13 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

13 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA DMEMLEKET MEKTUBLARI | Ah, şu turizmin manasını anlasak! Geçen yaz İsviçrede gördüğüm insanlara rahat, huzur, sıhhat ve neş'e temin eden bütün esbab ve vesaiti hayalen bu muhteşem dekorun içine naklediyorum. Bunları buralarda bulacak olan çocuklarımızı düşünerek kıskanıyorum Yazan: Ercümend Ekrem Talu ' oroslar, muhskkak ki, vatanı dı mızın en kıymetli, en yz! tabii köşelerinden biridir. Bu azametli dağ silsilesi yakın tarihimizde önemli bir müdafaa rolü oynadıktan başka, | ber zaman için de gene müdafea bakı- mından aşılmaz bir sed teşkil eder. Memleketin diğer noktalarından bu raya gelindiği zaman, birdenbise deği- şen manzaranın kasşısında nazarlar *mebhut ve hayrandır. Eski seyyahların «eflâke 9er çek « miş» diye tavsif eyledikleri yüksek, heybetli durukların are ei biç eksilmiyen bir sis tabakası, Uk şiirlerinin terennümlerindeki o «geçid vermiyen dumanlı dağlar»a &İd semt. leri yâda getirir. Kudretin her yere yetişen gizli eli- ia dikilmiş taze yemyeşil çam ornan- #arının arasından. ekseriy& göze g5 - rünmiyen fakat çağıltısile (kulakları okşayan şelâleler. girinti o ve çıkıntılı vadiler, yükseklerdeki karlar ile tezad teşkil eden bahar çiçekleri, “Torosları aşıp da cenuba giden Yolcu için ruh slıcı, mülâyim iklimlerin müjdecile - ridir. Mevsimsiz soğuğa rağmen kompar - timanım açık penceresinden beşini Ççi- karıp bü güzellikleri seyrederken dü * günüyorum: «Rurslarda neler olmaz? Ah, N k; faz kım Güzel Mersinden bir görünüş diyorum: Şurada büyücek ve lekmil| Civltlar arasında denize. Mersine konforu haiz şirin bir otel.. öleye be spermi iniyoruz. Yanımda, karşımda, riye serpiştirilmiş ahşab dağ evleri..'koridorda birbirlerile konuşan çocu asyon civarında herşey İlârm muhaverelerine kulak misafiri 0- Ancıklarile ulak ve mamur ım. Ne uyanık, ne zeki, ne ter-| bir kasabacık.. dağa tırmanan fünikü -İbiyeli çocuklar. İçlerinden bazılari be-' ler.. canlı kahkahalarile etrafı çınlan-İni tanıdılar. ahbab okluk. Hangi bah -İ niran keyif bir gençler kafilesi. gön-|si açsam. dürüst mantıki mütalealar- tüm bunların hepsini. bu vatan köşe -İda bulunuyorlar. Seyahat yorgunlu - sinde görmek İstiyor. Ben belki değ nu unuftum. Ve Mersine geldiği ki benden sonra ge-İmizin asla farkında olmadım recekler. Ercümend Ekrem Talu Haydi. şimdi de ensâli atiyeyi| esreezemenserenerimeerrimiündzğüsiresensasazesalzzemm kıskandım. Bakındı hele! Vakıfların tek mütevelli ile Uzaktan. insan elile açılmış kadar : : Sizi düzgün Gölek boğaz göründü. Onu, idaresinden vazgeçildi Cebel'tarıkım karada bir taslağına ben-| Yeni vakıflar kanunu mucibince her zettim; ve hoşuma giden bu £ teşbihi.|vakfa' birer tek mütevelli tayini lâzım beğendirmek maksadile yol arkadaşı - | geliyordu. Evkaf tarafından açılan im- ma söyleyiverdim. Mübarek öyle alim |tihanda tek mütevelliler seçilmiş, elle- iki, Cebelitarıkım bile farkında değil. (rine birer mektub verilerek vakıflara! — Ya? Öyle mi? Benziyor mu? de-| gönderilmişti, Vakıflar, ötedenberi he- mekle iktifa etti. yetler tarafından” idare edilir, bu heyet- Bispres, teahhürünün bir çeyreğıniller vakfa sahib olanlarm mutemedleri yolda kazanmış Yeniceye hemen he -|sayılırdı men vaktinde geldik. İki mühim de - Ellerinde birer mektubla heyetlere miryolunun fltisak noktasmdaki bu kü|müracaat edip vakfın teslim edilmesini çüeük köy biraz daha mamur olabilir. |istiyen tek mütevellilere itimad oluna- di. İstasvondaki palmiye © ağaçlarile.İrak arzuları yerine getirilmemişti. 'büfecinin hasır koltuklarından başka| Keyfiyet Patrikhaneye nkzetmiş, üç naasrı okşıyacak hiç bir şey yok. Bizi | peskopos ayrılarak Ankaraya gönderi Mersine ulaştıracak tembel katarı bek |mişti. Dahiliye Vekâletinde lâzım gelen Terken, kahvecimin radyosu son ajans|teşebbüsleri yapan peskoposlar İstanbu- haberlerini savuruyordu. Ta döndükten sonra vakıfların tek müte- Nihayet tren çeldi, bindik. Müthiş)vellilere tevdiinden sarfınazar edilmiştir. kalabalık. Hep de çoluk çocuk. Gün -| Tesbit edilen şekle göre tek mütevel- erden Cumartesi olduğu için Mersinli|li, intihab olunduğu vakıftan hasılatın ve Tarsuslu talebe. Adana lisesinden | yüzde onunu alacaktı. evlerine dönüyorlarmış. Bu suretle varidatı yüz yetmiş bin Ji- Bu da ayrı bir derd. Bu (bahse delrayı bulan Balıklı Rum hastanesi müte- müteakib mektublarımda avdet edece-İvellisine senevi on yedi bin lira gibi bir Zim. kazanç temin edecekti. Yi , Gaklarır.da bunaldıkça. yahud kış orta- sındı dinlenmek. «kızağa çekilmek» ihtiysemı duydukça gidecek yer arar ve derhal yabancı diyarları hatırlarız. İşte Toroslar! İşte birbirinden gü - zel cenub vilâyetlerimiz! Dağı ile. yay- lâsı ile, denizi ile, portakallarile bizi bekivorler. Hevhst ki konforu fle di - yemiyorum. Filhakika, Mersinden baş- Ka yerde otel, lokanta. sosyal O hayet, bulamazsınız. Ancak bu. meşhur fa - vukla yumurta davasını hatırlatan ka- rışık bir meseledir: 'Turizm mi oteli, 0- tel mi turizmi varatır? Henüz bunu halledemedik. Bütün bu yoksulluk bi- taz da kanaat ehli olduğumuzdan feri geliyor. Hiç bir hususta müşkülpesend değiliz. Nerede olsa yatıyor, ne bulur- ssk yiyor. otel ve hattâ, sıkılmadan «palas» adını taşıyan han bozuntuları - nm tahtakırnkı odalarında, topal kar- 'yolaların üstüne bağdaş Okurup, kirli yorgan da sırtımıza alarak oturmağa katlan'yoruz. Seyahatlerimizde reh - berim'> hâlâ İran şfirlerinin omahud amısrsıdır: Dervis, her kocâ ki seb ayed, seray Öst! İsle biz bu kanaatte bulundukça. gü zel Anadolumuzda otelcilik endüsir: - sini uyandırmağı imkân yoktur. Zira bu is de arz ve taleb kaidesine bağlı - &r. Biz titiz olacağız ki karşımızdaki ide bizi memnun etmeğe çalışsın. Bu bahis bizi Toroslardan uzaklaş - de beklemekle gecsin , bildirirler, rşsın İa Tarzı cedid üzere DUA TÂBİRLER .. Afrodit gibi meşhur olasın. ... Kadıköy hâli gibi hiçbir işe ,. Majinoda, Zigiridde gibi rahat| yaramaz. yâşıyasın. .. İnsan değil sanki ipek çorap. tu- . Şeker gibi, &câğıd gibi. traş bıçağı İ tunca kopuverecek. gibi birdenbire kıymetin artsın. Herif bakkaldan alınan sağ yağa ... Artist stünde ta-| - *“ v > e benziyor, ne olduğu belirsiz. .. İstanbul sokaklarında yürür gibi tökezlemeden gidemiyor. ,.. Herifin ağzı, otobüs içi gibi ko- şın, ... Ceblerin İstanbul apartımanları gibi boşaldığı gön yeni baştan dolsun. * > DA kuyor. . Altı aylik ondülâsyon gib! kepa- ze Güne M4 ein .. Herifin suratı tramvay camı gibi ... Siyaset adamı gibi bir gece bir| Xi? isinde. verde kalamıyasın. ... Mübarek adam, kaldın şapkası ... Her isin şehir plân gibi sürün -(modası gibi, hergün değişiveriyor. gemede kalan , , Karaya vurmuş torik balığı gibi ,.. Resmi datrelerde havstis almaya | kıymetsiz. ş 7 piden sazeteci gibi #mrlin kapı önerin | | Bunlar biliyor mu idiniz? | | emet İlt gi Telsiz cihazını hamil po'isler Londra polisleri arasında, bir kısmı başlarındaki miğferlerde bir de telsiz ci- hazı taşırlar, Karaokldan verilen ani © mirleri bu telsiz cihazım hâmil polisler alır ve civarda bulunan arkadaşlarına Taş ocağından hapishane ** Bir eğ'enceden bir yüzme tarzı ortaya çıktı Kravl dedikleri tarz yüzme bir tesa- düf neticesi ortaya çıkmıştır. Avustral- Afrikadaki meşhur Siraküs şehrini! itaş'arının çıkarıldığı taş ocağı, büyük bi i mağara haline gelmiştir. Bilâhare oras bir hapishane halinde kullanılmıştır. yada yapılan bir deniz eğlenvesinde a- " v ** z yakları yarım metre uzunluğunda ipler- Dille dimağ arasındaki le bağ'anmış yüzücüler koymuşlardır. münasebet Bunların tabif şekilde yüzen diğer yü-| zücülerden süratli ilerlediklerini hay-İsında büyük bir münasebet olduğunu i€ retle görmüşlerdir. Bilâhare islah edilen, dia etmektedir. Onun iddiasına göre ir metodlu bir şekle sokulan kravl tarz yüzZ-| sanlar dilleri hareket ederken, yani kt mek işte bu şekilde ortayu çıkmıştır. nuşurlarken sustukları zamandan dah vw süratli düşünmektedirler. 1692 da insanın kıymeti a. o y Yedinci Edvardın sigaraları İngiltere kralı yedinci Edvard, müt hiş bir tiryaki idi. Hususi surette hazır lanan yaprak sigara'arı, görülmemiş bi yüklükte olurdu. Bunların boyları yin iki santim, ve kuturları da beş santimd ** Karnında psncsre açılan fars Amerika üniversitelerinin birinde bi al meme ie kaç profesör, bir farenin derisini ve adi 1692 senesinde Virjinyada bir esirinİlelerini ap yerine bir selüloit geçirmii veya karısının kıymeti bir fiçı dolusullerdir. Fareye iyi bakı! olmuştu tütünün kıymetinden fazla değildi. Fıçı| Talebe bu farenin penceri dolusu tütünü veren bir esire sahib ola-|den bakmak ştretile karım uzuvlarını bilirdi. hareketlerini görmüşlerdir. orrermereneanan eransemenam re cer sersem eman Bir Amerikalı âlim, dille dimsğ ONA GÖNÜL İSLER kendisine münasib bir lisanla anlets nız çok doğru hareket etmiş olursı nuz. Oluyucularıma Cevablarım Kızlarından P. N. rümuzile cevab yazan okuyucuma: Müracaatın o tarzda olacak ki, ü- çüncü şahıs, bunu doğrudan doğruya * Bayan P.L: tırdı. Fakat ne yapayım? Ben ki yur - dumu. yurdumda fırsat buldukça gez- mevi pek severim. bu otel, ve lokon'a ve sosyal hayat kıtlığından. herkesten ziyade ve daima muztarib olmuşum - dur. Tren bir takım tünellerden geçi - yer. Yol arkadaşım omuzumdan dışarı bakarak, boyuna hayranlığını ifade e- diyor: — C'est benm. dest benul, Manzara elbette çok güzel. (vahsi tabistın bütün heybetini taşıyor. O çamlı zirvelerden kopup gelen taze ha- vayı teneffüs ettikçe ciğerlerinizin ye- nilendiğini hissediyoruz. Gecen yaz İsviçrede gördüğüm. in - sanlava rahat, hunur, nhhat, neş'e te - min eden bütün esbab ve vesat'i hava- len buralara, bu dekorun içine nakle - LA Ankara (Hususi) — Burada Bozkurt mahallesinde oturan Öner Nurcanlının eşi bayan Fatma bir batında üç kız çocuğu doğurmuştur. Çocuklar ve anneleri sıhhatladırlar. Resimde üçürleri ebeleri bayan Sandetin kucağında görüyorsunuz. kendi düşünmüş, kendi böyle münasib görmüş tarzda ona bahsedecek. Böyle- likle onun da senin hakkında düşün- dükleri öğrenilmiş olur. Sebeb ağır başlılık, çekingen olmaksa arada bü- lunan favassutu üzerine alır, Tekrar ediyorum: Üçüncü şahıs çok idareli hareket etmeli, senin onu arâ- ya koyduğunu hissettirmemelidir. * Bayan Akyüz'e: 'P, N. ye hitaben yukarıda yazdığım gatırları okuyunuz. * Bay KE. LAM: Haklısınız, fakat şuda ver ki, siz erkeksiniz, o kadındır. Onu bazı hü- suslardı korumak mecburiyetinde ol- duğunuzu unutmamalısınız. Onu ikaz etmek size düşer. Bana yazdır'arınızı evvel kocanızı tanımalısınız. bunuzdan anladığıma göre, siz kocl mzi hiç düşünmüyor, onun kerakte Teri de muhakeme yapmıyo başkalı karakterlerile | slâkadı oluyorsunuz. İnsanlar herkesle yakın dost ol maz, fakat yakın dest o'duğu, iyi $ nıdığını zannettikleri kimselerin hs kındaki kanaatlerinin de yanlış old ğunu sonradan anladıkları ovakidi Binaenaleyh ilk defa kocanızı iyi tar yın, onun hislerini, temayüllerinkv lin.. ötekiler daha sonra bilinecek ! renilecek kimselerdir. 3 Bay Tayfur: Çok doğru düşündünüz. Kararm çök yerindedir. Size ve eşinize sand t deri İsık b

Bu sayıdan diğer sayfalar: