ömrü oldukça bir daha tedbirsiz hareket etmiyecekti. Fakat bunu evvel den hesablzmak icab ederdi. Şimdi ne Yapacaktı? Her ihtimale karşı, oralara kadar ta- dığı tek kişilik sandalı biraz ileride du-| Tüyordu. Bay Tükel sevinmişti. o Çünkü bu sandal onu kurtarabilirdi. Hemen Yerinden fırladı. Sandala doğru koştu. Beyaz ayı ne olsa Bay Tükel'i Pençele- | rinin ârasına geçireceğinden emin oldu- Bu için ağır adımlarla ilerliyordu. Bay Tükel sandalının yanına gider gitmez Yere kapandı ve sandalını üzerine aldı, Sandalın üzerinde bam resimler vardı. Bandal ters dönünce, bu resimler yüzün- dalmıştı. Geride; SON POSTA Sayfa 7 den sandal görülmemiş korkun; bir hay- van şeklini alıyordu, Beyaz ayı yaklaştığı zaman biraz ürk- tü. Bay Tükel sandalın altından bak yordu. Beyaz aymın ürktüğünü anlayın ca. elleri ve ayakları üzerinde beyaz & yıya doğru ilerlemeye başladı. Beyaz ayı hayvana benzettiği şeyin kendine doğru geldiğini görünce çok korktu. Bay Tükel ayni zamanda da garib ga rib sesler ii bağırıyordu, beyaz ayının korkusu arttı ve kaçtı. Bey Tükel kurtulmuştu. Dokuz şapka ara sından, resimde gör- düğünüz (kimsenin şapkasını seçiniz, Doğru bilenlerden bir kişiye bir futbol topu, bir kişiye altı kişilik elişi peçetelik, İbir kişiye maroken kaplı fevkalâde kâ- gıdı büyük bir hat- ra defteri, diğer yüz kişiye de ayrı ayr güzel ve kıymetli be- diyeler vereceğiz. Bilmeceye o cevab verme müddeti on beş gündür. Bilmece cevabını bize gönder- âlğiniz zarfın üzerine «Bilmece» kelime: rihi yazınız. ——oruı İki yaramaz camı dışından (o Muallim uyandı: siyah tahtayla kapadılar. EN AY Okul bizi yetiştiren bir ocak, Biz içinde cıwidaşan kuşlarız. Sesimizle neş'elenir dört bucak.. j Kucağından renk renk çiçek toplarız. ri | Gün boyarken tan yerini kızıla Kelebekler çayırlara dolarlar. Biz de öyle toplanırız okula, Kalbimizde ona büyük sevgi var, En mukaddes öderimiz çalışmak, Vatan bizden neler meler bekliyor. İcab eder her zorluğa alışmak, Yurâ: «Tembale üstümde yer yok!» diyor. Zuhal Erkoç * Kış Sohalarda çıtırdar odunlar kucak, kucak. Kış sanki pervazlardan odanıza dolacak. Ak bir çarşaf bürünür, bütün dağ, bağ, ovalar Bembeyaz kelebekler birbirini kovalar. Buz çiçekler açdır sabahleyin camlarda, Kış baba çadır kurmuş; dağ başında, çam » larda Şaklar keskin kırbacı, merhametsiz ayazın. Hepimiz yadederiz hoş günlerini yazım. Sarkıyor saçaklarda sıra, sıra baz kılıç, Hasta renkli semadan düşer lâpa, lâpa kış. |Sohalarda çatırdar odunlar kucak kucak. Kış sanki pervazlardan odamıza dolacak, İ Fethi Dedeoğlu Yeni biimecemiz | SAğ > sini ve bilmecenin gazetede çıktığı ta- Bir zamanlar bütün kurbağaların başlarina musallat olan iki yılan vardı. Bu iki yılan nerede kurbağa görseler atılır yutarlardı. Kurbağalar bir gün bu işe bir çare bulmak için düşünürlerken iki küçük kurbağa arslarında konuşmuşlar; — Biz yılanlarla başa çıkarız. Demişlerdi. İhtiyar kurbağalar onların bu cesaretini beğenmekle beraber, yılanlarla başa çıkabileceklerine de akıl erdirememişlerdi. — Haydi bir görelim, dediler. İki küçük kurbağa yılanların bulunabileceği yerde dolaşırlarken, yılanlar Onları görmüşler, her ikisi birden iki kurbağaya hücum etmişlerdi. Küçük kur bağalardan biri bir yana, öteki öte yana atladı. Yılanlar da eyni şeyi yaptılar. Kurbağalar uzağa kaçmıyorlar.. Fakat zıplamakta devam ediyorlardı. Öyle he- sabla zıpladılar ki, onları yakalamak istiyen iki yılan birbirlerinin içine geç- mişler, adeta düğüm olacak vaziyete girmişlerdi. Onların bu halini gören kur- bağalar bu sefer iki ayrı istikamete uzaklaştılar. Yılanlardan biri kurbağalar dan birini, öteki kurbağalardan ötekini takib etmek istediler. İşte o zaman sim- sıkı düğümlenmiş olduklarının farkına vardılar. Artik onlardan hiçbir zarar gelmezdi. Hareket edemiyorlardı. Küçük kurbağalar, bütün kurbağalara yılanları bağladıkları müjdesini ver- diler. zemin ml vekiline yılanlar açlıktan öldüler ““rbağalar da onlardan kurtulmuş oldular. “Okuyucularımız EĞLENCE Siyah ve beyaz mürabbalar yapılmış, elinize bir ölçü almadan; resme bakimz. Ortadaki en küçük murabbsın en büyük murabbadan ne kadar küçük olduğunu gözle tahmin edin. Sonrâdan,bir ölçü alın ve ölçün; tahmininizle, ölçü arsasında bü- yük bir fark bulacaksınız... Göz çok ak danır, Okuyucularımız — Gece olmuş, dedi. Nazilli İstiklâl okulu beşinci sınıf talebesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: