6 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

6 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Son Posta, nın Hikâyesi “ Çocuğum NA Çeviren: Nimet Mustafa DERE — Anne babam bizi niçin obirakıp rmemiş ço - yaşını bit akşamlar n. kocamın gelmediği i sorardı. — İşi var çocuğum. sardı. xt bir müddet sonra i niçin i. Ben de den evlendiği - ve güç - fazla sar - Şilmi lükle se ho m ol ı (1. Fona İ İamıyorum, hemmül edil h Tahammül ettim. Meyhanede vaz oldu. 1 bu fe- i ümid et-| am genc ayni âmıza karışan y yadda, Yar irsandı, Gene olarak eve geliy * ülü N keme di. Baz önüne €ğik oturayordu. Hâkim bana sordu. Cevab verdim. Kocamı anlattın Ko - sükümetle zaman Ve bana B 3elki de v rt dinizi müdafaa etr Dediği halde cevab v Avukatım konuşmayasbaşlamıştı. İş te 0 zaman köca di Fakat hepsi bu kadar. tvnutulmuş bir cocuktan Avuksi, evde bahsederken | Hulki Soyer bu işi behemehal atmalı ve kârlı bir şekilde bitirr di, Akşam eve yelince işi anlattı ve ka- Yınpederine hitaben: — Öbürgün beraber gider, münaka- saya gireriz. Dedi. Kadınlar, alâkadar bile Yorlar, yahud öyle görünüyor'ardı. Filhakika bir gün sonra erkenden ev- den çıktılar, * Hususi otomobile atlıyarak komşu vi-| lâyetin yolunu tuttular. Fakat tali bir deln tersine dönmüştü. Üç saat yol ak; dıktan sonra yolda, lâstiği patlamış bir; Stomobilin tamir edildiğini gördüler. O- tomobi'in önünde gittikleri vilâyetin. başmtihendisi duruyordu Hulki Soyer derhal, ot durarak, yere atladı. Başmühendis &en- disini tanımakta gecikmemişti vdın Hulki Soyer, münakasa- olmus mobilini dur-| — Geri bıraktık. — Anlamadım efendim. — İnşaat geri kaldı Bay Soyer; Ve Alet öyle tensib etti. — Fakat güzetelerle — Evet; yeniden ilân yolladık, geç kalmış, bugün çıkamadı. Yarınki gaze-| telerde çıkar... Bay Hulki Soyerin içinde bir cehen- hem tutuştu, fakat belli etmiyerek ser- mühendisi otomobiline davet etti. L | | bırakıp ($ ii i (fik tamirini beklemekten sıkılan başmü- | SON POSTA ve Kocam i Bir doktorun günlük notlarından Saçk ıranlar Başlıca iki nevi vardir, Birisine «Pelades derler, Bunda saç . ların döküldüğü yerler bembeyaz ve çok Yanı saçlar kökünden düşmüş- tür. Başta ve yüzde yani bıyık, ss kaşlarda yer yer beyaz levhalar görülür. Diperi Trikofis denilen ş*kildir. O da Saçları döker (o fakat bu ner'inde saçların döküldüğü yerlerde yara çıban ve #iyrınlı vazdır, Her saçın dibinde ce. tahatli Kabuklar görülür, Bu ne ranlar çok süri meselesi çok mü . hiç sâri olma , #hler de çoktur. Son se. kocam gözlerinin yaşını artık tutam! - yordu. Muhakemenin sonunda ayrılmamıza karar verildi. * Gençtim, evlenebilirdim. Beni iste- yenler arasından en muvafık gördü -| #üm birile evlendim. İkinci kocam içki | miyordu, her akşam eve vaklinde lirdi. Ve bir daha dişarı çıkmazdı. Ge- | ıcak beraber dul saç ce bir yere & e Çocuğuma ka dost olan çocuğumun uk durmasının seb. um: Kocam evde İt olmuş gibidir. dişlerin bozukluğundan, bazıları da lfrazatı dahiliye gudde.erinin eallik borukluklar, bazı. tesirlerle meydana geldi . Belki hepsi doğrudur. şekiller! ay - larla devam eder, Bir fk! sene devam ©- den şekilleri vardır. Fakat sönunda he. Men mlinteşir şekilleri bile iyileşmek. tedir. Tedavisi uzun, muannld ve müz . Içtir, Neticesi dalma şifa olduğ bıkmamalı ve ümldi kesmemelillir. Şük ve basli ve mahdud Feladelesin be »visl mevzildir. Elektrik tedarisı ba - zan daha sert ve yakıcı maddelerin tah. risi sayesinde kılların yeniden meydana * görülür ve hastalık da böylece cama karşı soği cmusnın resimlerine ba- lik mecmuayı bıraku: Dedi &: — Bir şey mi söyliyeceksin? Hayı Gene mecmüaya bektı. Bir müddet sonra »İr kere daha. — Annel Ded Bö — Anne wüesir. Cevab istiyen okuyucularımın posta puln yotinmalarını rica ederim, Aksi tak, dirde istekleri mukabelesiz kalabilir. söyliyeceksen söyle. babam bizi bırakıp git - sey sın olmaz Tr — Ni; cuğum, bize ne fenalık €-! am her gece giderdi. Bu Ankara borsası zleri yasarmıştı. Kucağıma aldım tart MO Talan okşadım. Açış , Kapanış * ÇEKLER ıwordu. İştiha - İlâç veri : 300 Florin 100 Belga 100 Drahimi 100 Leva 100 Peçete 100 Pengö 109 Ley 109 Dinar 100 Yen 100 İsveç Kir. Esham ve tahvilât 1995 19.75 Tim . ne yapsam fayda etmi - AXı da bozuluyordu. Sokak- fena sözleri yordu. Ahl ta çoruklardar öğrend kocama söylüyordu. * — Arne bu babam bizi bırakıp git -| hep ukde oluyordu. Çocuğum ne j| Sicxbom Ya ölürse... ben de çocuğum gibi Sinirli olmuştu! kavga ediyorduk. Birj avga ettik. Kocam kapıyı Çocuğumun o andaki se - İ r:İeuğum şimdi altı yaşında. Kocam eve daha | geç geldiği akşamlar bana bakıyor: #ramiyeli hazine tahvili e idim. oktan koca akşam gene çekip i vinci hiç gözlerimin önünden gitm — Anne bu babam gitti. Bir gelmesin Diyerek ku ğıma atıldı. * kocamla tekrar İgelecek ben beklerim. evlendim. Ço -i Diyor. “Son Posta,, nın tefrikası : 34 S MM er Kayınpederinin bu sayhası Hulki hendis te otomobile girince makineyi Soyerin aklını başına getirmişti. O da! döndürdü ve geldiği istikamette ilerle- koşarak içeriye girdi ve aşçıbaşı ile bir- meğe başladı. likte yatakta yatan kaynanasının üstüne Bu beklenmiyen inkiser, Hulki Soyer- bir kaples yırtıcığile atılmağı müheyya de, çalışmak kabiliyetini gidermişti. Süleyman Doğrun tutarak; Başmühendisi bıraktıktan sonra doğru — Dur; dedi, göreceğimizi gördük. evine yöneldi ve sabahleyin saat sekizde Hiç gürülü etme. Yukarıya çıkalımi.. ayrıldığı kapıya saat 1430 da tekrar av-) — Fakat? ii a — Hesabı sonra görürüz. Bunları ol- “Bay Süleyman Doğrar da, damadının duğu gibi bırak, beraber gel... sükütuna uyarak, ses çıkarmıyordu. o | Sabik aşçıbaşı sapsarı benzile sabık Bahçe kapısından girerek ferlediler.|efengisinin emrine itaat etmişti. Yavaş, Bay Süleyman Doğrar, eski itiyadın sev-| yavaş orta kata çıktıkları zaman bakkal kile, mutfak yolumu tuttu, Hulki Soyer çırağının kapıdan kaçmak üzere olduğu- de derin bir dalgınlık içinde kendisini'nu görerek yakaladılar; bilmiyerek takib etti. — Kimin odasından çıktın, çabuk söy- Yürüdüler, let, Süleyman Doğrar, arlaşılmaz bir işti.) Korkudan tir, tir titriyen delikanlı yakla, sabık odasının penceresine, müte- İkendisinde inkâra mecal bulamadı, açık- bessim bir çehre ile, yanaştı ve ansızın /ça itiraf etti: ağzından bir sayha fırlatarak bir ok gibil — Hizmetçi Eleninin odasından!. kendisini mutfaktan içeriye attı. Aşçi-İ O sırada bir kapı gıcırtısı olur gibi bir jİbrahim ağa, efendi hazrı — Zarar yok anne, babam ne olsa|,.. xazam Reşad Ekrem Esrarengiz misafirlik Kimse ile de konuşmadı. Yalnız, her- İgün ancak bir defa, h İlbrahim ağanın kahvesini ve içti. Söz arasında, Gümrükçü liğinden, âlicenablığından, büyüklüğün- den bahsetti; öyle ki, bunları söylerken kendisine Hüseyin efendinin eski, sadık Ve mahrem bir dostu edası veriyordu. inin bulun- duğu yere kendisini de götürmesini bir kaç defa teklif ve rica ettiği halde, Yan dım Ali, ya işitmemezlikten geldi, yahud, «Bir kere kendisine sora; /ağa etendi birkaç günden Bre ağa efendinin mecl a bülbüllerinden gayri kimse gibi cevablar aldı. Gümrükçü Hüseyin efendinin rengiz misafirliğinin ilk Perşembesi idi konak halkı, gene kulakları kirişte, göz- eşiyorlardı. İkindi ıra al kapütlu ve al keçekülâhl: iki Macar kölesi yürüyen âlâ bir ata binmiş ak sakallı bir ağa ko- nak kapısının önünde durdu. Köle'er atı binek taşına çekip ağayı âttan aldılar, ağa kapıdan girerek ilk rasladığı bir u- 7 şağa: — Bre oğlan tiz beni hazinedara bu- luştur... Diye emretti, Konağın içi karışıverm çünün hemen bütün kapısı kulu halkı, konak kapısından hazinedar dairesine kadar uzanan yol ve geçidiere birikmişti. Meçhul adam, ken: şüphe, merak İve hattâ korku ile bakan Hüseyin elen. d ilere birkaç adımda bir gayet ma rdu. Bu ağa rane selim veriyi »seri Yandım # rın yanında bulunuyordu kalkıp misafirin eteğini öpiü. Beri m, r tavrını bozmadan: — Berhurdâr ol oğul. el etek öpenle- rin çok olsun, sana Hüseyın efendimizin selâmını getirdim dedi. - Sağ ol Kasım ağa, efendim inşallar. zaman S5 de hazineda- Hemen iyidir — Vallah efendimiz İrem bağında sa-! İa sürer. Hazinedar İbrahim ağa ne yapacağını şaşırmıştı. Yandım Aliye uyarak o da &- tek öptü. Eeriki ona d — E| etek öpenlerin çok olsun.. sizlere Hüseyin efendimizin selâmını getirdim, elendimiz İrem bağında safa sürer... Dedi ve koynundan bir kâğıd çıkarıp hazinedara uzattı. İbrahim ağa kâğıdı ye baktı, Serseri deli kanlı ise, buşını başka bir tarafa çev geldiği M bir korku düşerek! rek hazinedar ile göz göze gelmedi. Ha- zinedar kâğıdı açmadan sordu » — Hay devletlü ağa, Hâse miz devlethanesine ne zaman Yandım Alinin Kasım ağa dediği bs- riki adam, gayet lâkayıd görünerek Bre hâzinedar ağa Hüseyin efendi- miz bir dünya cennettedir, huri ve gik man ile gül ve gülistan safası edip bül bül dinler... B iken meclis bozulmaz. körpe kuzucuklar vo i ahülar her zaman sine tuzağına düşmez... Bre © efendi altı aydan eksiğe v günleri seyin efendimize kessiri hazır et... r İbrahim ağa adamın getir. re ağa fırsat elde mbe nin e) yansı ni derhal tanıdı. Bu, birinciden T farksız bir mektubdu «Benim canım hazinedar ağa. Kâğıdı. mı ve nişanımı getiren ağaya iki yüz ak tın veresin ve bir çift gül yüzük ve biz çift gül küpe ve o ağanın kendisine mü nasib hedaya veresin ve dahi bizim ta ımızdan bir sual etmiyesin. Baki self «İmza: Hüseyin Abdullah» bu mektubu tezkeresini inedar İbrahim İda Gümrükçünün birinci ıma, sağlam bir demi edi, Sonra, ke zine odasına giderek elendisinin istediği kese rüzük ve küpeleri hazıtlayıp getirdi, Paraları Kasım ağanın gözü ö ünde de bir kere sa tan sonra ko i Ağa kese ile indirineş rak İle bekliyen ko: i, et er urane selâmlar vererek İköleleri, kendisini fevkalâde bir hürmet ile karşıladılar. Atına koltuklayarak bin dirdiler. Hüseyin elendi konağının ya İnaşmalarından iki genç, belli etmiyereY kendilerini takib etmek istediler, Fakat, İ daha ilk köşe başında Macar köleleri yo Tu kapadıla — Bre yiğitler alarga... geri... Bre bu sokakta saman devrilmiş geçilmez... Diye bağırdılar. Eileri di, Aslı olan ağaya gelince, köşeyi dönmüş, gözden kaybolmuş; ve muhakkak ki, kö- şeyi döner dönmez de hayvanını dörtna- la kal izini kaybetmişti. Hüseyin efendililer, kölelerin bu ibtarı üzerine Bi en uygun bir hareket buk geri dönm, (Arkası var) — — ihirli göz konuşuyor! verdiler; kapı içeriden sürgülü i Hulki Soyer, ağzını kapıya yaklaştıra-| rak hafif bir sesle: — Hasibe aç; dedi, sonra fena yapa- rapi, Ses yoktu. O zaman bakkal çirağına hitab etti; — Bu kapıda bekliyeceksin. İçeriden kimse çıkarsa seni polise veririm, Gayet İyi tanıdığım için kaçmanda fayda yok- tur. Dediğimi yaparsan seni serbest bi- rakacağım... Ve elile kayınpederine «gele yaparak üsi kata seğirtti. Aşağıdaki konuşmaları &z çok işiten Maryora yatak odasının kapısına çıkmış, ellerile iki söveye tutunarak kapıyı vü- cudile kapamıştı. Hulki Soyer birdenbire karısınm sol kolunu aşağıya çekerek odaya girdi ve muharrir Şevket Toprakla karş: Kayınpederle damad tekrar orta kata indiler ve bakkal çırağını savmak dil döken hizmetçi"Hasibe ile uşak Öm işareti başının odasına mutfaktaki ara kapıdan |ses işitildi. Hulki Soyerle Süleyman rilirdi. İDoğrar soldaki kapının tokmağını çe- | şıyorlar ve Hulki Soyerle Si râara zürriyet teminine uğraşıyorlardı. Hulki Soyer bakkal çırağına izin ver- dikten sonra Eleniye, Hasibeye ve Öme- re çıkışmağa başladı; ağzına geleni söy“ Tüyor, mütemadiyen tehdid'er o savurü- yordu. Nihayet: — Bir daha görür veya işitirsem hepi nizi mahvederim, Dedikten sonra kayınpederini yukarı», ya göndererek kendisi aşağıya, mutfağa gitti. Aşçıbaşıya: Şimdi defol. Emrini vermeğe Esyasmı toplvan adam mühevya bir le id O gittikten sonra kayınvalidesini als- | kalmamıştı. kete Tüzum yaten kare! rek vukarıya çıkardı. Muharrir Şevket Toprağa kin dolu bir nazar fırlat bakışı Toprak sessiz, irmemezlikten asız Me kayı masını, karısın zan K gır titriyen kayınpederini uzun, uzun ve zangır Süleyman (Arkası vo)

Bu sayıdan diğer sayfalar: