4 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Vihorgta sokak muharebeleri devam ediyor “etine havale etmişti. — SON POSTA (Baştarafı 1 inci sayfada) kı bir çok topu tahrib olunmuştur. Kolaanjokç da düşmanın bir hücumu esnasında, düşmana bin telef verdirilmiş, bir pervaneli kızak, bir tank ve bir zırh- h araba tahrib edilmiştir. Cephelerin hemen her yerinde topçu faaliyeti vukua gelmiş ve Finlândiya kuv- vetleri, düşman hücumlarını geri püs - Rus hava kuvvetleri, bi'hassa berzah üzerinde ve Ladoganın şimali şarkisinde ki mıntakalarda faaliyette bulunmuştur. Müteaddid şehirler de bombardıman e- dilmiştir. Alınan haberlere göre, sekiz sivil ölmüş, on kişi yaralanmıştır. Tah - kik edilmiş raporlara göre, bugün zar - fında 17 Rus tayyaresi düşürülmüştür. Bundan başka a'tı Rus tayyaresinin düştüğü de kuvvetle tahmin alunmakta - dır. Sokak muharebeleri Helsinki 3 (A.A.) — Harabe haline ge- len Viipuri şehrinde sokak muharebe - leri devam etmektedir. Finlândiyalılar bu şehri üçüncü müdafaa hatlarının ileri mevziü suretinde telâkki — ettiklerinden sonuna kadar müdafaa edeceklerdir. Ruslar ceph diğer ak: da ye- ni Finlândiya mevzilerile — yavaş yavaş temasa gelmektedir. .34 üncü tank alayının akıbeti Helsinki 3 (A.A.) — 34 üncü Moskova tank Uvasımın yok edilmesi Sovyetlerin mühim surette hissettikleri bir darbe -| dir. Sovyetler, bu darbe neticesinde 200 kadar tank zayi etmekle kalmamış, fa - rinin Helsinki muhabirlerinin verdikle- kat ayni zamanda bu zafer üzerine Fin - ri haberlere göre, T i lândiyalılar, Ladoga gölünün şimali şar- / doğru ilerlemeleri, Finlândiya milleti - kisinde cepheyi tam olarak yeniden te- nin kuvvetli nikbinliğini sis eylemişlerdir. Finlerin Sovyet tebliğine bir cevabı ha çok kuvvetli mıntakalar arzettiğini Helsinki 3 (A.A.) — Dünkü — Soyyet bildirmiştir. En kuvvetli resmi tebliğinde Finlândiyalıların harb , Finlândiyalıların elinde bulunan hatla- malzemesi kayıbları hakkında verdikle- rin daha şimalindedir. |kadderatını şimdiden halletmiş olan bir ri rakamlar, Finlândiya genel kurmayı tarafından gülünç telâkki edilmektedir. Finlândiya genel kurmay mahfelleri, bu derece fazla miktarda harb malzemesi - ne malik olduğumuzu bilmiyorduk, de - mektedir. Sovyet tebliği Moskova 3 (A.A.) — Sovyet tebliği: İki Mart tarihinde Kareli berzahında Sovyet kıtaatınm taarruzu muvaffaki - yetle inkişafa devam etmektedir. Kıtaatımız Viipuri deposunu ve ga - rını ve keza şehrin cenubunu işgal ey - lemiştir. Viüpuri şehrini şimdiden cenubdan çeviren kıtaatımız şehrin şimalinde Tammisuo istasyonunu, — Kejhasnelmi burnunu ve şehrin cenubu garbisinde kâ- in Turkinsari adasını zaptetmiştir. Vüpurinin şarkında kıtaatımız Kaan- tina ve Lapinhari'yi ele geçirmiştir. Cephenin diğer kısımlarında mühim hiçbir hâdise olmamıştır. Hava kuvvet - lerimiz düşmanın kıtaatını ve askeri he- defleri bombardıman eylemiştir. Hava muharebelerinde yedi tayyaresi düşürülmüştür. Almanlara göre Amisterdam 3 (A.A.) — Berlinden a- lınan haberlere göre, A'man gazeteleri, Vipurinin düşmesini Finlândiyanın mu- düşman emrivaki gibi göstermektedir. Finler nikbin Stakholm 3 (A.A.) — İsveç gazetel italyan protesto notası dün Londraya bildirildi N (Baştarafı 1 inci sayfada) testo notasında, İtalyaya gelen kömü- rün ancak dörtte bir nisbetinde Alman malı olduğu, zira İtalyan amelesi tara- fından işlenmiş bulunduğu ve bu se- bebden dolayı İngiliz kontrol teşkilâ - ftının bu kömürü müsadere hakkı ola - mıyacağı bildirilmektedlr. omada tebarüz ettirildiğine göre, Teşrinievvele kadar İtalyada herhangi bir kömür buhranı olmıyacaktır. Amerikadan kömür alınması mese- lesine gelince, İtalya, Amerikadan ma kul ticari şerait dairesinde ancak pek az miktarda mübayaatta? bulunabile - cektir Roma 3 (AA.) — İtalyaya gönderilen Alman kömürünün harb kaçağı addedil- mesi hakkındaki İngiliz kararına karşı İtalyanın protesto notası, ancak yarın Londrada İngiliz hükümetine tevdi olu- nacaktır. Roma 3 (A.A.) — İtalyan hükümeti, protesto notasını İngilterenin Roma bü- yük elçiliğine tevdi eylemiştir. Notanın metni derhal Londraya bildirilmiştir. Gerede Yeniçağa nahiyesinde bir halk okuma odası açıldı Gerede (Husust) — Kazamızın 15 ki- lometre garbinde bulunan ve Bolu-Gere- de şosesi üzerinde Yeniçağa nahiyesin - de dört aydanberi yapılmakta olan halk okuma odası yüzlerce halkın, hükümet ve parti şeflerinin huzurile açılmış milli oyunlar oynanmak suretile halk geç vak- Rusların Viipuriye sarsmamıştır. Finlândiyalılar, Manerhaym hattının da- hatlar, halen te kadar eğl iştir. Gece de partide muhtelif eğlenceler tertib edilmiştir. , Son Posta Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25 İSTANBUL M_alatyada Malâtyat (Hususi) — Vilâyetimiz - de spor teşkilâtı vücude getirildikten sonra bu sahada memnuniyet verici fa aliyetler başlamıştır. ; Değerli valimizin gençliğe karşı gös terdiği derin alâka kısa bir zamamda spor hareketleri semeresini vermiş, Fıratspor klübü te- sis edilerek, spor hareketlerine geçil- Yukarıdaki resim, civar bölgeler i- Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin bütün — hakları mahfuz ve gazetemize aiddir. 1 «i3 1 Sene| A Kr. Kı! ğAr? Ağı. TÜRKİYE 1400 | 750 | 4vu | 150 YUNANİSTAN | 2340 | 1220| 710 | 270 ECNEBİ 2700 | 14v0| 800 | 300 .Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. . İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevab için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu : 141 İstanbul Telgraf: Son Posta Telefon : 20203 V püKEAMADANUN * çin cidden kuvvetli bir rakib olan Fı- ratspor futbolcülerini göstermektedir: F nereye gitmiştir?! Fakat ırgad Hüseyin, ağzının açılabil- diği kadar sırıtmıştı: — Bilemem val'ahi Ali bey... — Bre peşlerinden varmadın mı?.. — Vardım be Ali bey.. eşyalarını ka- yığa bindirdi.. anasını ve oğlanı alıp ken- disi de bindi... — Bre sen?! — Vallah billâh Ali bey kayık param yoktu.. Bu haberden sonra, Yandım Ali, Güm- dükçü Hüseyin efendinin de Fazlıpaşa sarayına kaldırılması zamanının geldiği- ne hükmetmjştî. İZ ÜZERİNDE Gümrükçü Hüseyin efendi, Yandım Ali ile çıkıp giderken, ne hareme, ne de selâmlıktaki kapısı kullarına bir şey söy- lemişti. Yalnız Yandım Ali, hazinedara, efendi hazretlerinin o gün sevgili çubuk- tarı Tayyarzadeye artık bizzat gitmeğe karar verdiğini, gece dönmezse, merak *tm ini, Tayyarzadenin bu âlice- nab velinimetini belki de bırakmıyabile- ceğini, evinde bir gececik olsun ağırla- mak istiyeceğini anlatmıştı. Efendi haz- Nİretleri o gece hakikaten dönmemişti. Er- tesi gün, konakta, kulaktan ku'ağa fısıl- tılar. kapı arası dedikodu'arı başlamıştı: — Akşam efendi gelmemiş... — Garib manadır... — Bre kapı yoldaşım, efendinin bu kopuk oğlan ile ülfetin beğenmem.. bu İAH denilen nâbekâr bir uğursuz ayaklı "iblise benzer.. vallah billâh ben Tayyar- zade kıssasında bir do'ap çevrilir derim... — Ne dolabıdır bu bre Haydar çavuş?. — Benim canım Ahmed çelebim ben derim ki bu Ali oğlan Tayyarzadeyi bil- mez, Gevherli hanjm sultan sarayında seyis ve ırgad makulesi bir adamdır. E- fendinin çubuktara olan ihabb ve şefkatin görüp dolab çevirir, kese ve ak- çe ve mücevher, hançer ve gül yüzük ve mücevher saat koparır bir hırsızdı. — Benim canım.. efendinin bu akşam gelmediğine bakar isen, Tayyarzadede misafirdir. Bugün çubuktar konağa be- raber gelir derim ben de.. — Hazinedar azim telâştadır.. «Benim Bal Mehmed ağacığım dahi yoktur ki bu sefer Tayyarzade nezdinde şefaat etsin... Vallah beni kovarlar» der... — Bre çavuş, tiz varalım o hazineda- ra... Bir mükemmel bohça donatsın. Yü- zük ve hançer ve saati unutmasın.. ve kâ- tib efendi dahi hazinedar ağzından Tay- «Son Posta» nn tarih? tefrikası: 159 razan: Reşad Ekrem Hüseyin efendinin mektubu — — Bre Hüseyin tiz söyle Tayyarzade yarzadeye bir arize yazsın.. bohçayı çu - buktarın odasına koysunlar... Tayyarza. — de bir çelebi adamdır.. hazınedarı affes — der,.. — Doğru söylersin.. tiz varalım hazkı nedara söyliy"lim... ı Fakat o gün akşama doğru, konağa, — Yandım Ali gelmişti. Konak halkının, ue x şakların, kızgın ve şüpheli bakışlarına — ehemmiyet vermiyerek doğru hazineda- ğ rın odasına çıkmış, gayet lâübali bir eda ile se'âm vererek: $ — Bre hazinedar ağa, efendimizin — mektubu vardır, çabuk ökü ve icabın gör!. 4 Dedi ve koynundan bir kâğıd çıkarıpı hazinedara uzattı. Az evvel, kapı yoldaşm — larının ihtarı üzerine, Tayyarzade — için — kıymetli bir çamaşır bohçası hazırlamış : olan hazinedar, serseri delikanlının elin- den efendisinin mektubunu heyecan ve korkusundan elleri titriyerek aldı ve, eve — velâ şöyle bir göz gezdirdi, sonra dik- katle okudu. Yazı, Hüseyin efendinin — elinden çıkmıştı. Altında mührü ve pare — mağı nişanı olmasa bile tanırdı: - «Benim sanım hazinedarım İbrahimi — | ağa. t Üğ «Tarafınıza gönderdiğim Yandım Alf — ağa oğluma iki yüz aded altın veresin ve — bana dair hiçbir şey sual etmiyesin ve dahi soranlara bir şey söylemiyesin. Hüseyin bin Abdullah>, l Hazinedar İbrahim ağa, Yandım Aliyi — de şöyle bir süzdü. Delikanlının yüzün- — de gatib bir tebessüm vardı. Sanki: «B- fendiyi soruyor isen, Tayyarzadenin e- vinde misafirdir, merak etmeyin, şöyle — bir zaman da orada oturup safa sürsüns — der gibiydi. n Hazinedar, mektubu bir üçüncü defa pkuduktan sonra: — Efendimin emri Dedi; ve: — Ali ağa oğlum sen buyur şuracıkta —— otur, ben varayım keseyi getireyim: Dedi. Biraz sonra da, elinde bir yeşil — atlas kese ile geldi. Keseyi, çekmecesis — nin üstüne dökerek, iki yüz altını Yans — dım Alinin gözü önünde saydı ve tekrar A keseye doldurdu. Kesenin ağzını da bağı — layıp balmumladı ve mühürledi: e — Al canım Ali ağa., efendimin istes — diğidir. Varsın Tayyarzade oğlu ile zevk — ve safa edip yesin. gün akşamlıdır, malkk — dar olana malın yemek gerektir T Dedi. Yandım Ali keseyi kuşağınm — içine atarak kısaca: Ce — Eyvallah!.. AĞ (Arkası var) 3 ğ * başım üzeredir.., Şaka değil, baba olmuştu. Maryora ona bir kız doğurmuştu... Mintarafillâh kendisine hiç de benze- miyen bu yavrucuğa karşı kalbinde de- rin bir baba muhabbeti peyda oldu. Ço Guk sarışındı. Annesine de benzer taraf- ları olmakla beraber hıh demiş, aile dost — “Son Posta,, nın tefrikası : 32 | Sihirli yöz konuşuyor! larından Sabri Saltığın bur d Müştü. Evet; Maryora hemen her hafta iki #şik değiştirmiş veya mevcuda birkaç kişi ilâve etmişse de piyango Sabri Sal- tığa çıkmıştı. Halbuki o, ya Hilmi Kay - Daktan veya zabitten bir çocuk olması - D istiyordu. Hesabda yanılmıştı; bina - #naleyh tâdâdüterkime yeniden başlıya- Tak hatasız bir netice almak lâzımdı. İn- Şallah lohusalıktan — kalksın; — yanlışını tashih sadedinde elinden gelen yapa - Saktı. Kızın annesi böyle düşünürken baba- g1 da «atavizm» hakkında kitablar te - darik ederek tetkikata girişmişt.. Allah allah!, Kitabda yazıldığına göre Ameri - kalı bembeyaz bir karı-kocadan marsık renkli bir fellâh doğmuştu. Bunu bir na Mus mese'lesi yapan baba, derhal mah- kemeye mür tla boş davası aç- Tuş, fakat mahkeme kadının nasiyesin - den namusunu okuyarak işi bir ilim hey Yapılan uzun, derin ilmi araştırma - lar neticesinde babanın öon sekiz batın düş- |- €vvelki dedesinin zenci olduğu meyda - na çıkmış, kıskanç ve ve acul koca, mahkeme huzurunda, karısından, elini öperek, af talebine mecbur olmuştu. İl - min bu kadar ilerlediği bir devirde en - dişeye mahal mi olurdu? Evet; kimbilir, belki dedesinin dede- si sşrışındı da büu yavrucak üç yüz elli sene evvel bu dünyadan göçmüş dede - ciğine benzeyivermişti. Kitablarına eğilerek bu tetkikatı ve tetebbüatı yapan bay Hulki Soyer, müs- terihane ayağa kalktı; Gidip yavrusunu kucaklamak suretile babalık muhabbe - tini teskine karar verdi. Fakat... Fakat kaynanasının türkçesi? Aşcı Süleyman ustanın lehçesi? Ne bayağı adamdı? kendi kendisinden tiksindi. Romanyanın en muteber fâmil- yasına mensub ve Kazıklı Voyvodaya da yanan bir sülâlenin azasından iki kadın hakkında bu derece mel'unane düşün - mek cinayetti. t Sonra... İnsanlarda tuhaf bir «ters görüş» illeti de vardı. Nitekim bu hu - ER ! Yazan: Zeynel Besim Sun— lheleniyırdıı. Filhakika Maryora da, an - nesi de: — Amanın şu gözlere bakın, şu buru- na dikkat edin, şu çehrenin biçimini gö- rün; tıpkı babası! Diyorlardı. Bunların ikisi birden ters görmüyorlardı ya?. Olsa, olsa kendi gö- rüşünde bir terslik mevzwuubahs olabi- lirdi. Bay Hulki Soyer, bu mülâhazalarla, yataktaki karısını alnından, çocuğu, ha- yır, çocuğunu iki yanaklarından öperken 'ben gü'mekle ağlamak arasında bir his- le muttasıl parazit yapıyordum. Aradan tam on altı gün geçti on ye- dinci gün bizim evin kubbesi yeni bir vi- yaklama ile çınladı: Madam Nikolesko da, aylardanberi ge- niş entariler altında sakladığı tümsek karnını boşaltmış ve beşeriyet âlemine gürbüz, nur topu gibi bir oğlan hediye etmişti. Artık bu rezaletin s«atavizm» i, kitabı, tetkikat ve tetebbüatı filân yoktu. Esa- susta, bay Hulki Soyer, kendisinden şüp sen, damadına karşı, kadın da macerası- mı saklamıyor, Süleyman usta ile mua- şakasını anlatıyordu. Gönül bu; sevmiş- ti işte.. nihayet isticvab edilen Süleyman — Evlâd benimdir; piç olmasın diye Allahım emrile anasını alacağım. İ Dedikten sonra mesele mi kalırdı?. Hulki Soyer, kendisi gibi seysuz bir ler vermekle vakit geçiriyordu. Madam — masıma da fena halde düşkündü. Fakat madamasında artık eski iştiha kalmamış- tı Maryoranın anası sürgit sevdadan — bir şey anlıyan takımdan değildi. Ğ ; Sabık aşçıbaşının kaympederliği Bay Hulki Söyere ilk günlerde havli ağır ge'diyse de aradan zaman geçince buna — da alıştı. Hattâ Bay Süleyman Doğrarın — kaba varlığında kendisine bir derd orta- — ğ hüviyeti bile görüyordu. Evet; Hulki Soyer derdliydi. Bütün necabetine, asaletine rağmen karısından — » şüpheleniyordu. Kayınvalidenin bu we — mulmaz hareketi Hulki Soyerin midesik — ” D muakkibe beş on kuruş vererek h muameleye başlattırdı ve muamele biter bitm tohusayı — yatakt aşçıbaşıvı mutfaktan alarak nikâh dairesine götür- mek için bir dakika bile fevtetmedi. ni bulandırır gibi olmuş Türkçedeki — atalar sözlerinin arasından — «kenarına 3; bak, bezini al; anasına bak, kızını als — vecizesi demirden bir levha haline gele- — rek şüphenin ateşile kızıllaştıktan sonra Artık evin efendileri ikileşmişti. Bun- lardan birisi ne derece «medeni: ise, di- ğeri o kadar evahşi» idi, karfsma soluk aldırmaması şöyle dursun; üvey kızı Maryoranım da başıma püskül kesilmişti. Yeni ismile Bay Süleyman Doğrar 0- lan eski aşçıbaşı Süleyman usta öyle me- ram anlar, lâf dinler, do'ma yutar takı- mından değildi. Evden hemen, hemen hiç çıkmıyar, kucağında dolaştırdığı ço- cuğile ikide, birde mutfağa inerek yeni aşçıbaşıya yemekler hakkında direktil- kaf: içine yapışakoymuştu. Bü'tün — gayretlerine rağmen bu levhayı söküp .. atmanın imkânı yoktu. ; Bay Süleyman Doğrara gelince: Kark — sının da, üvey kızının da ne mallar ole — duğunu, aşçıbaşılığı zamanından, gerek — | kapı yoldaşı hizmetçilerden işitmek su- | retile, gerek şahsi tecrübesile, gayet iyi — â bildiği için hatunlara göz açtırmıyordu. — p: (Arkası var) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: